Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2694 E. 2022/101 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/2694
KARAR NO: 2022/101
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/07/2021
NUMARASI: 2016/1086 E – 2021/500 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 19/01/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı şirketin davalılardan … Ltd. Şti’nin aracılığıyla diğer davalı… A.Ş. ile 11.02.2014 tarihinde …GSM Abonelik Sözleşmesi çerçevesinde …Kampanyası (Alışverişortağım ) Taahhütnamesi ile işyerinde kullanmak amacıyla indirimli ve avantajlı olduğu gerekçesi ile 24 ay taahhütlü GSM aboneliği aldığını, sözleşme gereğince davacı şirketin 22 tane sabit hat ile 6 tane de açık hat olmak üzere toplam 28 hat için her ay toplam 1.000 TL ödeme yapması kararlaştırılmış olduğu halde, davalıların sözleşmeye uymadığını ve davacı şirkete sürekli fazla fatura çıkardıklarını,davacı şirketin taahhüt süresince 24.000 TL ödeme yapması gerekirken toplamda 38.295,30 TL ödeme yaptığını, davalı …’un, sözleşme gereği davacının ödenmesi gereken tutardan 14.295,30 TL fazla ve haksız tahsilat yaptığını, sözleşme gereğince kurumsal aboneliğe ilişkin yapılması lazım gelen indirimlerin yapılmadığını, gönderilen e-mailde tekrar taahhüt vermesi durumunda %50 indirim bile yapılacağının yazılı olarak belirtildiğini, davacının iade taleplerine karşılık davalılardan … Telekomünikasyon A.Ş. sözleşmenin iptal edildiğini belirten yasal takip ihbar mektubu başlıklı çelişkili birden fazla fatura içeren yazılar yollayarak ve sözleşmeyi ihlal ve iptal ettiği gerekçesi ile davacıya cezai şartlar uyguladığını belirttiğini, davacının 25.02.2016 tarihinde kendisine çıkarılan 1.508,10 TL. ve 2.444,90 TL lik faturaları davalı tarafa iadeli taahhütlü olarak iade ettiği ve ihtar tarihine kadar uygulanması gereken ama uygulanmayan indirimlerin uygulanması ve fazla ödediği bedellerin iadesini talep ettiğini, davacının ısrarla gönderilen faturalarda indirimin uygulanmadığı fazla yapılan tahsilâtların iadesini talep ettiğinden davalının davacı tarafın sözleşmesini taahhütnamenin dolmasına 1 aydan az bir süre kala iptal ettiği ve taahhüt ihlal edildiği gerekçesi ile davacıya şirkete iptal cezası kestiğini, sözleşmeyi davacının iptal etmediğini,ancak kabul anlamına gelmemek kaydı ile sözleşmeyi davacının iptal ettiği varsayımında dahi davacı şirketin sözleşmenin iptalini istemekte haklı olduğunu, sözleşmeyi ihlal eden tarafın davalılar olduğunu, davacının iptal cezası olarak 25.08.2016 tarihinde 3.814,00 TL ödemeyi davalıların hukuk departmanına icra takibine uğramamak için ödediğini, davacının taahhütname kapsamında bugüne kadar davalıya dekontlarla sabit 42.109,30 TL ödeme yaptığını, 18.109,30 TL fazla ve haksız tahsilat yapıldığını, davalıların davacıdan haksız yere sözleşmeye aykırı tahsilâtlar yapmış olması durumundan birlikte ve müteselsilen sorumlu olduklarından fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak İstanbul …İcra Müdürlüğü … sayılı icra dosyasından 15.800,00 TL asıl alacağa taahhütname bitiş tarihi olan 11.02.2016 tarihi baz alınarak yıllık %9 yasal faiz işletildiğini, takip tarihine kadar asıl alacağa 923,33 TL faiz işlemiş olup icra takip çıkışı 16.723,33 TL şeklinde başlatılan ilamsız icra takibine karşı davalıların itiraz ettiğini, davaya konu sözleşme sebebiyle her türlü