Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/293 E. 2021/431 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/293
KARAR NO: 2021/431
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/09/2020
NUMARASI: 2019/723 E – 2020/348 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 18/02/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; abone olan davacıdan, davalı tarafça düzenlenen elektrik faturalarında, her hangi bir tüketim karşılığı olmayan, kayıp kaçak bedeli gibi bir kısım adlar altında tahakkuk ettirilen ve haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürdüğü bedellerden, şimdilik 50.000,00TL’nin yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı ve husumet ve görevsizlik itirazları ile birlikte kayıp kaçak vs bedellerin maliyet kapsamında bulunduğunu, 6719 sayılı yasanın bu hususu açıklığa kavuşturduğunu, alınan bedellerin EPDK tarifelerine uygun olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 Sayılı Yasanın getirdiği düzenleme sebebiyle davanın reddine karar verilmiştir. Sözkonusu kararı davacı vekili istinaf etmiş,istinafa cevap verdiğini bildiren … vekili istinafa cevap dilekçesinde; öncelikle, dava dilekçesinde … A.Ş. şirketinin davalı olarak gösterilmesine rağmen, mahkeme tensip tutanağı ve mahkeme kararında davalı adının … A.Ş olarak belirtildiğini ve tensip zaptının … A.Ş’ye tebliğ edildiğini, … A.Ş.’nin, … A.Ş.’nin, eski ünvanı olmadığını, her iki şirketin farklı tüzel kişiliği bulunduğunu, baştan itibaren yargılamada taraf teşkilinin hatalı olduğunu, davacıdan husumeti kime yönetttiğinin sorulması gerektiğini, hak kaybı yaşamamak adına … A.Ş. adına cevap verildiğini belirterek, davacının istinaf talebinin reddine karar verilmesini istemiştir. İstinaf dilekçesinde özetle, yerel mahkemenin verdiği ”red” kararının usul ve hukuka aykırı olduğunu, davada ”konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına” ve davacının dava tarihinde dava açmakta haklı olması nedeniyle lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine karar verilmesi gerektiğini beyanla, bu yönlerden kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Dairemizce yapılan istinaf incelemesinde, 2019/1083 E,2019/1735 K.sayılı 04/11/2019 tarihli kararı ile,somut olayda, davacının davasını “… A.Ş.” adlı şirket aleyhine açtığı, yargılama aşamasında ise, her nasılsa tebligat ona çıktığı için, taraf olarak … vekili tarafından davanın takip edildiği , davalı gösterilen, esasen, perakende satış şirketi iken, parantez içinde yazılı ”… A.Ş.” bu perakende satış şirketinin eski ünvanı olmadığı halde ve ayrı bir tüzel kişilik olarak, perakende satış şirketi olarak kurulduğu halde, perakende satış şirketi aleyhine açılmasına rağmen, davalı gösterilmeyen dağıtım şirketine tebligat çıkartılıp ona karşı davanın sürdürüldüğü ve hakkında karar verildiği görülmekle,davacının istinaf başvurusunun incelenmesinde , kararın öncelikle HMK 355, 297 ve 353/1-a-4 maddesi uyarınca kaldırılmasına, doğru davalı ve hasım hakkında davanın görülüp sonuçlandırılmasını temin için, davanın yeniden görülmesi amacıyla dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, davacının diğer istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Yeniden yapılan yargılama sırasında 23/09/2019 tarihli duruşmada davalı vekili ” … A.Ş olarak tarafımıza vekalet ücreti yükletilmesin, diğer taraftan … (… Şirketi ) yönünden de vekaletimiz sunulmuş ve yanlış husumet gösterilmiştir, halbuki davanın tarafa … değildir, … yönünden lehimize vekalet ücretine hükmedilsin”şeklinde beyanda bulunmuş,mahkemece aynı celse davanın esası hakkında karara verilmesine yer olmadığına,davacı lehine nispi vekalet ücreti ile yargılama giderine,ayrıca davalılar lehine 3.400,00 TL maktu vekalet ücretine karar verilmiştir. Yinede karar başlığında 2 davalı belirtilmiş,davanın …’a yöneltilmesi diğer davalı tarafça duruşmada talep edilmiş,karar başlığında yine davalı şirket ünvanları hatalı belirtilmiş isede ,dava dilekçesinin incelenmesinde davanın …’a karşı açıldığı,hatalı olarak … vekilinin davayı takip ettiği ve önceki karar başlığına yine hatalı