Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/276 E. 2021/1272 K. 26.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/276
KARAR NO : 2021/1272
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 14/09/2020
NUMARASI: 2019/243 Esas
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/04/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı şirketler arasında araç bakım, onarım, tamir ve parça değişimi hizmetlerinin 07.06.2018 tarihinden bu yana yapılması konusunda sözlü sözleşme ilişkisinin bulunduğunu, müvekkilinin yapılan işlerden sonra faturaları davalıya fatura ettiğini, davalının fatura bedellerini ödemediğini, yapılan icra takibine davalının haksız itiraz ettiğini, arabuluculuk görüşmelerinden de sonuç alınamadığını ileri sürerek itirazın iptali ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesini ve davalının mal kaçırma riski nedeniyle ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.İlk Derece Mahkemesi tarafından13/05/2019 tarihli ara kararla; “Davanın itirazın iptali davası olması, tedbir konulmak istenen araçların ve banka hesaplarının dava konusu olmaması, HMKnun 389.mad uyarınca ancak davaya konu müddeabih üzerine tedbir konulabileceği anlaşıldığından, davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Yine, davacı alacağının ne kadar olduğunun ancak yapılacak yargılama sonucunda ortaya çıkacağı ve verilebilecek olan meblağ ve miktarın belirsiz olduğu anlaşıldığından, yasal şartları oluşmadığı” gerekçesiyle İhtiyati Haciz ve İhtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verilmiş, bilahare 14/09/2020 tarihli ara kararla “Davanın itirazın iptali davası olması, tedbir konulmak istenen araçların ve banka hesaplarının dava konusu olmaması, HMKnun 389.mad uyarınca ancak davaya konu müddeabih üzerine tedbir konulabileceği anlaşıldığından, davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Yine, davacı alacağının ne kadar olduğunun ancak yapılacak yargılama sonucunda ortaya çıkacağı ve verilebilecek olan meblağ ve miktarın belirsiz olduğu” gerekçeleriyle İhtiyati Haciz ve İhtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; davalı taraf ile adresleri aynı olan ve yan kuruluşu olan diğer firma; … Tic.A.Ş,’nin araçlarını satışa çıkardıklarını, davalı … araçları satışa cıkaracağı kaçınılmaz olduğunu, davalının, müvekkilinin de aralarında olduğu bir çok alacaklısının borcunu ödemediğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir. Dava, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi nedeniyle tamir ve bakımı yapılan araçların fatura bedellerinin tahsili talebiyle başlatılan takibe vaki itirazın iptali ve davalının mal kaçırma riski nedeniyle ihtiyati tedbir ve ihtiyat hicaz kararı verilmesi talebine ilişkindir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389 ve devamı maddelerine göre; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Talep edenin haklarının derhâl korunmasında zorunluluk bulunan hâllerde, hâkim karşı tarafı dinlemeden de tedbire karar verebilir. Mahkeme, tedbire konu olan mal veya hakkın muhafaza altına alınması veya bir yediemine tevdii ya da bir şeyin yapılması veya yapılmaması gibi, sakıncayı ortadan kaldıracak veya zararı engelleyecek her türlü tedbire karar verebilir. “şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Dava dilekçesi kapsamı ile dosya kapsamındaki belgelerden davalıya ait araçların uyuşmazlık konusu olmadığı görülmektedir. Buna göre, dava konusu edilmeyen hususlar üzerine ihtiyati tedbir konulamayacağından, somut davada HMK 389. maddedeki uyuşmazlık konusu olmaya dair yasal koşullarının oluşmadığı gözetilerek, mahkemenin ihtiyati tedbirin reddi kararı sonuç olarak usul ve hukuka uygun bulunmuştur.İİK.nun 257. maddesinde düzenlenen “İhtiyati haciz şartları” düzenlenmiştir. Bu hükme göre, müeccel bir alacak için kural olarak ihtiyati haciz istenemez. İstenebilmesi için, alacaklının alacağını vadesinde alabilmesinin ciddi bir şekilde tehlikeye düştüğüne veya düşmekte olduğuna delalet edecek hallerin varlığı şarttır. Bu haller İİK 257/2 maddesinde sayılmış olup, vadesi gelmemiş borçtan dolayı, borçlunun muayyen ikametgahı yoksa; borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar yada bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa, bu nedenlerden birinin bulunması halinde ihtiyati haciz istenebilir. İİK 258. maddesine göre, alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında kanaat getirecek delil göstermeye mecburdur. Alacağın varlığını muayyen bir ihtimal dahilinde gösteren vakıaların ispat edilmesi yeterlidir. Yargıtay 23.Hukuk Dairesi Başkanlığının 2016/5783 E. 2016/4664 K.sayılı kararında “Talep ihtiyati haciz istemine ilişkindir. İİK’nun 257 vd. maddeleri gereğince para borcu alacaklısı rehinle temin edilmemiş bir alacağı için borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz malları ile alacaklarını haczettilebilir. Ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için tam ispat gerekmemekte olup, mahkemenin alacağın ve ihtiyati haciz sebeplerinin varlığına kanaat getirmesi yeterlidir (İİK’nun 258/1- gerçeğe benzerlik karinesi). Somut olayda, talep eden alacağınının dayanağı olarak tek taraflı olarak düzenlediği sözleşmeye dayalı faturayı göstermiştir. Bu durumda, mahkemeye alacağın varlığına kanaat getirilecek yeterli delil sunulmadığından, ihtiyati haciz kararının koşulları mevcut değildir. Mahkemece, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddi yerinde olmamış, bozmayı gerektirmiştir” denilmiştir. Dava alacak talebine ilişkin itirazın iptaline ilişkin olup, ihtiyati hacze konu alacak fatura alacağına dayanmaktadır. Davada dava konusu alacağın tek taraflı düzenlenen fatura alacağına dayalı olması sebebiyle bu aşamada, alacağın varlığına delil olacak başka bir delil sunulmadığı gibi yaklaşık ispat koşulunun varlığına da kanaat oluşturacak bir durumun bu bulunmadığı anlaşıldığından, davada İİK 257. madde gereği ihtiyati haciz şartlarının oluşmadığı kanatine varılmıştır.Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,Davacıdan alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 26/04/2021