tazminat ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davalarının kabulüne, davalı – borçluların İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasına vaki itirazlarının ayrı ayrı iptali ile her bir davalının %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilerek takibin devamına, yapılacak yargılama neticesinde alacaklarının icra takip tutarından fazla olması durumunda takibe konu edilmeyen miktarın da ayrıca hüküm altına alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … A.Ş.vekili cevap dilekçesinde; davalı şirketten … ve … hesap numaraları altında 31 adet telefon numarası ile hizmet almakta olan davacı şirketin davalı şirket ile imzaladığı 11.02.2016 tarihli … Kampanyası Taahhütnamesi gereği 22 adet sabit hat ve 6 tane acık hat için taahhüt süresince her ay toplam 1.000 TL ödeme yapılmasının kararlaştırıldığını ileri sürmekte ise de, söz konusu taahhütnamenin 1. maddesinde davacı şirketin; “… tüm vergiler dahil en az toplam… TL olacağını”, “… diğer … kampanyalarından faydalanan kurumsal hatlarımızın fatura tutarlarının bu kampanya kapsamındaki taahhüt hesaplamalarının dışında tutulacağını”- .. ve işbu tutarı zamanında tam ve eksiksiz olarak ödeyeceğimizi” kabul, beyan ve taahhüt ettiğini, işbu taahhütnamenin imzalandığı tarihten sonra davacı şirket tarafından alınan yeni telefon hatları ile 12.01.2015 tarihli 24 ay süreli … Kampanyası taahhütnamesi, 13.02.2015 tarihli … Kampanyası (… S) Taahhütnamesi mevcut olup, bunların ücretlerinin taahhüt hesaplamalarının dışında tutulacağı ve faturalara yansıtılacağı sözleşmenin 1. maddesi ile sabit olduğunu, davacı şirketin tüm taleplerine rağmen sorunun giderileceği ve indirim iadeleri yapılacağı, hatta kendilerine gönderilen mailde tekrar taahhüt vermeleri halinde %50 indirim yapılacağının yazılı olarak belirtildiği ileri sürülmekte ise de ,söz konusu mailler incelediğinde konu kısmında “…” yazdığı, diğer davalı şirket yetkilisi …’ın “Hatlar ile ilgili bir problem olduğu ortada, kontrat bitimine 3 aylık bir zaman var,bana bir hafta kadar zaman verirseniz bu problemi çözeceğim,ben sizin için alacağım onayla mağdur olduğunuz için erken kontrat girip faturalarınızı %50 düşürebilirim.” şeklinde cevap verdiğinin görüldüğünü, bu mailde ne davacının faturaların fazla olduğuna, ne de iadeye dair herhangi bir ibare geçmediği, hatlara ilgili bir sorun olduğu ve bu sorundan kaynaklı davacının mağduriyetini gidermek için erken kontrat girişi ile indirim alınacağının anlaşıldığını, bu hususta diğer davalı şirketin yapacağı açıklama ile davacının iddialarının asılsızlığının anlaşılacağını, davacı vekili tarafından 25.02.2016 tarihinde 3.508,10 TL ve 2.444,90 TL tutarlı faturaların iadeli taahhütlü olarak iade edildiği ileri sürüldüğünü, söz konusu faturaların 06.02.2016 tarihli olduğu, iade işlemi yapıldı ise bunun süresinde olup olmadığının incelenmesi gerektiğini, davacının davalı şirket tarafından gönderilen yasal takip ihbar mektuplarının sözleşmeyi ihlal eden davacı şirketmiş gibi bir algı yaratmak için yapıldığı iddiasının da mesnetsiz olduğunu, sözleşmenin iptal nedeninin davacı şirketin fazla ödendiğini ileri sürdüğü tutarların iadesi talebi değil, 28.01.2016 tarihinde kampanya kapsamında olan hatlarını başka bir operatöre taşıması olduğunu, bu hususun davalı şirketten celp edilecek kayıtlar ile ispatlanacağını, kampanya