Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2393 E. 2022/1335 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/2393
KARAR NO: 2022/1335
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/06/2021
NUMARASI: 2019/209 E – 2021/458 K
DAVALARIN KONUSU: İtirazın İptal
KARAR TARİHİ: 28/04/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili asıl dava ve birleşen dava dilekçesinden özetle; davacı şirket ile davalı şirket arasında Televizyon Dizisi Yapım Sözleşmesi ve Gelir Paylaşımı sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmeler tahtında dizinin yurtdışı satışlarından elde edilecek gelirin yarı yarıya paylaşılmasına karar verildiğini, dizinin yurtdışı satışlarının … A.Ş. tarafından yapılan satışlara istinaden davalının, satış tutarı + kdv tutarında faturayı … A.Ş. ye düzenlediğini, bu faturaya istinaden temsilci … A.Ş nin yalnızca satış tutarının davalı payı olan %50 si ile faturada gösterilen kdv tutarının tamamını davalıya ödediğini, geriye kalan satış bedelinin %50 lik kısmını davacıya ödediğini, davalının iflas talebi ile mahkemeye başvurduğunu, bu tarihten itibaren … A.Ş nin davacıya düşen ödemelerini davalı borçluya yapmaya başladığını, iflas davasının kötü niyetle açıldığını, davalının borca batıklığının tespit edilemediğini, faturaların davalıya tebliğ edildiğini herhangi bir itirazda bulunulmadığını davalı borçlu tarafından davacının payına düşen alacağın ödenmemesi sebebi ile asıl davada İst. … İcra Müdürlüğünün … sayılı, birleşen davada da İst … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyaları ile icra takibi yaptıklarını davalının itirazı sebebi ile takibin durduğunu bildirerek, asıl ve birleşen davada; itirazın iptaline takibin devamına, davalının takip konusu alacağın %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı davalı vekili tarafından asıl ve birleşen davaya ilişkin cevap dilekçesinde; davaya dayanak edilen icra takiplerinin nedeninin belli olmadığını, icra takibine dayanak yapılmayan belgelerin itirazın iptali davasında delil olarak kullanılamayacağını, taraflar arasında akdedilen 30/12/2016 tarihli gelir paylaşımı sözleşmesi uyarınca davalı şirketin davacıya bir ücret ödeme borcu bulunmadığını, kendilerine borç ve husumet yöneltilemeyeceğini, takibe konu alacağın borçlusu olmadığını, İst. 13. ATM nin 2017/615 Esas sayılı dosya nezdinde alınan karar ile muhafaza tedbirleri başlıklı kararı ile ödemenin davalı tarafından yapılmayacağının açıkça belirtildiğini, aksi düşünüldüğünde dahi borca batık olması nedeniyle İst. 13. ATM’nin 2017/615 sayılı dosyasında iflas başvurusunda bulunduklarını bildirerek davanın reddine, %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında, davacı alacaklı tarafça davalı borçlu hakkında 29/06/2018 tarihli 2 adet faturaya dayalı olarak 210.794,69-TLnın tahsiline yönelik yapılan ilamsız takibin itiraz sonucu durdurulduğu anlaşılmıştı. İstanbul … İcra Müdürlüğü nün … sayılı dosyasında davacı alacaklı tarafça davalı borçlu aleyhine 6 adet faturaya dayalı toplam 622.336,80-TL asıl alacak, 16.938,76-TL işlemiş faiz olmak üzere 639.275,56-TLnın tahsiline yönelik ilamsız takibin itirazla durdurulduğu belirlenmiştir. İstanbul 13. ATM nin 2017/675 esas sayılı dosyasında, 18/12/2017 tarihli muhafaza tedbirleri kapsamında … dizisine ilişkin olarak davacı iflas talebinde bulunan … şirketi ile … arasında imzalanan 15/10/2014 tarihli sözleşme kapsamında 3. Şahıs … tarafından komisyon bedeli düşüldükten sonra bakiye miktarı 3. Şahıs … tarafından aynı şekilde …bank şubesindeki hesaplara aktarılmasına, … tv yapılan ödemelerin bu hesaptan yapılmasına, her nekadar davacı şirketin 3. Şahıs … ve … tv arasında 30/12/2012 tarihli sözleşme ile davacı şirket gelir giderlerinin kontrol edilmesi açısından 3. Şahıs tarafından doğrudan … tv para aktarımı denetim dışı kalmakla şeklinde karar oluşturulduğu görülmüştür. Mahkeme, davacının ve davalının incelemeye sunulan ticari defterlerinin TTK ve HMK ‘nun 222. maddesi uyarınca usulüne uygun şekilde tutulduğu sahipleri lehine delil