Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/425 E. 2021/3287 K. 08.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/425
KARAR NO: 2021/3287
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/10/2020
NUMARASI: 2018/1205 E – 2020/661 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 08/12/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında davacının “…” “…” ve “…” olmak üzere üç adet sayacı için gerekli olan elektrik enerjisi ihtiyacının giderilmesi amacı ile 01.12.2017 imza tarihli bir Serbest Tüketici Elektrik Satış Sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme ile davalının davacıya 01.01.2018-31.12.2018 tarihleri arasındaki dönem ile sınırlı olmak üzere üç adet sayacın her biri için Perakende Satış Birim Fiyatı 0,214 TL/kWh üzerinden elektrik tedarik etmeyi kabul ve taahhüt ettiğini, taraflar arasındaki ticari ilişki devam etmekteyken davalının herhangi bir bildirimde bulunmaksızın ve herhangi bir haklı nedene dayanmaksızın tek taraflı olarak 01.10.2018 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere sözleşmeyi feshettiğini ve davacının da fabrikalarının bulunduğu bölgede yetkili bulunan dava dışı … A.Ş.’den Ulusal Tarife Fiyatlandırması üzerinden son kaynak tedarikine gitmek zorunda kaldığını, belirterek davacının fazlaya dair tüm hakları saklı kalmak kaydı ile 2018 yılının Ekim ayına ilişkin ortaya çıkan zararının mahkeme tarafından tespiti ile şimdilik 20.000,00-TL’nin davacıya … tarafından gönderilen faturalardaki vade tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini arz ve talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; döviz kurlarındaki olağandışı dalgalanmalar, olumsuz sektörel gelişmeler, menfi piyasa koşulları, tüm ülke ekonomisi etkileyen ekonomik ve jeopolitik konjonktür, elektrik üretiminde elzem ve vazgeçilmez bir rolü olan kömür, doğal gaz gibi kaynakların hammaddelerin tamamının ithal edilmesi ve elektrik üretiminde, ithal kaynakların %50’yi aşan payı, TL’nin özellikle USD, EURO ve GBP gibi yabancı paralar karşısında yaşadığı yüksek oranda değer kaybı, petrol ve doğal gaz fiyatlarında tüm dünyada görülen yukarı doğru hareketlenmeler, dünyada küresel ölçekteki ekonomik, jeopolitik ve endüstriyel problemler, enerji piyasalarının tüm dünyada yeniden şekillenme eğilimine girmesi, uluslararası pazarları ve fiyatları doğrudan etkileyen politik belirsizlikler gibi öngörülemeyen ve tahmin edilemeyen olağan dışı hususlar nedeniyle davalı şirketin, davacı ile akdettiği Elektrik Satış Sözleşmesini güncellemek istediğini, bu yönde davacıya e-posta ve üst yazı gönderdiğini, ancak davacıdan olumlu hiçbir geri dönüş alınamadığını, davalı şirketin ağır ekonomik ve sektörel koşullar altında daha fazla mağdur olmamak için önceden bildirimde bulunmak üzere davacı ile arasındaki sözleşmeyi haklı nedenle feshetmek zorunda kaldığını, son 7 ay süresince ülkede ve dünyada vuku bulan olağandışı gelişmeler ve mücbir sebepler de sözleşmenin davalı şirket tarafından haklı nedenle feshedilmesini desteklediğini, davacının davalı şirket yüzünden zarara uğradığı yönündeki iddiaları için, zararın da asli sorumlusunun kusurlu davranışları ile davacının kendisi olduğunun açıkça görülebildiğini belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından; “Sözleşmenin 4. maddesinde; “Taraflar, Sözleşmenin imza tarihi itibariyle Müşterinin tabi olduğu tarifede öngörülen Perakende Satış Birim Fiyat bedelini 0,214 TL/kwh olarak belirlendiğini ve söz konusu fiyat ve bedellerin, yeni yürürlüğe girecek ve/veya yürürlükteki mevzuatlarda oluşabilecek değişiklikler, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (“EPDK”) uygulamaları ve tüm ilgili kamu kurum ve kuruluşları tarafından tesis edilecek işlem ve alınacak kararlar, enerji fiyatlarını etkileyen diğer nedenler, döviz kurunda yaşanacak değişiklikler gibi etkenler sebebiyle Tedarikçi Müşteri’yi bilgilendirmek, yazılı onayını atmak ve taraflar arasında yazılı olarak mutabık kalınması kaydıyla fiyat ayarlaması yapabilir. Taraflar arasında yazılı olarak mutabık kalınamaması durumunda sözleşme aynı şartlarla ve aynı birim fiyat üzerinden devam eder” hükmü uyarınca