Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/408 E. 2022/318 K. 08.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/408
KARAR NO: 2022/318
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/12/2020
NUMARASI: 2019/261 E – 2020/830 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 08/02/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı müvekkili ile davalı arasında imzalanan 09/05/2018 tarihli Alım Satım Sözleşmesi gereğince, davalının kendisine ait … Ada, … Parseldeki ta- şınmazının tamamını 4.500,000,00 TL bedel ile davacıya satmayı taahhüt ettiğini, davacının sözleş- me kapsamında davalı tarafa – peyder pey- toplamda 355.000,00 TL kaparo ve bağımsız bölüm öde- mesi yaptığını, Davacı tarafından tapuda yapılan araştırma sonucu; satışa konu yerin ½ hissesinin da- valı şirkete ait olduğu, ayrıca taşınmazın satışa hazır olduğu belirtilmesine karşın taşınmaz üzerinde yüklü miktarda haciz ve ipotek olduğunun tespit edildiğini, bu durumun karşı tarafa bildirildiğinde davalı şirket yetkilisinin oralı olmadığını, Müvekkilinin kendisine ait dükkanları satmak suretiyle bu taşınmazı satın alacağından, taraflar arasındaki satım sözleşmesinde satışın ne zaman gerçekleşeceğine dair bir süre belirtilmedi- ğini, davalının bunu bilmesine ve kabul etmesine karşın davacıyı temerrüte düşürmek amacıyla, haksız bir ihtarname gönderdiğini, bu arada belirtilen taşınmazı davacıya haber vermeden üçüncü bir şahsa sattığını,kendilerince Eyüpsultan … Noterliği’nden gönderilen 02/10/2018 tarih ve … yevmiye nolu cevabi ihtarname ile ödenen paraların iadesinin talep edildiğini, Geçersiz sözleşme nedeniyle davalı sebepsiz ve haksız şekilde zenginleştiğinden ödenen paraların iadenin gerektiğini, sözleşmede cezai şarta ilişkin düzenleme bulunsa da somut olayda cezai şart talep edilemeyeceğini, tüm şifahi girişimlere rağmen davalı aldığı paranın tamamını iade et- meye yanaşmadığından davalı aleyhine Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, borçlunun itirazı nedeniyle takibin durduğunu beyanla, Davalının itirazının iptali ile takibin devamını, yargılama masrafları ve ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; davacı tarafın taşınmazı almaktan haklı bir gerekçe olmaksızın imtina ettiğinden, ödenen kaporanın iade edilemeyeceğini, Davacı ile müvekkil şirket ve dava dışı … arasında 09/05/2018 tarihinde İstanbul ili, Esenyurt ilçesi, … Mah, … Ada … Parselde kayıtlı … nolu bağımsız bölümün 4.500.000,00 TL bedelle satışı hususunda anlaşma yapıldığını, buna göre davacının müvekkile 205.000,00 TL kaparo ödemesi yapıldığını, davacı tarafından 355.000,00 TL kaparo ödemesi yapıldığı beyanının gerçeğe aykırı olduğunu, verilen çeklerin taşınmaz satımı ile bir ilgisi bulunmadığını, davacı tarafından ödenen kaparo 205.000,00 TL olup aksini iddia eden davacının ispatlaması gerektiğini, Davacının, taşınmazı almaktan uzun süre imtina etmesi nedeniyle müvekkil şirket tarafından Büyükçekmece … Noterliği 25/09/2018 tarih … yevmiye numaralı ihtarname keşide edildiğini, bu ihtarnamede” satımı konusunda anlaşılan taşınmaza ilişkin kaparo ödenmesine karşın taşınmazı almaktan imtina edildiği, ihtarın tebliği tarihinden itibaren bir hafta içinde taşınmazın alı- mının yapılmasını, satın almaktan vazgeçildiği takdirde gönderilen kaparonun iade edilmeyeceği, söz konusu taşınmazın sözleşmede kararlaştırılan bir bedelin altında 3. Kişiye satılmak zorunda kalınması halinde oluşan zararın tahsili yoluna gidileceği” hususunun ihtar