Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2444 E. 2022/1419 K. 11.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/2444
KARAR NO: 2022/1419
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/12/2019
NUMARASI: 2018/343 E – 2019/1012 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 11/05/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ilgili mevzuat uyarınca serbest tüketici statüsünde olan davacı şirketin üretim faaliyeti kapsamında ihtiyaç duyduğu elektrik enerjisinin tedariki için davalı ile süresi 1 yıl olan Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi imzalayarak … abone numarasını aldığını, davalı şirketin davacının elektrik ihtiyacını 01/06/2015 tarihinden itibaren karşılamaya başladığını, 1 yıl olan sözleşme süresi boyunca Haziran/Eylül/Ekim 2015 ve Mart/Nisan/Mayıs 2016 aylık dönemlerinde davacı şirkete elektrik enerjisi sattığını, daha sonra davacı şirketin ihtiyaç duyduğu elektrik enerjisinin temini için başka bir tedarikçi şirket olan … A.Ş.ile 30/11/2016 tarihinde bir elektrik satış sözleşmesi imzaladığını, bu sözleşme uyarınca davacı şirketin 01/01/2017-01/12/2018 tarihleri arasında elektrik ihtiyacını … A.Ş.’den satın aldığını, davacı şirketin … A.Ş.ile olan sözleşmesinin sona ermesinden sonra tedarikçi şirket olarak yine davalıdan elektrik satın almak için başvuru yaptığını ve bu esnada işbu davaya konu fesih tazminat adı altında haksız yere ve hukuka aykırı biçimde tahakkuk ettirilmiş bir borçtan şifahen bahsedildiğini, fakat o ana kadar davacı şirkete bahsedilen bu borca ilişkin hiçbir yazılı bildirim ya da ihtar tebliğ edilmediğini, sonrasında davacı şirketin işyerine elektriği kesme tehditi ile davalı şirketin çalışanlarının geldiğini fakat davacı şirket yetkililerinin haklı itirazları neticesinde bu girişimlerinden vazgeçtiklerini, davacı şirketin borca itirazına ilişkin gönderdiği elektronik postaya davalı şirketin cevaben gönderdiği elektronik postada sözleşmenin 9.maddesi uyarınca sözleşmenin otomatik olarak yenilendiği ve bu otomatik yenileme sonrası tedarikçi değişikliği yapılması nedeniyle fesih cezasının tahakkuk ettirildiği yönünde bir açıklama yapıldığını, Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin Sözleşmenin Süresi ve Sona Erme başlıklı 8.maddesi gereğince perakende satış sözleşmesinde süre sınırı bulunmayacağını ve tedarikçi değişikliği durumunda, tüketici tarafından doldurulan Perakende Satış Sözleşmesi Sona Erdirme Talep Formunun yeni tedarikçi tarafından görevli tedarikçi şirkete sunulacağını ve böylelikle perakende satış sözleşmesinin sona ereceğini, dolayısı ile davacı şirketin yeni tedarikçinin portföyüne geçtiği tarih olan 01/01/2017’de davalı ile olan sözleşmenin sona erdiğini, bu nedenle 07/2017 dönemine ait 14.749 TL tutarlı fatura ile fesih tazminatı adı altında tahakkuk ettirilen borcun hukuka aykırı olduğunu, davalı tarafın fesih tazminatına gerekçe olarak sözleşmenin 9.ve 10.maddelerini gösterdiğini, sözleşme bitiş tarihinden 90 gün öncesine kadar sözleşmenin feshedileceği bildirilmediği için sözleşmenin kendiliğinden uzadığını iddia ettiğini, oysaki davalı tarafa sözleşmenin 01/01/2017 tarihi itibarı ile sona erdiğinin bildirildiğini, sözleşmenin 8.maddesi uyarınca tedarik aylarının Haziran/Eylül/Ekim 2015 ve Mart/Nisan/Mayıs 2016 aylık dönemleri olduğunu, davacı şirketin bu dönemlerde davalıdan elektrik enerjisi satın aldığını ve bedelini de ödediğini, bu dönemlerde tedarikçi değişikliği yapılmayıp sözleşmeye uyulduğunu, bu nedenle 10.maddede belirtilen fesih tazminatının uygulama alanı kalmadığını, ayrıca sözleşmenin kendiliğinden uzaması maddesi 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu ve Yargıtayın yerleşik içtihatları çerçevesinde değerlendirildiğinde genel işlem koşulu niteliğinde olduğunu, bu nedenlerle öncelikle mahkemece taktir edilecek bir teminat karşılığında davacı şirkete ait işyerinin elektriğinin kesilmemesi ve faturanın icraya konulmaması hususlarında ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davaya konu fatura ile davacı şirkete tahakkuk ettirilen borcun olmadığının tespiti ile faturanın iptaline, talebin kabul görmemesi halinde fahiş nitelikteki tazminat tutarında hakkaniyet ölçüsünde bir indirim yapılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. 