Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2306 E. 2022/1235 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/2306
KARAR NO: 2022/1235
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/04/2021
NUMARASI: 2019/712 E – 2021/327 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 21/04/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait … markalı, … tipi ekskavatör, ilk olarak 2015 yılında davalı şirketin servisinde tamir edilmiş olup, bu işlem karşılığında müvekkile 112.943,51-TL tutarında fatura kesildiğini, bu tutarın müvekkili tarafından ödendiğini, 2016 yılının son çeyreğinde ekskavatörde kronik arızalanmaların baş göstermesi üzerine, aracın muhtelif dış servis işlemlerine tabi tutulmuş ve netice olarak 13/12/2016 tarihinde kapsamlı servise girmiş, bu işlem neticesinde müvekkiline toplam tutarı 48.536,76-TL olan yeni bir fatura kesildiğini, uyuşmazlığın konusunu, bu fatura içeriği olan kısmi borç oluşturduğunu, araç, servis işlemlerinin tamamlanmasını müteakip mutat şekilde işletildiğini, ancak bizzat davalı şirketin yetkili servis elemanlarınca tanzim edilen dış servis formlarından da anlaşılacağı üzere, müteaddit defa aynı sebeplerden dolayı arıza vermeye devam ettiğini ve işlemez duruma gelmiş olduğunu, servis formlarında yer alan hususlardan, ekskavatöre takılan tesisatın uyumsuz olduğu ve değiştirilmesi gerektiğinin açık bir şekilde anlaşıldığını, gerçekten de ekskavatörün arızalanması ve işlevsiz kalması, makine ile uyumsuz parçaların takılmış olmasından ileri geldiğini, bu husus dış servis formlarına yansımış olmakla birlikte, davalı şirket ile müvekkili arasında gerçekleşen telefon görüşmelerinde de davalı şirket tarafından açıkça kabul edilmiş ancak uyumsuzluğun giderilmesi için öncelikle faturada yer alan bakiye tutarın ödenmesi talep edilmiş, bu talep müvekkil tarafından kabul edilmemiş olduğunu, ekskavatörde söz konusu uyumsuzluklar olsa ve bu sebeple arızalanmalar meydana gelse de, müvekkili ilk arızalanmanın meydana geldiği tarihe kadar faturada yer alan miktara ilişkin kısmi ödeme yapmış olup, bu ödemelerin dışında kalan tutara isabet eden kısım davalı tarafından kötü niyetle icra takibine konu edilmiş olduğunu beyan ile, fazlaya ilişkin tüm talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydı ile, müvekkili şirket aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin E:… esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibi kapsamında ödenen 20.000,00-TL’nin iadesini, söz konusu icra takibi kapsamında ödenen tutarı aşan kısım bakımından ise, İstanbul Anadolu .. İcra Dairesi’nin … sayılı dosyasında borçlu olmadıklarının tespitini, İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … sayılı dosyasında devam eden icra takibinin durmasını ve icranın tamamen eski hale iade edilmesini, alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamamak şartı ile lehe tazminata hükmedilmesine karar verilmesini vekaleten talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından davacıya ait … marka … tip 2010 model eksvatöre ilişkin bakım ve onarım talebiyle birden çok kez müvekkil başvurulduğunu, müvekkili tarafından davacıya bakım ve onarım hizmeti verildiğini, müvekkili tarafından verilen hizmetlerin çoğunun garanti kapsamında olup, garanti kapsamına girmeyen hizmetler adına ise davacıya fatura kesildiğini, müvekkili tarafından verilen son hizmete yönelik kesilen 48.536,76 TL bedelli faturaya ilişkin olarak müvekkiline kısmi ödeme yapılmış olup kalan bakiye miktarı olan 20.861,54 TL’nin ödenmemesi üzerine Müvekkil i Şirket tarafından İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas numaralı dosyası üzerinden alacağının tahsili adına davacı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davacı tarafından İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas numaralı icra takibine süresi içerisinde itiraz edilmediği gibi dosya borcu da kapatılmadığını, davacı tarafından bahse konu icra dosyası borcu için haricen kısmi ödeme yapılmış olup borcun tamamı ödenmediğini, davacı faturaların altında servis bedelini ödeyeceğine dair ibareyi kabul etmesine rağmen müvekkili şirkete olan borcunu tamamlamadığını, müvekkilinin davacının taleplerine istinaden eksvatörün bakım ve onarım servis hizmetini süresinde ve gereği gibi yerine getirmesine rağmen davacı tarafından işbu servis hizmetine ilişkin kesilen faturaların müvekkiline ödenmediğini, faturaların üzerinde müvekkili şirkete ilişkin eksvatörün arıza sebebi ve yapılan işlerin açıkça ve tüm şeffaflığıyla belirtildiğini, bahse konu hizmetlere karşı kesilen fatura bedellerinin ödeneceğine ilişkin ibarenin de ayrıca bulunduğunu, davacı tarafından gerek müvekkilinin bakım ve onarım servis hizmetinin yerine getirilmediğine, gerek ise eksvatördeki arızanın giderilmediğine yönelik herhangi bir şerh düşülmediği gibi verilen hizmet karşılığında kesilen faturanın ödeneceğine ilişkin ibareye de herhangi bir itirazi şerh düşülmediğini, verilen hizmet bedelini tahsil edemeyen müvekkili tarafından ise alacağının tahsil