Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2682 E. 2022/3286 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/2682
KARAR NO: 2022/3286
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/09/2018
NUMARASI: 2014/227 E – 2018/965 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 22/12/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, taraflar arasında akdedilen sözleşme ile müvekkilinin davalıdan elektrik enerjisi satın aldığını, davalının mevzuata aykırı şekilde açık ve anlaşılır düzenlemeyen sözleşme dolayısıyla müvekkilini yanıltılarak fazla ve yanlış hesaplamaya dayalı fatura tahakkuk ettirerek, fatura bedellerini tahsil ettiğini, hukuka aykırı şekilde müvekkilinden kayıp kaçak bedeli tahsil edip sebepsiz zenginleştiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin fiyatlandırmada hangi tarifenin uygulanacağı ve hesaplamanın ne şekilde yapılacağı hususunda açık olmadığını, mevzuat gereği TRT payı, belediye tüketim vergisi (BTV), enerji fonu ve KDV hesaplamalarının da tarife 1 uygulanarak hesaplandığını, tarife türü belirtilmeyen sözleşmede davalı tarafından müvekkili aleyhine kayıp kaçak bedellerini içeren tarife uygulandığı gibi, mükerrer olarak kayıp kaçak bedellerinin ayrı bir başlık altında fatura edildiğini ve tahsil edildiğini, kayıp kaçak bedellerinin tüketiciden tahsil edilmesinin hukuka aykırı olduğunu beyanla, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 50.000,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyen ticari faiz ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 16/06/2015 tarihli dilekçesi ile talebini ıslah etmiş toplam 1.656.678,490 TL alacağın dava tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ie tahsiline karar verilmesini istemiştir.(ıslah edilen miktarların konusu; yanlış tarife uygulanması sebebiyle fazla alınan kayıp kaçak bedelleri ve faizi ile yine yanlış tarife uygulanması sebebiyle birim fiyat içine kayıp bedelleri dahil edilmişken, ayrıca kayıp kaçak olarak mükerer tahsilat ve faizi iddiasına ilişkindir, ıslahla işlemiş faizler de müddeabih haline getirilmiştir) Davalı vekili cevap dilekçesinde, elektrik faturalarında yer alan kayıp kaçak ve diğer bedellerin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığını, bu bedellerin belirlenmesi için alınan EPDK kararının tüm tüzel ve gerçek kişileri bağladığını, kanuni zorunluluklar gereği tahsil edilen bedellerin iadesinin istenemeyeceğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir. Davacının tarifenin içerisinde zaten kayıp kaçak bedeli olduğunu, ayrıştırılmış şekilde yansıtılan ikinci kayıp kaçak bedelinin mükerrer tahsil edildiği iddiasının doğru olmadığını, kayıp kaçak bedeli gibi faturalarda yer alacak gelir kalemleri ile ilgili düzenleme yapma yetkisinin EPDK’da olup EPDK kararlarının da düzenleyici işlemler olduğundan gerek tedarikçileri, gerekse müşterileri bağlamakta olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini isİlk derece mahkemesince; 05/06/2018 tarihli bilirkişi heyeti raporu hükme esas alınarak, dava tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan 6719 sayılı Kanun ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nda yapılan değişiklikler gözetildiğinde, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, sayaç okuma, perakende satış hizmet bedeli ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gereken hükümler içerdiği, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17., geçici 19. ile 20. maddeleri hükümleri gereğince anılan bedellerin iadesinin talep edilemeyeceği, yapılan kesintilerin EPDK tarafından belirlenen oranlara uygun olduğu, mükerrer tahsilatın gerçekleşmediği, davanın açıldığı tarih itibariyle haklılık durumu ve davadan sonra yapılan ve yürürlüğe giren yasa değişikliği karşısında, davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinden