Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2349 E. 2021/2969 K. 10.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/2349
KARAR NO: 2021/2969
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/03/2021
NUMARASI: 2020/429 E – 2021/279 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 10/11/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı şirketin de dahil olduğu adi ortaklık tarafından … Mahallesi, … Asfaltı, … Pafta, … Parselde kayıtlı taşınmaz üzerine … isimli konut ve AVM Projesi inşaatı işi üstlenildiğini ve arsa maliki olarak davalılara tesliminin yapıldığını, inşaat sonucu oluşan binada hasılat paylaşımı ve bina yönetimine ilişkin … A.Ş. isimli şirket kurulduğunu ve davacı şirketin de bu şirketin %15,6 hissesine sahip olduğunu,davacı şirketin ticari olarak zor duruma düşmesi nedeniyle borçların ödenebilmesi için … hisselerinin davalılara devri için görüşmeler yapıldığını, ayrıca davacı şirketin dava dışı 3. kişi …’a olan 229.820 USD tutarındaki borcunun da söz konusu hisse devir bedelinden düşülerek davalılarca ödenmesi hususunda anlaşmaya varıldığını ve buna ilişkin 30/01/2018 tarihli Alacağın Devri sözleşmesi imzalandığını, davacı şirket ile 3. kişi … arasındaki protokolde davacı şirketin borcunun 601.759,00 USD olduğu hususunda mutabık kalındığını ve davacı şirket tarafından …’ın kızına iki adet taşınmaz devri yapılarak taşınmaz bedellerinin borçtan düşüldüğünü, bakiye 229.820 USD tutarındaki borcun ise 30/01/2018 tarihli alacağın devri sözleşmesi uyarınca davalılar tarafından …’a ödenmesi hususunda anlaşıldığını, taraflarına ödemenin yapılmış olduğunun söylenmesine rağmen herhangi bir ödeme belgesi gönderilmediğini, davalılarca yapılacak ödeme ile davacı şirketin …’a olan borçlarının ödenmiş olmasına rağmen …’ın yetkilisi olduğu … A.Ş. lehine keşide edilen 20/01/2018 tarihli protokolde yazılı olan 3 adet çekin davacı şirkete iade edilmeyerek yazdırıldığını, sonrasında ise İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas dosyası ile davacı şirket aleyhine kambiyo takibine girişildiğini, bu takibe karşı İcra Mahkemesine yapılan borca itirazlarının ise davalılarca işbu dava konusu ödeme belgelerinin bulunmaması ve yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle reddedildiğini, davalıların sözleşmeye aykırı fiilleri nedeniyle davacı şirketin icra takibine maruz kaldığnıı ve ticari hayatı içerisinde ilk defa çekleri yazdırıldığını, bu nedenle ticari olarak da zor durumda kaldıklarını, bankalar nezdinde sakıncalı şirket konumuna düştüklerine ve davacı şirket ve yetkilerine karşı dava ve icra takipleri ile muhatap olunarak çok ciddi zararları oluştuğunu, bu nedenlerle davalılarca 3. kişiye yapılması gereken 229.820 USD tutarındaki ödemenin yapılmaması nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 2.000 USD’nin 3095 Sayılı Kanun’un 4/a maddesi uyarınca işlemiş faizi ile birlikte fiili ödeme günündeki kur üzerinden davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davalılarca 3. kişiye yapılması gereken ödemenin yapılmaması nedeniyle davacı şirketin uğramış olduğu zararlardan fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000 TL’nin ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekilinin 13/10/2020 tarihli cevap dilekçesi ve dava dilekçesinde özetle; davacı Şirketin, ortağı diğer iki yüklenici şirket ile birlikte davalıya ait olan arazide bir proje geliştirdiğini ve hasılat paylaşımı modelli kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile inşaatı tamamladığını, … adıyla anılan konut ve dükkan karışık kullanımlı projenin konut bölümü taraflarca paylaşıldığını, çarşı kısmındaki dükkanlar ise ortak mülkiyetli olarak kullanıldığını, elde edilen kira gelirlerinin paylaşıldığını, ancak, inşaatın sonlarına doğru, davacı şirketin mali zorluk içerisine girdiğini ve başta iskanın alınması olmak üzere birçok yükümlülüklerini geç yerine getirdiğini, davacı, paylı müikiyetli olarak işletilen çarşı bölümündeki yükümlülüklerini de yerine getiremediğini, anılan çarşının işletilmesi için kurulan … A.