Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/434 E. 2021/1558 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/434
KARAR NO: 2021/1558
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/12/2018
NUMARASI: 2018/157 E – 2018/1217 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 27/05/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde ;davacı şirket mal sahibi(dava dışı) … ile arasında imzalanmış olan kira sözleşmesi gereğince İTOSB Saniye Bölgesi …cadde No:… Tuzla adresinde kiracı olarak bulunduğunu, taraflar arasındaki kira sözleşmesinin 31/12/2017 tarihinde sona erdiğini, davacı şirketin kiralanan yeri tahliye tahliye ettiğini, kira sözleşmesi başlangıcında davalı OSB yönetimi tarafından davacı şirketten elektirik teminat tutarı adı altında 3.900,00 TL ve su-aidat-genel gider teminat tutarı adı altında 15.000,00 TL talep ettiğini, söz konusu bedeller toplamı 18.900,00 TL ‘nın davacı şirket tarafından 01.12.2015 tarihinde davalı OSB ‘nin banka hesabına EFT yapıldığını, söz konusu teminatın iadesi aşamasında Beyoğlu … Noterliği’nin 25.12.2017 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile bu bedellere işlemiş faizi ile talep edildiğini, davalının söz konusu teminat tutarları olan toplam 18.900,00 TL’yi 24.01.2018 tarihinde davacı şirketin banka hesabına iade ettiğini, ancak bu bedele baştan beri işlemesi gereken işlemiş faiz iadesi taleblerinin karşılanmadığını ve faiz bedelinin taraflarına iade edilmediğini, davalı yönetimin kendisine emanet olarak bırakılan paranın ekonomik gelişmeler karşısında değerini kaybetmemesi için gerek tacir sıfatı ile kendisine yüklediği ve gerekse iyiniyet kuralları çerçevesinde hareket etmesi gerektiğini, davacı şirketin 18.900,00 TL olarak davalıya depo etmiş olduğu paraya davalı tarafından 01.12.2015 tarihinden itibaren ekonomi hayatının normal seyri içerisinde bir bankaya yatırılmış ve faiz işletilmiş olması gerektiğini, belirsiz alacak davası olarak şimdilik 1.000,00 TL’nin kabul ile artık asıl alacağı dönüşecek olan bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari avans faizi oranı ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı firmanın davalı firma hudutları içerisinde bulunan, katılımcıları …’ya ait … Caddede yer alan … nolu işyerini 01.01.2016 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile kiraladığını, organize sanayi bölgesi içerisinde elektrik, su ve alt yapı hizmeleri davalı OSB tarafından üyelerine bedeli karşılığında verildiğini, bölgede elektrik ve suyun abonesi davalı OSB olduğunu, bu hizmetler katılımcı üyelerin kullanımlar ölçüsünde dağıtıldığı, elektrik, su abonesi doğrudan doğruya davalı OSB’nin olduğunu bu hizmelerin dağılımı esnasında hizmet alan firmalardan ödememek ya da geç ödemekten kaynaklanan aksaklıklar esnasında kullanılmak üzere teminat alındığını, ve bu teminatlar alınırken taraflar arasında sözleşme düzenlendiğini, davacı ile aralarında 03.12.2015 tarihli Elektrik enerjisi Satış Sözleşmesi düzenlendiğini, bu sözleşmenin güvence bedeli başlığı taşıyan 15. Maddesinde ”yalnızca sözleşmenin sona ermesi veya fesih durumunda nakit olarak yatırılan güvence bedeli, yatırıldığı tarihteki tutar üzerinden aboneye iade edilir.” denildiğini, davacı firma kullanacağı elektrik, su, alt yapı hizmetleri ve aidatlar karşılığı 01.12.2015 tarihli belgeye istinaden davalı OSB hesabına ödendiğini, taraflar arasında düzenlenen su hizmetleri sözleşmesi de düzenlendiği, bu