edildiğini, Taşınmazın kötü niyetle 3. Kişiye devir edildiği yönündeki iddianın gerçeğe aykırı olduğunu, davacının haksız ve kötü niyetle icra takibi başlattığını, sözleşmeye konu taşınmaz üzerinde hiç bir haciz şerhi bulunmadığını, bu durumun tapu takyidatının celbiyle de ortaya çıkacağını, Davacı-karşı davalı taşınmazı satın almak istediği, kaparo ödeyerek uzun süre taşınmazı almaktan imtina ettiğini, bu süre zarfında taşınmazın değerinin düşerek, taşınmazın anlaşılan bedelin altında 3. Kişiye satılmak zorunda kaldığını, bu nedenle uğranılan zararın giderilmesi gerektiğini beyanla; Davacının haksız ve dayanaksız davasının reddi ile davacı tarafın %20 icra inkar taz- minatına mahkum edilmesini, karşı davasında ; uğranılan zararın işlemiş ve işleyecek faizi, yargılama gideri ve vekalet ücreti ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi’nce: “A-)Asıl davanın Kısmen Kabulü ile, 1-Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı İcra dosyasına yapılan itirazın kısmen iptali ile 355.000,00 TL asıl alacak ve 5.689,73 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 360.689,73 TL üzerinden takibin devamına, Fazlaya ilişkin işlemiş faiz talebinin Reddine, B-)Karşı davanın REDDİNE,” karar verilmiştir. İstinaf Başvurusu: Hüküm davalı-karşı davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Davacı-karşı davalının müvekkiline verdiği 3 adet 150.000,00 TL’ lik çekin dava konusu gayrimenkul satışına ilişkin bir ödeme olmadığını, buna ilişkin herhangi bir bilgi ve belge sunulmadığını, mahkemece bu 3 çekin gayrimenkul satışına ilişkin olduğunun kabulünün hatalı olduğunu, Davacı-karşı davalının, sözleşme ile kapora ödediğini, ancak uzun süre sonra taşınmazı satın almaktan imtina ettiğini, bu süre zarfında taşınmazın değerinin düştüğünü, taşınmazı anlaşılan bedelin altında 3. kişiye satmak zorunda kaldıklarını, davacının müvekkiline karşı hem zarardan ve hemde cayma akçesinden sorumlu olmasına rağmen mahkemece karşı davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Eldeki davada davacının müvekkiline ödediği bedelin tespiti için bilirkişi incelemesi yapıldığını, icra inkar tazminatı şartlarının oluşmadığını, yargıtay kararlarında sebepsiz zenginleş- meden doğan alacakların likit olmadığının belirtildiğini, İşlemiş faiz talebinin de yerinde olmadığını beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Talep ;asıl davada, İİK 67 maddesine dayalı itirazın iptaline ilişkin olup sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanmaktadır. Karşı dava ise; davacı tarafın sözleşmeden cayması nedeniyle uğra- nılan zararın tazminine ilişkindir. Sebepsiz zenginleşme, bir kimsenin mal varlığının haklı bir sebep olmaksızın diğer bir kimsenin mal varlığı aleyhine çoğalmasıdır. Sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talep edilebilmesi için borçlunun mal varlığında, bir başkasının aleyhine bir zenginleşme meydana gelmeli, zenginleşme ve zenginleştirici olay arasında illiyet bağı bulunmalı ve zenginleşme haklı bir sebebe dayanmamalıdır. Sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan ve tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı geri verme borcu altındadır. Geri verme borcunun konusu ve kapsamı; “Aynen Geri Verme İlkesi”ne göre düzenlenmiştir. Borçlar Kanunu’nun 82/1 md.ne göre; sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkı, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve herhalde zenginleş- menin gerçekleştiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.