24/04/2018 tarihli tensip ara kararı ile dava süresince davacıya ait işyerinde fesih tazminatı olarak gösterilen 14.749,00 TL’nin %15’i oranında teminat yatırılmak şartıyla elektrik kesintisi uygulanmamasına ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin kendiliğinden sona ermesi başlıklı 9.maddesinde taraflardan herhangi birisinin sözleşme bitiş tarihinden doksan gün öncesine kadar sözleşmenin feshedileceğini diğer tarafa TTK.’na uygun olarak bildirimde bulunmadığı sürece sözleşmenin aynı koşullarda kendiliğinden uzayacağının belirtildiğini, davacı tarafından sözleşmede öngörülen sürelerde davalı şirkete herhangi bir fesih bildirimi yapılmadığını, bu nedenle sözleşmenin 01/06/2016 tarihinden 01/06/2017 tarihine kadar kendiliğinden uzadığını, sözleşme süresi henüz dolmamışken 04/01/2017 tarihinde başka bir tedarikçiden elektrik enerjisi satın alınmaya başlandığını, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin sözleşmenin feshi ve fesih tazminatı başlıklı ilgili maddesinde de yer aldığı üzere davacının taahhüdü ihlal nedeniyle işbu fesih tazminatını ödemek durumunda olduğunu, düzenlenen faturanın EPDK mevzuatına ve hukuka uygun olduğunu, bu nedenlerle davacının tedbir talebinin ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; taraflar arasında 20/04/2015 tarihli 1 yıl süreli elektrik enerjisi satış sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin 9.maddesi ile taraflardan herhangi birisinin sözleşme bitiş tarihinden 90 gün öncesine kadar sözleşmenin feshedileceğini diğer tarafa TTK.na uygun olarak bildirmediği sürece sözleşmenin birer yıllık sürelerle kendiliğinden uzayacağının hüküm altına alındığı, davacı şirketin işbu sözleşme hükmüne uygun olarak belirtilen sürede herhangi bir fesih bildirimi yapmadan 30/11/2016 tarihinde başka bir tedarikçi ile sözleşme imzaladığı, yine taraflar arasındaki sözleşmenin 10.maddesi ile tüketicinin 2 yıllık sözleşme süresi içerisinde herhangi bir zamanda haklı bir gerekçe olmadan sözleşmeyi sona erdirdiği taktirde sözleşme çerçevesinde tahakkuk ettirilecek en yüksek elektrik faturasının 2 katı tutarında fesih tazminatı bedeli ödeyeceğinin belirlendiği, davalı kurumca davacı şirket için tek zamanlı alçak gerilim sanayi tarifesi üzerinden %3 indirim taahhüt edildiği, teknik bilirkişi tarafından yapılan tespitler ve hesaplamalar sonucu davalı kurumun davacı şirketten 14.433,60 TL erken fesih tazminatı talep edebileceği, davaya konu fatura içeriğinde 316,30 TL fazladan talep bulunduğu gerekçesiyle; “Davanın kısmen kabulü ile,dava konusu … abonelik numarası kapsamında tahakkuk ettirilmiş 2017/07 dönem, 24.07.2017 son ödeme tarihli fatura ile fesih tazminatı olarak tahakkuk ettirilen 14.749,00-TL tutarındaki sözleşme cezası bedelinden dolayı 316,30-TL davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine” karar vermiştir. Kararı davacı vekili ile katılma yoluyla davalı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davacı Şirket ile davalı tedarikçi şirket arasındaki sözleşme, ilgili mevzuat uyarınca usulüne uygun biçimde 01/01/2017 tarihinde sona erdirildiğini, davalı tedarikçi şirketin ileri sürdüğü gibi sözleşmenin otomatik yenilenmesinin söz konusu olmadığını,davacı şirketin , sözleşmeye riayet ederek sözleşmede belirtilen tedarik aylarında davalı şirketten elektrik enerjisi satın alarak bedelini ödediğini,davalı tedarikçi şirket tarafından “fesih tazminatı” adı atında haksız yere tahakkuk ettirilen 14.749,00 TL tutarındaki borç tutarının hukuka aykırı olduğunu, (davaya konu fatura ile Müvekkil Şirkete tahakkuk ettirilen Borcun Olmadığının Tespiti ile Faturanın İptaline) doğrultusunda davamızın tümü ile kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde,ceza fesih faturasındaki sürenin hesaplamada hatalı değerlendirildiğini,bu nedenle davalının yaptığı hesaplamanın mevzuata uygun ve