sözleşmede de yatırılan güvence bedeline faiz ödenecektir yolunda bir açıklama veya düzenleme olmadığını, davacı firmanın kira sözleşmesini fesih edip, OSB’den ayrıldıktan ve ilişkiler kesildikten sonra, yatırmış olduğu güvence bedelinin iade edildiğini, bu nedenle davacı firmanın yatırmış olduğu güvence bedelinin faiz talep etmesinin yasal dayanağı olmadığını belirterek davanın karar verilmesini talep etmiştir. Davada, davacının davalı Organize San. Bölgesi’nin denetimindeki taşınmaz için davalıya vermiş olduğu elektrik, su , aidat , genel gider teminatı için paranın yatırıldığı 01/12/2015 tarihinde geri ödendiği 24/01/2018 tarihine kadarki dönmeme ilişkin faiz alacağı talep edilmiştir. Mahkeme,taraflar arasında düzenlenen 03.12.2015 tarihli sözleşme gereğince davacı kiracı tarafından güvence bedeli adı altında 18.900,00 TL ödeme yapıldığı ve bu bedelin sözleşmenin sona erdiği tarihten hemen sonra 24.01.2018 tarihinde aynı miktar olarak davacıya iade edildiği, sözleşmenin 15. Maddesinde bedel iadesi hakkında düzenleme bulunduğu ve davalı OSB tarafından yatırıldığı tarihteki tutar üzerinden aboneye iade edileceğinin belirlendiği, davacı tarafından kiracılığın devam ettiği 3 yıl boyunca sözleşmenin uyarlanması konusunda bir davada açılmadığı,davacının teminata faiz talep edemeyeceği gerekçesiyle ; “Davanın reddine” karar vermiştir. Kararı davacı vekili istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde;mahkemece hatalı değerlendirme yapıldığını,sözleşmenin belirtilen hükümlerinin genel işlem koşullarına aykırı olduğunu,bu konuda 2003 tarihli emsal karar Yargıtay kararı bulunduğunu,davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde davacı istinafının reddini istemiştir. Konuya ilişkin Yargıtay 3.Hukuk Dairesi Başkanlığının 2009/7394 E.2009/8737 K.sayılı ilamında “Kiralayanın depozitonun değerini artırma yükümlülüğü elbette yoktur. Ancak, kendisine teminat olarak bırakılan depozitonun enflasyon karşısında değerini kaybetmemesi için MK.md.2’deki iyiniyet kuralları çerçevesinde gerekli önlemleri alması gerekir. Paranın değerinin en azından sabit kalması için uygulamada çoğunlukla döviz veya altın alma ya da parayı bir banka hesabına yatırma yoluna gidilmekte ise de kurların tesbitinin ayrı bir işlem gerektirmesi ve kaydi işlemlerinin yapılmamasından dolayı alınabilecek önlemler içinde en kolay yol, depozitonun ortalama faiz getiren bir banka hesabına yatırılmasıdır. Depozitodan elde edilen faiz geliri, depozitoya dahil olacaktır. Bununla teminatın değeri artacağından ötürü hem kiracının hem kiralayanın menfaati korunmuş olacaktır.” hususları vurgulanmıştır. Somut davada davacının yatırdığı depozito bedelinin tamamı aynen iade edilmiş,depozito iade edilirken davalı tarafça faiz bedeli ilave edilmeden geri ödeme yapılmıştır. O halde , davacının abonelik sözleşmesi nedeniyle sözleşmenin başında davalıya vermiş olduğu teminata dair depozitosunun ortalama faiz getiren bir banka hesabına yatırması gereken tarihten itibaren faizinin hesaplanması ve buna dair mahkemece resen yada bilirkişi raporu alınması sonrası karar verilmesi gerekirken,davanın reddine karar verilmesi usul ve hukuka uygun bulunmamıştır. Bu sebeple davacının istinaf talebinin kabulü ile karar HMK 353/1a-6.madde gereği kaldırılarak yargılamaya devam edilerek bir karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine geri gönderilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.27/05/2021