Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2676 E. 2022/1661 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/2676
KARAR NO: 2022/1661
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/10/2021
NUMARASI: 2021/93 E – 2021/745 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 02/06/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu kaçak tahakkukuna yönelik faturanın davacı ile … A.Ş. arasında imzalanan Perakende Satış Sözleşmesi ile oluşan aboneliği ilişkisinden doğduğunu, müvekkilinin faturalarını aboneliği süresince düzenli ödediğini, dava konusu olayın davacı şirketin 2020 Kasım ayında güç aşımı yapması ile gelen süreçte olduğunu, davalı şirketin güç aşımı olması üzerine müvekkiline sözlü olarak durumu bildirdiklerini, müvekkilinin ise kısa süre içinde bulunduğu adresten taşınacağını ve güç artırımı yapılmasına gerek olmadığını ve yeni adreste güç artırımı ile elektrik kullanacağını belirttiğini, bunun üzerine davalı elektrik dağıtım şirketi yetkililerinin kuruma gidilerek yazılı olarak durumun bildirilmesi gerektiğini belirttiklerini, bunun üzerine müvekkilinin başvuru ile taşınılacak yer ve onaylı projeyi sunduğunu ancak başvuruya bir dönüş olmadığını, akabinde müvekkiline 30.792,45-TL tutarlı kaçak ve usulsüz elektrikten doğan fatura geldiğini, bu faturaya ilgili kurum bünyesinde itiraz edildiğini, ilgili mevzuatlar uyarınca davalının kesme ihbarı ile mühürleme işlemini yapmadığını, müvekkilinin yaptığı başvuruları beklerken elektrik kullanımına devam ettiğini, ardından gelen kaçak ve usulsüz elektrik kullanım bedeli fatura ile kaçak ve usulsüz kullanımda bulunduğunu öğrendiğini. İlgili mevzuatlarda açıkça yer alan usullere rağmen davalıların elektrik akımını engellemeden mühürlediklerini ve işlemden kullanıcıya haber vermediklerini bu yüzden abone davacının işlemden habersiz elektrik kullanımına devam ettiğini, ayrıca kabul etmemek ile birlikte ilgili mevzuatlar kapsamında hesaplanan kaçak tüketim bedelinin de hatalı ve yanlış olduğunu belirterek, müvekkili davacının davalı tarafa Kaçak Elektrik kullanım bedeli adlı 30.792,45-TL” lik bir borcu olmadığını, yapılan işlemlerin usulüne uygun olmaması nedeni ile dava sonuna kadar ödememezlikten kaynaklı elektrik kesme işleminin engellenmesi hususunda ihtiyati tedbir kararının verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu olan tüketim noktasında güç aşımı nedeni ile 26.11.2020 tarihinde hizmet alımının sonlandırıldığının tespit edilerek davacı tarafa 06.01.2021 tarihinde … seri numaralı zabıt tanzim edildiğini, kaçak elektrik hesabının Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği gereğince yapıldığını, tespit ve tahakkukta herhangi bir hata olmadığını, zabıt ile usulsüz olarak sayaç üzerinden geçen 20.359.929 kWh enerji tüketiminin mevzuata istinaden kaçak tarifesinden tahakkuk edildiğini, müvekkili şirket tarafından mevzuatlar kapsamında kaçak elektrik kullanıldığının tespit edildiğini ve hesaplamanın yapıldığını, elektrik enerjisini sözleşmesiz olarak kullandığı açık olan davacı hakkında tesis edilen işlemlerin hukuka uygun olduğunu belirterek, davanın reddini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından; “Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, bilirkişi raporu ve toplanıp değerlendirilen delillere göre; alınan bilirkişi raporunun dosyamız kapsamı ile uyumlu ve denetime elverişli olduğu anlaşıldığından, işbu rapora itibar edilmesi suretiyle davalı … tarafından borçtan dolayı kesilmiş sayaçtan elektrik kullanımı gerçekleştirildiğinden bahisle davacı adına tutanak düzenlendiği, işbu tespitin aksini gösterecek herhangi bir belgenin dosya kapsamında mevcut olmadığı, işbu tutanakların usulüne uygun olarak tutuldukları, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre davalı şirketçe düzenlenen kaçak elektrik tüketimi tespit tutanaklarının aksi ispat edilmediği sürece yasal nitelik taşıdığı, tespit tutanağına istinaden davacının, Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği 42/1-ç maddesi uyarınca kaçak elektrik enerjisi tüketimi gerçekleştirdiği, 06.01.2021 tarihli … seri no.lu Kaçak Elektrik Tespit tutanağına istinaden yetkili dağıtım şirketi BEDAŞ tarafından düzenlenen ve davacı tarafa tahakkuk edilen dava konusu 22/01/2021 son ödeme tarihli, 30.792,45 TL tutarlı faturanın ilgili mevzuatlara uygun olarak düzenlendiği ve davacının bu fatura bedelinden sorumlu olduğu” gerekçesiyle davanın reddine dair karar verilmiştir. Karara karşı davacı ve davalılar tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalılar vekili katılma yoluyla istinaf başvurusunda özetle; davanın