Ş.’nin yönetiminde de sorunların baş gösterdiğini, dava dışı … ile davacı arasında ise tamamen farklı bir inşaat projesi nedeniyle ihtilaf çıktığını, … şirketinin davacıdan olan alacaklarının teminatı olarak davacıya ait … çarşısındaki mülkler üzerine (paylı mülkiyet payları üzerine) ipotek tesis ettiğini, …ın alacağını tahsil için başlatmış olduğu işlemler esnasında kendisi taraflar arasında bir sulh sağlama girişiminde bulunduğunu ve tarafların bir araya geldiğini, yapılan toplantıda hem davacının … Yapısındaki ortaklığının sonlandırılması (hem paylı mülklerinin devir edilmesi hem de şirket hisselerinin devir edilmesi), hem de …ın alacağına kavuşmasının amaçlandığını, bu toplantıda konuşulan konular bir metin haline getirilmiş ve toplantıya katılanlar arasında centilmenlik anlaşması olarak imzalandığını, Metinde düzenlenen konuların çoğu gayrimenkulün aynına ilişkin olduğunu ve metinin şekil yönünden de noksan olduğunu, taraflar her ne kadar bu metnin imzası sonrasında hukuken bağlayıcı bir sözleşme imzalama konusundaki niyetlerini ortaya koymuşsa da bu şekilde bir sözleşmenin imzalanamadığını, bu nedenle öncelikle davalı için bağlayıcılığı olmayan “Alacağın Devri Sözleşmesi” başlıklı metni kabul etmediklerini, bu metnin hukuken sonuç doğurmaya elverişli bir metin olmadığını beyan ettiklerini, “İstanbul İli Bayrampaşa İlçesi … Mahallesi … Asfaltı … Pafta … Parsel Dış Kapı No :… Bağımsız Bölüm 153’te kayıtlı olan taşınmaz Müvekkil Şirket tarafından 12.02.2018 tarihinde …’a, İstanbul İli Bayrampaşa İlçesi … Mahallesi … Asfaltı … Pafta … Parsel Dış Kapı No :… Bağımsız Bölüm …’te kayıtlı olan taşınmaz Müvekkil Şirket tarafından 02.02.2018 tarihinde …’a, İstanbul İli Bayrampaşa İlçesi … Mahallesi … Asfaltı … Pafta … Parsel Dış Kapı No :… Bağımsız Bölüm …’te kayıtlı olan taşınmaz Müvekkil Şirket tarafından 02.02.2018 tarihinde …’a, İstanbul İli Bayrampaşa İlçesi … Mahallesi … Asfaltı … Pafta … Parsel Dış Kapı No :… Bağımsız Bölüm …’te kayıtlı olan taşınmaz Müvekkil Şirket tarafından 12.02.2018 tarihinde …’a, İstanbul İli Bayrampaşa İlçesi … Mahallesi … Asfaltı … Pafta … Parsel Dış Kapı No :… Bağımsız Bölüm …’te kayıtlı olan taşınmaz Müvekkil Şirket tarafından 02.02.2018 tarihinde …’a” devredildiğini, sözleşmenin 14. Maddesinde belirtildiği üzere, tapu devir işlemlerinin tamamlanması ile iade edileceği davalı şirket tarafından taahhüt edilmiş olan 07.10.2016 vadeli … numaralı 500.000,00 TL tutarlı çek tapu devir işlemlerinin tamamlanmasının akabinde … çalışanı olan …’a iade edildiğini, davacı şirketin dava dilekçesinde iddia etmiş olduğu davalı tarafından Dava Dışı …’a ödenmesi gereken 229.820 USD bedelin neye dayanarak belirlendiği hakkında hiçbir açıklama yapılmadığını, sözleşme başlıklı metinde 229.820 USD ilişkin bedelin davalı şirket tarafından dava dışı …’a ödeneceğine ilişkin bir hüküm yer almadığını, davalının böyle bir borcu olduğuna ilişkin herhangi bir delil sunulmadığını, davacı her ne kadar davalı şirketin sözleşmeye aykırı hareketinden dolayı maddi zarara uğradığını iddia etmiş olsa da, davalının temlik ilişkisinden doğan tüm borçlarını gereği gibi ifa ettiğini, ortaya konulan bu nedenlerle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun işbu davanın reddi gerektiğini, karşı dava dilekçesi; davacı/karşı davalı şirket ile davalı arasında, davalıya ait arsada … projesinin yapılması, akabinde mülkiyetinin paylaşılması ve ortak alanların yönetilmesi amacıyla senelerdir süre gelen ticari ilişki bulunduğunu, tüm bu ticari faaliyetler sonucunda davalı şirketin davacı/karşı davalıdan halen tahsil edemediği alacakları mevcut olduğunu, her ne kadar Davacı/ Karşı Davalı