Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/37 E. 2021/856 K. 23.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/37
KARAR NO: 2021/856
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/10/2020
NUMARASI: 2018/210 E – 2020/518 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 23/03/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin … nolu abonesi olan davalı …’un ‘… Mah. … Cad. … Sit. Dük:… No:… Küçükçekmece’ adre- sindeki ticarethanesine sağlanan elektrik tüketim fatura bedelini ödememesi nedeniyle İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla borçlu aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, borç- lunun 06/08/2018 tarihinde sunduğu dilekçesi ile takibe itiraz ettiğini beyanla, itirazın iptali ile takibin devamına, davalının % 20’den az olmamak üzere tazminat ile mahkumiyetini karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde; Davalının yerleşim yeri itibariyle İstanbul Anadolu Mahke- melerinin yetkili olduğunu, müvekkilinin davaya konu ilgili sözleşme ile hiçbir ilgisi bulunmadığı gibi sözleşmede bulunan imzanın da kendisine ait olmadığını, müvekkilinin hiçbir zaman ‘… Mah. … Cad. … Sit. Dük:… No:… Küçükçekmece’ adresinde faaliyet göstermediğini, ve/veya ikamet etmediğini, ayrıca hiç bir zaman diliminde mecurun kiracısı veya tapu/ mülk sahibi olma- dığını beyanla davanın reddini savunmuş, davacının % 20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ile mahkumiyetini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi’nce: Bilirkişi incelemesi sonucu sözleşme üzerindeki imzanın davacının eli ürünü olmadığı tespit edildiğinden davanın reddine karar verilmiştir.İstinaf Başvurusu : Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; abonelik sözleşmesindeki imzanın davalıya ait oldu- ğunu, davalının imzaların kendisine ait olmadığı yönündeki itirazlarının gerçeği yansıtmadığını, zira davalının mukayese imzaları arasında dahi farklılıkların göze çarptığını, İmzanın hem standart normdaki alternatifleri hem de değişimine neden olabilecek, yer, araçlar, fiziki ve ruhsal etkenler ve zaman koşulları gözetilerek incelenmesi gerektiğinden imzanın atıl- dığı done ve diğer tüm etkenlere bire bir uyum sağlayacak örneklerin alınmasının büyük bir önem taşı- dığını, Davalıya ait imza örneklerinin sağ/sol el farkı, oturur/ayakta durur vaziyette atılmış ol- ması durumu, imzayı attığı zeminin durumu vb. ihtimallerinin ayrıca göz önüne alınması gerektiğini, Somut olayda imzanın pul üzerine atıldığını, ancak mukayese imzalarının hiç birinin pul üzerine atılmış imza olmadığını, Bilirkişi raporuna esas imza örneklerinin belirtilen şekilde alınıp mukayese edilmediğini , raporda bu yönde bir açıklama bulunmadığını, Rapora itirazlarının giderilmediğini, raporun hükme elverişli olmadığını, Hakimin davayı aydınlatma görevini yerine getirmediğini, HMK’da öngörülen yargılama aşamalarına uyulmadığını, sözlü yargılama yapılmadan yazılı şekilde hüküm verildiğini beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve dava etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, elektrik abonelik sözleşmesinden doğan borç nedeniyle davalı aleyhine başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. Somut olayda; davalı aleyhine başlatılan icra takibine dayanak gösterilen abonelik sözleşmesindeki imza ve yazıların kendisine ait olmadığını iddia etmiş, sahtelik iddiası nedeniyle, dava konusu abonelik sözleşmesi örneği getirtilerek, şirket karar defteri fotokopileri, imza beyannamesi ve imza sirküleri fotokopisi, davalının davacı kuruma yazdığı dilekçe fotokopisi, üzerinde grafoloji ve sahtecilik uzmanı bilirkişi tarafından mukayese edilerek inceleme yapılmıştır. Grafoloji uzmanı bilirkişi tarafından verilen 02/10/2019 tarihli kök ve 17/09/2020 tarihli ek raporda sözleşme altındaki imzanın davalının eli ürünü olmadığı tespitine yer verilmiş, davacı vekili bilirkişi raporuna itiraz etmiştir. HUMK.nun 266 ve devamı maddelerinde; “bilirkişilik” müessesesi düzenlenmiş olup, anılan maddede mahkemenin çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar vereceği düzenlendikten sonra 286.maddede de bilirkişinin oy ve görüşünün hakimi bağlamayacağı hüküm altına alınmıştır. Bu çerçevede kural