Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2675 E. 2022/1660 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/2675
KARAR NO: 2022/1660
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/09/2021
NUMARASI: 2015/259 E – 2021/662 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 02/06/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … ile uzun yıllardır abonelik ilişkisinin olduğunu, bu aboneliği devam ederken 2014 yılı sonlarında birikmiş faturaların ödenmesinde güçlükler yaşandığını, bu durumu çözmek İçin … ile 31.12.2014 tarihli taksitlendirme protokolü akdedildiğini, müvekkilinin bu taksitlendirme anlaşması çerçevesinde öngörülen taksitleri sorunsuz biçimde öderken 28.02.2015 tarihli faturanın tebliğ edildiği, işbu faturada kaçak kullanımda bulunulduğundan bahisle kaçak kullanım tahakkuku yapıldığını, bahsi geçen faturanın 29.11.2014-28.02.2015 tarihleri arasındaki döneme ait olduğunu, normal kullanım tutarı ile birlikte 5.663,67 TL kaçak kullanım hesap edildiğini, müvekkilinin kendisine toplamda 21.587,50 TL olarak tahakkuk ettirilen dava konusu faturayı da işbu meblağın haksız yere fahiş olması sebebiyle taksitlendirmek zorunda kaldığını, taksitlendirme sebebiyle de ayrıca 2.000 TL vade farkı uygulandığını, müvekkili şirketin yetkililerinin işbu durumun düzeltilmesi için … yetkilileri ile görüştüklerini, ancak elektrik aboneliklerinin tek taraflı olarak fesh edildiğini dava konusu faturanın tebliği sonrasında öğrendikleri, davalı şirket ile 31.12.2014 tarihli taksitlendirme protokolü bulunduğu, aboneliğin fesh edildiğine dair bir ibare yer almadığı, sözleşmenin 2, A , 5. Ve 10. Maddelerine göre …’ın böyle bir uygulama yapma yetkisinin olmadığı, bu nedenle davalı şirketin haksız ve hukuka aykırı bir işlem gerçekleştirdiğini, yapılacak inceleme neticesinde daha fazla miktarda borçlu olmadıklarının tespitine dair hakları saklı kalmak üzere şimdilik davalı şirketten 5.863,67 TL borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davacı şirket arasında 31.12.2014 tarihli taksitlendirme protokolü akdedildiğini, 28.02.2015 tarihinde kaçak kullanıma ilişkin fatura tebliği edildiğini, davacı adına ceza bedeli ile birlikte toplam tahakkukun 21.587,50 TL olduğunu, bunun taksitlendirildiğini, davacı yanın ödeme de bulunmaması üzerine abonelik sözleşmesinin fesh edildiğini, davacı şirketle Alçak Gerilim Elektrik Enerjisi Satımına İlişkin Perakende Satış Sözleşmesi başlıklı yeni bir sözleşme yapıldığını, kaçak kullanım ceza bedeli olarak tahakkuk ettirilen 5.863,67 TL ile işbu bedele taksitlendirme protokolünde tahakkuk ettirilen vade farkından ötürü borçlu olmadığının tespiti talepli huzurdaki davanın ikame edildiğini, müvekkili yetkililerince 3160944 nolu tesisata ait mahalde davacı adına olan abonelik sözleşmesinin 18.12.2014 tarihinde fesh edildiğini, sözleşme iptalinde sonra ilgili mahalde 28.02.2015 tarihinde yapılan kontrolde abonelik sözleşmesi yapılmadan enerji kullanımı tespit edilerek davacı adına … nolu kaçak kullanım bildirimi ile mahalde abonelik feshi sonrasında kullanılan tüketime 21.587,50 TL bedel tahakkuk ettirildiğini, bu borca istinaden 5.000,00 TL ödeme yapılarak 04.03.2015 tarihinde taksite bağlanmış olup, davacı adına abonelik sözleşmesinin yenilendiği belirlenmiş ve yapılan taksitlendirmeye konu alacağa EPTHY madde 15/4 