Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2660 E. 2022/1446 K. 11.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/2660
KARAR NO: 2022/1446
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/01/2019
NUMARASI: 2015/449 E – 2019/8 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 11/05/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketind …’ye ait faturada da görülen … Sok. No:… B Ortaköy – Beşiktaş/İstanbul adresinde bulunan taşınmazda kiracı olduğunu, söz konusu taşınmazın mal sahibi … ile davacı şirket arasında 15.03.2015 tarihinde kira sözleşmesi imzalanmış olmasına rağmen taraflar arasında yaşanan anlaşmazlık gereği söz konusu işyeri bugüne kadar davacı müvekkili şirkete teslim edilemediğini, taraflar arasında bu anlaşmazlık sonucu çeşitli ihtarnameler gönderildiğini ve hukuki sürecin halen devam ettiğini, Beşiktaş Belediye Başkanlığına bağlı teknik ekipçe 07.11.2014 tarihinde faturaya konu taşınmaza gelinerek yapı tatil tutanağı düzenlenerek dükkânın mühürlendiğini, sonrasında müvekkilinin belediyeye başvurarak tüm binanın birçok yerinin inşaat ruhsatına aykırı olduğunu ve zaten kullanamadığı dükkânın bir de ruhsata aykırı olduğunu öğrendiğini, fatura bedeline konu dükkânın belediyece mühürlü olması nedeniyle davacı ve başkaları tarafından kullanılamadığını, müvekkili şirkete İstanbul Su ve Kanalizasyon Genel Müdürlüğü tarafından 15.04.2015 tarihli 19.484,00 TL bedelli su faturası kesildiğini, müvekkilinin fahiş bedelli faturayı aldıktan sonra ilgili kurumlara itirazlarını içerir dilekçesini sunduğunu, ancak bu itirazlarının olayın dava konusu olması gerekçe gösterilerek reddedildiğini, müvekkiline ait böyle bir borcun olmadığını ve tüm bu nedenlerle …’ye ait su faturasındaki gerçeğe aykırı 19.484,00 TL bedelin müvekkili şirketin kullanımı sonucu doğmuş olmasının mümkün olmadığının ve müvekkilime ait böyle bir su faturası borcunun bulunmadığın tespiti ile söz konusu faturanın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; idare kayıtlarında yapılan incelemede … Tic.Ltd.Şti.adına kayıtlı … numaralı mukavelenin 18/11/2014 tarihinde yapıldığını, mukavele yapıldıktan sonra sayaç okunamadığından dolayı 18/11/2014 ile 20/02/2015 tarihleri arasındaki 4 adet faturanın kıyas usulü tahakkuk ettirildiği, 10/04/2015 tarihinde ise sayaç işaretinin 2069 m3 olarak tespit edildiği, bu tespite göre faturaların itiraza alınarak 15/04/2015 tarih ve 2015-02 dönem … numaralı itiraz faturası tahakkuk ettirildiğinin belirlendiğini, yapılan tahakkuk bu faturanın sayaç sarfiyatı esas alınarak düzenlendiğini, sayacın teknik incelemesinin yapılabilmesi için … numaralı Ölçü İş Emri çıkarılarak sayaç 06/05/2015 tarihinde tesisattan sökülerek incelemeye gönderildiğini, yapılan tahakkuk sayaç üzerindeki okunan 2069 m3 lük işarete göre yapıldığını, herhangi bir keyfilik ve hukuksuzluğun söz konusu olmadığını, davacının mukavele gereği tahakkuk etmiş ve edecek borçlardan sorumlu olduğunu, mecurun mal sahibi tarafından davacıya teslim edilmemiş olması taraflar arası hukuki ihtilaf olup müvekkili idareyi bağlayan bir yönünün bulunmadığını ve tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından; “Davacı tarafın dava konusu su sayacının bulunduğu taşınmazı 15/03/2013 tarihinde kiraladığı, söz konusu yer su aboneliğini 18/11/2014 tarihinde üzerine aldığı, davacı tarafın iş yerini kiraladığı dönem içerisinde kalan 19.484,00 TL’lik su bedeli faturasından dolayı borcunun olmadığının tespitini talep etmiş ise de, yapılan inceleme sonucu 18/09/2015 tarihli analiz sonucuna göre sayacın doğru çalıştığı ve fatura tanzim döneminde iş yerinin davacı taraf hakimiyeti altında bulunduğu anlaşıldığından tanzim olunan faturanın gerçeği yansıttığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf başvurusunda önceki iddialarını tekrarla birlikte özet olarak; müvekkilinin taşınmazı hiç kullanmadığını, bilirkişi raporunun iddialarını desteklediğini, kararın eksik inceleme ile verildiğini ileri sürmüştür. Dava; davalı tarafından tahakkuk ettirilen fatura içeriğinde belirtilen geçmiş dönem borcu nedeniyle menfi tespit talebine ilişkindir. Dosya kapsamından; dava konusu yerde davacı ile davalı arasında 18.11.2014 tarihinde sözleşme imzalandığı, dava konusu yeri davacının dava dışı … ile yapılan başlangıç tarihli 15.03.2013 kira sözleşmesi ile 5 yıl süre ile kiraladığı, bilirkişi tarafından sayacın kira başlangıcındaki sayaç işaretinin belirtilmediği/bilinmediği, okuma yapılmak için gidildiğinde ise kilitli olduğu için sayaç işaretlerinin okunamadığı, sayaç kontrol için söküldüğünde ise üzerinde 2069 işareti okunması nedeniyle buna göre kıyas işlemi yapıldığı kanısına varıldığı, dosya içeriğinden elde edilen kanaate göre su sayacına, davacı tarafından herhangi bir müdahale olmadığı gibi, su sarfiyatının da, dükkanın kullanılmaması sebebiyle mümkün olmadığının mütalaa edildiği anlaşılmaktadır. Buna göre davaya konu faturaların kıyas suretiyle düzenlendiği, ancak davacının dava konusu yeri kullanmamış olduğu anlaşılmakla yapılan kıyas yönteminin ne şekilde yapıldığı anlaşılamamaktadır. Dosya kapsamından, davacıdan önce dava konusu yerde abonelik olup olmadığının araştırılmadığı anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın 266. maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir. HMK’nun 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme yaptırabileceği açıklanmıştır. Buna göre, bilirkişi tarafından davacının söz konusu sarfiyatı yapmış olamayacağı mütalaa edilmesine rağmen … tarifeler Yönetmeliği kapsamında değerlendirme yapmadığı, yönetmelik gereği kıyas yönteminin açıklanmadığı, aboneliğin başlangıcında sayaç işaretinin sıfırlanmış olup olmayacağı, önceki abonenin olup olmadığı ve kullanımın o aboneliğin devamındaki sayaç işaretinden devam edip etmeyeceğinin değerlendirilmediği anlaşılmakla bu hususları değerlendirir rapor alınması gerekirken yazılı şekilde rapora aykırı karar verilime gerekçesi de açıklanmaksızın karar verilmesi usule uygun görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle davacının istinaf talebinin kabulüyle kararın kaldırılarak yukarıda belirtilen hususları açıklar şekilde yeniden rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla,yukarıda izah edilen şekilde, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 11/05/2022