Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2568 E. 2022/1979 K. 28.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/2568
KARAR NO: 2022/1979
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/06/2021
NUMARASI: 2019/163 E – 2021/485 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 28/06/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirket tarafından müvekkil şirket aleyhine GSM hattı aboneliğinden kaynaklanan ve ödenmeyen faturalara dayalı olarak İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, ödeme emrinin TK35’e göre tebliğ edildiğini ve takibin kesinleştiğini, İcra takibine konu hatlarla ilgili olarak müvekkili şirketin herhangi bir talepte bulun- madığını, müvekkil şirket adına yapılan tüm işlemlerin bilgisi ve izni dışında sahte ve yasaya aykırı belgeler düzenlenerek, suç işlenerek gerçekleştirildiğini, sahte evrak düzenlendiğini, sözleşme üzerin- deki imzanın müvekkil şirket yetkilisine ait olmadığını, Davalı firma temsilcileri ile bir çok kez görüşülmesine ve iyi niyetli beklentiye rağmen mağduriyetin giderilmediğini, müvekkilinin söz konusu hatların ödenmemiş borcu nedeniyle haksız şekilde takibe maruz kaldığın, her an icra tehdidi altında olduğunu beyanla davacının İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyasına konu alacak nedeniyle davalıya (takip dosyasındaki alacaklıya) borçlu olmadığının tespitine, davalı yanın % 20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatı ile mahkumiyetine, yargılama giderleri ve vekalet üceretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; takip ve dava konusu GSM hatlarına ilişkin abonelik sözleşmesinin bizzat davacı şirket yetkilisi tarafından ve şirkete ait belgelerle akdedildiğini, müvekkil şirket kayıtlarında yer alan kullanım detayları ile kullanımda bulunduğu sabit olan davacı tarafın, her nasılsa icra takibi kesinleşene kadar ilgili “GSM hatlarının kendisine ait olmadığı ve bilgisi rızası dışında sahte evrakla alındığı”na ilişkin bir bildirimde bulunmadığını, davacı taraf aleyhine tahakkuk ettirilen faturalar ve bunlara dayanarak başlatılan icra takibinin usule ve mevzuata uygun olduğunu, Davacı tarafça abonelik sözleşmesinin sahte bilgi ve belgelere dayanarak akdedildiği iddia edilse de, davacının bu iddiasını kanıtlayamadığını, Davacının kötüniyet tazminatına hükmedilmesine ilişkin talebinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davalı müvekkil şirketin borçluyu zarara uğratmak amacı taşımaksızın yasal hakkını kullanarak icra takibine giriştiğini beyanla, davanın iddialara konu abonelik işlemini gerçekleştiren … Tic. Ltd. Şti. adlı bayiye ihbar edilmesine, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi’nce: “1-Davanın kabulüne, davacının İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasında davalıya (takip dosyasındaki alacaklıya) borçlu olmadığının tespitine, 2-Davalının icra takibi başlatmakta kötüniyetli olduğundan alacağın %20’si oranında 2.399,17 TL kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu: Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 56. maddesinde “İşletmeci veya adına iş yapan temsilcisine abonelik kaydı sırasında abonelik bilgileri konusunda gerçek dışı belge ve bilgi verilemez.” hükmüne yer verildiğini, müvekkil şirket ve bayi yetkilisinin, davacı şirketçe kendisine verilen bilgi ve belgelerin doğru olduğundan bahisle abonelik tesis ettiğini, Hiç bir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte somut olayda kullanılan kimlik belgesinin sahte olduğu ve işlemleri gerçekleştirenlerin dava dışı üçüncü kişiler olduğu varsayımında, söz konusu kimlik belgesinin iğfal kabiliyetinin araştırılmasının gerektiğini, işlem sırasında ibraz edilen sahte kimliğin aldatma kabiliyeti var ise bu durumda kusurdan söz edilemeyeceğinden, müvekkili şirketin sorumlu tutulamayacağını, Bununla birlikte abonelik sözleşmesi ekleri incelendiğinde davacı şirkete ait vergi lev- hası, şirket kaşesi, imza sirkülerinin bulunduğunun görüldüğünü, davacının iddia ettiği gibi kimlik bilgileri üçüncü kişilerce kullanılarak bilgisi ve rızası dışında adına işlem yapıldıysa dahi, davacının kimlik bilgilerinin kendi ihmali sebebiyle ele geçirildiğini, Eldeki davada kötü niyet tazminatına ilişkin koşulların oluşmadığını, Hükme esas alınan bilirkişi raporunda görselli karşılaştırmalar yapılmadığını, raporun kanuni denetime ve hüküm kurmaya elverişli olmadığını, Dosyada kullanım detayları mevcut olup, bu görüşme kayıtları dikkate alınarak dava konusu GSM hatlarının kim/kimler tarafından kullanıldığının tespitinin gerektiğini, Dava konusu işlem davacının bilgisi ve rızası ile yapıldığından davacının adına tahakkuk ettirilen faturaları ödemekle yükümlü olduğunu beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, İİK 72/3 maddesine dayalı menfi tespit isteminden ibarettir. Dosya içeriğine göre davalı … tarafından davacı … Ltd Şti aleyhine GSM abonelik sözleşmesi kapsamında tahakkuk olunan faturalara dayalı olarak 11.413,20 TL asıl alacak + 578,16 TL işlemiş faiz + 4,48 TL matbu evrak masrafından ibaret 11.995,84 TL alacağın tah- sili talebiyle İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden takibe girişildiği, ödeme