Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/319 E. 2021/757 K. 16.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/319
KARAR NO : 2021/757
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/10/2015
NUMARASI: 2015/112 E – 2015/847 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 16/03/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İlk Derece Mahkemesince verilen 30/10/2015 tarihli karar ile Mahkemenin yetkisizliğine, dosyanın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde yetkili İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verildiği, davacı vekilinin kararı temyiz etmesi üzerine Yargıtay 3.Hukuk Dairesi’nce karar düzeltme yolu açık olmak üzere hükmün onanmasına karar verildiği ,davacı vekilinin karar düzeltme talebinin reddine karar verildiği, bu ilamın davacı vekiline 30/04/2018 tarihinde, davalı vekiline 30/04/2018 tarihinde tebliğ edildiği, taraf vekillerince kararı veren mahkemeye başvurularak dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği gerekçesi ile ,mahkemece 14/01/2019 tarihli EK KARAR ile davacının davasının açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.Sözkonusu ek kararı istinaf eden davacı vekili istinaf dilekçesinde , karar düzeltme isteminin reddine ilişkin karara ait tebligatın usulsüz olup, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin yerinde olmadığı,zira, davacı şirket … bir … şirketi olup, dosya vekillerinden Av. …’ün şirket merkezinde avukatlık faaliyetleri yürütmekte olduğu,yani şirketin kurum içi avukatı olduğu,söz konusu tebligatın 30/04/2018 tarihinde Av. …’ün gelinen adreste bulunmadığı gerekçesiyle TK 21. maddeye göre muhtara yapıldığını ,oysaki, belirtildiği üzere, avukatın adresinin holding adresi olup adı geçen avukat o an şirket merkezinde bulunmasa dahi, tebligatın diğer avukatlara veya holding diğer çalışanlarına yapılması gerekirken, TK 21. maddeye göre tebligat yapılması usulsüz olup, müvekkilinin hak kaybına uğratıldığı ve müvekkil şirket aleyhine yargılama giderine hükmedildiğini, ilgili tarihte holding genel merkezinde hiç kimsenin bulunamaması olasılığının mümükün olmadığını, ilgili mazbata üzerine, tevziat saatlerinde geçici olarak iş yerinde bulunmadığı hususu şerh edilmişse de, bu beyanda bulunan kişinin isim, soy isim ve imzasının mazbata üzerinde bulunmasının yasal bir zorunluluk olduğu, mazbataya bakıldığında bu hususta herhangi bir bilgiye rastlanılmadığı, tebligatın bu yönden de usulsüz olduğu ileri sürülerek,davanın açılmamış sayılmasına ilişkin ek kararın kaldırılması istenmiştir. …nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; 1-Tebligat usulsüzlüğüne ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesiyle ; 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina” başlıklı 21/1. maddesinde; “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru, tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır” hükmü yer almaktadır. Muhatabın adreste bulunmaması halinde tebliğ memurunun ne şekilde davranması gerektiğini düzenleyen Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’in 30. maddesinin birinci fıkrasında; “Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak üzere, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir..” hükmüne yer verildiği, Tebligat Kanunu’nun ”Tebligat Mazbatası” başlıklı 23. maddesinin 7. bendinde; ”21. maddedeki durumun tahaddüsü halinde bu hususlara müteallik muamelenin yapıldığının, adreste bulunmama ve imtina için gösterilen sebebin tebligat mazbatasına yazılmasının” emredildiği, ”Tebliğ mazbatasında bulunması gereken bilgiler ve tanzimi” başlıklı Tebligat Yönetmeliği’nin 35. maddesinin (f) bendinde ise; ”30. ve 31. maddelerdeki durumların gerçekleşmesi halinde bu hususlarla ilgili hangi işlemlerin yapıldığının, adreste bulunmama ve kaçınma için gösterilen sebebin tebligat mazbatasına yazılacağının” hüküm altına alındığı görülmüştür.Burada Yönetmeliğin 