olarak …’ın davalı olarak gösterildiği,dosyanıın mahkemesine davalı yönünden açıklık sağlanması yönünden geri çevrilmesinden sonra , mahkemece bu kez hem … hemde …’ın davalı olarak gösterildiği anlaşılmış,davada tek davalının … olduğu anlaşılmakla,bu hususun resen karar başlığında düzeltilmesi gerekmiştir. Kararı (davalı … ve aslında davalı olmayan … vekili olarak) davalılar vekili istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde ;davanın reddine karar verilmesi gerekirken konusu kalmadığına karar verilmesinin usul ve hukuka uygun olmadığını,davada davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmemesi gerektiğini,ayrıca nispi vekalet ücretinin hatalı olduğunu,davanın …’a karşı açılması gerektiğine rağmen karışıklık nedeniyle vekaletname sunulduğu ve emek sarfedildiğini beyanla,her iki davalı için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi yönünden kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir. HMK 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilerek, Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir. Yine, 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 gün, 2009/18-421 E., 2009/526 K. sayılı ilamında belirttiği üzere, “Dava tarihinde davasında haklı olan davacının sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine masraf ve maktu vekalet ücretine” hükmedilmesi gerekir. Yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Bu sebeple mahkemece “dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesine rağmen,davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nispi vekalet ücretine hükmedilmesine dair yazılı şekilde karar verilmesi usul ve hukuka aykırılık oluşturmaktadır. Somut davada ,konusuz kalan dava nedeniyle aslında davalı tarafa vekalet ücretine hükmedilmesinin dava açıldıktan sonra yasa değişikliği sebebiyle mümkün olmamasına rağmen, mahkemece yinede aslında tek davalının … olmasına rağmen hatalı olarak …ın da davalı olarak karar başlığında gösterilmesiyle davalılar lehine vekalet ücretine hükmedildiği görülmekle,bu konuda davacı istinafı bulunmaması sebebiyle aleyhe ayrıca değerlendirme yapılamamış,ancak karar başlığında tek davalı olarak davalı … şeklinde resen düzeltilmesiyle yetinilmiştir. Bu nedenle davalı …’ın istinaf talebinin kabulü ile kararda davacı lehine hükmedilen nispi vekalet ücretine ilişkin kısmın 353/1-b-2 maddesi gereği hükümden kaldırılmasıyla, diğer kısımlar aynı kalmak üzere , bu konuda yeniden yargılama yapılması gerekmediğinden, yeniden esas hakkında “6719 sayılı yasanın getirdiği düzenleme sebebiyle dava konusuz kaldığından, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı lehine karar tarihindeki maktu vekalet ücreti ile yargılama giderine hükmedilmesine” dair karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalı …’ın istinaf talebinin kabulü ile davacı lehine verilen nispi vekalet ücreti yönünden karar HMK 353/1-b-2 maddesi gereği kaldırılarak yeniden esas hakkında; 1-Davanın konusu kalmadığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 2-Karar ve ilam harcı 54,40 TL’nin peşin alınan 853,88-TL harçtan mahsubu ile kalan 799,48- TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Gereği takdir ve tayin olunan 3.400,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği takdir ve tayin olunan 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 5-Davacı tarafından yapılan posta ile tebligat gideri olan 174,35-TL ‘nin ile peşin olarak ödenen 54.40 TL harç olmak üzere toplam 228.75 TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, 6-Davalı tarafından yapılan yargılama masrafı olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 7-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran taraflara iadesine, İstinaf incelemesi ile ilgili olarak; Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edenlere isteği halinde ilk derece mahkemesine iadesine, Davalı olmayan …’ın istinaf sebebiyle yapmış olduğu 26,85 TL istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına Davalı …’ın istinaf sebebiyle yapmış olduğu 33,00 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 18/02/2021