Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2598 E. 2022/2323 K. 20.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/2598
KARAR NO: 2022/2323
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/06/2021
NUMARASI: 2018/1067 E – 2021/628 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 20/09/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Davacı şirketin maliki olduğu İstanbul ili, Bağcılar İlçesi, … Mahallesi … Ada ve … parselde bulunan taşınmazın şirketin borcu sebebiyle İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile haciz konularak satışa çıkarıldığını, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Tal. sayılı dosyası ile kıymet takdiri yapıldığını, açık arttırma sonucu 27/01/2014 tarihinde 600.500,00 TL bedelle davalı …’na ihale edildiğini, Akabinde ihaleyi alan davalı … ile kiracı … arasında aylık 5.500,00 TL bedelle yazılı kira sözleşmesi düzenlediğini, toplam 218.400,00 TL tutarındaki kira bedelinin …’na ödendiğini, Bilahare davacı şirketin Bakırköy 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nde açtığı 2016/166 Esas sayılı dava sonunda 25/05/2017 tarihli 2017/598 Karar sayılı ilam ile “ihalenin feshine” karar verildiğini, kararın 05/06/2017 tarihinde kesinleştiğini, Davalı tarafça haksız şekilde tahsil edilen kira bedelinin iadesi için davalılar aleyhine takip başlatıldığını, davalı tarafın itirazı nedeniyle takibin durduğunu beyanla itirazın iptalini, davalıların %20 den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmelerini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; müvekkili davalının davacı ile kira ilişkisinin olmadığını, davacının taşınmazın 1/2′ sini tapudan davalı müvekkili şirkete devrettiğini, satış bedeli iade edilmediğinden davacı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün dosyası üzerinden icra takipleri yapıldığını, takipler kesinleştiğinde Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Talimat sayılı dosyası ile taşınmazın satışa çıkarıldığını, davacının kendi arkadaşlarının da ihaleye girdiğini, ancak davalı …’nın taşınmazı satın aldığını, dava konusu döneme ait paraları davalı …’ndan isteme hakkı mevcutken kendilerinin de davalı gösterilmesinin yanlış olduğunu, husu- met yönünden davanın reddinin gerektiğini, takibin haksız olduğunu beyanla, davanın reddine davacının % 20 kötü niyet tazminatı ile mahkumiyetini talep etmiştir. Davalı …vekili 12/01/2018 tarihli cevap dilekçesi ile: müvekkili şirket ile davacı arasında sözlü veya yazılı herhangi bir kira ilişkisi olmadığını, husumet itirazları olduğunu, davacıya borçlarının olmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi’nce: “1-Davanın KISMEN KABULÜNE, Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın asıl alacak yönünden iptali ile takibin 197.496.16 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren alacaklının talebi aşılmamak koşuluyla değişik oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle TAKİBİN DEVAMINA, 2-Koşulları oluşmayan icra inkar tazminat taleplerinin reddine, 3-Fazlaya ilişkin diğer taleplerin reddine, 4-Davalı … yönünden davanın husumet noktasında reddine ” karar verilmiştir. İstinaf Başvurusu: Hüküm davacı vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde: Tüm davalıların borçları olduğunu bilmelerine rağmen ödemekten kaçınmak için kötü niyetli şekilde itiraz ettiklerini, kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerekirken bu talebin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, Davaya dayanak takip ile kira alacaklarının tahsilinin amaçlandığını, kira borcunun doğası gereği -kira bedelinin ödenmemesi halinde ayrıca bir ihtara gerek olmaksızın- temerrüd faizi- nin doğrudan işlemeye başlayacağını, temerrüte düşen borçlunun asıl alacak ve ferileri ödemesi gerek- tiğini, ihtilafa konu alacak sebepsiz zenginleşme esaslarına göre irdelenmişse de; yapılan ödemeler kira alacağı olup;faizin hukuki ilişkiden bağımsız olarak belirlenmesi gerektiğini, Kirayı tahsil eden ve kirayı ödeyen şirketler müteselsilen sorumlu olmasına rağmen davalı … San. Ltd.