Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/287
KARAR NO: 2022/214
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/07/2020
NUMARASI: 2017/611 E – 2020/334 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 01/02/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı …’ın müvekkili …’ın … nolu kurumsal elektrik abonesi olduğunu, sözleşmenin 2 yıl süreli olduğunu, davalının 2 yıllık taahhüt süresi içinde her hangi haklı bir neden olmaksızın sözleşmeyi sona erdirmesi nedeniyle sözleşme gereğince en yüksek faturasının iki katı kadar fesih tazminatı faturası tahakkuk edildiğini, söz konusu faturanın süresi içinde ödenmemesi üzerine davalı/borçlu aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı takibi başlatıldığını, borçlunun haksız itirazı nedeniyle takisin durduğunu beyanla itirazın iptali ile takibin devamına, davalının % 20 oranında icra inkar tazminatı ile mahkumiyetine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalının “tüketici” konumunda elektrik hizmeti alması nedeniyle 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 73 maddesi gereğince görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, ayrıca davalının yerleşim yeri “Kağıthane” olduğundan uyuşmazlığın çözümünde İstanbul Mahkemeleri’nin yetkili olduğunu, dava dosyasına sunulan sözleşmenin … ile imzalandığını, davacı görünen …’ın husumetinin bulunmadığını, hiç bir şekilde içeriğini kabul etmemekle birlikte davacının sunduğu 09/07/2014 tarihli sözleşmenin 2 dönemli olduğunu ve davalının taahhüt süresinin dolduğunu, 6502 sayılı yasanın 52/4 maddesi gereğince bu sözleşmenin geçersiz olduğunu, hiç bir şekilde davacı tarafa borçlarının bulunmadığını, davacının ödeme emri ekine ve dosya içeriğine her hangi bir sözleşme veya belge eklemediğini, icra takibinde borç aslı 11.644,45 TL olarak yazılmış ise de dava dilekçesine ekli fatura miktarının 13.244,80 TL olduğunu, ödeme emri ile dava içeriğinin çeliştiğini beyanla davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesi’nce: “davanın reddine” karar verilmiştir. İstinaf Başvurusu: Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davacı … AŞ ile davalı … arasında … numaralı tesisatta … adına 01/09/2014 – 01/09/2016 tarihleri arası için geçerli elektrik satış sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 9. maddesi gereğince sözleşme süresinin 2 yıl olduğunu, taraflardan her hangi birinin 90 gün öncesinden yazılı bildirimde bulunmaması halinde sözleşmenin birer yıllık süreler ile yenileneceğini, Sözleşmenin 10. maddesinde belirtildiği üzere sözleşmenim abone tarafından haklı bir sebep olmaksızın feshedilmesi durumunda, sözleşmenin imza tarihi ile fesih bildirimin tedarikçiye ulaştığı tarih arasındaki dönem içinde oluşan en yüksek fatura bedelinin 2 katı tutarında ceza bedeli tahakkuk edileceğini, tedarikçinin bu ceza bedelini sözleşme uyarınca verilecek teminat tutarından tahsil edebileceğini, tedarikçinin bu ceza bedelini aşan zararının tazminini isteme hakkının bulunduğunu, Davalı borçlunun 2 yıllık taahhüt süresi içerisinde herhangi bir haklı sebep göster- meksizin sözleşmeyi sona erdirdiğini ve dava dışı … isimli bir tedarikçiyle 02/06/2016 tarihinde sözleşme imzaladığını, 01/07/2016 tarihinde elektrik almaya başladığını, Bu nedenle davalı adına fesih tazminat tahakkuk edildiğini, faturanın ödenmemesi üzerine takibe geçildiğini, uyuşmazlığın ticari nitelikte olduğunu, tacirler arasında imzalanan sözleşme ile cezai şart kararlaştırılabileceğini beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava; İİK 67 maddesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı ticaret şirketi ,davalı gerçek kişi olup İTO’nun cevabi yazısında davacının gerçek kişi tacir kaydının bulunmadığı bildirilmiş ise de, bağlı bulunduğu Güngören VD’nce davalının 1.sınıf mükellef olduğu ve bilanço usulüne göre defter tuttuğu belirtilmiştir. Davanın her iki tarafı tacir aboneliğin davalının ticarethanesine ilişkin olduğu ve uyuşmazlığın ticari nitelik arz ettiği, davalının “tüketici” vasfı taşımadığı, davanın açıldığı ticaret mahkemesinin görevli olduğu, Ayrıca sözleşme