taahhütnamesi 3. maddesinde taahhütnamenin imza tarihi itibari ile yürürlüğe gireceği ancak taahhüt süresinin taahhüdün imzalandığı tarihi takip eden ilk fatura kesim tarihinde başlayacağı ve taahhüt süresi sonuna kadar yürürlükte kalacağı ve geçerli olacağının düzenlendiğini, dolayısı ile 11.02.2014 tarihinden sonraki ilk fatura kesim tarihinde başlayan taahhüt suresinin bitimine 1 aydan kısa bir sure sözleşmenin iptal edildiği ve taahhüt ihlali nedeni ile iptal cezası kesildiği iddiasının kabulü mümkün olmadığını, taahhüt suresi ilk fatura kesim tarihi olan 06.03.2014’de başlayıp 06.03.2016 tarihinde sona erdiğini, 28.01.2016 tarihinde davacının kampanya dahilindeki hatlarını başka operatöre taşıması durumu taahhütnamenin 14. maddesinde “… numara taşınabilirliği kapsamında başka bir operatöre geçmemiz durumunda kampanyadan yararlandığımız süre boyunca tarafımıza uygulanmış indirimlerin toplamının … tarafından tarafımıza gönderilecek ilk faturada ceza bedeli olarak yansıtılacağım” denilmek suretiyle düzenlenmiş olduğundan, bu madde hükmü doğrultusunda hesaplanarak fatura edilen cezai bedelde hukuka aykırılık olmadığının açık olduğunu, yapılan işlemler taraflar arasındaki sözleşme ve taahhütnamelere uygun olmasına rağmen davacı şirket kotu niyetli olarak İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından icra takibi başlattığını, icra takibine itiraz edildiğini beyanla davanın reddine, kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Ltd. Şti vekili cevap dilekçesinde; davacı şirketin imzaladığı 11.02.2016 tarihli … Kampanyası Taahhütnamesi gereği 22 adet sabit hat ve 6 tane açık hat için taahhüt süresince her ay toplam 1.000 TL ödeme yapılmasının kararlaştırıldığını ileri sürmekte ise de, söz konusu taahhütnamenin 1. Maddesinde davacı şirket “… tüm vergiler dahil en az toplam….. TL olacağını ”, “… diğer … kampanyalarından faydalanan kurumsal hatlarımızın fatura tutarlarının bu kampanya kapsamındaki taahhüt hesaplamalarının dışında tutulacağını ” “… ve işbu tutarı zamanında tam ve eksiksiz olarak ödeyeceğimizi” kabul, beyan ve taahhüt ettiğini, işbu taahhütnamenin imzalandığı tarihten sonra davacı şirket tarafından alınan yeni telefon hatları ile 12.01.2015 tarihli 24 ay süreli … Kampanyası taahhütnamesi, 13.02.2015 tarihli … Kampanyası (… S) Taahhütnamesi mevcut olup, bunların ücretlerinin taahhüt hesaplamalarının dışında tutulacağı ve faturalara yansıtılacağının sözleşmenin 1. maddesi ile sabit olduğunu, davacı şirketin tüm taleplerine rağmen sorunun giderileceği ve indirim iadeleri yapılacağı, hatta kendilerine gönderilen mailde tekrar taahhüt vermeleri halinde %50 indirim yapılacağının yazılı olarak belirtildiği ileri sürülmekte ise de söz konusu mailler incelediğinde konu kısmında “…” yazdığı, davalı şirket yetkilisi …’ın “Hatlar ile ilgili bir problem olduğu ortada, kontrat bitimine 3 aylık bir zaman var,bana bir hafta kadar zaman verirseniz bu problemi çözeceğim,ben sizin için alacağım onayla mağdur olduğunuz için erken kontrat girip faturalarınızı %50 düşürebilirim.” şeklinde cevap verdiği iddia edildiğini, bu mailde ne davacının faturaların fazla olduğuna, ne de iadeye dair herhangi bir ibare geçmemekte, hatlara ilgili bir sorun olduğu ve bu sorundan kaynaklı davacının mağduriyetini gidermek için erken kontrat girişi ile indirim alınacağı anlaşıldığını, davalı şirket