Kural olarak tapulu taşınmazın satışına ilişkin sözleşme resmi biçimde yapılmadığı sürece geçersizdir. (TMK’nın 706, BK’nın 213 (TBK.237 md.), Tapu Kanunu’nun 26 ve Noterlik Ka- nunu’nun 60.maddesi) Geçersiz olduğu için de taraflarına hak ve borç doğurmaz. Ancak taraflar ver- diklerini haksız iktisap kuralları gereğince geri isteyebilirler. İspat hususuna gelince; Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıt- lamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlamakla yükümlüdür. Bundan ayrı olarak genel itibariyle müspet zarar sözleşmenin ifa edilmemesinden doğan zararı, menfi zarar ise, sözleşmenin kurulmamasından veya geçerli olmamasından kaynaklanan zararı ifade etmektedir.(HGK’nun 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. 2010/427 K.). Yani, müspet zarar; borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durum ile eylemli durum arasındaki farktır. Diğer bir anlatımla, müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarar olup, alacaklının ifadan vazgeçerek zararının tazminini istemesi halinde söz konusu olur; bu durumda sözleşme ortadan kalkmamakta, yalnızca alacaklının ifaya ilişkin talep hakkının yerini müspet zararının tazminine dair talep hakkı almaktadır. Menfi zarar ise, uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Diğer bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; Yukarıda da belirtildiği üzere, tapulu bir taşınmazın mülkiyetinin devrini öngören her türlü sözleşmenin resmi şekilde yapılması geçerlilik şartı olup, söz konusu geçerlilik şartını taşın- mayan yani resmi şekilde yapılmayan tapulu taşınmazların harici satım sözleşmeleri geçersizdir. Bu durumda taraflarca geçersiz sözleşmeye dayanılarak menfi ve müspet zarar talep edilemeyip, sadece, sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanarak tarafların birbirlerine verdikleri talep edebileceğinden davacı da ödediği kapora ile satış bedelini sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre isteyebilir. (Yargıtay 3. HD 2020/6633 E., 2021/9448 K. Nolu 06/10/2021 tarihli ilam) ASIL DAVADA; Asıl alacak yönünden; Tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde … Bağımsız Denetçi- SMMM … tarafından yapılan inceleme sonucu; davacının dava konusu sözleşme kap- samında davalıya 40.000,00 TL kapora ve 315.000,00 TL satış bedeli ollam üzere toplam 355.000,00 TL ödeme yaptığı, bu ödemenin davacının defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı defterlerine göre davacıdan 205.000,00 TL tahsilat yapıldığı, 3 adet çekle yapılan 150.000,00 TL tutarındaki ödemenin davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı ancak, bu ödemenin başka bir hukuki ilişki kapsamında yapıldığına dair delil elde edilme- diği anlaşılmakla 355.000,00 TL satış bedelinin davacıya iadesine karar verilmesi gerekmektedir. Takip öncesi işlemiş faiz yönünden; Borçlar Kanunu’nun”Borçlunun Temerrüdü/Koşulları” başlıklı 117.m.de “Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyi niyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır” denilmektedir. Eldeki davada ; davacının davalı tarafa Eyüp Sultan …noterliği vasıtasıyla keşide ettiği … yevmiye nolu 02/10/2018 tarihli ihtarname ile 40.000,00 TL kapora ile 315.000,00 Tl satış bedelinin ihtarnamenin tebliğinden itibaren üç gün içinde iadesini talep ettiği, ihtarnamenin 03/10/ 2018 tarihinde davalıya tebliğ edildiği ve iadenin gerçekleşmediği, davalının ihtarnamede belirtilen sürenin bitiminde 07/10/2018 günü temerrüte düştüğü, ancak icra takibinde 03/10/2018 tarihinden itibaren faiz talep edildiği tespit edilmekle asıl dava ile ilgili olarak tesis edilen hüküm faiz yönünden düzeltilmelidir. (355.000,00 Tl alacak için temerrüt tarihi olan 07/10//2018 ile takip tarihi olan 02/11/ 2018 tarihleri arasında 26 günlük süre için % 19,50 oranından hesaplanan avans faizi 4.931,10 TL, takip ile talep edilebilecek toplam alacak 355.000,00 TL asıl alacak + 4.741,44 TL takip öncesi işlemiş faizden ibaret toplam 359.931,10 TL’dir.) İcra inkar tazminatı yönünden: İcra inkar tazminatı, esas itibariyle, kendisine gönderilen ödeme emrine karşı haksız olarak itiraz eden borçlunun mahkûm edileceği tazminatın adıdır. İnkâr tazminatı ibaresindeki “inkâr” kelimesi de bunu göstermektedir. İtirazın iptali davasında borçlunun inkâr tazminatına mahkûm edilebilmesi için, öğretide ve Yargıtay kararlarında genellikle kabul edildiği üzere, aşağıdaki şartların birlikte gerçekleşmesi gerekir: 1) Alacaklının ilâmsız icra takibi yapması; 2) Borçlunun ödeme emrine itiraz etmiş olması; 3) İtirazın iptali davasının süresi içinde açılmış olması; 4) Alacaklının talepte bulunması; 5) Borçlunun itirazının haksızlığına karar verilmesi. İlk dört şart üzerinde her hangi bir tereddüt bulunmamakta ve uygulamada bu şartlar bakımından önemli bir sorun çıkmamaktadır. Buna karşılık, “borçlunun itirazının haksızlığına karar verilmesi” şartı üzerinde uygulamada çeşitli sorunlar çıkmaktadır. Gerek öğretide gerek Yargıtay kararlarında genel olarak kabul edildiği üzere; eğer alacak likid değilse, borçlu itiraz etmekte haklıdır ve itirazın iptali davasını kaybetse dahi inkâr tazminatına mahkûm edilemez. Hukuk Genel Kurulunun bir kararında belirtildiği ve diğer bazı kararlarda da benimsendiği üzere, “alacağın gerçek miktarı belli ve sabit ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmekte veya bilinmesi gerekmekte ve böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesi mümkün ise başka bir ifadeyle, borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise” alacak likittir. (Prof. Dr. Ejder Yılmaz, İcra İnkar Tazminatı Açısından Likid Alacak Kavramı ) Bu açıklamalara göre, davalı hakkında yapılmış geçerli bir ilamsız takibin bulunduğu, takip konusu alacağın likit olduğu , davalının haksız itirazı ile takibin durmasına sebebiyet verdiği, davacının icra inkar tazminatı ödenmesi yönünde talep ileri sürdüğü tespit edildiğinden davacı lehine icra-inkar tazminatına hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık tespit edilmemiştir.