davalı ile … arasında akdedilmiş ise de, tedarikçinin unvan değişikliği nedeniyle … unvanını aldığı ,dolayısıyla davacının açılan davada aktif husumetinin bulunduğu değerlendirilmiştir. İlk derece mahkemesince celp olunan Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasının tetkikinde; alacaklı … AŞ tarafından davalı … aleyhine, … nolu abonelik kapsamında tahakkuk olunan 16/02/2017 son ödeme tarihli faturaya dayanarak 11.644,45 TL enerji bedeli + 646,66 TL takip öncesi işlemiş faiz + 116,40 TL faizin KDV’sinden ibaret toplam 12.407,51 TL alacağın tahsili talebiyle ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin 21/06/2017 tarihinde davalıya tebliğ edildiği, davalının 22/06/2017 tarihli dilekçesi ile borca ve tüm ferilerine itiraz ettiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Davalı cevap dilekçesinde ‘takipte talepte bulunulan asıl alacakla dava dilekçesine eklenen faturada yazılı miktarın farklı olduğunu” beyan etmiş ise de; davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde ‘takip dayanağı faturanın esasen 16/02/2017 son ödeme tarihli 13.244,80 TL bedelli fatura olduğunu ancak tahakkuk edilen ceza fesih bedelinden güvence bedeli mahsup edildikten sonra kalan tutar üzerinden takip başlatıldığını’ belirtmiştir. Uyuşmazlık, taraflar arasındaki sözleşmeye göre davacının fesih tazminatı talep edip edemeyeceği, bu nedenle davalıdan alacaklı olup olmadığı ve alacak miktarının ne olduğu hususunda toplanmaktadır. Taraflar arasında akdedilen 09/07/2014 tarihli Elektrik Abone Sözleşmesi gereğince; Davalı …, “… Mh … Sk No…. … Kat İSTANBUL” adresindeki … unvanlı iş yerinde kurulu … sayılı tesisat için davacının yasal abonesi olup 29 kWh sözleşme gücü tahsis edildiği, davacıdan 1.600,35 TL güvence bedeli ile 48,33 TL depozito bedeli tahsil edildiği, Sözleşmenin 9.maddesinde “sözleşmenin 2 yıl süreli olduğu, taraflardan her hangi birinin sözleşme bitim tarihinden en az 30 gün öncesinden yazılı bildirimde bulunmak şartı ile sözleş- meyi feshedebileceği, fesih bildiriminin tanımlı süre zarfında yapılmamış olması halinde sözleşmenin birer yıllık süreler ile otomatik olarak yenilenmiş kabul edileceği”, 10.maddede ise “sözleşmenin abone tarafından haklı bir sebep olmaksızın feshedilmesi durumunda abonenin tedarikçiye sözleşmenin imza tarihi ile fesih bildirimin tedarikçiye ulaştığı tarih arasındaki dönem içinde oluşan en yüksek fatura bedelinin 2 katı tutarında ceza bedeli ödeyeceğini, bu ceza bedelinin teminat tutarından tahsil edileceği, ceza bedelini aşan kısım için tedarikçinin tazminat isteme hakkının saklı olduğu” hususunun belirtildiği anlaşılmıştır. Dosya içeriğine göre davalı tarafın davacı ile yaptığı sözleşme süresi henüz dolmadan, haklı neden ve fesih bildirimi olmaksızın sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiği, 02/06/2016 tarihinde dava dışı … Şirketi ile sözleşme imzalayarak 01/07/2016 tarihinde elektrik tedarikine başladığı tespit edilmekle taraflar arasındaki sözleşme gereğince davacının fesih tazminatı talep edebileceği değerlendirilmiştir. Celp edilen kayıtlara göre; davalının en yüksek faturası 28/05/2016 – 24/06/2016 tarih- lerini kapsayan 2016/06 dönem faturası olup tutarı 6.180,90 TL’dır. Söz konusu fatura 28 günlük kullanım süresi için düzenlenmiş olup 1 günlük tüketim bedeli 220,75 TL, 60 günlük tüketim bedeli ise 220,75 x 60 = 13.244,80 TL’dır. Davalıdan tahsil edilen 1.600,35 TL güvence bedelinin mahsubu ile bakiye 11.644,45 TL fesih tazminatı talep edilebilecektir. Fatura son ödeme tarihi geçmesine rağmen ödenmediğinden, son ödeme tarihi olan 16/02/2017 ile takip tarihi olan 15/06/2017 günü arasındaki 119 günlük süre için gecikmiş gün faizi talep edilebilecektir. Davacı taraf takip talebinde gecikmiş gün faizi olarak 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Hakkındaki Kanun’un 51. maddesi gereğince gecikme zammı işletilmesini talep etmiş ve bilirkişi raporunda gecikme zammı hesabı yapılmış ise de; Hukuk Genel Kurulu’nun ve Yargıtay 3 Hukuk Dairesinin yerleşmiş uygulamasına göre; abonelik sözleşmesinde ödemelerde gecikme olması hâlinde, 