Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2538 E. 2022/1980 K. 28.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/2538
KARAR NO: 2022/1980
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/03/2021
NUMARASI: 2018/1185 E – 2021/216 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 28/06/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili şirketin maliki olduğu binanın her katma 16 adet … internet hizmeti almak için … kurumunda çalışan … ve … ile irtibata geçildiğini, Müvekkiline beher … kutusu başına 99,00 TL aylık bedel ile teklifte bulunuldu- ğunu, akabinde ilgili kişiler tarafından ilgili bayi davacı şirkete yönlendirildiğini, gerekli ekipmanları takmak üzere adrese gelen bayi yetkilisi tarafından müvekkili şirket yetkilisi …’a söylenen bedelden daha yüksek bedel olan 139,00 TL bedel üzerinden takılacağı belirtilmesi üzerine müvekkili şirket yetkilisi tarafından taktırmaktan vazgeçilerek işlem yapılmaksızın ilgili bayinin geri gönderildiğini, Aradan bir süre geçtikten sonra, … müşteri hizmetleri tarafından aranarak “müvekkili şirketin 1.534,40 TL borcu olduğunu, bu borcun en yakın … bayisine ödenmesi gerekti- ği” bildirildiğini, davalı tarafça “mezkur borcun kaynağının … içinde yer alan telefon hatla- rından kaynaklandığı”nın söylenmesi üzerine müvekkili şirket yetkilisinin “şirket adına … ve … (davalılar) ile herhangi bir sözleşme yapmadığını ve davalı firmalardan hizmet alınma- dığı”nın belirtildiğini, davalı tarafça “sözleşmenin olmadığı” nın teyit edildiğini, “gerekli düzeltmenin yapılarak sorunun düzeltileceği” bildirilerek görüşmenin sona erdirildiğini, Ancak bir süre sonra söz konusu alacak talebinin tekrarlandığını, müvekkili şirket yetkilisinin telefonuna davalılar tarafından 1.534,40 TL ve 32.10 TL borç için mesajlar atılmaya baş- landığını, bunun üzerine müvekkili şirket yetkilisi tarafından müşteri hizmetlerinin arandığını, duru- mun tekrar iletildiğini, müşteri hizmetlerince “sorunun çözüleceği” tekraren bildirilmesine rağmen davalı şirketin hukuk bürosu tarafından aranılarak “borç ödenmediği taktirde şirket hakkında takip başlatılacağı” tehdidinde bulunulduğunu, bu esnada şirket adına ikinci bir fatura daha düzenlendiğini, Müvekkili şirket yetkilisinin 04/12/2010 tarihinde … Müşteri Hizmetlerinden arandığını ” bu borç ödenmediği taktirde bu kez şirketin ve kendisinin diğer hatlarının iletişime kapatılacağı”nın bildirildiğini ve ertesi gün 3 hattın iletişiminin kısıtlandığını, Bu durum karşısında müvekkili şirket tarafından ihtarname keşide edilerek ihtirazı kayıtla 4.001,14 TL’nin davalı … A.Ş’ne, 82,90 TL’nin ise diğer davalı … A.Ş’ye ödendiğini, …’in olmayan bir borcun bedelini cebir kullanarak tahsil etmeye çalıştığını, hatları kısıtladığını , bu durumu duyan banka ve müşteriler nezdinde müvekkilinin ticari itibarını kaybettiğini ve manevi zarara uğradığını beyanla, Davalılar tarafından ileriye dönük fatura kesmesinin önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davalılardan … tarafından tahsil edilen 4.001,14 TL bedelin …’den, … tarafından tahsil edilen 82,9TL bedelin …’dan, maddi zararın bir kısmım oluşturan 275,16 TL ihtarname bedelinin her iki davalıdan müteselsilen tahsiline, banka ve müşteriler nezdinde ticari itibar kaybı nedeniyle 5,000,00 TL manevi tazminatın zarar tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline, vekâlet ücreti ve yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde; … internet hizmetine ilişkin yazılı belgelerin kurulum sağlandıktan sonra imzalandığını, Huzurdaki davada uyuşmazlığın tarafların birbirine uygun irade beyanlarının olup ol- madığı, başka bir deyişle taraflar arasında bir sözleşmenin kurulup kurulmadığı hususunda toplandığını, Bilindiği üzere, sözleşmelerin kural olarak şekle tabi olmadığını, tarafların karşılıklı ve birbirine uygun beyanları ile kurulduğunu, davacı tarafın da kabulünde olduğu üzere davacının 16 adet … internet hizmeti için müvekkili ile iletişime geçtiğini, davacının başvurusu üzerine davacıya gönderilen 12/10/2018 tarihli SMS’lerde “başvuru talebinin alındığı ve kurulum için adrese gelineceği”nin belirtildiğini, Müvekkili şirketler ile 16 adet … internet hizmeti için anlaşması