Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2370 E. 2022/1886 K. 21.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/2370
KARAR NO: 2022/1886
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/02/2021
NUMARASI: 2018/373 E – 2021/135 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 21/06/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahke- mesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının ticarethanesinde kullanılacak elektrik enerjisinin temini için taraflar arasında abonelik sözleşmesi imzalandığını, daha sonra adres değişikliğini içerir yeni bir sözleşme yapıldığını ve davanın … tesisat numarası ile elektrik kullanmaya başla- dığını, sarf olunan enerji bedeline ilişkin faturalar ödemediğinden davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası üzerinden ilamsız takibe girişildiğini, davalının itirazı nedeniyle takibin durduğunu beyanla itirazın iptaline, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin “tacir” sıfatı bulunmadığından mahkemenin görevsiz olduğunu, hiçbir şekilde davacı kuruma borcunun olmadığını, 2007 ve 2008 senesine ait olan alacakların zamanaşımına uğradığını, 5 yıllık zamanaşımına tabi olan elektrik borcu için icra takibine girişilmesinin yasal olmadığını, davacı tarafın icra takibine girişmesine rağmen takip talebine herhangi bir faturanın eklenmediğini, müvekkilinin hiçbir şekilde elektrik borcunun bulunmadığını, elektrik borcunun bu kadar yıl bekletilmiş olmasının ve elektriğinin kesilmemiş olmasının hayatın olağan akışına ters olduğunu, takip ve dava konusu faturaların tebliğ edilmediğini beyanla davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesi’nce: “1-Davanın kısmen kabulü ile davalı tarafından istanbul … icra dairesinin … esas sayılı icra dosyasına yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 7.717,90 TL asıl alacak, 6.369,30 TL gecikmiş gün faizi, 1.146,47 TL gecikmiş gün faiz KDV’si olmak üzere toplam 15.233,67 TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, 2-Asıl alacak miktarı olan 7.717,90 TL’nin %20’si oranında hesap olunan 1.543,58 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine ” karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu: Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Davalı “tacir” değil, “tüketici” olduğundan Tüketici Mahkemesi’nin görevli olduğunu, bu husustaki itirazlarının değerlendirilmediğini, Talep edilen alacağın 23/05/2007-24/04/2008 tarihleri arasında sarf olunan enerji bedeline ilişkin olduğunu, icra takibine 28/04/2015 tarihinde girişildiğini, davanın ise 27/04/2018 tarihinde açıldığını, 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi alacak zamanaşımına uğradığı gibi itirazın iptali talepli davanın da 1 yıllık süre geçirildiğinden sonra açıldığını, davanın “itirazın iptali” olarak değil , bu nedenle davanın ancak “alacak davası” olarak devam edebileceğini, İcra takip talebinde herhangi bir faturanın ekli olmadığını, müvekkiline elektrik borcu olmadığının bildirildiğini ,mahkemenin de herhangi bir fatura arayışına girmediğini, Bilirkişi raporunda , faturaların son ödeme tarihini baz alınarak ,25/03/2007 tarihinden itibaren dava tarihine kadar borç hesabı yapıldığını, kaldı ki borçlu olduğu iddia edilen cihaz ile ala- kalı aynı abone numarası ile 3. Şahıslara abonelikler tesis edildiği duyumunun mahkemeye iletildiği bu konuda da hiçbir araştırma ve inceleme yapılmadığını, Bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiş ise de hiçbir itirazlarını giderilmediğini, raporun da gerekçelendirilmediğini, özellikle zaman aşımı itirazının değerlendirilmediğini, esasen davalının borçlu olmadığını, ancak davacının yıllarca parasını almadığı halde elektriği kesmediğini, Davalının hiçbir kötü niyetinin olmadığını hakkını aradığı halde kötü niyet tazminatına hükmedildiğini beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, İİK 67 maddesine dayalı itirazın iptali talebine ilişkindir. Dosya içinde mevcut İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının tetkikinde; alacaklı … tarafından davalı … aleyhine … nolu abonelikten kaynaklanan 23/05/2007- 14/12/2008 dönemine ilişkin 13 adet elektrik tüketil fatura- sından kaynaklanan 7.717,90 TL enerji bedeli + 12.738,59 TL gecikmiş gün faizi + 2.292,94 TL faizin KDV’sinden ibaret toplam 22.749,43 Tl alacağın tahsili talebiyle 15/04/2016 tarihinde icra takibine girişildiği, borçlunun süresi içinde ibraz ettiği dilekçe ile takibe ve borca itirazda bulunması üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Mahkemenin görevi yönünden; Dava tarihi itibari ile yürürlükte olan 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesine göre “Tüketici”: ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, “Tüketici İşlemi”: mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder. 6502 Sayılı Yasanın 73. maddesi “bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa Tüketici Mahkemelerinde bakılacağı”nı öngörmüştür.Bir hukuki işlemin sadece 6502 Sayılı Yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığı Tüketici Mahkemesi’nde görül- mesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 Sayılı Yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin “tüketici” olması gerekir. Diğer yandan 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre; bir davanın ticari dava sayılması için, uyuşmazlık konusu işin, taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mah- kemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Yine, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19. maddesinin ikinci fıkrası gereğince, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. 6335 Sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5 . maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemeleri’nce görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi gereğince kamu düzenine ilişkin olduğundan, ilk derece mahkemesi, istinaf ve temyiz aşamasında re’sen incelenir. Eldeki davada; davacı ticaret şirketi, davalı ise gerçek kişidir. Dosya içinde mevcut delillere göre, davacının söz konusu işletme ile ilgili ticaret sicili kaydı bulunmadığı,ancak … sicil numarası ile İstanbul Balık Satıcıları Esnaf Odası’nın aktif üyesi olarak kayıtlı olduğu, uyuşmazlığın mutlak ticari davalar arasında sayılmadığı, davalı taraf tacir olsa bile davacının “tacir” veya “tüketici “niteliği bulunmadığından davanın Asliye Hukuk Mahkemesi’nce görülmesi gerekirken görevsiz olan Ticaret Mahkemesi’nce yargılamaya devam olunarak hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur. Açıklanan nedenlerle;davalının istinaf başvurusunun kabulü ile kararın HMK 353/1-a-3 maddesi uyarınca kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf talebinin kabulü ile HMK 353/1-a-3 maddesi uyarınca ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına ve dosyanın, görevli Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesini temin için ilk derece mahkemesine iadesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa talep halinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 21/06/2022