olarak hâkim sunulan bilirkişi raporu ile bağlı olmayıp, bilirkişi raporunu hüküm vermeye yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi/ bilirkişiler vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Yargıtay 3 HD nin 2016/4487 Esas, 2018/3858 Karar sayılı 11/04/2018 tarihli kararında; “Sahtelik incelemesi ise teknik bir konu olup, bilirkişi vasıtasıyla incelenmesinin yapılaca- ğında tereddüt bulunmamaktadır. Sahtelik incelemesinin ne şekilde yapılacağı HMK’nun 211 maddesi’nde açıkça düzenlenmiş olup, buna göre; “Bir belgenin sahteliğinin iddia edilmesi durumunda, bu hususta karşı tarafın açıklamaları da dikkate alınarak, aşağıdaki sıra ile inceleme yapılarak öncelikle karar verilir. A) Hakim, yazı veya imzayı inkar eden tarafı isticvap ettikten sonra bir kanaat edine- memişse, huzurda bu kişiye yazı yazdırıp imza attırmak suretiyle elde ettiği belge ve diğer delilleri değerlendirir. Hakim, sahtelik konusunda başka bir incelemeye gerek duymadan karar verebilecek durum da ise gerekçesini açıkça belirtmek suretiyle, senedin sahteliği hakkında bir karar verir. İsticvap için mahkemeye davet edilen taraf, belirtilen günde hazır bulunmadığı taktirde, inkar etmiş olduğu belgedeki yazı veya imzayı ikrar etmiş sayılır; bu husus kendisine çıkartılacak davetiyede ayrıca ihtar edilir. B) (a) bendi hükmüne göre yaptığı incelemeye rağmen, hakimde sahtelik konusunda kesin bir kanaat oluşmamışsa, bilirkişi incelemesine karar verir. Bilirkişi incelemesinden önce, mevcutsa, o tarafa ait olan karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzalar, ilgili yerlerden getirilir. Bilirkişi, bu yazı ve imzalarla, o mahkemede elde edilen yazı ve imzaları esas alarak inceleme yapar. Bilirkişi, inceleme için gerekli görürse, kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir.” denilmiştir. Somut uyuşmazlıkta, mahkemece davalının abonelik sözleşmesinden önceki tarihlere ilişkin imzasını içerir belge asıllarının celbine karar verildiği,dosya kapağında kasa evrakına ilişkin not bulunduğu, ancak kasa evrakının içeriğinin tam olarak anlaşılamadığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise “belge aslı temin edilmediği”nden bahisle incelemenin belge fotokopileri üzerinde yapıldığı belirtilmiştir.Mahkemece davalının isticvabı yapılmamış, mahkeme huzurunda imza örnekleri alın- mamış, eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm tesis edilmiştir. Oysa; inkar edilen imzanın alındığı tarihten öncesine ait, mümkün olduğu kadar yakın tarihlerde düzenlenen ve borçlunun imzasını içerir belge asıllarının celbi ile bundan sonra bilirkişi incelemesi yapılması gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30/05/2001 gün 2001/12-436 E., 2001/467 K. sayılı ve 07/10/2009 gün 2009/12-382 E., 2009/415 K. sayılı kararlarında da aynen benimsendiği gibi herhangi bir belgedeki imza veya yazının atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incele- mesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır. Yukarıda belirtilen yasal hükümler ve açıklamalar ışığında; mahkemece, dava konusu abonelik sözleşmesinden önceki en yakın tarihli mümkün olduğunca en yakın tarihli imza örneklerini içerir belge asıllarının, abone sözleşmesi aslının celbi, davalının mahkemece isticvabı ile huzurda sağ ve sol elle, ayakta ve oturarak bol sayıda imza örneğinin alınarak dosyanın mevcut imza örnekleri ile birlikte Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’ne veya kolluk kuvvetlerine ait kriminal laboratuvarlarından birine gönderilmesi ve abonelik sözleşmesinde yer alan imzaların davalının eli mahsulü olup olmadığının tespiti gerekmektedir. Diğer yandan sözleşmedeki imzanın davalının eli ürünü olmadığı anlaşılması halinde de, davalının elektrik tüketimi yapılan adreste fiili kullanıcı olup olmadığı hususu araştırılmalı hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı rapora göre hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur. Açıklanan nedenlerle davacının istinaf başvurusunun kabulüne, tespit edilen eksiklikler yeniden yargılama gerektirdiğinden HMK 353/1-a-6 madde gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla,yukarıda izah edilen şekilde, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 23/03/2021