esasının müvekkili … ile ilgili olduğunu, …’a husumet düşmediğini, bu nedenle müvekkili … yönünden davanın husumetten reddine, müvekkili … yönünden esastan reddine, ayrı vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesi gerekirken her iki davalı için de husumet yönünden hata yokmuş gibi doğrudan davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüştür. Davacı vekili istinaf başvurusunda önceki iddialarını tekrarla birlikte özet olarak; tanıklarının dinlenilmediğini, dava konusunun güç aşımı yapmış olan müvekkili şirketin uyarısız ve usulsüz şekilde elektriğinin kesilip mühürleme ve bildirim işlemleri yapılmadığından elektrik kesiminden haberi olmayan müvekkilinin elektriği kullanmaya devam etmesi ile kaçak elektrik kullanmış gibi kaçak faturası tesis edilmesi durumu olduğunu, dava açıldıktan sonra davalı tarafın imzasız, dava açıldığı için doldurulup sunulduğu belli olan tutanakları delil olarak sunduğunu, mahkemece tutanakların geçerliliğini incelemeden buna göre hüküm kurulduğunu, Mevzuatta usulü açıkça belirtilmiş olan elektrik kesim ve mühürleme işlemleri usulsüz yapıldığını, davalının sunduğu delillerin de yine usule uygun işlem yapılmadığından dolayı geçersiz olduğunu, aksi ispat edilmedikçe geçerli sayılır denen tutanak imza altına alındığında geçerli olacağını, tutanakta imza olmadığını, imzadan imtina halinin de ayrıca imza altına alınmadığını, -Tutanağın üzerinde yazan, borcundan dolayı kesildiği bilgisinin de doğru olmadığını, davalının da cevap dilekçesinde güç aşımı nedeni ile hizmetin sonlandırıldığını belirttiğini, bilirkişinin borcundan dolayı kesim yapıldığı ön kabulü ile raporunu hazırladığını, gerçekte ise güç aşımı üzerine usulsüz elektrik akımının kesilmesi süreci başlatılmış olup davalının da cevap dilekçesinde bunu doğruladığını, -Yönetmelikte belirtilen usule uygun olarak elektrik kesme işlemleri ve tutanak tutulması yapılmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte bir anlık tutanağın doğru olduğu düşünülmesi halinde dahi usule uymayan süreç işletildiğinden ihbar ve gerekli bilgilendirmeler yapılmadığından tespit tutanağı da hukuka aykırı hale geldiğini, – Mühürleme işleminin yönetmelik gereği yetkili kişilerce kaçak tespit tutanağı düzenlenip bu tutanak aboneye verilmek ve imza altına alınmak kaydıyla tespit yapılacağını, 28994 sayılı yönetmeliğin 48. Maddesine uygun işlem yapılmadığını, söz konusu olayda kesme ihbarı yapılmadığını, mühürleme işleminin usulüne uygun şekilde yapılmadığını, müvekkilinin yaptığı başvuruların cevaplarını beklerken elektrik kullanımına devam ettiğini, ardından gelen kaçak elektrik kullanımı bedeli fatura ile kaçak ve usulsüz kullanımda bulunduğunu öğrendiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.Dava, kaçak tespit tutanağı nedeniyle menfi tespit talebine ilişkindir. Uyuşmazlık ise, davalı tarafından yapılan kesme işlenin usule uygun yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır.6100 Sayılı HMK 204/2.maddesinde ise, yetkili memurların görevleri içinde usulüne uygun olarak düzenledikleri belgelerin, aksi ispatlanıncaya kadar kesin delil sayılacağı açıklanmıştır. Davalı şirketlerin kamu kurumu olmayıp özel şirket statüsünde oldukları değerlendirildiğinde tutanağın doğruluğunu ispatlamanın alacaklı olduğunu iddia eden davalı şirketlerin sorumluluğundadır. Dosya kapsamında bilirkişi raporunda Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği 42/1 -ç maddesi uyarınca kaçak elektrik enerjisi tüketimi gerçekleştirdiği mütalaa edilmiş ise de davacının tutanağın usule uygun olarak düzenlenip düzenlenmediği noktasında değerlendirme içermediği anlaşılmaktadır. 30.05.2018 tarihli 30436 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nin 43/1 maddesinde kullanım yerinde EK-5’te yer alan kaçak elektrik tutanağının düzenleneceğinin belirtildiği, mahkemece davaya konu tutanağın bu düzenlemede yer alan şekilde düzenlenip düzenlenmediğinin belirlenmesinden sonra kullanımın kaçak olup olmayacağının değerlendirilmesi gerekirken bu husus ve güç aşımı olup olmadığı da tartışılmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usule uygun değildir.Davalının istinaf itirazları yönünden yapılan değerlendirmede ise; kaçak tutanağının hangi şirket tarafından düzenlendiği tartışılarak husumete ilişkin itirazların değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir.Bu itibarla, tarafların istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kabulü ile kararın kaldırılmasına, yukarıda belirtilen hususlarda ek rapor alınarak husumete ilişkin itirazlar da değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmek üzere dava dosyasının mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Tarafların istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla,yukarıda izah edilen şekilde, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edenlere isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 02/06/2022