Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2402 E. 2021/3308 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/2402
KARAR NO: 2021/3308
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/09/2018
NUMARASI: 2017/255 E – 2018/767 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 09/12/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , yapılan açık yargılama sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; bağımsız denetim firmasına yaptırılan inceleme raporu uyarınca müvekkili şirketle gerçekte herhangi bir ticari ilişkisi bulunmamasına rağmen ,davalıya 144.944,00 TL ödeme yapıldığının anlaşıldığını, bunun üzerine davalının hesabına gönderilen bedelin iade edilmesi için ihtarname gönderildiğini, ödemenin yapılmaması nedeniyle Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalının dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına, davalı tarafın %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Ltd. Şti.’nin ortağı olduğunu, davacı çalışanları olduğunu sonradan öğrendikleri… ve …’ın müvekkilinin ortak olduğu şirket adresine gelerek araç almak istediklerini, araç bedelinin bir kısmının peşin, kalan kısmının vadeli olarak ödenmesi talep edildiğinden araç kaydına haciz konulması şartıyla ilki 27/08/2014 tarihinde, sonuncusunun 24/06/2016 tarihinde olmak üzere 9 adet araç satışı yapıldığnı,… ve …’ın … Ltd. Şti.’nden satın aldıkları araçların vadeli bakiye borçlarının ödeme zamanı geldiğinde çalıştıkları şirket olan … A.Ş’nden müvekkiline ve diğer şirket ortağı …’nin şahsi hesaplarına ödemeler gelmesi üzerine bu durum sorulduğunda bu paraların kendi maaş ve prim alacaklarına karşılık olarak davacı şirket tarafından gönderildiği bildirildiğinden ve müvekkili tarafından da bu hususta herhangi bir şüphe duyulmadığından sebepsiz zenginleşmesinin mümkün olmadığını, davacının hesaplarından 2.500,000,00 TL para transferini fark edememesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi, davacının basiretli bir tacir gibi davranmadığı ve olayın kendi kusurundan kaynaklandığını belirterek davanın reddini istemiştir. İlk derece mahkemesince, davacı şirket adına mal veya hizmet kabul etmeye yetkili olmayan …’e veya …’a bir kısım mal teslim edilmiş olmasının davacıyı borç altına sokmasının beklenemeyeceği ve şirket hesabından gönderilen paranın davalı açısından sebepsiz zenginleşme teşkil ettiği, incelemeye sunulan defter ve belgeler ile tüm dosya kapsamına göre, davacının takip ve dava tarihi itibariyle davalıdan 144.944, TL alacağının bulunduğu, alacağın likit olmadığı gerekçesiyle; davanın kabulü ile 144.944 TL asıl alacak yönünden davalının takibe vaki itirazının iptaline, takibin asıl alacak yönünden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına; icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; karara karşı, davalı vekili ve katılma yolu ile davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dairemizce ; davacı şirket çalışanları olan dava dışı … ve … tarafından kendi adlarına alınan araçlara istinaden şirket hesaplarından ödemelerin yapıldığı, davacı şirket adına mal veya hizmet kabul etmeye yetkili olmayan …’e veya …’a bir kısım mal teslim edilmiş olmasının davacıyı borç altına sokmasının beklenemeyeceği, bu durumda davacı şirket hesabından davalıya yapılan ödemelerin haklı bir sebebinin bulunmadığı dikkate alındığında, sebepsiz zenginleşen olarak davacıya karşı söz konusu zenginleşme tutarını ödemekle yükümlü olduğu anlaşılmakla, yeterli inceleme içeren bilirkişi kurulu raporunun hükme esas alınmasında usul ve hukuka aykırılık bulunmadığı; ancak alacağın likit ve hesaplanabilir olmasına rağmen, davacının icra inkar tazminatı talebi hakkında aksi gerekçe ile red kararı verilmesi nedeniyle istinaf konusu kararın bu yöndem usul ve hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle; davalının istinaf talebinin reddine, davacının katılma yolu ile istinaf talebinin kabulü ile yeniden esas hakkında; davanın kabulü ile 144.944 TL asıl alacak yönünden davalının takibe vaki itirazın iptaline, takibin asıl alacak yönünden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile itirazın iptal edilen kısmı üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz incelemesi sonucunda ; Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin Esas No: 2021/3174 Karar No: 2021/8195 sayılı ilamı ile ; “Uyuşmazlık; davacı şirketin hesabından davalının hesabına gönderilen paraların, davalı yönünden sebepsiz zenginleşme teşkil edip etmediği noktasında toplanmaktadır. Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir. (TBK’nın 77 ve ardından gelen maddelerindeki) düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır. Sebepsiz zenginleşme davası açılabilmesi için malvarlıkları arasında doğrudan doğruya bir ilişkinin bulunması, yani bir ‘’malvarlığı kayması’’nın olması şartı da aranmaktadır. Somut olayda; dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgeler, Bakırköy 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/552 E. 2019/630 K. sayılı kararı da incelendiğinde; davacı şirket çalışanları olan dava dışı … ve …’ın otomotiv işi ile uğraşan davalıdan 9 adet araç alımı yaptıkları, bu araç alımına ilişkin bedellerin bir kısmını peşin ödedikleri, kalan kısmını ise davacı şirket hesabından kendi maaş ve prim alacaklarına karşılık olduğunu söyleyerek davalının hesabına gönderdikleri, bu dosya ve kesinleşen ceza dosyasında alınan bilirkişi raporları ile de sabit olduğu üzere davacı şirket ile davalı arasında herhangi bir ticari ilişki ya da alım satım ilişkisinin olmadığı sabittir. Ne var ki, davalı, davacı şirket çalışanı olan dava dışı bu şahıslar ile araç alım satım ilişkisi kurmuş olup, dosya kapsamında da yer alan araç satış sözleşmelerinden de anlaşılacağı üzere dava dışı bu şahıslara 9 adet araç satışı yapmış ve bu araçlar dava dışı şahıslar ya da onların gösterdikleri kişiler adına tescil edilmiştir. Yine, ceza mahkemesi kararı incelendiğinde de görüleceği üzere, dava dışı şahısların işledikleri “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma” suçunda davalı ile el ve işbirliği yaptıkları hususunda bir bilgi ve belgenin de bulunmadığı, dava dışı sanıkların bu suçtan aldıkları cezaların kesinleştiği de açıktır. Bu durumda, davalı; araç alım satım ilişkisi nedeniyle dava dışı bu şahıslara araç devri edimini ifa etmiş olmakla, davacı şirket malvarlığı ile davalının malvarlığı arasında doğrudan bir ilişki bulunmamaktadır. Sebepsiz zenginleşmeden söz edilecekse, bu ancak davacı şirket ile dava dışı çalışanları arasında olabilir. Ayrıca, davacı şirket ile davalı arasında sözleşmesel bir ilişkinin de bulunmadığı açık olmakla, davacı şirketin dava konusu ettiği bedelleri davalıdan talep edemeyeceği nazara alınarak sonucuna uygun hüküm tesisi yoluna gidilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle bozulması üzerine,bozma ilamına uyulmasına karar verilerek, hukuki niteleme ile ,delillerin yeniden takdir ve değerlendirmesi yapılmıştır. Dairemizce uyulan bozma ilamı uyarınca, bozma ilamında yazılı sebep ve gerekçeler benimsenmekle , davalının , araç alım satım ilişkisi nedeniyle dava dışı bu şahıslara araç devri edimini ifa etmiş olmakla, davacı şirket malvarlığı ile davalının malvarlığı arasında doğrudan bir ilişki bulunmadığı,sebepsiz zenginleşmeden söz edilecekse, bunun ancak davacı şirket ile dava dışı çalışanları arasında olabileceği, davacı şirket ile davalı arasında sözleşmesel bir ilişkinin de bulunmadığı açık olmakla, davacı şirketin dava konusu ettiği bedelleri davalıdan talep edemeyeceği nazara alınarak HMK 353/1-b-3 maddesi gereğince ,yeniden esas hakkında “Davanın reddine ” ve İİK 67/2 maddesi uyarınca takipte alacaklı haksız ise de ,kötüniyetli olduğuna ilişkin delil bulunmadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK 353/1-b-3 maddesi gereğince: 1-Davanın reddine, 2-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine, 3-Alınması gerekli 59,30 TL harcın, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 1.750,57 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.691,27 TL harcın talebi halinde davacıya iadesine, (ilk derece mahkemesince yapılan bakiye karar harcı tahsili varsa,talep halinde mahsup veya iade işlemleri hakkında ilk derece mahkemesince karar verilesine) 4-Davacının yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,5-Davalının yapmış olduğu 40,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT uyarınca 17.719,68 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 7- Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısımların kararın kesinleşmesi halinde yatıran taraflara iadesine,İstinaf incelemesiyle ilgili olarak; Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, Davalının istinaf aşamasında yapmış olduğu 38,00 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Davalı istinaf aşamasında vekille temsil edildiğinden ve duruşma yapıldığından karar tarihindeki AAÜT uyarınca 2.550,-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine ,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Yargıtay incelemesiyle ilgili olarak ; Peşin alınan temyiz harcının temyiz eden davalıya Yargıtay ilamı uyarınca iadesine, Davalının temyiz aşamasında yapmış olduğu 73,00 TL temyiz yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Dair oy birliği ile HMK 361 maddesi uyarınca gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay’da temyiz hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup usulen anlatıldı.09/12/2021