yetkilisi …’a davacı şirketin yetkilisi olan …’ün- diğer davalı şirketin sunduğu deliller arasında davalı şirketi temsile ilişkin vekil kılındığı görülmekle attığı mailin: “…-…-… nolu hatların iptalini rica ederiz. Çıkacak olan cayma bedelini kabul ediyoruz.” şeklinde olduğunu, faturalarının 25.07.2016, 23.08.2016 ve 23.09.2016 tarihinde ödenmeleri gerekirken ödenmediği , yasal takip sitemine düştüğü , bu fatura numarası altındaki hatlar fatura ödenmediğinden iptal edildiğini, ekte yer alan belge de mevcut olduğunu, davacı vekili tarafından 25.02.2016 tarihinde 3.508,10 TL ve 2.444,90 TL tutarlı faturaların davalı bu şirkete iadeli taahhütlü olarak iade edildiğinin ileri sürüldüğünü, söz konusu faturaların 06.02.2016 tarihli olduğu, iade işlemi yapıldı ise bunun süresinde olup olmadığının incelenmesi gerektiğini, davacı yanın, davalı şirket tarafından gönderilen yasal takip ihbar mektuplarının sözleşmeyi ihlal eden davacı şirketmiş gibi bir algı yaratmak için yapıldığı iddiası da mesnetsiz olduğunu, sözleşmenin iptal nedeni davacı şirketin fazla ödendiğini ileri sürdüğü tutarların iadesi talebi değil, 28.01.2016 tarihinde kampanya kapsamında olan hatlarını başka bir operatöre taşıması ve ödemediği faturalar olduğunu, kampanya taahhütnamesi 3. maddesinde taahhütnamenin imza tarihi itibari ile yürürlüğe gireceği ancak taahhüt süresinin taahhüdün imzalandığı tarihi takip eden ilk fatura kesim tarihinde başlayacağı ve taahhüt süresi sonuna kadar yürürlükte kalacağı ve geçerli olacağı düzenlendiğini, dolayısı ile 11.02.2014 tarihinden sonraki ilk fatura kesim tarihinde başlayan taahhüt süresinin bitimine 1 aydan kısa bir süre sözleşmenin iptal edildiği ve taahhüt ihlali nedeni ile iptal cezası kesildiği iddiasının kabulü mümkün olmadığını, Taahhüt süresi ilk fatura kesim tarihi olan 06.03.2014’de başlayıp 06.03.2016 tarihinde sona erdiğini, 28.01.2016 tarihinde davacının kampanya dahilindeki hatlarını başka bir operatöre taşıması durumu taahhütnamenin 14. maddesinde düzenlenmiş olduğundan, bu madde hükmü doğrultusunda hesaplanarak fatura edilen cezai bedelde hukuka aykırılık olmadığını, davalı tarafından verilen … için verdiği ve diğer verdiği taahhütlerin tamamının teyidi olarak müşteri arandığını, bu aramalara ait ses kayıtları mevcut olduğunu, bu ses kayıtları mahkemenin gerekli görmesi halinde celp edileceğini, açıklandığı üzere yapılan işlemler taraflar arasındaki sözleşme ve taahhütnamelere uygun olmasına rağmen davacı şirket İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından icra takibi başlattığını, icra takibine haklı olarak itiraz edildiğini belirterek davanın reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı takipte , davacı alacaklı tarafça davalı borçlu hakkında 15.800,00 TL asıl alacak, 923,33 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 16.723,33 TL nın tahsiline dair yapılan ilamsız takibin itiraz sonrası durdurulduğu anlaşılmıştır.Mahkeme, tarafların tacir, yapılan işin de ticari bir iş niteliğinde olduğu, tacirlerin basiretli davranma yükümlülüğünün bulunduğu gözetilerek uyuşmazlığın tarafları bağlayan sözleşme hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği, sözleşme gereğince davacı şirketin her bir abonelik için minumum 500 TL fatura üretmek zorunda olduğu, fatura aşım bedellerinin kullanıma bağlı gerçekleştiği, davacı tarafça taahhüt