Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2560 E. 2022/1539 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/2560
KARAR NO: 2022/1539
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/02/2021
NUMARASI: 2015/1250 E – 2021/213 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 26/05/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 19/03/2009 tarihinde aktivasyon sözlemesi yapılmış olan … numaralı hattın 06/04/2009 tarihinde iptal edildiğini, bu hattın yerine …Operatörüne kayıtlı … numaralı hat alındığını, bu hatta yer alın tarifenin ise sınırlar ötesi olarak yenilendiğini, müvekkili şirketin, davalı şirketle bundan sonra da kullanılacak tarifenin sınırlar ötesi olacak şekilde bir de sözleşme yapıldığını, tüm bu süreçte davalı şirketi temsilen İstanbul …’nın müvekkiline hizmet verdiğini, 14/07/2014 tarihinde müvekkilinin …’ta görevli müşteri temsilcisi …’a mail yolu ile şirkete ait hatların 7 gün süre ile Yunanistan’da kullanımının gerçekleşeceğini bildirdiğini, bunun için söz konusu hatların gerekli kampanya veya pakete geçirilmesinin talep edildiğini, müşteri temsilcisinin Kurumsal 300 tarifesinin çok eski bir tarife olduğunu, tarife değişikliği yapılarak …’e geçebileceğini, her şey dahil pasaport opsiyonu tanımlandığında Yunanistan’da günlük 9.90 TL ödeyerek tarifesinin içinde bulunan 2000 dakika 2 GB internet ve 2000 her yöne SMS kullanımı yapılabileceğini, tarife ücretinin 100,00 TL olduğunun belirtildiğini, müvekkilinin bu tariflerin kendisi için avantajlı olacağını düşünerek her iki hattın da … tarife ve … opsiyonlarına geçirilmesini talep ettiğini, müvekkilinin talebine rağmen tarife değişikliğinin geç yapıldığını, yüksek faturaların gelmeye devam etmesi sebebiyle … tarifesine geçiş yapılmaya çalışıldığı süreçte de yüksek faturaların gelmeye devam ettiğini, müvekkilinin gelen astronomik faturalara dair itirazlarının sonuçsuz kaldığını ve ödeme yapmak zorunda kalmasının yanısıra talep ettiği bilgilendirmelerin de yapılmadığını, sözleşme örneğine dahi ulaşamayan ve çözümsüz kalan müvekkilinin hatlarını iptal etmek zorunda kaldığını, müvekkilinin tarifeler ve cihaz kullanımı ile ilgili riskler hakkında yeterli şekilde bilgilendirilmediğini, data hattına atılan bir mesajın yurt dışında iken aboneye ulaşmayacağı bilgisine haiz olan davalının kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin davalının ağır ihmal ve kusuru yüzünden mağdur olduğunu, müvekkiline gönderilen faturaların fahiş tutarda olduğunu, bu nedenlerle müvekkilinden haksız olarak tahsil edilen toplam 16.225,16-TL’nin sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca ödeme tarihinden itibaren ticari faizleri de eklenerek iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının bu dava ile icra dosyasında fahiş faiz yürütüldüğünü ileri sürerek fazla ödemenin istirdadını talep ettiğini, oysa borçlu olduğu miktar kesinleştikten sonra hiçbir ihtirazı kayıt ileri sürmeden ödeme yaptığından istirdat hakkının olmadığını, davacının GSM hattına ilişkin tarife değişikliğinin mevcut uyuşmazlıkla ilgisinin bulunmadığını, davacının 17/07/2014 tarihli tarife değişikliği talebinin çift fatura çıkmaması adına 22/07/2014 tarihinde başlayan yeni fatura döneminden itibaren