davalının sorumlu tutulması gerektiği gerekçesiyle, mükerrer tahsil edildiği iddiasına dayalı kayıp – kaçak bedellerinin iadesi isteminin ispat edilemediğinden reddine, haksız tahsilat iddiasına dayalı kayıp-kaçak bedellerinin iadesi istemiyle açılan davanın, yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişiklikleri nedeniyle konusuz kaldığından esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına (davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline, davalı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, davacı lehine maktu vekalet ücreti takdirine), karar verilmiştir. İlk derece mahkemesinin kararına karşı, taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulmuştur. İlk derece mahkemesince; 05/06/2018 tarihli bilirkişi heyeti raporu hükme esas alınarak, dava tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan 6719 sayılı Kanun ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nda yapılan değişiklikler gözetildiğinde, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, sayaç okuma, perakende satış hizmet bedeli ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gereken hükümler içerdiği, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17., geçici 19. ile 20. maddeleri hükümleri gereğince anılan bedellerin iadesinin talep edilemeyeceği, yapılan kesintilerin EPDK tarafından belirlenen oranlara uygun olduğu, mükerrer tahsilatın gerçekleşmediği, davanın açıldığı tarih itibariyle haklılık durumu ve davadan sonra yapılan ve yürürlüğe giren yasa değişikliği karşısında, davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinden davalının sorumlu tutulması gerektiği gerekçesiyle, mükerrer tahsil edildiği iddiasına dayalı kayıp – kaçak bedellerinin iadesi isteminin ispat edilemediğinden reddine, haksız tahsilat iddiasına dayalı kayıp-kaçak bedellerinin iadesi istemiyle açılan davanın, yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişiklikleri nedeniyle konusuz kaldığından esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına (davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline, davalı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, davacı lehine maktu vekalet ücreti takdirine), karar verilmiştir. İlk derece mahkemesinin kararına karşı, taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulmuştur. Dairemizce yapılan istinaf incelemesi sonucunda 17/11/2020 tarihli , 2018/3112-2020/1500 Esas ve Karar sayılı ilamla “; yargılama sırasında yürürlüğe girmiş bulunan 6719 sayılı Kanun ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nda yapılan değişiklikler gözetildiğinde, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp- kaçak, dağıtım, iletim, sayaç okuma, perakende satış hizmet bedeli ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gereken hükümler içerdiği, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17., geçici 19. ile 20. maddeleri hükümleri gereğince anılan bedellerin iadesinin talep edilemeyeceği, hakimin, tarafların talep sonucuyla bağlı olduğu, eldeki davada davacı tarafından kayıp-kaçak bedellerinin EPDK tarafından belirlenen tarifelere göre alınması gerekenden fazla alındığı yönünde bir iddianın ileri sürülmediği, 2 nolu tarifenin de uygulanmasının istenemeyeceği; 811.120 TL’lik mükerrer tahsilat iddiasına yönelik talebin yerel mahkemece reddine karar verildiğinden, davalı lehine yargılama giderlerine hükmedilmesi ve nispi vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, bu hususta hüküm kurulmamasının usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle; davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile düzeltilerek yeniden esas hakkında; mükerrer tahsilat iddiasına dayalı kayıp – kaçak bedellerinin (811.120 TL) iadesi isteminin ispat edilemediğinden reddine; haksız tahsilat iddiasına dayalı kayıp kaçak bedellerinin (689.428 TL) iadesi istemiyle açılan davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına (davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline, davalı tarafça yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, davacı lehine 3.400 TL maktu, davalı lehine 57.606,00 TL nispi vekalet ücreti takdirine), karar verilmiş olup, karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 12/04/2022 tarih 2021/1295 E.