doğru olduğunu,davanın tümden reddinin gerektiğini belirterek kararın bu yönüyle kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava sözleşmenin feshi nedeniyle davacıdan talep edilen cezai şart yönünden menfi tespit talebine ilişkindir. Davacı istinafına gelince;taraflar arasındaki 20/04/2015 tarihli sözleşmenin Mayıs 2016 tarihinde biteceği, sözleşmenin 9.maddesinde “taraflardan herhangi birisi sözleşme bitiş tarihinden 90 gün öncesine kadar sözleşmenin feshedileceğini diğer tarafa Türk Ticaret Kanununa uygun olarak bildirmediği sürece sözleşme 1’er yıllı sürelerle kendiliğinden uzar”hükmü bulunduğu ve buna göre sözleşmenin Mayıs 2017 tarihine kadar uzamış kabul edileceği, buna rağmen 2017/01 dönemi içerisinde sözleşmenin davacı şirketin tedarikçi değiştirmesi nedeniyle fesh edildiği, ancak sözleşmenin bitiş tarihinden 90 gün öncesine kadar sözleşmenin feshedilme talebine ilişkin herhangi bir belge-ihtarnamenin davacı tarafça sunulmadığı, davalı kurumca taahhüt edilen tek zamanlı Alçak Gerilim Sanayi tarifesinde %3 indirim oranının faturalara yansıtıldığı, sözleşme ile belirlenen taahhüt süresi dolmadan davacı tarafça aboneliğin iptal edilmesi hususunda davacı şirketin herhangi bir haklı gerekçesinin tespit belirlenemediği, sözleşmenin 10.maddesi kapsamında , davacıya tahakkuk ettirilen 2015/11 dönem; 30/10/2015-30/11/2015 tarihler arasındaki dönemde 7.457,60 TL tutarındaki faturanın davacı şirket adına tahakkuk ettirilen en yüksek fatura olduğu, bu fatura kapsamında; 7.457,60 TL / 31 gün = 240,56 x 60 gün = 14.443,60 TL erken fesih tazminat bedeli hesaplandığı, erken fesih tazminat tutarının sözleşme hükümlerine uygun olduğu, dava konusu fatura içerisinde davalı kurumca 14.749,90 TL fesih tazminatı 6 3.440,40 TL ödenmemiş borç tutarı talep edilmekte olup fatura içeriğinde 14.749,60 TL – 14.433,60 TL = 316,30 TL fazladan talep tespit edildiği, özellikle sözleşme madde 9 içeriğinde; “indirim verilecek aylar 5.maddede belirlenmiş olan ayların üzerine 1 yıl eklenip bulunur” şeklindeki açık hüküm gereği indirim yapılacak ayların (Haziran, Eylül, Ekim, Mart, Nisan, Mayıs) aynı şekilde uzayacak sözleşme yılı için de geçerli olacağının belirlendiği bilirkişi raporunun değerlendirilmesi sonrası, davacının 20/04/2015 başlangıç tarihli sözleşmeyi mayıs 2016 da sona erecek olmasına rağmen 90 gün önceden feshettiğine dair karşı tarafa ihtarname göndermeden ,bu şekilde sözleşmenin 1 yıl daha kendiliğinden uzamasını gözardı ederek başka bir tedarikçi ile anlaşması nedeniyle sözleşmenin feshedildiği açıkca tespit edildiğinden,alınan bilirkişi raporu taraf,mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli bulunmuştur. Bu nedenle yeni bir bilirkişi incelemesine gerek olmadığı ortadadır. Ayrıca sözleşmede genel işlem koşullarına aykırılık görülmediği gibi, her iki tarafın da tacir olduğu gözetilerek davalının basiretli bir tacir gibi davranması gerektiği de kabul edilmelidir. Davacı sözleşmeyi süresinden önce feshettiğinden davalı cezai şart ve eklerini sözleşme hükümleri gereğince talep edebilme hakkına sahip olmuştur. Davalının katılma yoluyla istinaf talebinin incelenmesinde ise, mahkemece 316,30 TL davalı alacağı konusunda davacının borçlu olmadığına hükmedildiğinden,davalının alacağının hesaplanmasında süre ve hesaplama tekniği açısından aykırılık görülmediğinden , davalının katılma yoluyla istinaf talebinin de reddi gerekir. Mahkemenin kararı usul ve hukuka uygun bulunmuştur. Bu itibarla,ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacının ve katılma yoluyla davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının ve katılma yoluyla davalının istinaf başvurularının HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine, Davacıdan alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 252,00 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 171,30 TL’nin talep halinde ilk derece mahkemesince davacıya iadesine, Davalıdan alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcı yatırılmadığından davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 11/05/2022