üzerine kurulum yapılmak ve akabinde sözleşme imzalanması için 16/10/2018 tarihinde davacı şirket adresine gidildiğini, her bir kurulumun yapılması ve data hattının aktive edilmesini müteakip davacıya SMS ile bilgilendirme yapıldığını, ancak davacının söz konusu bilgilendirme SMS’lerinde her bir … paketinin aylık 139,00 TL olduğunu görünce “bu bedeli kabul etmediğini, sözleşmeyi imzalamayaca- ğını” belirttiğini, Dolayısı ile sözleşme yapma önerisinin davacıdan geldiğini ve müvekkili şirket tara- fından önerinin kabul edildiğini, davacının adresinde kurulum yapılması ve hatların aktive edilmesi sözleşmenin ifa aşamasına ilişkin olup, davacı tarafından ilgili evrakların imzalanmamasının sözleşmenin geçerliliğine etkisinin bulunmadığını, zira kanunda söz konusu sözleşmeye ilişkin herhangi bir şekil şartı öngörülmediğini, davacının başvurusu ve müvekkilinin davacı şirket adresinde kuruluma geldiğini, müvekkilinin kurulumu gerçekleştirilmiş olmasının sözleşmenin kurulması için yeterli olduğunu, Basiretli tacir olan davacının, ticari faaliyeti kapsamında müvekkillerinden internet hiz- met almak için başvuran davacının sonradan ücrete itiraz ederek sözleşmenin varlığını inkar etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu,Müvekkillerinin faaliyet konuları ve sundukları hizmetler ile ilgili olarak gerek bayiler gerekse online ve görsel medyada birçok tanıtım ve bilgilendirme yapıldığını, başka bir deyişle üçün- cü kişilerin müvekkillerinin hizmetlerine ilişkin fiyat ve diğer detaylara kolaylıkla ulaşabildiklerini, davacının kurulum aşamasında aylık bedelin 139,00 TL olduğunu bilmediğini iddia etmesinin huku- ken kabul edilemeyeceğini, aylık internet hizmet tutarı olarak 99,00 TL’ye anlaşıldığını iddia eden davacının iddiasını ispat etmesi gerektiğini, Davacının manevi tazminat talep edilebilmesi için ilk olarak, “bir kimsenin şahsiyet hakkına hukuka aykırı bir tecavüz olması” başka bir deyişle bir haksız fiilin varlığının gerektiğini, mü- vekkili şirketin haksız fiil teşkil eden doğrudan doğruya veya dolaylı olarak bu yönde bir eylemi veya işlemi söz konusu olmadığını, manevi tazminat talep edilmenin bir diğer koşulu, “bir manevi zararın” doğması olduğunu, olayda müvekkilinden kaynaklanan ve davacının acı, elem ve ıstırabına neden olan hiç bir eylem olmadığı gibi manevi zararın varlığını gösteren bir delil de bulunmadığını, Davacı hatlarının kısıtlanması nedeniyle ticari itibarının zarar gördüğünü iddia etmekte ise de;sözleşmesel ilişkiden doğan borcun ödenmemesi nedeniyle 05/12/2018 tarihinde davacıya ait bir kısım hatlar kısıtlandığını, ancak aynı günde yapılan ödeme üzerine kısıtlama kaldırıldığını, mü- vekkilinin hukuka aykırı fiil veya işlemini bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesi’nce: “1-)Davacının … A.Ş.’ye yönelik davasının kısmen kabulüne, a)… A.Ş.’ye ödenen 4.001,14 TL’nin … A.Ş’den alınarak davacıya iadesine, b)… A.Ş.’ye yönelik manevi tazminat isteminin reddine, 2-)Davacının…A.Ş.’ye yönelik istemin kabulü ile 82,90 TL’nin davalı … A.Ş.’den alınarak davacıya verilmesine, 3-)Her iki davalı yönünden davacı tarafından yapılan noter ihtarname gideri 275,16 TL’nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine” karar verilmiştir. İstinaf Başvurusu: Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Yerel mahkemenin ” davacının tüzel kişi tacir olduğu, davalı … tarafından sağ- lanacak hatların faturalarının ödenmemesinin sonucunu söz konusu hatların basiretli tacir olarak kısıtlanacağını bilmesi ve tedbiren diğer telekomikasyon firmalarından aynı gün içinde şirket hattı sağlamasının mümkün olduğu” gerekçesiyle manevi tazminatın reddine karar verdiğini, Genel olarak faturası ödenmeyen hatların kısıtlanacağının bilinmesinin gerektiğini, la- kin somut olayda davalı …’in cebri icra yoluna gitmek yerine, bir nevi ihkakı hak yoluna baş vurup rızaları dışında açılmış hatların dışında, faturası ödenmiş ve borcu olmayan hatları da kısıtlandığını, Diğer taraftan, tedbiren diğer telekomikasyon firmalarından aynı gün içinde şirket hattı sağlanmasının hayatın doğal akışı ile bağdaşmayacağını, şirketin banka ve müşteriler nezdindeki itibarının zedelendiğini, Somut olayda manevi tazminat koşullanın oluştuğunu beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, internet abonelik sözleşmesine dayalı olarak davacı taraftan haksız olarak tahsil edilen ödemenin ve bu borç nedeniyle hatlarından kısıtlanması sonucu oluşan manevi zararın tazmini talebinden ibarettir. Davacı tarafça yapılan ödemenin iadesi hususundaki talebi yönünden; uyuşmazlık değeri istinaf sınırının altında kalmış ve taraflarca istinafa getirilmemiş olmakla istinaf incelemesi sadece davacının manevi zarara ilişkin talebi yönünden yapılmıştır. Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap manevi zarar değil onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir. Acı ve elemin manevi zarar olarak nite- lendirilmesi sonucu tüzel kişileri ve bilinçsizleri; öte yandan acılarını içlerinde gizleyenleri tazminat isteme haklarından yoksun bırakmamak için yasalar, manevi tazminat verilebilecek olguları sınırlamıştır. Bunlar, kişilik değerlerinin zedelenmesi (Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesi), isme saldırı (Türk Medeni Kanunu’nun 26. maddesi), nişan bozulması (Türk Medeni Kanunu’nun 121. maddesi), evlenmenin feshi (Türk Medeni Kanunu’nun 158. maddesi), bedensel zarar ve ölüme neden olma (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 47.maddesi, Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi) durumlarından biri ile kişilik haklarının zedelenmesidir. (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi, Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesi) Bunlardan Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesi ile 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 49. (Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesi) maddesi daha kapsamlıdır.Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinin belli yerlere yollaması nedeniyle böyle bir ol- gunun bulunduğu yerde, onu düzenleyen kurallar (örneğin; Türk Medeni Kanunu’nun 26, 174, 287. md); bunların dışında Borçlar Kanunu’nun 49. (Türk Borçlar Kanunu’nun 58. md) maddesi uygulanır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. ve 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 49. (Türk Borçlar Kanunu’nun 58. md maddesinde belirlenen kişisel çıkarlar, kişilik haklarıdır. Kişilik hakları ise, kişisel varlıkların korunmasıyla ilgilidir. Kişisel varlıklar, bedensel ve ruhsal tamlık ve yaşam ile nesep gibi insanın, insan olmasından güç alan varlıklar ya da kişinin adı, onuru ve sır alanı gibi dolaylı varlıklar olarak iki kesimlidir. Tekniğin gelişimi ve yaşam koşullarına göre belirlenmiş varlıklar, açıklanan olgularla çevrelendirildiğinde, davaya konu olayın bu çerçeve dışında kalması durumunda manevi tazminat isteği reddedilmelidir. Somut olayda; davacı, her ne kadar dava konusu borç nedeniyle esasen borcu olmayan hatların haksız şekilde kısıtlandığını, bankalar ve müşterileri nezdinde ticari itibarlarını kaybettik- lerini beyanla manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Sadece davalı tarafından davacının telefon hattının kısıtlanması şeklinde gerçekleşen olayda, davacının hayat, vücut bütünlüğü, sağlık, özgürlük, isim, resim, şeref, haysiyet gibi değerlerinde bir ihlale yol açmadığı, davacının kişilik haklarına herhangi bir saldırının sözkonusu olmadığı, bu kesinti nedeniyle ticari itibarın zedelendiğine dair delil de sunulmadığı anlaşıldığından manevi tazminat koşullarının oluşmadığı sonucuna varılmaktadır. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2013/4556 Esas- 2013/7678 Karar nolu ve 08/05/2013 tarihli, 2022/79 Esas- 2022/1903 Karar nolu 07/03/2022 tarihli ilamı) Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesince verilen kararda vakıa ve hukuki değerlendirme noktasında, usul ve esasa aykırılık tespit edilmediğinden, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 md gereğince reddine karar verilmesi gerekmektedir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacı tarafın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca REDDİNE, Davacıdan alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 59,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 21,4‬0 TL’nin istinaf eden davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 28/06/2022