süresi dolmadan aboneliğin iptal edilmesi nedeniyle ceza bedeli ödemekle yükümlü olduğu, bu kapsamda davalı … tarafından düzenlenen faturaların taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olarak düzenlendiği, davacının iddia ettiği hususlarda iddiasını ispatla mükellef olmasına rağmen somut herhangi bir bilgi ya da belge sunmamış olduğu, iddiasının ispata muhtaç olduğu ve dosya kapsamında takip yapmakta haklı olduğunu ispatlayamadığı,ayrıca davalıların kötüniyet tazminat taleplerinin ise yasal şartları oluşmadığı gerekçesiyle ; “Davanın reddine, davalıların kötüniyet tazminat taleplerinin yasal şartları oluşmadığından reddine” karar vermiştir. Kararı davacı vekili istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde; yargılamada 4 adet bilirkişi raporu alındığını,akit uzmanı profesör ve mali müşavirden oluşan heyetten alınan ilk 2 bilirkişi raporunun ( ilk kök ve ek rapor ) tam lehlerine , akit uzmanı olmaksızın elektrik elektronik mühendisinin dahil edildiği ve mühendis olan bilirkişinin hukuki mütala verdiği 3. bilirkişi heyet raporu neredeyse tamamen aleyhlerine olduğunu,itirazları üzerine akit uzmanı yerine heyete ekonomi ve finans uzmanı dahil edilerek ek bilirkişi heyet raporu alındığını,bu 4. bilirkişi raporunun da tam aleyhlerine olduğunu, mahkemece, raporlar arasındaki çelişkileri giderecek yeni veya ek bir rapor alınmadan davanın reddine karar verildiğini,davacının taahhüt süresinde 24.000 TL ödeme yapması gerekirken toplamda 43.533,20 TL ödeme yapmak zorunda bırakıldığını,davalı …’nun, sözleşme gereği ödenmesi gereken tutardan 19.533,20 TL fazla ve haksız tahsilat yaptığını,sözleşme gereğince kurumsal aboneliğe ilişkin yapılması lazım gelen indirimlerin yapılmadığını, davaya konu Taahhütlü Abonelik Sözleşmelerinin şekil serbestisi ilkesine tabi olmayıp ayrıca Abonelik Sözleşmesi Yönetmeliğinin 6.maddesindeki zorunlu içerikleri de taşımak zorunda olduğunu, davaya konu sözleşmenin Abonelik Sözleşmesi Yönetmeliği’ne aykırı olduğunu,sözleşmede yönetmeliğe aykırı eksiklikler olmasının davacıya haklı fesih hakkı tanıdığını, yönetmeliğin 7.maddesi ile sabit olduğu üzere sözleşmedeki eksiklikler sebebiyle herhangi bir cezai şart , tazminat vb de talep edilemeyeceğini,buna rağmen davalılarını davacıya cezai şart ödettiklerini,soruna çözüm bulunacağı vaadi ile davalıların sözleşmeyi ihlal ettiğini ,13.04.2018 tarihli mali müşavir ile akit uzmanı Prof. Dr. …’ın yer aldığı bilirkişi heyet raporunda belirlendiği gibi sözleşmenin TBK’nun 25. madde hükmüne aykırılık oluşturduğunu,bu raporda davacının haklılığının açık ve gerekçeli bir şekilde tespit edildiğini ve bu rapora göre hüküm kurulması gerektiğini,daha sonra alınan bilirkişi raporunda ses kayıtları incelenmeden rapor düzenlendiğini,uyuşmazlığa konu taahütnamelerde kutucuk işaretlemek dışında bir bilgi yer almayıp abonelik sözleşmesinin zorunlu unsurlarından olan sözleşmenin bir nüshasının karşı tarafa verilmesi durumunun da gerçekleşmediğini, davalının önceden genel işlem koşulu niteliğinde hazırladığı 11.02.2016 tarihli … Kampanyası Taahhütnamesinin asli unsuru olan müşterinin ödeyeceği tutarın belirtilmemesi ve müşteri ile uyuşmazlık çıktıktan sonra kendi sebep olduğu belirsizlikten yine kendi yararına yararlanmaya çalışması önce TMK ‘nın 2/2. maddesi hükmüne sonra da TBK’nın 25. madde hükmüne aykırılık oluşturduğunu, davacının