30. maddesi, tebliğ memuruna ilgilinin neden adreste bulunmadığını “tahkik etme” görevini yüklemiştir. Buna göre tebliğ memuru, tahkik etmekle kalmayıp, tevsike yönelik olarak yaptığı tahkikatın sonucunu Tebligat Kanunu’nun 23/7. ve Tebligat Yönetmeliği’nin 35/f maddeleri gereğince tebliğ evrakına yazacak ve maddede açıkça belirtildiği üzere ilgilisine imzalatacaktır. Ancak bu şekilde, yapılan işlemin, usulüne uygun olup olmadığı, hakim tarafından denetlenebilir. Muhatabın, tebliğ adresinde ikamet etmekle birlikte, kısa ya da uzun süreli ve geçici olarak adreste bulunmadığının, tevziat saatlerinden sonra geleceğinin beyan ve bunun tevsik edilmesi halinde, ancak, maddede sayılanlardan, örneğin muhtara imza karşılığı tebliğ edilip, 2 numaralı fişin kapıya yapıştırılması ve komşunun durumdan haberdar edilmesi işlemlerine geçilebilecektir. Tahkikatta muhatabın adresten kesin olarak ayrıldığının ya da öldüğünün veya tebligatın, tebliğ evrakında belirtilen tarihten önce yapılamayacağının anlaşılması halinde, Tebligat Yönetmeliğinin 30. maddesinin 2., 3., 4. ve 5. fıkraları gereğince işlem yapılacaktır. Bu itibarla; Tebligat Yönetmeliği’nin 30. maddesinde öngörülen şekilde ve maddede belirtilen kişilere sorularak imzaları da alınmak suretiyle, imzadan çekinmeleri halinde, bu husus da belirtilerek, Tebligat Yönetmeliği’nin 35. maddesi gereğince muhatabın adreste geçici olarak bulunmama sebebi ve tevziat saatlerinden sonra geleceği “tevsik edilmeden”, Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre yapılan tebligat işlemi geçersizdir. Zira bu belgeleme işlemi, devamı işlemleri belirlemesi yanında muamelenin doğru olup olmadığına karar verilmesi yönünden yardımcı olacak ve tebliği isteyen makam ve hakimin denetimini sağlayacaktır. Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre yapılan tebligatlarda tebliğ tarihi, maddenin son cümlesinde açıkça belirtildiği üzere, iki numaralı fişin, yani ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihtir. Tebliğ tarihinin bu şekilde belirlenmesi ve geçerli sayılabilmesi, tebliğ memurunun yukarıda açıklanan araştırmayı mutlaka yapmasına ve belgelemesine bağlıdır.Somut olayda; Yargıtay’ın karar düzeltme talebinin reddi kararının 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre davacı vekiline tebliğ edildiği, ancak muhatabın adreste bulunmama sebebinin belirtilmediği, adreste olmama durumunun hangi komşudan sorulduğuna ilişkin herhangi bir isim veya imza bulunmadığı anlaşılmış olup, anılan tebligatın yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca usulsüz olduğu açıktır. Bu sebeple, tarafların kesinleşme tarihinden itibaren süresinde müracaatları olmadığı gerekçesiyle açılmamış sayılma kararı verilmesi usul ve hukuka aykırı görülmüştür.2- Kabule göre de ,mahkemece, resen açılmamış sayılma kararı verilmiştir.HMK 331 ve 20. Maddelere göre ,davanın açılmamış sayılma kararı verilebilmesi için (20/07/2020 tarihindeki değişiklikten önce) taraflardan birisinin müracaatı gerekli olmasına rağmen,mahkemece resen karar verilmesi de doğru değildir.Bu itibarla ,davacının istinafının kabulü ile HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca karar düzeltilerek, yeniden esas hakkında; aşağıda yazılı olduğu şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf talebinin kabulü ile karar HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca karar kaldırılarak, yeniden esas hakkında; İlk Derece mahkemesinin 14/01/2019 tarihli ve davacının davasının açılmamış sayılmasına ilişkin EK KARARIN KALDIRILMASINA ,Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2016/13058 esas ve 2018/108 karar sayılı onama ilamının davacı vekiline yeniden usulüne uygun şekilde tebliği hususunda gerekli tebligat işleminin ikmal edilmesine ,İstinaf incelemesiyle ilgili olarak; Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde/karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.16/03/2021