Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/254 E. 2021/3137 K. 24.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/254
KARAR NO: 2021/3137
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/11/2020
NUMARASI: 2020/282 E – 2020/602 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 24/11/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu ve davalı-borçlu tarafından servis sözleşmesi imzalandığını, işbu sözleşme kapsamında hizmet verilecek olan araçların listesi de ayrıca imza edildiğini, söz konusu araçlara ilişkin hizmetlerin davacı şirket tarafından sözleşme kapsamında verildiğini, davacının yüklü miktarda cari hesap alacağı mevcut olduğunu, davacı tarafından davalı-borçlu için hizmet verilen araçların davalı-borçluya teslim edildiği ve hizmete ilişkin faturaların tanzim edildiğini, …, …, …, …, …, …, …, … plakalı araçların hizmet bakım işlemleri yapıldığına dair iş emirleri mevcut olduğunu, araç bakım hizmetleri iş emirleri doğrultusunda yapıldığını, işbu hizmetlerin karşılığı olarak davalı -borçluya cari alacağından dolayı fatura tanzim edildiğini,davacının davalı-borçludan alacaklı olduğunu , alacağın tahsili yönünden İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile yapılan takibe davalının haksız itiraz ettiğini beyanla, davalının takipte 64.928,67-TL’si için itirazının iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekilinin cevap dilekçesinde, özetle, yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemelerinin olduğunu, esasa ilişkin taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığını, dayanak fatura içeriğinde yer alan mal ve hizmetlerin davalıya verilmediğini,,faturanın aynı gün davacıya iade edildiğini, taraflar arasında servis sözleşmesinin bulunmadığını, davalının sadece dava dışı … A.Ş Susurluk/Balıkesir şubesi ile yapmış olduğu bir servis sözleşmesinin mevcut olduğunu ve 08/01/2019 tarihli mutabakat gereği davalının herhangi bir borcunun bulunmadığını, davalının davacıya ait Avcılar-İstanbul adresinde bulunan serviste araçlarının bakım, onarım ve tamirine ilişkin herhangi bir talimatının bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla icra takibinde takipten önce işlemiş faiz alacağı talebinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek öncelikle yetki itirazının kabulü ile dosyanın İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini, davacının davasının reddini, davacı aleyhine dava konusu bedelin %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Davada araç bakım hizmetine dayalı fatura alacağının tahsiline dair yapılan takibe itirazın iptali talep edilmiştir. Yetkisizlik kararı sonrası yargılama devam edilmiştir. Mahkeme, davacı ile davalı arasında herhangi bir ticari ilişkinin bulunmadığı, davalı ile dava dışı … AŞ’nin Susurluk Şubesi arasında araç bakım ve yedek parça hizmetleriyle ilgili sözleşmenin bulunduğu, dava dışı bu şirket ile davacının iki farklı tüzel kişiliğe sahip şirketler oldukları, buna rağmen davacı tarafından dava dışı şirketin yaptığı işlemlere atıfla davalı adına düzenlenen 13/02/2019 tarihli 64.928,67 TL tutarlı faturanın davalı tarafından iade edildiği ve bu durumun davacı ve davalı kayıtlarında sabit olduğu , davacının davalıdan alacağının bulunmadığı gerekçesiyle; “Davanın reddine, şartları oluşmadığından davacı aleyhine kötü niyet tazminatı hükmedilmesine yer olmadığına” karar vermiştir. Kararı davacı vekili istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde,kararın hukuka ve yasaya aykırı olduğunu,taraflar arasında yapılmış olan servis sözleşmesi gereği temel ilişki nedeniyle davanın kabulü gerektiği, davacı şirketle yetkilileri aynı olan dava-dışı diğer grup şirketi ile davalı-borçlu arasında servis sözleşmesi imzalandığı sabit olup, davacı tarafından davalının araçlarına hizmet verildiğini,taraflar arasında yapılmış olan servis sözleşmesinin sunulduğu,karşı tarafın bu sözleşmenin varlığını ikrar ettiğini, davacı ile davalı-borçlu arasında ticari ilişki mevcut olup, davalı-borçlunun , grup şirketlerinden olan … A.Ş. -Susurluk şubesi ile servis sözleşmesi imzaladığını,bu sözleşme kapsamında hizmet verilecek olan araçların listesinin de ayrıca imza ediliğini, bu hususların bilirkişi tarafından da tespit edildiğini, yine sözleşme eki firma bilgi formunda davalı şirket araç sorumlusu olarak … isimli şahsın aracı servise teslim eden kişi olarak görüldüğünün bilirkişi tarafından tespit edildiğini, söz konusu araçlara ilişkin hizmetlerin davalı – borçlunun bildirdiği adreste İstanbul’ da davacı … A.Ş. tarafından işbu sözleşme kapsamında verildiğini, davalı her ne kadar servis sözleşmesinin … A.Ş. -Susurluk şubesi ile imzalandığını, davacı … A.