tarafından Müvekkile olan borçları ifa edilmemişse de, bu tarihe kadar Davacının mali zorluk içinde bulunması da göz önüne alınarak iyi niyet gösterildiğini ve dava yoluna başvurulmadığını, ancak müvekkilinin tüm iyi niyetine rağmen, Davacı/Karşı Davalı tarafından zarara uğratılmaya çalıştıklarını, itirazları saklı kalmak kaydıyla, Davacı/Karşı Davalı ile davalı şirket arasındaki hukuki ihtilaf huzurdaki dava ile yargı önüne taşınmış iken, usul ekonomisi de gözetilerek bu iki şirket arasındaki tüm ticari defterlerin ayrıntılı olarak incelenmesini ve müvekkilinin karşı taraftan mevcut tüm alacaklarının tespit edilerek tahsilini işbu karşı davaları ile talep ettiklerini, bu nedenlerle, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL bedelin temerrüt tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte karşı davacı şirkete ödenmesini talep ettiklerini, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olan işbu davanın reddini, karşı davaları bakımından ise, karşı davalarının kabulü ile, karşı davacı şirketin tüm alacaklarının tespit edilerek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000-TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işletilecek ticari faizi ile birlikte karşı davacıya ödenmesin talep etmiştir. Davalı … vekilinin 14/10/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin, dava dışı … ile aralarında geçerli bir alacağın temliki sözleşmesi olduğunu iddia ederek ve bu sözleşmeye dayanarak davalı şirket’in dava dışı …’a ödemesi gerektiği iddia olunan 229.800 USD’nin 2.000 USD’lik kısmı ile 10.000 TL tutarında maddi tazminat bedelinin tahsili talepli işbu davanın açıldığını, davacı şirketin, ortağı diğer iki yüklenici şirket ile birlikte bu davalıya ait olan arazide bir proje geliştirdiğini ve hasılat paylaşımı modelli kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile inşaatı tamamladığını, … adıyla anılan konut ve dükkan karışık kullanımlı projenin konut bölümü taraflarca paylaşıldığını, çarşı kısmındaki dükkanlar ise ortak mülkiyetli olarak kullanıldığını, elde edilen kira gelirlerinin paylaşıldığını, inşaatın sonlarına doğru, davacı şirketin mali zorluk içerisine girdiğini ve başta iskanın alınması olmak üzere birçok yükümlülüklerini geç yerine getirdiğini, davacı, paylı mülkiyetli olarak işletilen çarşı bölümündeki yükümlülüklerini de yerine getiremediğini, dava dışı … ile Davacı arasında ise tamamen farklı bir inşaat projesi nedeniyle ihtilaf çıktığını, davaya esas olarak ibraz edilen sözleşme başlıklı metnin bu davalı için bağlayıcılığını kabul etmediğini,bu davalının sözleşmeden doğan tek yükümlülüğü davacı şirket ile yazılı olarak belirledikleri taşınmazların devrine yönelik olduğunu, bu davalı tarafından tamamlanması gereken tüm tapu devirleri zamanında ve usulüne uygun olarak tamamlandığını,davalının başkaca borcu olmadığını, davalı tarafından dava dışı …’a ödenmesi gereken herhangi bir bedel bulunmadığını, imzalanmış metinde de 229.820 USD bedelin davalı şirket tarafından ödeneceğine ilişkin herhangi bir ibarenin yer almadığını, davalı tarafın dava dilekçesinde belirtmiş olduğu 20.01.2018 tarihli protokolle davalı Şirketin herhangi bir ilgisi bulunmadığını, anılan protokol incelendiğinde de protokol Dava Dışı … A.Ş. ile … İnşaat arasında akdedildiğinin görüleceğini, davalı Şirket bu protokolün tarafı olmadığını, davacı Şirket, anılan protokolde belirtilmiş olan … A.