uyarınca gecikme zammı uygulandığı, maddeler 26-31 üzerinden İşlem yapıldığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından; ” eldeki davanın, davacının davalıya 5.863,67 TL borçlu olmadığının tespiti talebiyle açılmış olduğu, yargılama esnasında davacının sunmuş olduğu 07/08/2017 havale tarihli beyan dilekçesi ve ekindeki tahsilat makbuzlarından anlaşıldığı üzere davacının davalıya ödeme yaptığı, bu nedenle davaya istirdat davası olarak devam edilmesini talep ettiği, bu doğrultuda yapılan değerlendirmede alınan bilirkişi raporlarının birbirleri ile ve dosyamız kapsamı ile uyumlu oldukları, işbu raporlara göre davacının eyleminin kaçak kullanım niteliğinde olduğu, kaçak elektrik kullanımı nedeniyle davalı tarafından, davacıya düzenlenen faturaların mevzuata uygun olarak düzenlendiği, bir başka deyişle davacının davalıya, istirdadı talep edilen miktarlardan daha fazla miktarda borçlu olduğunun tespit edildiği” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; Davalı şirketin, müvekkilinin kullandığı elektrik enerjisini 06.11.2014 tarihinde kestiğine dair tutanak düzenlediğini, aboneliği ise 18.12.2014 tarihinde feshetmiş göründüğünü, feshedilen bu aboneliğin 04.03.2015 tarihinde tekrar tesis edildiğinin belirtilmekte olduğunu, – Müvekkilinin kullanmakta olduğu elektrik enerjisinin belirtilen tarihlerde kesilmediğini, müvekkiline bu yönde bir bildirimde bulunulmadığını, – Mahkemece davalı şirkete, müvekkili şirketin elektrik enerjisi tüketiminin durdurulduğu yahut aboneliğinin feshedildiğine dair bir bildirimde bulunup bulunulmadığı hususunda süre verilmiş olmasına rağmen davalı şirketin bu hususta bir kayıt bulunmadığını belirttiğini, bir başka anlatımla müvekkili şirketin elektrik enerjisi aboneliğinin feshedildiğini yahut durdurulduğunu müvekkil şirkete bildirmediğini açıkça kabul ettiğini, -Müvekkilin kullanmakta olduğu elektrik enerjisi, davalı şirketle taksitlendirme protokolünün yapıldığı 31.12.2014 tarihinden bir gün önce kesildiğini, elektiriğin kesilmesi sonucu işlerin durması üzerine müvekkilinin de davalı şirketle alelacele biçimde taksitlendirme protokolünü tanzim etmek durumunda kaldığını, davayı açmalarındaki temel gayenin müvekkilinin elektrik kullanımının kaçak kullanım olarak nitelendirilmesinin hukuken kabul edilemeyeceği olgusuna dayandığını, – Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmelik hükümlerinde, zamanında ödenmeyen borçlara dair tasarrufun abonelik sözleşmesi ile düzenleneceği, elektrik tedarik eden şirketin mevcut borcun ödenmemesini müteakip 5 iş günü içerisinde elektrik enerjisini kesebileceği, yine elektrik enerjisi kesilmiş müşterinin ilgili yükümlülüklerini yerine getirmesi halinde imar yerleşim alanında kalan bölgeler için iki iş günü içerisinde enerjinin tekrar bağlanacağı düzenlemelerine yer verildiğini, – Taraflar arasında akdedilen Alçak Gerilim Elektrik Enerjisi Satımına İlişkin Perakende Satış Sözleşmesi’nin 5 – G maddesinde “Borcun zamanında ödenmemesi nedeniyle elektriği kesilmiş olan müşterinin, elektrik enerjisinin kesildiği tarihten itibaren bir ay içinde başvurarak birikmiş borçlarını gecikme zammı ile birlikte peşin ödemesi veya şirket yönetim kurulunca alınmış bu tür alacakların tahsiline ilişkin bir karar var ise, bu şartlar dahilinde ödeyeceğini taahhüt etmesi durumunda, yeni bir sözleşme