Şti. yönünden davanın husumetten reddinin doğru olma- dığını,Dava konusu edilen kira alacağının belirli bir alacak olmasına rağmen yargılama sonucunda icra inkar tazminatına hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; Her ne kadar dava sebepsiz zenginleşme hukuki nedenine dayandırılmış ve mahkemece bu husus kabul edilmişse de; müvekkili şirketin usulüne uygun bir ihale sonucu taşınmazı edindiğini, mevzuata göre taşınmazların tescilden önce kazanıldığı hallerden biri de cebri icra yolu ile taşınmaz alımı olduğundan ihale alıcısının taşınmazı ihale anında kazandığını, dolayısıyla bu kazanım neticesi alınan yerin kiraya verilmesi ve kira geliri elde edilmesinin sebepsiz zenginleşme mahiyetinde olmadığını, sonradan açılan dava ile ihalenin feshine karar verilmiş olması halinde de fesih anına kadar olan dönemdeki kazanımların sebepsiz olduğundan bahsedilemeyeceğini, Müvekkilinin 27/01/2014 tarihinde ihale sonucu mülkiyetini kazandığı iş yerini kiraya vermesinin, 29/06/2016 tarihine kadar kiraları almasının en doğal hakkı olduğunu, 01/02/2017 tarihine kadar süren ihalenin feshi davası sonucunda mezkur iş yerini davacıya geri teslim ettiğini, ancak bu süre zarfında geçerli bir ihale ile devir alınan dükkanın semeresinden faydalanma ve bunu kullanma hakkına sahip olan müvekkilin bu kullanımının geri iadesi hakkaniyete aykırı olduğunu, ihalenin feshinden itibaren davalı kiracının tüm kiraları davacıya yatırdığını, Dosya kapsamında hükme esas alınan bilirkişi raporu bu konudaki yasal düzenlemeler ve bilimsel kurallar göz önünde bulundurulmaksızın afaki bir biçimde düzenlendiğini, hüküm elverişli olmadığını, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, İİK 67 .maddesine dayalı itirazın iptali talebine ilişkin olup dava konusu alacak sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanmaktadır. Uyuşmazlık; davalı …’nın diğer davalı durumundaki kiracıdan tahsil ettiği kira bedelinin sebepsiz zenginleşme hükümleri doğrultusunda davalılardan talep edilip edilemeyeceği hususunda toplanmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/13-1018 Esas, 2014/508 Karar 09/04/2014 tarihli ilamında vurgulandığı üzere; Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir. Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu (818 sayılı BK)’nun konuya ilişkin 61 ve devamı maddelerindeki (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (Benzer hüküm 6098 sayılı TBK)’nun m.77 vd.yer almıştır.) düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Bu genel açıklamadan sonra sebepsiz zenginleşmenin gerçekleşmesi için aranan şart- ların açıklanmasında yarar görülmüştür. Birinci şart; taraflardan birisinin mal varlığında bir eksilmenin vukubulmasına karşı, diğerinin mal varlığında bir çoğalmanın gerçekleşmiş olmasıdır. Bir mal varlığındaki eksilme, aktifin azalması ya da pasifin çoğalması şeklinde olabileceği gibi, aktifin çoğalmasına ya da pasifin azalmasına engel olma yoluyla da gerçekleşebilir. İkinci şart; sözü edilen eksilme ile çoğalma arasında bir illiyet bağının bulunmasıdır. Üçüncü şart, yine sözü edilen azalma ile çoğalmanın haklı bir sebebe dayanmamasıdır. Taraflardan biri, diğerine hükümsüz bir sözleşme gereğince misli mahiyette bir şey vermişse muteber olmayan sebebe dayanan bir iktisap söz konusudur. Sözleşmedeki şekil noksanlığı, fiil ehliyetsizliği, imkansızlık, hukuka veya ahlaka aykırılık, muvazaa gibi sebepler, butlan nedeniyle kazandırmayı geçersiz kılan sebepler olduğundan bu durumlarda kazandırma geçerli hukuki sebebe dayanma- maktadır. Dördüncü şart; vukubulan iktisabın (çoğalmanın) sebepsiz iktisap kuralları dışında, özel bir hukuk kuralına dayanılarak iadesi mümkün olmamalıdır. Zira böyle bir imkan varsa artık sebepsiz iktisap kuralları değil, sözü edilen özel kurallar uygulanır. İadenin; istihkak davası, haksız inşaat sebebiyle tazminat davası, sözleşmenin ifası davası, sözleşmeden dönme sebebiyle iade davası, vekaletsiz iş görmeye dayanan iade davası gibi yollarla gerçekleştirilmesi mümkünse, artık sebepsiz iktisap kurallarına başvurulamaz (Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop, Borçlar