Ş. adına keşiden edilen 3 adet çekin davalı şirket tarafından ödenmesi gerektiği halde ödenmediğini ve bu nedenle çeklerin yazıldığını, çeklerin yazılması dolayısıyla … İnşaatın maddi zarara uğradığı iddiaları ile davalı şirketten 10.000 – TL tazminat talep ettiğini, ancak taraflar arasında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına konu olan 3 adet çekin davalı şirket tarafından ödenmesi gerektiğine ilişkin hiçbir sözleşme akdedilmediğini, davacı her ne kadar davalı şirketin sözleşmeye aykırı hareketinden dolayı maddi zarara uğradığını iddia etmiş ise de,davalının tüm borçlarını gereği gibi ifa ettiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir. Davada , davacının taraflar arasındaki sözleşme uyarınca 3. kişiye yapılması gereken bakiye tutarın ödenmesi ve davacı şirketin uğramış olduğu maddi zararın tazmini talep edilmiştir. Somut olayda; davacı şirketin dava dışı 3. kişi …’a olan 229.820 USD tutarındaki borcunun hisse devir bedelinden düşülerek davalılarca ödenmesi hususunda anlaşmaya varıldığı ve buna ilişkin 30/01/2018 tarihli Alacağın Devri sözleşmesi imzalandığı, davacı şirket ile 3. kişi … arasındaki protokolde davacının borcunun 601.759,00 USD olduğu hususunda mutabık kalındığı ve davacı tarafından …’ın kızına iki adet taşınmaz devri yapılarak taşınmaz bedellerinin borçtan düşüldüğü, bakiye 229.820 USD tutarındaki borcun ise 30/01/2018 tarihli alacağın devri sözleşmesi uyarınca davalılar tarafından …’a ödenmesi hususunda anlaşıldığı, taraflarına ödemenin yapılmış olduğunun söylenmesine rağmen herhangi bir ödeme belgesi gönderilmediği, davalılar tarafından dava dışı …’a 08/02/2018 tarihinde ödeme yapıldığı, davacının ilgili ödeme belgelerini davalıdan istediğine dair dosya kapsamında herhangi bir belgeye rastlanılmadığı, davacının işbu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığı,karşı davada ise , karşı dava/cevap dilekçesinin incelenmesiyle ;karşı davanın 7155 sayılı Kanunun 26. Maddesinde belirtilen yürürlük tarihi olan 01.01.2019 tarihinden sonra açıldığı, davanın tazminat davası olduğundan zorunlu arabuluculuk gereği davalının arabuluculuğa başvurmadan doğrudan karşı dava açtığı , 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun m.18/A-f.2 hükmü gereğince karşı davada dava şartının gerçekleşmediği gerekçesi ile, “1-Davacı – karşı davalının açmış olduğu davanın reddine,2-Davalı – karşı davacının açmış olduğu davanın Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A, 6325 sayılı Kanunun 18/A-2, Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine” karar vermiştir. Kararı asıl dava yönünden asıl dava davacı vekili istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde;davalılar tarafından 3.kişiye ödeme yapıldı ise bu belgelerin gönderilmesi için davalılara noterden ihtarname gönderildiği,ancak bu ihtarnamelerin tebliğ şerhlerinin sunulmadığı,bu nedenle dava dilekçesinde ihtar suretleri sunulmadığı,ödeme belgelerinin davalılardan istenildiğine dair delil bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını,davalılar tarafından 3.kişiye yapılan ödemelerin dava açıldıktan sonra mahkemeye sunulması nedeniyle asıl davanın konusuz kaldığını, bu nedenle asıl davada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi için kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalılar vekili istinafa cevap dilekçesinde asıl davada davacının istinaf talebinin reddini talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Mahkemenin gerekçeli kararında, davalı tarafça dava dışı 3.kişiye 08/02/2018 tarihinde ödeme yapıldığı ,davacının asıl davada bu ödeme belgelerini davalıdan istediğine dair belge bulunmadığı belirtilmiştir.Asıl davanın 01/09/2020 tarihinde açıldığı,ödemenin davalı tarafça 3.kişiye 08/02/2018 tarihinde yapılması karşısında,dava tarihinden çok önce 3.şahsa davalının yaptığı ödeme nedeniyle asıl davada davacının dava açmakta hukuki yararı olmadığı açık olduğundan mahkemenin kararı usul ve hukuka uygun bulunmuştur. Dava tarihinden önce yapılan ödeme nedeniyle davacının asıl davasında bu konudaki ihtarın da davaya etkisinin bulunmadığı görülmektedir. Bu itibarla,ilk derece mahkemesince verilen asıl davaya ilişkin kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 361.madde uyarınca gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 10/11/2021