yapılmadan sadece makbuz karşılığı peşin olarak kesme-bağlama bedeli tahsil edilerek, ilgili mevzuat doğrultusunda elektriği yeniden bağlanır. Aksi takdirde, bu sözleşmenin 10. maddesinin d bendine göre işlem yapılır” MADDE 10 – D maddesinde; “Taraflardan birisi bu sözleşme hükümlerini ihlal ederse, diğer taraf ihlal edilen hükümlere aykırı davranışın ortadan kaldırılmasını yazılı olarak ihtar eder. 15 gün içinde ihlal eden taraf ihlali ortadan kaldırmazsa ihtar eden taraf sözleşmeyi feshedebilir.” MADDE 11. maddesinde “Yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle sözleşmesi feshedilen müşterinin daha sonra yükümlülüğünü yerine getirmesi ve/veya tüm birikmiş borçlarını gecikme zammı ile birlikte peşin ödemesi veya şirket yönetim kurulunca alınmış bu tür alacakların tahsiline ilişkin bir karar var ise bu şartlar dahilinde ödeyeceğini taahhüt etmesi halinde yeni bir sözleşme yapılarak elektriği bağlanır.” şeklinde düzenlendiğini, bu hükümlerden de anlaşılacağı üzere, davalı şirketin müvekkili şirkete ait aboneliği tek taraflı feshetmesi ve buna mukabil müvekkili şirket adına kaçak kullanım ve sair kalemler tahakkuk ettirilmesi, kendisi tarafından hazırlanmış ve müvekkil şirkete imzalatılmış olan sözleşme içeriğine de açıkça aykırılık teşkil ettiğini, – Bu anlamda, bir an için müvekkilinin elektrik enerjisi 18.12.2014 tarihinde öngörülen usule uygun olarak kesilmiş olsa bile, en azından 11. maddede belirtildiği gibi taraflar arasında taksitlendirme protokolü yapıldıktan sonra elektriğin tekrar bağlanmış olması gerektiğini, müvekkili şirket de davalı şirket ile yapmış olduğu 31.12.2014 tarihli taksitlendirme protokolünden sonra elektrik enerjisi aboneliğinde ve tüketiminde hiçbir hukuki sorun kalmadığını düşünerek elektrik enerjisi tüketimine devam ettiğini, -31.12.2014 tarihli taksitlendirme protokolü metninde de sözleşmenin feshedilmiş olduğuna ilişkin hiçbir ibareye rastlanılamamakta, tam aksine protokol metninden tarafların sözleşmenin devamı yönünde karşılıklı iradesinin mevcut olduğu açıkça görüldüğünü, – Açık bir biçimde elektrik enerjisi usulüne uygun olarak kesilmeyen, bu husus davalı şirketçe kendisine tebliğ edilmeyen, yahut elektrik enerjisi usulüne uygun olarak kesilse bile en azından 31.12.2014 tarihli taksitlendirme protokolü ile birlikte enerji tüketimi ve aboneliğinin tekrar tesis edilmiş olduğu açık olan müvekkilin 29.12.2014 – 328.02.2015 tarihleri arasındaki kullanımını kaçak kullanım olarak nitelendirmek mümkün olmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir. Dava, kaçak tespit tutanağı nedeniyle menfi tespit talebine ilişkindir. Uyuşmazlık ise, aboneliği tek taraflı olarak fesheden davalı şirketin bu durumu aboneye bildirmesinin gerekli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Dosya kapsamından, taraflar arasında Elektrik enerjisini sağlayan kurum elan …’ın yasal abonesi olan … Tic. Ltd. Şti’nin faaliyet gösterdiği işyeri adresindeki … nolu tesisat üzerinden elektrik enerjisi tükettiği, tesisatın aboneliğnini davacı şirket … Ltd. Şti.’nin elektrik tüketim borcuna istinaden 18.12.2014 tarihinde fesh edilmiş olduğu, 28.02.2015 tarihinde dava konusu tesisatın bulunduğu iş yerine giden … kurum çalışanları “Abone sözleşmesi olmadan enerji kullanmak”, şeklinde … muta nolu tutanağı düzenledikleri, aboneliğin tek