uygulandığını ve bu hususun müvekkili şirket bayisi ile davacı abone arasında yapılan telefon görüşmelerinde davacıya bildirildiğini, davaya konu Temmuz ve Ağustos 2015 faturalarının kaynağının davacının yurt dışı internet kullanımı olduğunu, müvekkili şirket tarafından davacının GSM hattına tanımlı tarife detaylarına ve kullanımına ilişkin bilgilendirmenin yapıldığını ancak davacının SMS kutusunun dolu olması, hattının kapalı veya kapsama alanı dışında olmasının müvekkili şirket tarafından davacıya ilişkin aktif iletişim numarasının bulunmaması gibi sebeplerle bilgilendirmelerin davacıya ulaşmadığını veya geç ulaştığını, bu konuda müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, bu nedenlerle davacı tarafın haksız ve hukuka aykırı taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından; “BTK’nın aldığı kararla 01.07.2013 tarihinde yürürlüğe girer Fatura Üst Sınırı Uygulamasına İlişkin Usul Ve Esaslar’ın 4. Maddesinde Abone: Bir işletmeci ile elektronik haberleşme hizmetinin sunumuna yönelik olarak yapılan bir sözleşmeye taraf olan gerçek ya da tüzel kişiyi kapsamaktadır. Görüldüğü üzere bu düzenlemenin tüzel kişi olan davacıyı da kapsayacağı açıktır. 6. Maddesinde ise: “Abone tarafından belirlenen fatura üst sınırına ulaşılması durumunda işletmeciler abonelerini kısa mesaj ile bilgilendirir. Kısa mesaj ile bilgilendirmenin yapılamadığı durumlarda diğer yöntemler kullanılabilir. Fatura üst sınırına ulaşılması halinde, hizmet sunumuna devam edilmesi esastır. Fatura üst sınırına ulaşılmasına rağmen hizmet kullanımına devam edilmesi halinde ücretli kullanımlar faturaya yansıtılır. Abonenin eksik bilgilendirilmesi veya bilgilendirilmemesi hallerinde işletmecinin sorumluluğu esastır.” düzenlemesi mevcuttur. Yine Uluslararası Mobil Veri Dolaşım Hizmeti başlıklı 7. Maddesi de benzer düzenlemelere haizdir. Dosya kapsamında mübrez belgelerden, davalı tarafça davacı yana fatura üst sınırına ulaşıldığına ilişkin gönderilen SMS’lerin “Başarısız” statüsünde olduğu, iletilmediği sabittir. Düzenlemeye göre kısa mesaj ile bilgilendirmenin yapılamadığı durumlarda diğer yöntemlerin kullanılabileceği, abonenin eksik bilgilendirilmesi veya bilgilendirilmemesi hallerinde işletmecinin sorumluluğunun esas olacağı anlaşılmaktadır. Davalı tarafça gönderilen SMS’lerin davacıya ulaşmadığı, davalı tarafça bilinmesine rağmen mail,telefonla bilgilendirme gibi başkaca yöntemler kullanılmadan dava konusu faturalar tahakkuk edilmiştir. Bu nedenle bilgilendirilmeden tahakkuk eden faturaya konu kota aşımından davacının sorumlu olmadığı kanaatine varılmıştır. Davalı taraf rapora itiraz dilekçesinde fatura üst sınır uygulamasının davacının talebi olmadığından uygulanmayacağını beyan etmiş ise de; dosyada mübrez dava konusu olmayan 2014 Temmuz Ayı faturası ile dava konusu iki faturaya ilişkin davacı tarafça BTK’ya yapılan başvuru sonrası davalı kurumun 2014 Temmuz Ayı faturasında fazla miktarın bilgilendirme mesajlarının hataen ulaşmadığı gerekçesiyle iade ettiği, davalı kurumun davacıya verdiği hizmet kapsamında fatura üst sınırının aşılması halinde bilgilendirme mesajı gönderme yükümlülüğünün üstlenildiği anlaşıldığından rapora bu yöndeki itirazlar yerinde görülmemiş, alınan ek rapor doğrultusunda