KARŞI DAVA YÖNÜNDEN; Davalı taraf, davacının taşınmazı satın almaktan vazgeçmesi nedeniyle maruz kaldığı zararının tazmini talep etmiş ise de, geçersiz sözleşme kapsamında tarafların ancak sebepsiz zengin- leşme kapsamında verdiklerini talep edebilecekleri, menfi ve müspet zarar talep edemeyecekleri gözetilerek karşı dava yönünden verilen red hükmünde usul ve yasaya aykırılım tespit edilmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı-karşı davacının asıl davaya ilişkin istinaf başvurusunun kabulüne, tespit edilen eksiklik yargılama gerektirmediğinden HMK 353/1-b-2 md gereğince, esasa ilişkin olarak yeniden, “A-)Asıl davanın Kısmen Kabulü ile, 1-Davalı/borçlunun Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı İcra dosyası üzerinden takibine girişilen 360.768,75 TL tutarındaki dava konusu borcun 359.931,10 TL’lik kısmına vaki itirazının iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, 2- Likit alacağa vaki haksız itirazı ile takibin durmasına sebebiyet veren davalı/ borçlunun hüküm altına alınan asıl alacağın % 20 oranında icra inkar tazminatı ile mahkumiyetine, 3- Fazlaya ilişkin talebin Reddine, B-)Karşı davanın REDDİNE ” karar vermek gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; A- Asıl davanın Kısmen Kabulü ile, 1-Davalı/borçlunun Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı İcra dosyası üzerinden takibine girişilen 360.768,75 TL tutarındaki dava konusu borcun 359.931,10 TL’lik kısmına vaki itirazının iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, 2- Likit alacağa vaki haksız itirazı ile takibin durmasına sebebiyet veren davalı/ borçlunun hüküm altına alınan asıl alacağın % 20 oranında icra inkar tazminatı ile mahkumiyetine, fazlaya ilişkin talebin Reddine, 3- 492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 24.586,89 TL karar harcından yatırılan 4.357,19TL peşin harcın mahsubu ile eksik kalan 20.229,70-TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4- Davacı tarafından yatırılan 4.357,19-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, 5- Davacı tarafından dosyada yapılan 915,00-TL yargılama giderinin kabul- red oranına hesaplanan 912,88-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, 6- Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 33.645,18 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, 7- Davalının yargılama sırasında yapmış olduğu yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 8- Davalı lehine karar tarihindeki AAÜT uyarınca hesaplanan 837,65 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınıp, davalıya verilmesine, 9- Davacı ve davalı tarafından dosyaya yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleşince ve HMK 333. maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine, B- Karşı davanın reddine 10- 492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70-TL red karar harcının, mahkememiz veznesine yatırılan 1.000-TL tamamlama harcından mahsubu ile bakiye kalan 919,30-TL harcın karar kesinleşince ve talebi halinde davalı-karşı davacı tarafa iadesine, 11- Davalı-Karşı davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 12- Davacı-Karşı davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 8.470,00 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalı tarafa verilmesine, İstinaf incelemesiyle ilgili olarak; Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf eden taraflara isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, Asıl dosya davalısının istinaf aşamasında yapmış olduğu 48,50 TL istinaf yargılama giderinin asıl dosya davalısından alınarak, davacıya verilmesine, Birleşen dosya davacının yaptığı istinaf yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.08/02/2022