davalı şirket sözleşmeye aykırı hareket ederek tek taraflı olarak 01.10.2018 tarihi itibarı ile sözleşmeyi feshetmiştir. Esasen, Sözleşmenin 4. Maddesine göre; elektrik enerjisi birim satış fiyatları 0,214 TL/kWh olarak belirlenmiş ve sözleşme süresi boyunca sabit değişmezliği taraflarca kabul edilmiştir. Bundan dolayı davalı şirketin, elektrik enerji birim satış fiyatlarını sözleşmenin bitimine kadar uygulaması gerekmektedir. Davacı şirket, Ulusal Tarife fiyatlarıyla elektrik enerjisini görevli tedarik şirketi …’dan daha pahalı satın almıştır. Bu nedenle davalı şirketin, sözleşmeyi tek taraflı olarak feshetmesi sözleşme hükümlerine aykırı olduğu, Ulusal Tarife fiyatlarıyla, sözleşme fiyatları arasındaki fark bedelinden oluşan zararı davacıya ödemesi gerektiği, davalı şirketin sözleşmeyi erken feshetmesinin sözleşme hükümlerine aykırı olduğu davacı şirketin Ekim 2018 dönemindeki 3 adet aboneliğe ait indirimsiz elektrik satın aldığından dolayı meydana gelen 394.040,51 TL fark olduğu, taraflar tacir olduklarından ilişkilerinde faiz esas olup, önceden kararlaştırılmasa bile faiz istenebilir. Bir alacağa faiz istenebilmesi için, ödeneceği tarihin net olarak belli olması veya belli değilse alacaklı tarafından çekilerek bir ihtar veya ihbar ile borçlunun temerrüde düşürülmesi veya icra takibine başvurulması gerekir. Dosyamızda davalının temerrüdüne dair bir belge ve iddia yoktur. Bu nedenle temerrüt dava tarihi itibariyle oluşmuştur. ” gerekçeleriyle asıl ve ıslahla açılan davanın kabulü ile 394.040,51 TL’ nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir. Karara karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvuruluştur. Davalı vekili istinaf başvurusunda özetle; müvekkil şirketin, 2018 yılı içerisinde vuku bulan mücbir sebep niteliğindeki olağanüstü gelişmeler nedeniyle ve de davacı tarafından haksız ve gerekçesiz şekilde müvekkilinin fiyat ayarlaması talebinin kabul edilmemesi üzerine aşırı ifa güçlüğü ve hatta imkansızlığı dolayısıyla son çare olarak taraflar arasındaki sözleşmeyi feshetmek zorunda kaldığını, feshin, hem hukuka hem de taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine uygun, haklı bir fesih olduğunu, sözleşmenin aynen uygulanması yönündeki talepte ısrarın, TMK’ nın 2/2. maddesi hükmü anlamında hakkın kötüye kullanılması niteliği taşıyacağını, edimler arasında aşırı bir nispetsizlik çıktığından, müvekkil tarafından sözleşmede uyarlama yapılmasının talep edilmesi son derece olağan, kanuna, yerleşik yargı içtihatlarına uygun olduğunu, 01 Ağustos 2018’den itibaren ülkemizde elektrik ve elektrik üretiminde kullanılan kaynaklara zamlar yapılmış, fiyat güncellemeleri ile elektrik piyasasının ekonomik konjonktürü köklü bir biçimde yeniden şekillendiğini, perakende tek zamanlı enerji bedeli üzerinden yıllık artış incelendiğinde anılan bedel, 01.01.2018 tarihinde 21,97 krş iken 01.10.2018 tarihinde 38,16 krş değerine artmış, bu da kaba bir hesap ile kademeli olarak yaklaşık %74’e varan bir artış oluşturduğunu, EPDK’nın, düzenli olarak üç ayda bir olmak üzere yılda dört defa fiyat artışını inceleyip elektrik birim fiyatlarını karara bağlarken 2018 yılı için bir yıl içerisinde beş kez EPDK Kurul Kararı ile fiyat artışı yaşandığını, uyarlamanın daha çok uzun ve sürekli borç ilişkilerinde söz konusu olduğunu müvekkilinin bildirim yükümlülüğünü yerine getirdiğini, birim fiyatlar karşılaştırıldığında müvekkili ile ihtilaflı dönem olan 01.10.2018-31.12.2018 tarihleri arasında güncellenen fiyat üzerinden sözleşme yapılsa idi mevcut … faturalarından çok daha düşük bir bedel ile davacının elektrik enerjisi satın alabileceğinin görüldüğü, 2017 yılı için 12 ay boyunca sabit kalan birim fiyatlar dikkate alınarak müvekkil tarafından davacı ile sözleşme yapıldığı, buna karşın 2018 yılında elektrik enerjisi birim maliyetinin %74’e varan oranlarda arttığı, EPDK’nın normalde 3 ay aralıklarla yılda 4 defa fiyat düzenlemesi yaparken bu dönemde 5 defa (8., 9. ve 10. aylarda arka arkaya) fiyat güncellemesi yaptığını, tüm bu hususların mücbir sebep kapsamında değerlendirilebileceğini, hükme esas bilirkişi raporunda ucuza ve daha elverişli bir fiyata elektrik