vasfında bulunduğu davacının İstanbul … müdürlüğünün … sayılı ve … e sayılı dosyasında icra takibine konu ettiği faturaların davacı ve davalının kayıtlarında yer aldığı, davacının takip tarihinden itibaren davalıdan takibe konu ettiği takip tutarları kadar alacağının mevcut olduğu, taraflar arasındaki ticari ilişkinin dava tarihinden sonra da devam ettiği, dava dışı … yapımcılık firmasının davalı … firması hesaplarına … hak ediş … dizisi açıklamalı 22/11/2018- 27/12/2018 tarihleri arasında hak ediş bedeli olarak toplam 221.273,26-USD Eft ödemesi yaptığı, bu ödemelerin 11/12/2018 -31/12/2018 tarihleri arasındaki hak edişlere ilişkin olduğu ve toplam bedelinin de 1.176.285,40-TL olduğu, icra takiplerinden sonraki yeni dönem için yeni faturaların düzenlendiği, takipten sonra devam eden ilişkideki faturalar sebebi ile İst 13. ATM nin 2017/615 e sayılı dosyasında alınan muhafaza tedbirleri kapsamında yeni döneme ilişkin ödemelerin yapıldığı bu ödemelerin icra takip dosyalarındaki alacağa ilişkin yapılmadığı, takipten sonra yapılan ödemelerin yine takipten sonra devam eden ticari ilişkiye ait olduğu, takip tarihi itibariyle tespit edilen davacı alacaklarının dava tarihi itibariyle de devam ettiği hüküm vermeye elverişli denetime açık bilirkişi raporundan anlaşıldığı,asıl davada davalının itirazının 210.794,69-TL üzerinden iptali ile birleşen davada ise davalının itirazının 622.336,80-TL üzerinden iptali ile davalının takipler öncesi temerrüde düşürülmediği ,alacakların ise likit olduğu gerekçesiyle; “1-Asıl davada- davanın kabulüne, itirazın iptaline, takibin 210.794,69-TL üzerinden devamına, asıl alacak 210.794,69-TL ye takip tarihinden itibaren davacının talebini aşmamak üzere yasal faiz uygulanmasına,kabul edilen alacak miktarı üzerinden hesap edilen 42.158,93-TL %20 tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, Birleşen davada- davanın kısmen kabulüne, itirazın kısmen iptaline, takibin 622.336,80-TL üzerinden devamına, asıl alacak 622.336,80-TL ye takip tarihinden itibaren davacının talebini aşmamak üzere yasal faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine” karar vermiştir. Kararı birleşen davalarda davacı vekili ile davalı vekili istinaf etmiştir. Birleşen dava davacı vekili istinaf dilekçesinde; sözleşmenin 8.maddesinde temerrüdün şartlarının belirlendiğini,bu nedenle davalının temerrüde düşmesine rağmen takipteki işlemiş faiz talebinin reddi kararının yerinde olmadığını belirterek kararın bu yönüyle kaldırılmasını talep etmiştir. Asıl ve birleşen davada davalı vekili istinaf dilekçesinde; taraflar arasında akdedilen 30.12.2016 tarihli gelir paylaşımı sözleşmesi (“protokol”) uyarınca, davalı şirketin davacıya bir ücret ödeme borcu bulunmadığını, davacının başlatmış olduğu icra takibi ile davalı şirkete borç ve husumet yöneltilemeyeceğini,protokol hükümlerine göre davacının dizilerin yurtdışına satışları uyarınca hak kazandığı alacakların “temsilci” tarafından şirkete yani davacıya yapılacağını,davacı şirketin takibe konu edilen alacakların borçlusu olmadığını, açılış kapanış kaydı bulunan ve içeriği birbirini doğrulayan davalı şirket ticari defter ve kayıtlarının sahibi aleyhine delil olarak kullanılamayacağını,davalı şirket defter ve kayıtlarına göre düzenlenen bilirkişi raporunun hükme esas alınması suretiyle hüküm kurulamayacağını, davacının icra takibinde dayanmadığı belgelere itirazın iptali davasında dayanamayacağını,bu hususa dikkat edilmeden düzenlenen bilirkişi raporunun hükme esas alınması hatalı olduğunu,davalı şirketin iflas başvurusu sonucunun bekletici mesele yapılmadığını,buna dair kararın temyiz aşamasında olduğunu,icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini,kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararların kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Davacı tarafça asıl ve birleşen davada ödenmeyen gelir payı alacaklarına dair fatura alacaklarının davalıdan tahsiline yönelik yapılan takiplere karşı davalının itirazlarının iptali ve icra inkar tazminatı talep edilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşme gereği davacıya ödenmesi gereken gelir payının ödenmediği asıl ve birleşen davaya konu takiplerde ileri sürülmekle,tarafların ticari defterlerinin bilirkişi incelemesi sırasında usulüne uygun tutulduklarının belirlendiği,taraflar arasındaki ilişkinin devam etitği,davalının yaptığı ödemelerin asıl ve birleşen davadaki takiplere dayanak fatura alacaklarına ilişkin olmadığı,davacının asıl ve birleşen davadaki gelir payı fatura alacaklarının ödendiğine dair davalı tarafça ödeme belgesi sunulmadığı gibi,bu faturaların ödendiğine dair kayıtlara rastlanmadığı,davacının asıl ve karşı davaya konu faturalara dair asıl alacaklarının takibe konu faturalar kadar olduğu belirlenmiştir.Davalının asıl ve birleşen dava ve takiplerde takip öncesi temerrüde düşürüldüğüne rastlanmamıştır. Birleşen davada davacı vekili hernekadar sözleşmede temerrüdün hüküm altına alındığına dair 8.madde bulunduğunu bildirmiş ise de. sözleşme 8.madde ibaresinin genel anlamda belirlendiği görülmekle, birleşen davada (sadece birleşen davada işlemiş faiz istenildiği görülmekle) takip öncesi temerrüd tespit edilememiştir. Davacının buna dair istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Davalı sözleşme ve protokolde temsilci olarak belirlenerek ,buna dair ödeme yükümlülüklerinin hem kendi alacağı,hemde davacı alacağı olarak ne şekilde ödeneceğine dair hükümlerin açıkça sözleşme ve protokolde belirtilmesi karşısında,,asıl ve birleşen davada davalıya husumet yöneltilmesinde aykırılık görülmemiştir. Davacı asıl ve birleşen davada sözleşme,protokol ve faturalara dayandığından,bu dayanak belgeler gereği tarafların ticari defterlerinde inceleme yapılarak bilirkişi raporu alınması ,bu bilirkişi raporunun ise hükme dayanak yapılmasında hukuka aykırılık görülmemiştir. Açılan iflas davası sonrası kararın temyizde olduğu davalı tarafça bildirilmekle,iflas davasının borca batıklık olmadığından reddine karar verildiği anlaşıldığından,bu aşamada sonucunun beklenilmesinin davaya katkısı olmadığı da değerlendirilmiştir. Çünkü iflasın açılması ile hukuk davalarının İ.İ.K 194/1. maddesi uyarınca ikinci alacaklılar toplantısının 10 gün sonrasına kadar duracağı öngörülmüştür. Müflisin davalı olduğu hukuk davaları yönünden, iflas idaresi, alacaklıları tahkik ederken, bu alacağı davalı (çekişmeli) alacak olarak sıra cetveline geçirir. Bu alacağın, dolayısıyla davanın kabul edilip edilmeyeceği hakkındaki karar, ikinci alacaklılar toplantısında verilir. Bir hukuk davasının kayıt kabul davasına dönüşmesi için davalının iflas etmesi, iflas idaresinin de dava konusu alacağı iflas masasına kabul etmemesi gerekir. İkinci alacaklılar toplantısında, alacak iflas masasına kesin suretle kayıt ve kabul edilmiş ise dava konusuz kalacaktır. Alacak kısmen veya tamamen reddedilmiş ise, davaya alacağın iflas masasına kayıt ve kabulü davası olarak devam edilecektir. Somut davada iflas davasının reddine karar verildiği açık olmakla,iflas kararı verilmediğinden bu aşamada sonucunun davaya katkısı bulunmamaktadır Davalının asıl ve birleşen dava hakkındaki istinaf talepleri de yerinde değildir.Mahkemenin asıl ve birleşen daya yönelik kararı usul ve hukuka uygun bulunmuştur. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacının birleşen davaya yönelik,davalının asıl ve birleşen davaya dair istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının birleşen davaya yönelik, davalının asıl ve birleşen davaya dair istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine, Davacıdan alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 118,60 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 37,90 TL’nin talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine, Davalıdan asıl ve birleşen dava için alınması gereken 56.911,2‬0 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 14.227,79 TL’nin mahsubu ile bakiye 42.683,41 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 361.madde uyarınca gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.28/04/2022