Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2655 E. 2022/1434 K. 11.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/2655
KARAR NO: 2022/1434
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/02/2021
NUMARASI: 2019/82 E – 2021/152 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 11/05/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında … hizmetine ilişkin olarak abonelik sözleşmesi imzalandığını, taraflar arasında akdedilen sözleşme gereğince, davalının almış olduğu hizmetler karşılığında her bir fatura dönemindeki kullanım bedelini son ödeme tarihinden önce ödeyeceğini, davalıya ait … hesap numaralı … kullanımı neticesinde, 2013, 2014 ve 2015 yılları içerisinde dönem faturalarını ödemediğini, davalının ödenmeyen faturalardan kaynaklanan borçlarının muaccel olduğunu, her faturada geriye dönük her seferinde hatırlatma bilgisi sunulduğunu, taraflar arasında imzalanan taahhütname gereğince davalı taraf lehine davacı şirket tarafından taksit planlaması oluşturulduğunu, davalı tarafça bu taksit planlamasına uyulacağına dair taahhütname imzalandığını, nitekim bu taahhütnamenin davacı tarafın alacağının ispatı için kesin delil niteliğinde olduğunu,13.10.2014 tarihinde imzalanan taahhütname gereği davalı taraf taksitlerden herhangi birisi ödeme tarihînden itibaren 15 gün içerisinde ödemediği takdirde tüm borcun muaccel olacağını, sözleşmenin feshedilerek icra takibine geçileceğini, avukatlık ücretlerini, masrafları ve faiz bedellerini ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini,Davacı tarafın vermiş olduğu hizmet karşılığında fatura bedellerini ödeme edimi altında bulunan davalı tarafın muaccel fatura borçları nedeniyle temerrüde düşmesine müteakip İstanbul … İcra Dairesi Müdürlüğü’ nün … esas sayılı dosyası ile İlamsız İcra takibine geçildiğini, ancak davalı taraf aradaki taahhütnameye rağmen haksız ve hukuki dayanaktan yoksun bir dilekçe ile takibe itiraz ederek takibi durdurduğunu belirterek, davalının icra takibine yaptığı yetki ve borca İtirazın iptaline, davalının takip konusu borca takip dosyasında belirtilen faiziyle ödemeye ve takip konusu alacağın %20 den az olmamak kaydı ile icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın usule ve kanuna aykırı olduğunu,kendilerinin almış oldukları hizmetin dava dışı taraf … A.Ş tarafından sağlanan uydu hizmetleri sayesinde sunulduğunu, kendilerinin … A.Ş, ile sözleşme akdettiklerini, bu hizmetler karşılığı yapılan ödemeleri davalı tarafın tahsil ettiğini, gelişen süreçte davalı taraf ile … A.Ş. arasında yapılan hizmet sözleşmesinin feshedildiğini, bu durum hakkında davacı tarafa da bilgi verildiği halde, davacı tarafından kendilerine fatura kesmeye devam etmesi sonucunda, bu faturalara istinaden icra takibinin başlatılmasının haksız ve kötü niyetli olduğu ifade edilmekte olduğunu, dava konusu fatura alacaklarının taraflar arasında imzalanan sözleşme feshinden sonra kesilmiş faturalar olduğunu, verilmeyen bir hizmet karşılığında ücret beklemenin hukuka aykırı olduğunu, bu nedenlerle kötü niyetli davanın reddine, davacı tarafın kötü niyetle takip ve dava açması sebebiyle dava konusu alacağın en az %20’si miktarın tazminata mahkûm edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından; ” Davacı vekilince, dava dilekçesi deliller kısmında “abonelik sözleşmesi”ne dayanmıştır. Ancak, davacı vekilince dava dilekçesi ile birlikte abonelik sözleşmesi sunulmamış, davacı vekiline sözleşmeleri sunması için kesin süre verilmiş ise de, verilen beyan dilekçesi ile eğer mahkemece dosyada