davanın kısmen kabulüne, iadesi gereken 15.721,75-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş, davalı taraf dava tarihinden önce temerrüde düşürülmediğinden dava tarihinden faiz işletilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçeleriyle; Davanın KISMEN KABULÜ ile, 07/08/2015 son ödeme tarihli fatura için 9.652,39-TL, 07/09/2015 son ödeme tarihli fatura için 4.150,29-TL, 08/12/2015 son ödeme tarihli fatura için 1.919,07-TL olmak üzere toplam 15.721,75-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı ve davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; müvekkiline herhangi bir bildirimin yapılmamış olduğunu, müvekkiline ulaşmayacağı bilinen SMS’lerin gönderilmesi dışında herhangi bir yol ile müvekkile bilgilendirme yapılmadığını, mevzuat uyarınca eksik veya hiç bilgilendirme yapılmama hallerinde işletmecinin sorumluluğu doğduğunu, müvekkiline gerekli bildirimler yapılmaksızın art arda usulsüz faturalar kesilmiş olduğundan tüm fatura bedelleri toplamı olan 16.225,16-TL’nin iadesi talep edildiğini, mahkemece paket aşımı olmasaydı ödenmesi gereken tutarın iadesine karar verilemeyeceği söylenilerek 503,41-TLlik talepleri reddedilerek 15.721,75-TL’nin iadesine karar verildiğini, oysa usulsüz kesilen faturadan sorumlulukları doğmayacağından tüm talepleri kabulüne karar verilerek, müvekkilinden haksız olarak tahsil edilen biri 9.833,60-TL, diğeri 4.303,50-TL olan fatura bedelleri ile 2.088,06-TL gecikme faizi için olan fatura bedelinin tamamının iadesi gerektiğinden toplam 16.225,16-TL’nin sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte iadesine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili davacının 9.833,60 TL ve 4.303,50 TL olan faturaları ödemeden önce 28 Ekim 2015 tarihinde davalıya ihtarname keşide ederek fatura bedellerini tüm itiraz ve yasal haklarını tutmak kayıt ve şartı ile ödeyeceğini söyleyerek ödemesini ihtirazi kayıtla yaptığını, alacağa dava tarihinden değil ödeme tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Davalı vekili istinaf başvurusunda özetle; uyuşmazlık konusu faturanın düzenlendiği tarih itibariyle müvekkili şirketin “Fatura Üst Sınırı” uygulaması kapsamında davalıyı bilgilendirme yükümlülüğü bulunmadığını, somut olayda fatura üst sınırına ilişkin bilgilendirme yükümlülüğü hususunda uygulanması gereken mevzuat hükmünün, BTKnın yayınlamış olduğu 07.05.2012 tarih ve 2012/DK-14/196 sayılı “Fatura Üst Sınırı Uygulamasına İlişkin Esaslar” mevzuatı olduğunu, mevzuatın “Yürürlük” başlıklı 10. Maddesi gereğince bu usul ve esaslar 01.07.2013 tarihinde yürürlüğe girdiğini, dava konusu faturaların düzenlendiği tarih olan 07.08.2015 ve 07.09.2015 tarihleri itibariyle yürürlükte olan mevzuatın 07.05.2012 tarih ve 2012/DK-14/196 sayılı düzenleme olduğunu, kararın “Fatura üst sınırı uygulanması” başlıklı 5. Maddesi gereğince fatura üst sınırı uygulamasının abonelerin talepleri doğrultusunda gerçekleştirilebildiğini, mevzuat hükmünde fatura üst sınırı belirlenmesinin açık şekilde abonelerin talebine bağlandığını, somut olayda ise davacının bu yönde bir talebinin bulunmadığını, – 16/07/2020 bilirkişi raporuyla davacı şirket tarafından kota aşımı yapıldığı hususunun sabit olduğunu, tarife detaylarında