taraflı feshinin davacıya bildirilmediği konusunda ihtilaf yoktur. Abonelik Sözleşmeleri Yönetmeliğinin konuyla ilgilii maddelerinde; Amaç MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı; abonelik sözleşmelerine ilişkin uygulama usul ve esaslarını düzenlemektir. Kapsam MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik, tüketicinin belirli bir mal veya hizmeti sürekli veya düzenli aralıklarla edinmesini sağlayan her türlü abonelik sözleşmesini kapsar. (2) Elektrik, su, doğal gaz ve elektronik haberleşme sektörü dışındaki abonelik sözleşmelerine bu Yönetmeliğin yalnızca 5 inci, 6 ncı, 7 nci, 8 inci, 13 üncü, 22 nci, 23 üncü, 24 üncü ve 25 inci maddeleri uygulanır. Dayanak MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelik, 7/11/2013 tarihli ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 52 nci ve 84 üncü maddelerine dayanılarak hazırlanmıştır. Feshin sonuçları başlıklı MADDE 25 – (1) Satıcı veya sağlayıcı, abonelik sözleşmesinin feshedildiği bilgisini yazılı olarak veya kalıcı veri saklayıcısı ile tüketiciye bildirmekle yükümlüdür. (2) Aboneliğin belirlenen süreler içinde feshedilmediği durumlarda, bu sürelerin bitiminden itibaren mal veya hizmetten yararlanılmış olsa dahi, tüketiciden herhangi bir bedel talep edilemez. (3) Satıcı veya sağlayıcı, fesih bildiriminin hüküm ifade etmesinden itibaren on beş gün içinde tüketici tarafından ödenmiş olan tutarın geri kalan kısmını ve varsa tüketiciden güvence, depozito veya teminat adı altında alınan ücretlerin güncel tutarlarını kesinti yapmaksızın iade etmekle yükümlüdür. (4) Satıcı veya sağlayıcı, fesih bildiriminin hüküm ifade ettiği tarihe kadar olan dönem için tüketime konu bedele ilişkin ödeme bildirimini, fesih bildiriminin hüküm ifade etmesinden itibaren on gün içinde tüketiciye göndermek zorundadır. Ancak, elektronik haberleşme sektöründe faaliyet gösteren sağlayıcılar için bu süre dört aya kadar uzatılabilir. (5) Satıcı veya sağlayıcı, üçüncü ve dördüncü fıkralarda belirtilen yükümlülükleri yerine getirirken tüketiciye ilave bir maliyet yüklemeden mahsuplaşma yöntemini de kullanabilir, şeklinde düzenlemeler mevcuttur. Taraflar arasındaki sözleşmenin 10 – D maddesinde; “Taraflardan birisi bu sözleşme hükümlerini ihlal ederse, diğer taraf ihlal edilen hükümlere aykırı davranışın ortadan kaldırılmasını yazılı olarak ihtar eder. 15 gün içinde ihlal eden taraf ihlali ortadan kaldırmazsa ihtar eden taraf sözleşmeyi feshedebilir.” düzenlemesi gereği de davalının aboneye ihtarat yaptığını kanıtlayamadığı anlaşılmaktadır. Şu halde abonelik sözleşmesinin usule uygun olarak feshedilmediği, feshin aboneye bildirilmediği nazara alındığında bilirkişilerden davacının sözleşmenin feshedildiğini bilmeden yaptığı kullanımın kaçak kullanım olarak kabul edilip edilemeyceğinin ve kullanımın kaçak olarak kabul edilmemesi halinde ise sözleşme gereği belirtilen süredeki kullanım için hesaplama yapılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir.Bu itibarla davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kabulü ile kararın kaldırılmasına, yukarıda belirtilen şeklide ek rapor alınarak hasıl alacak sonuca göre karar verilmek üzere dava dosyasının mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla,yukarıda izah edilen şekilde, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 02/06/2022