Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/424 E. 2021/1633 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/424
KARAR NO: 2021/1633
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/12/2019
NUMARASI: 2015/255 E – 2019/1319 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 03/06/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; abone olan davacıdan, davalı tarafça düzenlenen elektrik faturalarında, herhangi bir tüketim karşılığı olmayan, kayıp kaçak bedeli gibi bir kısım adlar altında tahakkuk ettirilen ve haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürdüğü bedellerden, şimdilik 3.000,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … A.Ş. Vekili cevap dilekçesinde;bu davaların belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, davacının hiç bir delile dayanmadığını, davanın hukuki dayanağının bulunmadığını, davanın idari nitelikte bir dava olduğunu, mahkemenin yetkisiz olduğunu, yapılan tahsilatların yasal olduğunu, davalının EPDK üyesi olup bu kurumun aldığı kararlar doğrultusunda faturaların düzenlendiğini, kısmi dava açılamayacağını, perakende satış hizmet bedeli, PHS Sayaç okuma bedeli, iletim bedeli ve dağıtım bedeli mevzuata ve Yargıtay içtihatlarına uygun olduğunu, faiz talebinin yerinde olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … Vekili cevap dilekçesinde;davanın davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunmadığından ayrı ayrı açılması gerektiğini, husumet itirazlarının olduğunu, ayrıca davalı şirketin Antalya’da olup Antalya mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını, bu davaların belirsiz alacak olarak açılamayacağını, davacının hiçbir delile dayanmadığını, yapılan tahsilatların yasal olduğunu, davalının EPDK üyesi olup bu kurumun aldığı kararlar doğrultusunda faturaların düzenlendiğini, bu nedenle davanın idare mahkemesinde açılması gerektiğini, kısmi dava açılamayacağını, perakende satış hizmet bedeli, PHS Sayaç okuma bedeli, iletim bedeli ve dağıtım bedeli mevzuata ve Yargıtay içtihatlarına uygun olduğunu, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesinde; talebin zamanaşımına uğradığını, bu davaların belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, davacının hiç bir delile dayanmadığını, yapılan tahsilatların yasal olduğunu, davalının EPDK üyesi olup bu kurumun aldığı kararlar doğrultusunda faturaların düzenlendiğini, bu nedenle davanın idare mahkemesinde açılması gerektiğini, kısmi dava açılamayacağını, parakende satış hizmet bedeli, PHS Sayaç okuma bedeli, iletim bedeli ve dağıtım bedeli mevzuata ve Yargıtay içtihatlarına uygun olduğunu beyan etmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın getirdiği düzenleme sebebiyle dava konusuz kaldığından, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Söz konusu kararı sadece davalı … vekili istinaf etmiştir. İstinaf dilekçesinde;davada bu davalıya karşı davanın husulet nedeniyle reddi gerektiği,ayrıca Antalya mahkemelerinin yetkili olduğunu,yürürlüğe giren yeni yasa nedeniyle davnaın reddi gerektiğini,davacının dava açarken haklı olmadığını,bu nedenle davalı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmememis gerektiğini,yeni yasanın teredddütleri giderdiğini,davanın reddi ile davalı lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir. HMK 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;davalı istinafına gelince; alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda, kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. Alacağın tamamının dava edilmiş olması hâlinde, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü kesinlik sınırını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Ancak, karşı taraf temyiz yoluna başvurduğu takdirde, diğer taraf da düzenleyeceği cevap dilekçesiyle kararı temyiz edebilir (Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 2018/2412 E-2018/2315 K.). Dava dosyası istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmiş ise de, 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunununda Bazı Değişiklikler Yapılmasına Dair 6763 sayılı yasa ile değişik HMK 341. madde 2. fıkrasında “Miktar veya değeri üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir” şeklinde yapılan yasa değişikliği 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Karar tarihi olan 2019 yılı itibarıyla, kesinlik sınırı 4.400 TL’ye yükselmiştir. Bu sebeple somut uyuşmazlıkta, davalı tarafça istinaf edilen karar ve aleyhine açılan davanın değeri 3.000,00 TL olup, karar tarihinde davalı … yönünden miktar itibarıyla verilen karar kesindir. Bu itibarla, istinaf konusu kararın HMK’nın 341. ve 346. maddelerine göre kesin olması sebebiyle, davalı …nin istinaf dilekçesinin HMK’nın 341, 346 ve 352/1-b maddeleri uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalı … Şirketinin istinaf dilekçesinin karar kesinlik sınırı altında kaldığından HMK’nın 341, 346 ve 352/1-b maddeleri uyarınca reddine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.03/06/2021