Hukuku Genel Hü- kümler, 7.Baskı, İstanbul 1993, s. 734-738). Bu tür işlemlerde amaç; davalının edindiği çoğalma sonucu, tüm malvarlığında mey- dana gelen artışın iadesinden ibarettir. Eldeki davada;davacının maliki olduğu İstanbul ili, Bağcılar İlçesi, … Mah. … Ada ve … parsel nolu taşınmazın İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden davacı aleyhine başlatılan takip sonucu haczedildiği ve Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … talimat sayılı dosyası ile yapılan kıymet takdirini takiben açık arttırma sonucu 27/01/2014 tarihinde 600.500,00 TL bedelle davalı …’na ihale edildiği , bilahare davacı şirketin Bakırköy 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nde açtığı 2016/166 Esas sayılı dava sonunda 25/05/2017 tarihli 2017/598 Karar sayılı ilam ile “ihalenin feshine” karar verildiği, kararın 05/06/2017 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Davacı iş bu dava ile, … tarafından diğer davalı … şirketine kiralanan ve tahsil edilen kira bedellerinin sebepsiz zenginleşme kurallarına göre iadesini talep etmektedir. Taşınmazın davalı … adına tesciline esas ihale mahkeme kararı ile fesh edil- miş olmakla davalı … tarafından tahsil edilen kira sözleşmesinin de yasal dayanağı ortadan kalkmıştır. Tahsil edilen kira bedeli sadece davalı …’nın sebepsiz zenginleşmesine neden olduğundan adı geçen davalı yönünden tahsil hükmü kurulmasında ve diğer davalı … yönünden red hükmü kurulmasında isabetsizlik görülmemiştir. Faiz yönünden; Takip tarihinden önce davalı temerrüde düşürülmediğinden BK 117 md gereğince takip öncesi işlemiş faiz talebi yerinde değildir. Mahkemece de bu yönde karar oluşturulmuş olmakla usul ve yasaya aykırılık tespit edilmemiştir. İcra inkar tazminatı yönünden; İİK 67/2 maddesinde ” Bu davada borçlunun iti- razının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” denilmektedir. Borçlunun icra inkar tazminatı ile mahkumiyeti açısından itirazın kötü niyetli olması şartı aranmayıp geçerli bir takibin ve itirazın bulunması, takip konusu alacağın belirlenebilir (likid) alacak olması ve davalının itirazında haksız olması gerekmektedir. “Likid alacak” kavramına gelince ;eğer borçlu, ödeme emri ile kendisinden istenilen alacak bakımından borçlu olduğunu bilmekte veya bilmek durumunda ise ve buna rağmen itiraz eder- se, itirazında haksızdır. O halde, borçlunun haksız olup olmadığının saptanabilmesi için, “alacağın bilinmekte veya bilinmek durumunda olması”nın ne anlama geldiği önem arz etmektedir. Öğretide genel olarak kabul edildiği üzere, borçlu, alacaklının icra takibinde talep ettiği alacağı veya alacağın bütün unsurlarını bilmekte veya bilmek (kolayca hesap edebilmek) durumunda ise ve alacağın miktarının belirlenmesi için tarafların ayrıca mutabakata varmasına (anlaşmasına) veya mahkemenin tayin edeceği bilirkişi eliyle bir değerlendirme yapılmasına ihtiyaç yoksa, alacak likidedir. Yargıtay’ın çeşitli kararlar vesilesiyle genel olarak yaptığı tanım da buna paraleldir: Ör- neğin, Hukuk Genel Kurulu’nun emsal kararlarında belirtildiği ve benimsendiği üzere , “alacağın gerçek miktarı belli ve sabit ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilin- mekte veya bilinmesi gerekmekte ve böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesi mümkün ise başka bir ifadeyle, borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacak likiddir.” Yargıtay’ın burada ifade ettiği, “borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise” ölçütü çok önemlidir. Burada dile getirilen borçlunun “yalnız başına” tespiti hususu, alacağın ve miktarının borçlu tarafından bütün unsurları ile bilinebilir (hesap edilebilir) olması ve bu konuda alacağın tespiti için ayrıca yargılama yapılmasına gerek olmaması anlamındadır. Alacağın likid olması bakımından “alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması” da şart değildir. ( İcra İnkar Tazminatı Açısından “Likid Alacak” Kavramı – Prof. Dr. Ejder Yılmaz/ Banka- cılar Dergisi, Sayı 67, 2008) Somut olayda, dava konusu alacak likit alacak olup tespit edilen alacak