Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2398 E. 2021/3019 K. 17.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/2398
KARAR NO: 2021/3019
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/07/2021
NUMARASI: 2019/200 E – 2021/494 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 17/11/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı … ve …’un sahibi ve aynı zamanda yetkilisi olduğu diğer davalı şirket arasında davaya konu alacağın doğduğu 01/07/2014 tarihli protokol başlıklı bir adet ortaklık sözleşmesinin imzalandığını, Protokolün 3. maddesi uyarınca mülkiyeti müvekkiline ait olan Afyonkarahisar, Sinanpaşa İlçesi, … Köyü, … Mevkiinde kain tapuda … pafta, … parselde kayıtlı 7.800 m2 yüz ölçümlü tarla vasıflı gayrimenkulün davalılara 350.000,00 TL bedelle satıldığını, tapu devrinin mümkün olmadığını, fakat devre ilişkin vekaletnamenin davalılara teslim edildiğini, bu şekli ile satış işleminin gerçekleştirildiğinin karar altına alındığını, yapılan bu satış işlemine ilişkin gayri- menkul bedeli olarak 3 adet çekin müvekkiline verildiğini, 7a maddesinde; yine mülkiyeti müvekkiline ait Afyonkarahisar ili, Sinanpaşa ilçesi, … köyünde kain … ada …, … ve … parselde kayıtlı gayrimenkuller üzerinde akaryakıt istasyonu ve ticari alanlardan oluşan projelerin geliştirilmesi vs hususlarda ortaklık yapılacağı, belirtilen gayrimen- kulün 1/2 payının davalı …’a devredileceği, 7b maddesinde taşınmazın devredilen 1/2 payının bedelinin 3.250.000 TL olduğu ve bir kısmının davalı şirket adına kayıtlı taşınmazlar ile kalan kısmının taksitler halinde ödeneceği, 9. Maddesinde ise tarafların sözleşmeyi ihlali durumunda 200.000 USD cezai şart ödenmesinin kararlaştırıldığını, Tarafların daha sonra tekrar bir araya gelerek 02/11/2014 tarihli gayrimenkul satış ve borç tasfiye protokolünü ve 01/07/2014 tarihli ek protokolü imzaladıklarını, bunun dışında 3 adet daha ek protokol imzaladıklarını, Müvekkilinin Afyonkarahisar ili, Sinanpaşa ilçesi, … köyünde kain … ada …, … ve … parselde kayıtlı gayrimenkullerin tapudan devrini davalılara yaptığını, … parselde kayıtlı gayrimenkulün devri için de vekaletname verdiğini, buna göre tarafların 02/11/2014 tarihli borç tasfiye protokolü ile buna ek olarak yapılan 03/11/2014 ve 19/01/2015 tarihli protokoller nedeniyle birbir- lerinden alacaklarının kalmadığını, Müvekkilinin davalılardan 01/07/2014 tarihli protokol gereği toplam 700.000,00 TL alacağı ile süresi içinde edimi ifa etmeme nedeniyle 200.000,00 USD alacağının bulunduğunu beyanla, 200.000,00 USD cezai şart alacağının ödeme tarihindeki fiili kur üzerinden sözleşmede belirtilen 1 yıllık sürenin sona erdiği tarih olan 02/11/2015 tarihinden itibaren işleyecek döviz cinsi en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile müvekkiline ödenmesine, yargılama giderlerleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Dava konusu olayda iki şahıs arasındaki borçlanma ve taahhüt sözleşmesi söz konusu olup ticari iş niteliğinde bir iş bulunmadığını, bu nedenle mahkemenin görevsiz olduğunu, Dava konusu edilen protokolün esasen davacı tarafından ihlal edildiğini, Fethiye … Noterliği’nin 10/10/2014 tarih ve …, …, … yevmiye numaralı muva- fakatnamelerin davacı …’a verilmiş olduğunu, müvekkilinin gayrimenkullerin devri için gerekli olan yükümlülüklerini 10/10/2014 tarihi itibariyle yerine getirdiğini, Davacının bu muvafakatnameler ile resmi mercilere başvurmak yerine, muvafakatna- meden 4 yıl sonra, teminat senetti olarak verilen bir senedi, kambiyo takibine konu ederek protokolü ihlal ettiğini, Davacının söz konusu gayrimenkulleri devralmamasının müvekkilinden kaynaklanmadığını, Talep edilen cezai şartın fahiş miktarda olduğunu beyanla öncelikle davanın reddine, aksi halde cezai şart miktarının indirilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bıra- kılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi’nce: “1-Mahkememizin görevsizliğine, HMK 114/1-c ve HMK 115/2 md. uyarınca davanın usulden reddine, 2-HMK’nın 20/1 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık hak düşürücü süre içerisinde taraflarca mahkememize başvurularak talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, aksi takdirde mahkememizce ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine” karar verilmiştir. İstinaf Başvurusu: Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; görevsizlik kararı ile birlikte vekalet ücreti ve yargılama giderine de hükmedilmesi gerekirken, ilk derece mahkemesince bu hususların ek karar ile belirlenmesine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, adi ortaklık sözleşmesinde kararlaştırılan cezai şarta ilişkin tazminat talebine ilişkin olup 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra 05/042019 tarihinde açılmıştır. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre; bir davanın ticari dava sayılması için, uyuşmazlık konusu işin, taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Yine, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19. maddesinin ikinci fıkrası gereğince, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. 6335 Sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5 inci maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemeleri’nce görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi gereğince kamu düzenine ilişkin olduğundan, ilk derece mahkemesi, istinaf ve temyiz aşamasında re’sen incelenir. Buna göre ;davacının ve davalı tarafın ticaret sicil kayıtlarının, esnaf oda kayıtlarının, vergi kayıtları ve vergi matrahlarının getirilmesi, hangi usule göre defter tuttuğunun, Bakanlar Kurulu kararnamesindeki gelir sınırına göre işletmelerinin esnaf işletmesi veya tacir kapsamında kalıp kal- madığının araştırılması, buna dair delillerin toplanarak karar yerinde tartışılması, neticede tarafların tacir vasfı taşıması halinde Ticaret Mahkemesi’nde yargılamaya devam olunması, tacir vasfının bulun- maması halinde de Asliye Hukuk Mahkemesi’ne görevsizlik kararı verilmesi gerekmektedir. Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı … gerçek kişi olup davalı … ise diğer davalı dırımındaki … Şti’nin yetkilisidir. Ancak tarafların ticaret sicil kayıtları dosyaya celp edilmemiş, usulünce tacir araştırması yapılmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalının istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK 353/1-a-6 md gereğince tespit edilen eksiklikler yeniden yargılama gerektirdiğinden dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla,yukarıda izah edilen şekilde, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 17/11/2021