Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2354 E. 2021/2864 K. 27.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/2354
KARAR NO: 2021/2864
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 18/10/2021
NUMARASI: 2021/696 Esas
DAVANIN KONUSU: Kayyım Atanması
KARAR TARİHİ: 27/10/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı tarafça temsil yetkisine sahip olan davalıların ortaklığın yükümlülüklerine yerine getirmediği iddiası ile ihtiyati tedbir yoluyla ortaklığın temsil yetkisinin kendisine verilmesini, bu mümkün olmazsa davacı ile birlikte müşterek imza yetkisi olmak üzere kayyum atanmasını talep ve dava etmiştir. Mahkeme, asıl uyuşmazlığı çözecek nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilmesine hukuken imkan bulunmadığı gibi taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği, istemde HMK 389 ve devamı madde hükümlerinde ön görülen koşullar gerçekleşmediğigerekçesiyle ” İhtiyati tedbir isteminin bu aşamada reddine” ilişkin 14/10/2021 tarihli ara karar verdikten sonra ,davacı vekilince adi ortaklığa bağımsız kayyım heyeti atanmasını talep etiği,dosya kapsamında değişiklik olmadığı,davacınnı tedbir talebinin asıl uyuşmazlığı çezecek nitelikte olduğu ve yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle 18/10/2021 tarhli ara kararla “Davacının ihtiyati tedbir isteminin koşulları bulunmadığından reddine ” Kararı davacı vekili istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde;davalı ortakların haksız eylemleri nedeniyle adi ortaklığın mali hareket alanının kısıtlandığını,adi ortaklık gelirlerinin ödenmesi gereken borçlara aktarılmasının yapılamadığını,bu nedenle projenin durma noktasına geldiğini,temerrüde düşülme durumunun oluşabileceğini,ayrıca ihale makamına karşı kusurlu duruma gelineceğini belirterek ciddi bir zararın doğumunun engellenmesi için ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleştiği ileri sürülerek adi ortaklığa tarafsız ve bağımsız bir kayyım heyeti atanması gerektiğinden talebin reddine ilişkin kararın kaldırılarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Davada davalıların temsil yetkilerinin kısıtlanarak temsil ve imza yetkisinin davacıya verilmesi yada adi ortaklığa bağımsız kayyım atanması talep edilmiştir. Türk Borçlar Kanunu’nun 629.maddesine göre; ”Ortaklık sözleşmesiyle ortaklardan birine verilen yönetim yetkisi, haklı bir sebep olmaksızın, diğer ortaklarca kaldırılamaz ve sınırlanamaz. Ortaklık sözleşmesinde yetkinin kaldırılamayacağına ilişkin bir hüküm bulunsa bile, haklı bir sebep varsa, diğer ortaklardan her biri yönetim yetkisini kaldırabilir. Haklı sebepler, özellikle yönetici ortağın görevini aşırı ölçüde ihmal etmesi veya iyi yönetim için gerekli olan yeteneği kaybetmesi durumlarında vardır.” Buna göre; ortaklık sözleşmesiyle ortaklardan birine verilen temsil ve yönetim yetkisinin haklı bir sebep olmaksızın diğer ortaklarca kaldırılamayacağı ve sınırlandırılamayacağı kabul edilmekte ise de, aynı maddenin ikinci fıkrasında, haklı bir neden olması halinde diğer ortaklardan her birinin yönetim yetkisini kaldırabileceği öngörülmüştür. O halde; davacı tarafça temsil yetkisine sahip olan davalıların ortağın yükümlülüklerini yerine getirmediği, ortakları ve ortaklığı zarara uğrattığını ve ihtiyati tedbir yoluyla ortaklığa kayyım atanmasını talep ettiğine göre ihtiyati tedbir talebinin kabulü “yaklaşık ispat koşulu”nun yerine getirilmesine bağlıdır. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlamakla yükümlüdür. (Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 2018/5411E.- 2019/1718 K.) Söz konusu davada adi ortaklığa kayyım atanmasına konu iddialara yönelik talep hakkında yaklaşık ispata dair delillerin sunulmadığı, davalıların kötüniyeti olduğuna ilişkin iddiaların yargılama ve bu süreçteki sunulacak tüm delillerle ayrıca değerlendirilmesi gerektiği gözetilerek, mahkemenin kayyım atanmasına dair ihtiyati tedbir talebinin reddi kararı usul ve hukuka uygun bulunmuştur. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, istinaf eden davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 118,60 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 59,30 TL talep halinde davacıya iadesine, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 27/10/2021