yönünden iti- razın haksız olduğu anlaşılmakla, davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken şartların oluşmadığından bahisle bu talebin reddedilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, 1-Davalı …’nın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 md gereğince reddine, 2-Davacının istinaf başvurusunun kabulüne, tespit edilen eksiklik yargılama gerektir- mediğinden HMK 353/1-b-2 md gereğince, esasa ilişkin olarak yeniden, Davalı … aleyhine açılan davanın KISMEN KABULÜNE, Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın asıl alacak yönünden iptali ile takibin 197.496.16 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren alacaklının talebi aşılmamak koşuluyla değişik oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle TAKİBİN DEVAMINA, Davalı/borçlunun hüküm altına alınan 197.496.16 TL tutarındaki alacağın % 20’si oranında (39.499,23 TL) icra inkar tazminatı ile mahkumiyetine,Davacının fazlaya ilişkin diğer taleplerin reddine b.)Davalı … yönünden davanın husumet yönünden reddine” karar vermek gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle;A-Davalı … vekilinin istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince, B-Davacının istinaf başvurusunun kabulüne, tespit edilen eksiklik yargılama gerektir- mediğinden HMK 353/1-b-2 md gereğince, esasa ilişkin olarak yeniden, 1.)Davalı … aleyhine açılan davanın KISMEN KABULÜNE, Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın asıl alacak yönünden iptali ile takibin 197.496.16 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren alacaklının talebi aşılmamak koşuluyla değişik oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle TAKİBİN DEVAMINA Davalı/borçlunun hüküm altına alınan 197.496.16 TL tutarındaki alacağın % 20’si oranında (39.499,23 TL) icra inkar tazminatı ile mahkumiyetine, Davacının fazlaya ilişkin diğer taleplerin reddine 2.)Davalı … yönünden davanın husumet yönünden reddine” 3.) Alınması gerekli 13.490,96-TL harçtan peşin alınan + icra dosyasına yatırılan 5.534,09-TL harcın mahsubu ile bakiye 7.956,87-TL harcın davalı … Dünyasından tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4.)Harç davanın kabul edilen kısmına göre hesaplanıp tahsil edilmesi gerektiğinden davacı tarafça yatırılan toplam 5.534,09-TL harcın davalı … Dünyasından alınarak davacı tarafa verilmesine, 5.)Davacı vekili lehine AAÜT göre hesaplanıp takdir olunan 30.624,42-TL vekalet ücretinin davalı … Dünyasından alınarak davacı tarafa verilmesine, 6.)Davalı … vekili lehine AAÜT göre hesaplanıp takdir olunan 8.507,23-TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak bu davalı tarafa verilmesine, 7.)Davalı … vekili lehine AAÜT göre hesaplanıp takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak bu davalı tarafa verilmesine,8.)Davacı tarafça yapılan 2.172,00-TL yargılama giderinin davanın red ve kabul oranları dikkate alınarak takdiren 1.711,28-TL sinin davalı … Dünyasından alınarak davacı tarafa verilmesine, geri kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,9.)Davalı … Şti tarafından yapılan 250,00-TL bilirkişi ücretinden davanın red ve kabul oranları dikkate alınarak takdiren 53,03-TL sinin davacı taraftan alınarak bu davalı tarafa verilmesine, geri kalan kısmın bu davalı üzerinden bırakılmasına, 10.)Davalı ..Şti tarafından yapılan 250,00-TL bilirkişi ücretinin davacı taraftan alınarak bu davalı tarafa verilmesine, 11.)Artan avansın karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatıranlara iadesine,İstinaf incelemesiyle ilgili olarak; Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının, istinaf eden davacıya isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine,Alınması gerekli 13.490,96-TL harçtan peşin alınan 3.372,74-TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 10.118,22-TL harcın davalı … Dünyasından tahsili ile Hazineye gelir kaydına, Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan 48,50-TL istinaf giderinin davalı ….Şti’den alınarak davacı tarafa verilmesine,Davalı … tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.20/09/2022