taahhütname imzalamasına sebep olan şey ne kadar kullanırsa kullansın indirim yapılarak belirli bir sabit fiyat üzerinden fatura çıkacağı vaadi olduğunu, faturaların her seferinde farklı tutarlarda olmasının indirim kampanyası taahhütnamelerinin ruhuna aykırı olduğunu, taahhüdün adından da anlaşıldığı üzere fatura indirimli kampanyası olduğunun sabit olduğunu,davacının onlarca hat için indirim kampanyasına katıldığı ve ancak ne indirim ne de hediye çeki almadığını, sözleşmeyi de davalılar ihlal ederek davacının taahhüde uymadığını ileri sürdüklerini, ilk bilirkişi heyetinde yer alan akit uzmanı Prof. Dr. …’ın ” davalıların davacı ile uyuşmazlık çıktıktan sonra kendi sebep olduğu bu belirsizlikten yine kendi yararına yararlanmaya çalışmasının TBK hükümlerine aykırı olacağı ” tespitinin yerinde olduğu,mahkemece alanında uzman akit uzmanı yerine elektrik mühendisinin hazırladığı son bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının hatalı olduğu, raporlar incelendiği takdirde sözleşmesel açıdan en doğru tespitleri ortaya koyan ve hüküm kurmaya en elverişli raporun akit uzmanı profesörün yer aldığı 13.04.2018 tarihli ilk rapor olduğunun görüldüğünü belirterek,davanın kabulüne karar verilmesi için kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı MBilişim..şirketi istinafa cevap dilekçesinde davacının istinaf talebinin reddini istemiştir.6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Davada sözleşmeye aykırı olarak fazladan tahsil edildiği ileri sürülen bedellerin iadesi yönünden yapılan takibe karşı itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talep edilmiştir.Alınan hükme dayanak son bilirkişi heyeti ek raporunda, 28.01.2016 tarihi itibariyle 2 ayrı hesaba ait aboneliklerin sonlandırılmış olduğu,davacı tarafça 11.02.2014 tarihli sözleşme ile 06.03.2014 – 06.03.2016 tarihler arasındaki dönemi ihtiva edecek şekilde 24 ay süreli taahhüt verildiği, ancak davacı tarafça taahhüt süresi dolmadan aboneliğin iptal edildiği, sözleşmenin 14.maddesine göre ceza bedeli tahakkuku yapıldığı belirlendiğinden,bu rapor doğrultusunda mahkemece hüküm kurulduğu anlaşılmıştır. Davacı sözleşme uyarınca söz konusu tarife ve taahhüt sebebiyle belirtilen miktarı aşan kısım için aylık fazla kullanım bedelini ödemek zorundadır.Ayrıca süresinden önce davacının başka operatöre geçtiği de sabit olduğundan,süresi dolmadan sözleşmenin davacı tarafından feshedilmesi nedeniyle sözleşmede öngörülen cezai şart bedelinden davacı sorumlu tutulmalıdır.Sözleşmenin uzun zaman kullanımı daha sonra genel işlem şartı itirazı da dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğinden,değerlendirilemez. Ayrıca son bilirkişi heyeti kök ve ek rapor incelemesi sırasında davalı kurumca davacı şirkete “ne kadar kullanım olursa olsun ödeyeceğiniz fatura tutan aylık 500 TL yi geçmeyecektir” şeklinde bir taahhüdün bulunmadığının belirlendiği,davacının bu hususu sözleşme ve taahhütname kapsamında ispat edemediği belirlenmiştir. Bu nedenle son alınan bilirkişi kök ve ek raporunun özellikle son heyet ek raporundaki tespit ve açıklamalar itibarıyla taraf mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli bulunmuştur.Yeni bilirkişi incelemesi yapılmasının davaya katkısı olmayacağı açıktır.Davacı davasını ispatlayamamıştır.Bu itibarla,ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.19/01/2022