da yer aldığı üzere; abonenin tarifeyi aşan yurt dışı kullanım yapması durumunda bu kullanımların taraflar arasındaki sözleşmenin 4.10 maddesi gereğince standart roaming üzerinden ücretlendirildiğini, davacı şirket tarafından kullanımların gerçekleştirildiği tarihte ise aşan kullanımlar 50kr/MB olarak ücretlendirilmeye tabi tutulduğunu, bu kapsamda bilirkişi raporunda yer alan ve kullanım miktarına ilişkin hesabı hatalı olduğunu, daha önce kök ve ek bilirkişi raporlarında isabetli olarak tespit edildiği üzere davacı şirket tarafından yapılan kullanımlar aylık internet kullanım hakkı olan 2 GB’ ın çok üzerinde Temmuz 2015 fatura döneminde 15,32 GB ve Ağustos 2015 fatura döneminde 6,59 GB boyutunda olduğunu, tacir sıfatını haiz davacı şirket, yerleşik Yargıtay içtihatları gereğince akdettiği sözleşme hükümleri ile bağlı olup, yapmış olduğu kullanımlar karşılığında sözleşmeye uygun olarak yapılan ücretlendirmeden sorumlu olduğunu, – Müvekkili şirketin uyuşmazlık konusu fatura döneminde abonenin bu yönde bir talebi olmaksızın bilgilendirme yapma yükümlülüğü bulunmadığına dair beyanları baki kalmakla birlikte, söz konusu dönemde müvekkili şirket inisiyatifiyle abonelere bilgilendirme yapıldığını, dosyada alınan raporlarda yer verildiği gibi, müvekkili şirketçe düzenlenmelere uygun olarak kotanın %80ine ve %100üne ulaşıldığında ve ayrıca fatura tutarı 100 TL ve 250 TLye ulaştığında ilgili numaraya SMSler gönderilerek bilgilendirme yükümlülüğünün bu suretle yerine getirildiğini, davacının SMS kutusunun dolu olması sebebiyle mesajların iletilememiş olmasının müvekkili şirketin bilgilendirme yükümlülüğünü yerine getirmediği anlamına gelmeyeceğini, davacının SMS kutusuyla ilgili tüm sorumluluğun kendisinde olup müvekkil şirketin abonenin SMS kutusuna müdahale edemeyeceğini ve kutunun dolu olması sebebiyle SMSlerin iletilememesinden sorumlu olmayacağını, ayrıca tacir sıfatını haiz davacının, normal bir tüketiciden dahi bilmesi beklenecek bu bilgilere sahip olması ve SMS okuması, gereksizleri silmesi, SMS kapasitesini boş tutması gerektiğini, müvekkili şirketin SMSlerin iletilmediğini tespit edebilmesi halinde dahi aboneyi bilgilendirmek için daha fazla çaba sarf etmek zorunda olduğuna ilişkin bir mevzuatın dava konusu tarihte bulunmadığını, müvekkil şirket tarafından bilgilendirme yükümlülüğünün yerine getirildiğini, -20/11/2020 tarihli ek bilirkişi raporunda, tespit edilen iade tutarının nasıl hesaplandığına ilişkin herhangi bir açıklama yapılmadığını, bilirkişi ek raporunda yapılması gereken hesaplamalar yerine, tespit edilen tutarın ” hakkaniyete uygun olmadığı” gibi soyut ve bilimsel değerlendirmeden uzak olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir. Dava; taraflar arasında akdedilen abonelik sözleşmesi kapsamında davacıya tanımlanan hattın yurt dışında kullanımı sırasında kota aşımı yapması sebebiyle davalı tarafça düzenlenen dava konusu üç faturada, davalının kota aşımlarında davacıya bilgilendirmeyerek fahiş tutarlara verdiği iddiasıyla açılan ödenen bedellerin iadesine yönelik alacak talebine ilişkindir. Dosya kapsamından,Taraflar arasında düzenlenen sözleşmeyle davacı adına; … ve … numaralı toplam 2 adet hat aktive edildiği, 16.07.2014 tarihli mail ile her