-2021/9551 K.sayılı ilam ile davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi ile, Somut olayda; davacı, dava dilekçesinde davaya konu kayıp-kaçak bedelinin yürürlükteki mevzuat uyarınca davalı tarafından kendisinden alınmasının mümkün olmadığını, bu hususun Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21/05/2014 tarihli 2013/7-2454 E. 2014/679 K. sayılı kararı ve aynı yöndeki Dairemiz kararlarıyla belirlendiğini ileri sürdükten sonra, ayrıca hakkında hatalı tarife uygulanmak suretiyle, mükerrer olarak kendisinden kayıp – kaçak bedellerinin tahsil edildiğini belirterek; tarife fark bedeli ile mükerrer kayıp – kaçak bedellerinin de davalıdan tahsilini talep etmiştir. Öte yandan; ilk derece mahkemesince alınan 01/06/2015 tarihli bilirkişi heyeti raporunda, davaya konu faturalar üzerinde yapılan inceleme sonucunda, taraflar arasında düzenlenen sözleşmede hangi tarifenin uygulanacağı hususunda açıklık bulunmadığı, bu nedenle davacı hakkında daha düşük tarife olan Tarife 2 de belirtilen birim fiyatların uygulanması gerektiği, yine sözleşme uyarınca uygulanacak tarife üzerinden % 23,75 oranında indirim yapılması gerekirken, davalı tarafından davacı aleyhine olacak şekilde kayıp-kaçak bedellerini de içeren yüksek birim fiyatlı tarife üzerinden faturaların tahakkuk ettirildiği, kayıp-kaçak bedelini de içeren toplam tarife fark bedelinin 689.428,05 TL, mükerrer tahsil edilen kayıp- kaçak bedelinin ise 811.120,25 TL olduğu ; hükme esas alınan 05/06/2018 tarihli bilirkişi heyeti raporunda ise, davalı tarafından “ticarethane aktif enerji tarifesine” göre yapılan faturalandırmanın mevzuata uygun olduğu, mükerrer kayıp-kaçak bedeli tahsilatının söz konusu olmadığı belirtilmiş olup, raporlar arasında çelişki bulunduğu anlaşılmaktadır. Ne var ki, derece mahkemelerince raporlar arasındaki bu çelişki giderilmemiş, 05/06/2018 tarihli rapor doğrultusunda karar verilmiş olmasına rağmen, alınan 01/06/2015 tarihli bilirkişi raporuna itibar edilmeme nedenleri karar yerinde tartışılıp gösterilmemiştir. Hal böyle olunca, bölge adliye mahkemesince; ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi için, yeniden konunun uzmanlarından oluşturulacak bilirkişi kurulundan, davacının itirazlarını karşılar biçimde, önceki bilirkişi raporlarını da irdeleyen ve çelişkiyi giderecek mahiyette, Yargıtay ve taraf denetimine elverişli rapor alınmak suretiyle, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; davacının talebi yanlış değerlendirilmek suretiyle raporlar arası çelişki giderilmeksizin, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş” gerekçesiyle bozulmuştur. Dairemizce Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş, resen seçilen bilirkişi kurulundan kök ve ek rapor alınmıştır.Bilirkişi kurulu ek raporunda ;davacı tarafından davalı …’e keşide edilen 25/07/2013 tarihli noter ihtarnamesinde, 5 adet elektrik faturasının KDV hariç, kayıp/kaçak bedelleri bulunduğu, bu bedelin , öncesinde EPDK kararı ile alınan, sonrasında yasaya konulan faturada münferiden gösterilen kayıp kaçak bedeli olduğu,oysa; mükerrer ödemeye konu olan ve hesapladıkları kayıp/kaçak bedelinin , aktif elektrik bedeline eklenen tutardan kaynaklıdır. Bu bakımdan; 5 adet faturanın tebliğ tarihinden, dava açma tarihine kadar bir hesap yapmamız doğru değildir. Ayrıca davaya konu 26 fatura söz konusu olup 21 faturanın ‘noter tebligatı yapılmamıştır. Burada haksız yere fazladan tahsil edilmiş tutarların faturadan ayrıştırılıp ticari faiz hesabının yapılması; faturaların son ödeme tarihinden başlayıp dava açma tarihi olan 11.07.2014’e kadar sürmektedir. Bu hesap; dosyadaki 01.06.2015 tarihli ilk bilirkişi heyeti tarafından detaylı ve doğru bir şekilde yapılmıştır. İşbu 26 fatura için bu faiz hesapları raporun 23 ve 24. sayfalarında mevcuttur. Düzeltmeye konu 26 adet elektrik faturasından fazladan alınan (aktif bedele dâhil) kayıp-kaçak bedeli 537.339,32 TL’dir. Gene tarifeye eklenmiş bu mükerrer bedelden kaynaklı fazladan tahsil edilen Enerji Fonu, TRT Payı ve Belediye Tüketim Vergisi Farkı 46.886,16 TL’dir. Fazladan tahsil edilen Katma Değer Vergisi Tutarı 105.202,57 Türk Lirasıdır. Elektrik Birim Fiyata mükerrer giydirilmiş kayıp-kaçak bedeli nedeniyle Davacı şirketçe fazladan yapılan ödeme miktarı 689.428,05 TL’dir. 26 Fatura üzerinden yapılan bu ödemelerin son ödeme tarihlerinden dava açma tarihi olan 11 /07/ 2014 tarihine kadar tahakkuk etmiş ticari faiz tutarları toplamı 71.665,47 Türk Lirası olarak hesaplanmıştır. Davacı, dava dilekçesinde davaya konu kayıp-kaçak bedelinin yürürlükteki mevzuat uyarınca davalı tarafından kendisinden alınmasının mümkün olmadığını, bu hususun Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21/05/2014 tarihli 2013/7-2454 E. 2014/679 K. sayılı kararı ve aynı yöndeki Daire kararlarıyla belirlendiğini ileri sürmüştür.Bu talep yönünden ; yargılama sırasında yürürlüğe girmiş bulunan 6719 sayılı Kanun ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nda yapılan değişiklikler gözetildiğinde, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp- kaçak, dağıtım, iletim, sayaç okuma, perakende satış hizmet bedeli ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gereken hükümler içerdiği, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17., geçici 19. ile 20. maddeleri hükümleri gereğince anılan bedellerin iadesinin talep edilemeyeceği, dava konusu edilen faturalarda ayrı bir kalem olarak tahsil edilen kayıp kaçak bedelleri artık maliyet unsuru haline geldiğinden bilirkişi kurulu raporu ile tesbit edilen 811.120 TL’lik alacak ve sözkonusu alacağın işlemiş faiz tutarı olarak ıslahla talep edilen 84.464,72 TL faiz alacağı konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir. Davacı tarafın diğer talebi ayrıca ,davalı tarafça hatalı tarife uygulanmak suretiyle, mükerrer olarak kendisinden kayıp – kaçak bedellerinin tahsil edildiğini belirterek; tarife fark bedeli ile mükerrer kayıp – kaçak bedellerinin de davalıdan tahsilini talep etmiştir. Anılan bilirkişi kurulu raporunda ; 26 adet elektrik faturasından fazladan alınan (aktif bedele dâhil) kayıp-kaçak bedelinin 537.339,32 TL olduğu, yine tarifeye eklenmiş bu mükerrer bedelden kaynaklı fazladan tahsil edilen Enerji Fonu, TRT Payı ve Belediye Tüketim Vergisi farkının 46.886,16 TL, fazladan tahsil edilen Katma Değer Vergisi tutarının 105.202,57 Türk Lirası olduğu,böylece Elektrik Birim Fiyatına gömülü (mükerrer) olarak tahsil edilen kayıp-kaçak bedeli nedeniyle davacı şirketçe fazladan yapılan ödeme miktarı toplam 689.428,05 TL olup olarak hesaplanmıştır.Davacı tarafça, mükerrer olarak yapılan bu ödemelerin iadesi için davalı tarafa muhtelif bedelli ve tarihli ihtarnameler keşide edilmiş,böylece davalı taraf temerrüde düşürülmüştür.Buna göre ; davalıya tebliğ edilen ihtarnamelerde talep edilen 239.561,80 TL’lik alacağın temerrüt tarihi olan 18/03/2013 tarihinden dava tarihine kadar olan işlemiş faiz miktarının 27.717,24 TL olduğu, ihtarname ile istenen 76.223,16 TL asıl alacağın temerrüt tarihi olan 01/10/2013 tarihinden dava tarihine kadar işlemiş faiz alacağının 6.800,88 TL olduğu, 373.643,09 TL lik kısım için davalı tarafa ihtarname keşide edilmediği,davalının