temin edip edemeyeceğine dair bir pazar araştırması yapmadan, bu yeni anlaşmanın hangi şartlar altında imzalandığını incelemeden peşinen hükme vararak hesaplama gerçekleştirildiğini, bilirkişilerin yetkisinin sınırlarını aşarak, teknik ve özel bilgi vererek hesaplama yapmaktan ziyade mahkemenin yerine geçerek hukuki çözümlemeler ve değerlendirmelerde bulunduğunu, kararın gerekçeli olmadığını ileri sürmüştür. Dava, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin davalı tarafından erken feshi nedeniyle, davacının uğradığı zararın tazmini talebine ilişkindir. Dosya kapsamından; Davacı ile davalı arasında 01.01.2018-31.12.2018 arasında geçerli Sanayi (OG) tarife grubundan 3 adet abonelik için yapılan elektrik enerjisi satış sözleşmesinde aboneliklerin tümü için enerji birim fiyatının 0,214 TL/kWh olduğu, sözleşme süresi boyunca sabit olacağı kararlaştırılmıştır. Ancak, davalı şirket, elektrik piyasasındaki maliyet yükselmeleri gibi nedenlerle piyasa fiyatlarının beklentilerin çok üstüne çıktığını, bu yüzden elektrik satış birim fiyatının revize edilmesinin zorunlu hale geldiğini ileri sürerek satış fiyatını revize etmek istediğini enerji birim fiyatında %3 indirim düzenlemesi ile tedarik etmeye devam etmek istediğini davacı şirkete iletmiştir. Davacı şirket teklifi kabul etmemiştir. Davalı şirket de 01.10.2018 tarihi itibarı ile davacının portföyden çıkararak sözleşmeyi feshetmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 4. maddesinde “Taraflar, Sözleşmenin imza tarihi itibariyle Müşterinin tabi olduğu tarifede öngörülen Perakende Satış Birim Fiyat bedelini 0,214 TL/kwh olarak belirlendiğini ve söz konusu fiyat ve bedellerin, yeni yürürlüğe girecek ve/veya yürürlükteki mevzuatlarda oluşabilecek değişiklikler, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (“EPDK”) uygulamaları ve tüm ilgili kamu kurum ve kuruluşları tarafından tesis edilecek işlem ve alınacak kararlar, enerji fiyatlarını etkileyen diğer nedenler, döviz kurunda yaşanacak değişiklikler gibi etkenler sebebiyle Tedarikçi Müşteri’yi bilgilendirmek, yazılı onayını atmak ve taraflar arasında yazılı olarak mutabık kalınması kaydıyla fiyat ayarlaması yapabilir. Taraflar arasında yazılı olarak mutabık kalınamaması durumunda sözleşme aynı şartlarla ve aynı birim fiyat üzerinden devam eder” düzenlemesi bulunmaktadır. Sözleşme gereği, elektrik enerjisi birim satış fiyatları; EPDK tarafından onaylanmış güncel faaliyet bazlı tarife tablosunun; Dağıtım Sistemi Kullanıcı Tek/Çift Terimli Sanayi Perakende Tek Zamanlı Enerji Bedeli birim fiyatı 0,214 TL/kWh, olarak belirlenmiş ve sözleşme süresi boyunca sabit aktif enerji biri ırkiyatı olarak kalması taraflarca kabul edilmiştir. Davalı şirketin, elektrik piyasasındaki maliyet yükselmeleri gibi nedenlerle piyasa fiyatlarının beklentilerin çok üstüne çıktığını, bu yüzden elektrik satış birim fiyatının revize edilmesinin zorunlu hale geldiğini ileri sürerek satış fiyatını revize etmek istediğini enerji birim fiyatında %3 indirim düzenlemesi ile tedarik etmeye devam etmek istediğini davacı şirkete ilettiği, davacının teklifi kabul etmediği, davalı şirket de tarafından da davacının 01.10.2018 tarihi itibarı ile portföyden çıkarılarak sözleşmenin feshedildiği konusunda taraflar arasında ihtilaf yoktur. Davacının davalıdan sözleşmeye aykırı sabit birim fiyat uygulaması ve sonlandırılan sözleşmeden sonra yeni elektrik satıcısı ile akdettiği sözleşmedeki fiyat farkından dolayı nedeniyle toplamda 394.040,51 TL zararının olduğu gerekçeli ve yöntemince hazırlandığından hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu ile tesbit edilmiş olup, mahkemece sözkonusu bilirkişi kurulu raporu esas alınarak davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Dava belirsiz alacak talepli açılmış olup tüm alacağa dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi usul ve yasaya uygundur. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 26.916,90 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 6.730,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 20.186,90 TL’nin istinaf eden davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 08/12/2021