Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/393 E. 2021/560 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/393
KARAR NO: 2021/560
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/09/2020
NUMARASI: 2020/509 E – 2020/483 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 25/02/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ve davalıların “…” markası adı altında gerçekleştirdikleri ticari faaliyetler nedeniyle ticari olarak borca batık hale gelmeleri üzerine bir yatırımcı aramaları sebebiyle tanıştıklarını, tarafların kendi aralarında anlaşarak görünürde bir ticari şirket kurmaya ve bu ticari şirketin arkasında kurdukları sözlü adi ortaklık sebebiyle hep birlikte gelir elde etmek için ticari faaliyetlerde bulunmaya karar verdiklerini, davacının başkaca faaliyet konuları ile ilgili şirketlerde faaliyet göstermekte olduğundan, davalı … ve … ile kozmetik alanındaki bilgi, tecrübe ve donanımlarından faydalanmak üzere bu şekilde bir adi ortaklık ilişkisi kurduklarını, bu doğrultuda taraflar …, …, … (…) ve … arasında bir adi ortaklık kurulmuş olduğunu, akabinde bu ortaklığın faaliyetlerini yürütecek resmi bir şirket olan … ve … Anonim Şirketini kurduklarını, … Şirketinin resmi kayıtlara göre; …’in %55 hissedar, …’nın%45 hissedarı olmak üzere şirketin 2 resmi ortağı bulunduğunu, adı geçen şirketin çeşitli kozmetik ürünlerinin satışı ve pazarlaması alanında faaliyet gösteren 2016 yılında kurulan bir şirket olduğunu, … (…) ve …’in esasen kişisel ve önceden kurdukları şirketlerde yaşamakta oldukları ekonomik nedenlerle …, …, … (…), … arasında kurulacak olan adi ortaklığın dışarıdaki görünümü olacak olan … Kozmetik Şirketinde doğrudan bulunmak istemeyip, birinci derecede yakın akrabaları olan …’nın şirkette temsili olarak hissedar olmasını istediklerini, bu doğrultuda … tarafından adi ortaklıktaki hissedarlığı ile aynı olacak şekilde %55 oranında hissedar olunmuş iken, diğer 3 ortak olan … ve … adına da sadece …; adi ortaklıktaki toplam hissedarlıkları ile aynı şekilde %45 oranında hissedar olduğunu, ancak …’nın esasen … ve … ile birlikte bu %45 hissedarlığını temsil ettiğini, tarafların kurduğu çift ortaklık ilişkisi gereği, …-…-…-… adi ortaklıklığı mevcut olup; bu tip çift adi ortaklık ilişkilerinde, ortaklar arasında yine TBK.nın 620 vd. maddeleri uyarınca adi ortaklık hükümleri uygulandığını, diğer yandan bu ortaklığın dış işlemlerini gerçekleştiren, …-…-…-… Adi Ortaklığının yönetici organı ve temsilcisi fonksiyonunu gören tüzel kişiliğe sahip şirketin de … Kozmetik Şirketi olduğundan; bu şirketin de haliyle organ şirket olarak adlandırıldığını, sadece fabrikaya ait tüm resmi kayıtların davalı adına düzenlenmiş olmasının taraflar arasında adi ortaklık ilişkisinin olmadığı anlamına gelmeyeceğini, taraflar arasında gizli bir iç ortaklık bulunduğunu, bu nedenle davacının iç ortaklık niteliğindeki gizli ortaklık nedeniyle davalıdan talepte bulunabileceğinin kabulü gerektiğini, davacı ile davalılar arasında …-…-…-… adi ortaklığın sözlü olarak kurulduğunu, adi ortaklık sözleşmesinin yazılı olması hususunun kanunda geçerlilik şartı olarak düzenlenmediğini, sözlü olarak da yapılmasının mümkün olduğunu, taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisini ortaya koyan hukuki delillerinin bulunduğunu ve tanık anlatımlarıyla da bu durumu tespit ettireceklerini, müvekkilinin adi ortaklığı koyduğu avanslardan davalıların hisselerine tekabül eden oranlarda TBK.nın 627. maddesi gereği davacıya iadesi gerektiğini beyanla,taraflar arasında kurulmuş olan …-…-…-… adi ortaklık ilişkisinin varlığının tespitine, Türk Borçlar Kanunun 627. maddesi hükümleri gereği davacının adi ortaklığa avans olarak koyduğu ancak geri alamadığı ve adi ortaklığın ihtiyaçları için kullanılmış olan avans bedeli yönünden, konusunda uzman bilirkişi marifetiyle belirlenecek olan ve belirlendiği tarihte dava konusu talebin arttırılma hakları saklı tutularak şimdilik 501.000 TL avans bedelinin, avansların verildiği tarihten başlayarak uygulanacak olan avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Somut davada; taraflar arasında kurulduğu iddia edilen adi ortaklığının varlığının tespiti ile adi ortaklığa verildiği iddia edilen avans bedellerinin davalılardan tahsili talep edilmektedir. Mahkeme tarafların gerçek kişi,davanın ise TTK 4. Maddesi kapsamında davanın ticari dava olmadığ, görevli mahkemenin İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle “Mahkemenin görevsizliği nedeniyle HMK.nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince usulden reddine , karar kesinleştiğinde ve kesinleşme tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine” karar vermiştir. Kararı davacı vekili ile davalılar vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu belirterek görevsizlik kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde; davacının, davada, ‘…’ markası yönünden ihtiyati tedbir talepleri olduğunu,bu talep yönünden mahkemenin görevsiz olduğu ve bu talebe ilişkin tefrik kararı verilerek dosyanın görevli Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Dava adi ortaklığın tespiti ve adi ortaklıktan masraf ve avans alacağına ilişkin olmakla,taraflar arasında sözlü sözleşme olduğu bildirildiği gibi,tarafların tacir olmadığı,davanın da ticari dava olmadığı açık olduğundan ,davada görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. O halde mahkemenin görevsizlik kararı usul ve hukuka uygundur. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacının ve davalıların istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının ve davalıların istinaf başvurularının HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine, Davacıdan alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, Davalılardan alınması gereken 59,30’ar TL karar ve ilam harcı davalılardan ayrı ayrı alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 25/02/2021