emrinin TK 35 maddesi gereğince tebliğ edildiği, yasal süre içinde itiraz edilmediğinden takibin kesinleştiği, Eldeki dava ile davacının takibe dayanak abonelik sözleşmeleri üzerindeki imzayı inkar ve borca itiraz ettiği anlaşılmaktadır. Mahkemece borcun dayanağı olan abonelik sözleşmesi asıllarının dosyaya celp edilmiş, ATK Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi’nce düzenlenen 24/03/2021 tarihli rapor ile “inceleme konusu sözleşmeler üzerine aboneye atfen atılan imzaların abonenin temsilcisi durumundaki … eli ürünü olmadığı” belirtilmiş olup rapor hükme ve yargısal denetime uygun olmakla yeniden rapor alınmasına gerek görülmemiştir. Buna göre mahkemece menfi tespit hükmü yönünden kurulan hükümde usul ve yasaya aykırılık tespit edilmemiştir. Kötü niyet tazminatı ile ilgili olarak; İcra ve İflas Kanunu’nun72.maddesi gereğince alacaklının kötü niyet tazminatına mahkûm edilebilmesi için takibin haksız ve kötü niyetle yapılmış olması ve bu durumun borçlu tarafından ispatlanması gerekmektedir. Öğretide ve Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre, alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu hâlde, icra takibine girişen alacaklının kötüniyetli olduğu kabul edilmektedir. Anılan yasa hükmünde düzenlenen ve ‘kötü niyet tazminatı’ olarak adlandırılan taz- minat, yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde takibe girişmekte kötü niyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsa- mından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğindedir. Alacağının varlığına maddi hukuk kuralları çerçevesinde inanarak icra takibine girişen, ancak bunu usul hukuku kurallarına uygun şekilde kanıtlayamayan bir alacaklı, İİK’nın 72. maddesi anlamında ‘haksız’ ise de, ‘kötü niyetli’ olarak kabul edilmesine ve dolayısıyla, bu iki koşulun birlikte gerçekleşmesini açıkça şart koşan söz konusu hüküm çerçevesinde tazminatla sorumlu tutulmasına hukuken olanak yoktur. Başka bir ifadeyle; İİK’nın 72. maddesi hükmüne göre, menfi davasının (borçlu) lehi- ne sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin haksız ve kötü niyetli olması hâlinde,talep varsa, borçlu lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gereklidir. Burada takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötü niyetli olması da gerekmekte olup, ispat yükü; takibin kötü niyetli olduğunu iddia eden davalı (borçlu)’nun üzerindedir. ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/(19911-2837 E, 2021/1271 K. sayılı 19/10/2021 tarihli ilamı) Bu bilgiler ışığında somut olay ele alındığında davalının bayisi tarafından düzenlenen sözleşme üzerine atılan imzanın gerçekte abonenin yetkili temsilcisine ait olmadığı ve sahte belge ile abonelik sözleşmesi imzalandığını bilerek takibe giriştiği yönünde bilgi ve belge bulunmamaktadır. Borçlunun takibe itiraz etmediği açıktır. İş bu davadan sonra davalı tarafça icra dosyasında yapılmış her hangi bir işlem bulunmamaktadır. Somut olay yönünden kötü niyet tazminatı şartları oluşmamasına rağmen mahkemece davacı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi doğru görülmemiştir. Dava konusu hattın kimin tarafından kullanıldığı hususu eldeki davanın esasına etkili görülmediğinden bu yöndeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesince verilen kararda maddi vakıa ve hukuki değerlendirme noktasında usul ve yasaya aykırılık tespit edilmekle, davalının istinaf başvurusunun kabulüne, tespit edilen eksiklik yargılama gerektirmediğinden HMK 353/1-b-2 md gereğince, esasa ilişkin olarak yeniden, “1-Davanın kabulüne, davacının İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyasında davalıya (takip dosyasındaki alacaklıya) borçlu olmadığının tespitine, 2-Yasal şartlar oluşmadığından davacı lehine kötü niyet tazminatı taktirine yer olmadığına” karar vermek gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; A-Davalının istinaf talebinin kabulüyle HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince karar kaldırılarak yeniden esas hakkında; 1-DAVANIN KABULÜNE, davacının İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyasında davalıya (takip dosyasındaki alacaklıya) borçlu olmadığının tespitine, 2-Yasal şartlar oluşmadığından davacı lehine kötü niyet tazminatı taktirine yer olmadığına, 3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 779,64-TL harçtan peşin alınan 204,18 TL harcın mahsubu ile bakiye 578,46-TL davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 4-Harç davanın kabul edilen kısmına göre hesaplanıp tahsil edilmesi gerektiğinden davacı tarafça yapılan 204,18-TL harç masrafının davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, 5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, 6- Davacı tarafından yapılan toplam 209,51-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, 7- Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 8-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine, İstinaf İncelemesi İle İlgili Olarak; Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf eden davalıya isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, Davalının istinaf sebebiyle yapmış olduğu 40,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.28/06/2022