bu miktar yönünden dava tarihinde temerrüde düştüğü tesbit edilmiştir.Bu sebeplerle,davacıdan mükerrer olarak tahsil edilen alacak miktarları ve faizlerinin davalı tarafça sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, faturalarda ayrı bir alacak kalemi olarak gösterilen ve yürürlüğe giren yasa sebebiyle maliyet unsuru haline geldiğinden konusuz kaldığı anlaşılan alacak ve talep edilen faiz miktarı yönünden ise esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK 353 1-b-3 maddesi uyarınca; Davanın kısmen kabulü ile; 1-Dava konusu 811.120,25 TL asıl alacak ve 84.464,72 TL faiz alacağının konusuz kaldığından bu talepler yönünden esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 2-Dava konusu mükerrer alacak talebine ilişkin olarak; 239.561,80 TL asıl alacağın ve temerrüt tarihi olan 18/03/2013 tarihinden dava tarihine kadar olan 27.717,24 TL faiz alacağının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 239.561,80 TL asıl alacağa dava tarihinden hesaplanacak avans faizinin işletilmesine, 76.223,16 TL asıl alacak ve temerrüt tarihi olan 01/10/2013 tarihinden dava tarihine kadar 6.800,88 TL faiz alacağının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 76.223,16 TL asıl alacağa dava tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, 373.643,09 TL alacağın dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin talebin reddine,3-Harçlar Yasası uyarınca alınması gereken 49.452,76 TL karar ve ilam harcından peşin yatırılan 853,90 TL ve 27.438,06 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 28.291,96 TL ‘nin mahsubu ile bakiye 21.190,80 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 4-Davacının yatırmış olduğu 853,90 TL peşin harç ve 27.438,06 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 28.291,96 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Davacının ilk derece yargılamasında yaptığı 5.500,00 TL bilirkişi ücreti 161,10 TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 5.661,10 TL ‘nin ve istinaf yargılamasında yaptığı 2.250,00TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplamı 7.911,10 TL’nin kabul edilen kısma göre 7 119,-TL’sinin davalıdan alınıp ,davacıya verilmesine ,bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, 6- Davacı tarafın konusuz kalan talep yönünden dava başlangıcında haklı olduğu anlaşılmakla ,bu miktar yönünden karar tarihindeki AAÜT uyarınca 9.200,-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak ,davacıya verilmesine, 7-Kabul edilen kısım üzerinden karar tarihindeki AAÜT uyarınca 96.886, -TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak ,davacıya verilmesine, 8- Reddedilen miktar üzerinden davalı yararına karar tarihindeki AAÜT uyarınca 9.200,-TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 9-Taraflarca yatırılan gider avansı ve delil avansı bakiyeleri varsa karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, İstinaf incelemesiyle ilgili olarak; Davalıdan Peşin alınan istinaf karar harcının, isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, Davacıdan Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, Davacının istinaf yargılama sırasında yapmış olduğu 76,00 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davalının istinaf aşamasında yapmış olduğu 50,00 TL istinaf masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Temyiz incelemesiyle ilgili olarak; Davacıdan peşin alınan temyiz harcının isteği halinde iadesine, Davacının temyiz aşamasında yapmış olduğu 219,00 TL temyiz masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dair, oy birliği ile davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı HMK 361.madde gereği gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Yargıtay’da temyiz hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar usulen anlatıldı. 22/12/2022