iki hattın da “..” ve “…” opsiyonlarına geçirilmesinin talep edildiği, davalının bilgilendirme yükümlülüğünü yerine getirmek için düzenlemelere uygun olarak kotanın %80’ine ve %100’üne ulaşıldığında ayrıca fatura tutarı 100 ve 250 TL’ye ulaştığında ilgili numaraya SMSler gönderdiği, davalı tarafından gönderilen SMSlerin tarihleri de 18-24 Temmuz arasında olduğu, davalının sunduğu belgede de görüldüğü ve beyanlarında belirttiği üzere SMSler, SIM kartların belirli bir sayıda SMS saklayabilmeleri sebebiyle dolan SMS kapasitesi sebebiyle iletilemediği, davalı tarafça sunulan belgelerden SMS’ler icin SMS Statüsü kolonunda zatan “Basarısız” yazdığı, davaya konu 28/10/2015 tarihli iki adet dekont ile 9.833,60 TL ve 4.303,50 TL tutarındaki faturaların ödendiği anlaşılmaktadır. Bilirkişi raporunda, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulunun 07/05/2012 tarih 2012/DK-14/196 karar numaralı kararı ile Fatura Üst Sınırı Uygulamasına İlişkin Usul ve Esaslarının Uluslar arası mobil veri dolaşım hizmetine ilişkin olarak paket aşımı ve paket dışı veri kullanım ücretleri toplamının vergiler dahil 100 TL ve 250 TL’ye ulaşması halinde tüm aboneler, ulaşılan değer ve güncelik bilgisi sağlanarak kısa mesaj ile ücretsiz olarak bilgilendirilecekleri, bu maddenin birinci fıkrasında belirtilen değerlere ulaşılması durumunda hizmet sunumuna devam edilmesi esas olup hizmet kullanımına devam edilmesi halinde ücretli kullanımlar faturaya yansıtılacağı, abonenin eksik bilgilendirilmesi veya bilgilendirilmemesi hallerinde işletmecinin sorumluluğu esas olduğu, davalı şirket 100,00 TL ve 250,00 TL ulaşılması halinde tüketiciye bilgilendirme mesajını gönderme yükümlülüğünü yerine getirmediği, gönderilen SMS’lerin ulaşmadığının davalı tarafça da bilindiği görülmektedir. Davacının istinaf itirazları yönünden yapılan değerlendirmede; abonenin yurt dışında davalı tarafın sunduğu internet hizmetinden yararlandığı hususu da tartışmasızdır. Bu durumda, aboneyi aldığı hizmet bulunmasına rağmen tümüyle sorumlu tutmamak ise, davacının hizmetten karşılıksız yararlanması ve sebepsiz zenginleşmesi sonucunu doğuracaktır. O halde, yurt dışında internet hizmeti alan davacının kullanımlarından asgari olarak kendi tarifesi kapsamında sorumlu tutulması gerektiğinden , faiz yönünden ise davadan önce temerrüt gerçekleşmediğinden ve daha önce gönderilen ihtarnamelerin ihtirazı kayıt niteliğinde olduğundan bu yöndeki itirazlar yerinde görülmemiştir. Buna göre, davalının göndermiş olduğu bilgilendirme mesajlarının ulaşmadığı, abonenin eksik bilgilendirilmesi halinde işletmecinin sorumluluğunun esas olacağı kararlaştırıldığına göre davalının sübuta yönelik itirazlarının yerinde olmadığı, mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, tarafların istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının ve davalının istinaf başvurularının HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine, Davacıdan alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 59,30TL harcın mahsubu ile bakiye 21,4‬0 TL’nin istinaf eden davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, Davalıdan alınması gereken 1.073,95 TL karar ve ilam harcı, peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 26/05/2022