sözleşmenin olması isteniyor ise davacı şirkete müzekkere yazılması bildirilmiş, HMK uyarınca delillerin ikmali davacı vekilinin yükümlülüğünde olmasına ve dava dilekçesinde celbinin gerektiği bildirilmemesine rağmen, mahkememizce resen davacı şirkete müzekkere ile taraflar arasındaki abonelik sözleşmelerin celbi istenilmiş, dosyaya gelen müzekkere cevabında, dava konusu aboneliğe ilişkin değil, sabit telefon aboneliğine ilişkin kayıtlar gönderildiği anlaşılmıştır. Dosya kapsamında, taraflar arası ilişkinin kaynağının abonelik sözleşmesi olduğu, davalı tarafça davacı şirket ile değil dava dışı … A.Ş. Şirketi ile sözleşmesinin bulunduğu ve bu sözleşmenin feshedildiğinin ileri sürdüğü, ispat yükü üzerinde olan davacı tarafça asıl ilişkiyi ispat etmesi gereken sözleşmenin sunulmadığı, taraflar arasındaki hak ve yükümlülüklerin ortaya konulamadığı, salt faturanın düzenlenmiş olmasının alacak hakkını doğurmayacağı, davacının davasını ispatlayamadığı ” gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekil istinaf başvurusunda önceki iddialarını tekrarla birlikte özet olarak; kararın rapora aykırı olduğunu, davalının imzaladığı ödeme planında, borcu ikrar ettiğini, ödeme taahhüdünde bulunduğunu, davalının fatura borçlarının muaccel olduğunu, her faturada geriye dönük ödenmemiş faturalar her seferinde “Hatırlatma” başlığı altında bildirildiğini, faturayı alan kişinin 8 gün içerisinde itiraz etmediği taktirde faturayı kabul etmiş sayılacağını, 8 günlük sürenin geçmesiyle ispat yükünün taraf değiştirdiğini, 8 günlük süre içerisinde itiraz etmeyen davalı taraf fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat yükü altına girdiğini, dosyada mevcut davalı borçluya ilişkin sözleşme, fatura ve fatura ayrıntılarından sabit olduğu üzere icra takibine konu edilen alacağın hukuka uygun olduğunu, ödenmeyen alacaklardan dolayı kamu zararının da söz konusu olduğunu, müvekkili şirketin hisselerinin büyük bölümünün kamunun olduğunu, borçlunun hizmeti eksiksiz olarak aldığını, müvekkilinin alacağının ne zaman doğacağına ilişkin düzenlemenin yine Abonelik Sözleşmeleri Yönetmeliğinde mevcut olduğunu, kararın yeterli gerekçe içermediğini, delillerinin değerlendirilmediğini ileri sürerek duruşma açılmak suretiyle kararın kaldırılmasını istemiştir. Dava, fatura bedelinin tahsili talebiyle başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosya kapsamından davacının takipte 13.10.2014 tarihli taahhütnameye dayandığı, davalı tarafça verilen cevap dilekçesinde ise hizmetin dava dışı … A.Ş. tarafından sağlandığını, hizmet karşılığı müvekkilinin ödeyeceği bedellerin ise davacı şirket tarafından tahsil edilmekte olduğunu savunduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece dava dışı …’tan abonelik sözleşmesi ve hangi tarihte sonlandırıldığı sorularak değerlendirilmemiş, davalının sözleşme olmamasına rağmen taahhütnameyi imzalaması hususu ise değerlendirilmemiştir. Açıklanan nedenlerle davalı taraftan taahhütnamenin imzalanması hususunun açıklattırılarak dava dışı şirket ile davalı arasındaki sözleşme istenerek fatura bedellerinin davacı tarafça tahsili konusunda sözleşme olup olmadığı araştırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir. Bu itibarla, davacının istinaf isteminin kabulüyle HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kararın kaldırılarak yukarıda belirtilen şekilde araştırma yapılıp hasıl olacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla,yukarıda izah edilen şekilde, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.11/05/2022