6183 sayılı kanun da belirtilen gecikme zammının istenebilmesi için, gecikme zammına ilişkin şartın açık, anlaşılabilir ve oranları da belirtilmek suretiyle yazılması gerekir. Soyut olarak, salt kanun ve yönetmelik hükümlerine atıf yapılmış olması hâlinde gecikme zammı istenemez, abonenin sıfatına göre (ticari veya yasal) faiz istenebilir. Abonelik sözleşmesinde alacağın geç ödenmesi hâlinde 6183 sayılı kanunda belirtilen gecikme zammı uygulanacağına dair bir hüküm yoksa alacağa gecikme zammı değil yasal faiz ilave olunur. Taraflar arasındaki sözleşmede gecikme zammına ilişkin olarak açık bir düzenleme bulunmadığından davacının gecikme zammı talebi yerinde değildir. Dava konusu alacağa tarafların sıfatına göre avans faizi uygulanması gerekmektedir. Dairemizce gecikmiş gün faizi yönünden resen hesaplama yapılması yoluna gidilmiş, neticede 16/02/2017 – 15/06/2017 tarihleri arasındaki 119 gün içinde talep edilebilecek avans faizinin 370,15 TL, faizin % 18 KDV’sinin 66,62 TL, neticede talep edilebilecek alacağın (11.644,45 TL asıl alacak + 370,15 TL gecikmiş gün faizi + 66,62 TL faizin KDV’sinden ibaret toplam = ) 12.081,22 TL olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca ,dava konusu likit alacak olup davalının haksız itirazı ile takibin durmasına sebebiyet verdiği anlaşılmakla davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmelidir. Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesince verilen kararda maddi vakıa ve hukuki değerlendirme noktasında usul ve yasaya aykırılık tespit edilmekle, davacının istinaf başvurusunun kabulüne, tespit edilen eksiklik yargılama gerektirmediğinden HMK 353/1-b-2 md gereğince, esasa ilişkin olarak yeniden, “DAVANIN KISMEN KABULÜNE Davalı borçlunun Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üze- rinden takibine girişilen 12.407,51 TL alacağın 12.081,22 TL’lık kısmına vaki itirazının iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, Haksız itirazı ile takibin durmasına sebebiyet veren borçlunun hüküm altına alınan alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatı ile mahkumiyetine, Fazlaya ilişkin talebin reddine” karar vermek gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf talebinin kabulüyle HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince karar kaldırılarak yeniden esas hakkında; 1- Davanın kısmen kabulüne; Davalı borçlunun Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden takibine girişilen 12.407,51 TL alacağın 12.081,22 TL’lık kısmına vaki itirazının iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, – Haksız itirazı ile takibin durmasına sebebiyet veren borçlunun hüküm altına alınan alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatı ile mahkumiyetine, – Fazlaya ilişkin talebin reddine 2- Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 825,27-TL’den davacı tarafından yatırılan 149,85-TL peşin harcının mahsubu ile bakiye 675,42-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 3- Davacı tarafından yatırılan 149,85-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4- Davacının yaptığı 608,25TL yargılama giderinin davanın kabul ret oranında hesaplanarak 592,25 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5- Davalı tarafından yapılan yargılama giderin bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 6- Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden karar tarihindeki A.A.Ü.T göre hesaplanan ve takdir edilen 5.100,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7- Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen kısım yönünden,karar tarihindeki A.A.Ü.T.göre hesaplanan ve takdir edilen 326,29 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 8- Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK. yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde yatıran tarafa ödenmesine, Sair istinaf taleplerinin reddine, İstinaf incelemesiyle ilgili olarak; Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf eden davacıya isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan 56,75 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.01/02/2022