Ş. ile imzalanmadığını iddia etse de, davacı şirket grup şirketi olup yetkililerinin aynı kişiler olduğunu, Ticaret sicil bilgilerinden bu husus açıkça görüldüğünü,bu sözleşmenin davacının grup şirketlerinden olan Susurluk şubesi ile yapılmış olmasının bir önemi olmadığını,kaldı ki davalının bu iddiaları ile dahi aslında temel ilişkinin varlığını ikrar ettiğini, mahkemenin ticari ilişki bulunmadığına dair kararının hatalı olduğunu,faturaya kötü niyetle itiraz edilerek iade edilmesinin ticari ilişki bulunmadığı anlamına gelmediğini, …, …, …, …, …, …, …, … plakalı araçlar için hizmet bakım işlemleri yapıldığına dair iş emirleri bulunduğunu ve araç bakım hizmetleri iş emirleri doğrultusunda yapılmış olup işbu hizmetlerin karşılığı olarak davalı -borçluya cari alacağından dolayı fatura tanzim edildiğini,davalının 2 kez faturayı iade ettiğini ,3.kez gönderilecek faturanın da e fatura uygulaması ile red imkanı ile otomatik reddedildiğini, faturaya itiraz edilmiş olmasının temelde ticari bir ilişki olmadığını göstermeyip 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu m.23’de ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunum.21’de düzenlenen itiraz edilme veya itiraz edilmeme yolu ile kabul, ispat yükünün yer değiştirmesi sonucunu doğuran, bir başka deyişle aksi her zaman ispat edilebilecek olan bir adi doğruluk karinesi yarattığını, VUK. m. 231/no.5’teki, söz konusu yedi gün içinde düzenlenmeyen faturanın hiç düzenlenmemiş sayılması yaptırımı da ticaret hukuku alanında (TTK. m. 21, m. 1530/no.2 vd.) uygulanmadığını, fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerektiği, TTK`nın 23. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karine olduğu, İkinci fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura münderecatının doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerektiği, söz konusu sözleşmenin varlığının , iş emirleri ve araçların plakaları gereği hizmet verildiğinin ortada olduğunu,davalının doğru söyleme yükümlülüğünün ihlalinin yaptırımı gerektirdiğini belirterek davanın kabulü ile haksız itiraz sebebiyle icra inkar tazminatına hükmedilmesi için kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Davada davacının grup şirketi olan dava dışı şirket ile davalının araç servis basık sözleşmesi imzalandığı,ancak servis bakım hizmetinin grup şirketi olan dava dışı şirket yerine davacı tarafça verildiği ileri sürülerek buna dair fatura alacağının yapılan icra takibi ile davalıdan istenildiği,ancak davalının takibe itirazı sonrası itirazın iptali davası açıldığı anlaşılmıştır. Her iki taraf aralarında araç servis bakım sözleşmesi bulunmadığını bildirmiş,davacı davalı ile davacının diğer grup şirketi arasında araç servis bakım sözleşmesinin bulunduğunu ileri sürmüştür. Davacının davalı ile araç servis bakım sözleşmesinin bulunmadığı açıktır. Davacı bu hizmeti grup şirketi adına yapmış durumdadır.Bu nedenle davacı ve davalı arasında ticari ilişki bulunmadığı görülmektedir.Ancak araçların iş emirlerinde plaka ve şaşi numaraları ile aracı davacı şirket servisine teslim eden kişilerin isimleri ile teslim alan davacı şirket elemanlarının herbir iş emrinde ayrı ayrı isim ve imzalarının bulunduğu görülmektedir. Davacı tarafça iş emirlerinde belirtilen araçların servis bakımı için işyerine alındığı belirlenmiştir.Birden fazla ticari aracın davacı işyerine bakım için imza karşılığı bırakılmasının nedeni davalı tarafça açıklanmamıştır. Ayrıca sadece taraf ticari defterleri incelenmiş,iş emirlerindeki işlerin kadri maruf olup olmadığı konusunda maine mühendisi bilirkişiden bilirkişi raporu alınmamıştır. Davacının dava konusu servis bakım hizmetini yaptığı belirlendiğinde, davalının bu yapılan işler nedeniyle sebepsiz zenginleştiği kabul edilmelidir. Bu nedenle öncelikle iş emirlerinde plaka ve şasi numaraları belirtilen araçları davacı işyerine bırakan kişilerin davalı çalışanı yada yetkilisi yada şoförü olup olmadıkları konusunda beyanda bulunması ve bu kişilerin davalı şirkete ait resmi kayıtlarının yada şoför ise buna dair bilgilerin celbi ile araçları iş emrinde teslim alan kişilerinde davacı çalışanı olup olmadığına dair davalı kayıtlarının da sunulmasının sağlanması gereklidir. Daha sonra itiraz edilen fatura karşılığı işin yapılıp yapılmadığını konusunda servis bakım ücretinin kadri maruf olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğinden,mahkemenin kararı usul ve hukuka uygun bulunmamıştır. Bu nedenle davacının istinaf talebinin kabulü ile karar HMK 353/1a-6.madde gereği kaldırılarak dosyanın mahkemesine geri gönderilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla, yukarıda izah edilen şekilde, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 24/11/2021