edilebilmesi adına İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas numaralı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, müvekkili Şirket aleyhine ikame edilen işbu mesnetten yoksun davanın reddi gerektiğini, davacının taleplerine uygun şekilde hizmet verilmiş olup eksvatörün bakım ve onarımına dair verilen servis hizmetinde doğru yedek parçalar yerleştirildiğini, davacıya ait ekskavatör büyük ve kapsamlı ilk bakımına 2015 yılı başında girdiğini, davacının bahse konu eksvatörü aldığı tarih dikkate alındığında, 2015 yılı itibarıyla davaya konu ekskavatör 5.5 senesini doldurmuş olup 11.000 bin çalışma saatini aştığını, bu doğrultuda, eksvatörün olağan kullanıma bağlı olarak aşınması hayatın olağan akışı düşünüldüğünde normal olduğunu, davacı tarafından eksvatörün bakım ve onarım hizmetinin giderilebilmesi adına müvekkiline başvurulduğunda, eksvatörün motorunun çalışmadığı ve kablolarının yandığı tespit edilerek bu durumun Dış Servis Formlarıyla da kayıt altına alındığını, Dış Servis Formlarıyla da kayıt altına alınan hasarlara ise davacının gerekli yıllık bakım zamanlarına uymaması ve aracı servise vaktinde götürmemesinin sebebiyet verdiğini, dolayısıyla ekskavatörün müvekkiline bakım hizmetlerinin gerçekleştirilmesi adına teslim edildiğinde, eksvatörün tamiri için oldukça zahmetli ve zorlu bir sürecin söz konusu olacağının açık olduğunu, bu bakım sonrasında, davacının da belirttiği üzere eksvatörün olağan kullanımdan doğan hasarlarının giderilebilmesi adına gerekli servis hizmeti verilerek eksvatörün ihtiyacına uygun olan yedek parçalar takılmış olup bahse konu hizmete istinaden davacıya 112.943,53 TL tutarında bir fatura kesildiğini, bu tarihten sonra ise yaklaşık iki sene geçtikten sonra, 2016 yılı sonunda, davacı tarafından ekskavatörün “kırıcı” denilen parçasında yaşanan sorundan dolayı müvekikline başvurulduğunu, davacı tarafından müvekkiline yaklaşık iki yıl arayla farklı sebeplerle yaşanan sorunların bakım ve onarımının yapılması adına müracaat edilldiğini, ş olup Dış Servis Formlarında da açıkça görüleceği üzere eksvatörde yaşanan sorunların uygun ya da uygun olmayan parça kullanılması ile bağlantısı olmamakla beraber, davacının hiçbir şekilde dillendiremediği “uygun parça kullanılmaması” iddiasının da gerçeği yansıtmadığını, başka bir ifade ile, 2015 yılı başında araçta yaşanan sorun aracın motorundan kaynaklanmaktayken 2016 yılı sonunda aracın “kırıcı” denilen parçasından kaynaklandığını, bahse konu hasarların tamamı, davacı tarafından eksvatörün olağan kullanımı sonucu meydana gelmekte olup Müvekkili Şirket’in herhangi bir kusuru bulunmadığını, 2014 yılından bu yana müvekkili şirketin müşterisi olan davacıya sadece 2 defa ücretli iş yapılmış olup diğer tüm hizmetler garanti kapsamına dahil edilerek hiçbir ücret talep edilmediğini, davacı mükerrer kere aynı sebeplerden ötürü ekskavatörün servise gittiğini belirtmekte ise de, Müvekkil Şirket tarafından Davacı herhangi bir şekilde zarara uğratılmamış, garanti kapsamına giren bütün servis hizmetleri Müvekkili Şirket tarafından ücretsiz olarak Davacıya sunulmuş olduğunu, Dış Servis Formlarında belirtilen aynı sorun için Davacı’dan mükerrer ödeme alınmadığını, davacı makinanın ayıplı olduğu veya uygunsuz parça takıldığına ilişkin iddialarını herhangi bir somut delil ile ispatlayamamış olup bahse konu iddiaları ispatla yükümlü olduğunu, aracın çalışır halde Davacıya teslim edildiğinin Dış Servis Formları ile de tutanak altına alındığını, Davacı tarafından Dış Servis Formları altında eksvatörün çalışmadığına yönelik herhangi bir ihtirazi kayıt düşülmemiş olup eksvatörün çalışır ve hasarsız şekilde teslim aldığı, davacının Dış Servis Formları’nı imzalamasıyla kabul edildiğini, kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte, bir an için gizli ayıbın varlığından bahsedilse dahi, Türk Borçlar Kanun’a göre bu durumun derhal Müvekkil Şirket’e bildirilmesi gerektiğini, ancak Davacı’nın böyle bir ayıp ihbarı da bulunmadığını, müvekkili Şirket’in kullandığı yedek parçalar uluslararası düzeyde kabul görmüş olan, tescillenmiş yedek parçalar olduğunu, davacıya ait ekskavatörün model yılı ve doldurduğu toplam çalışma saati göz önüne alındığında sık servis hizmetine ihtiyaç duymasının hayatın olağan akışına uygun olduğunu beyan ile, haklılıkları hususunda karar verilerek davacı’nın istirdat ve menfi tespit talebinin reddini, davalı aleyhine %20 tazminata hükmedilmesin, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından; “Sonuç olarak, davalının davacının iş makinası ile uyumlu tamir bakım işlerini gerçekleştirmiş olduğu, davacının sahibi olduğu ekskavatörün sürekli olarak bozulmasının davalının hizmeti ile alakasının tespit edilemediği, bu sorunların ekskavatörün çalışma saati de dikkat alındığında ekonomik ömrü ve/veya makine kullanımından kaynaklanmış olabileceği, iş makinesine davalı tarafça takılan parçaların söz konusu iş makinası ile uyumlu parçalar olduğu, davacı tarafından yapılan işe ve değişen yedek parçalara ait bir ayıbın tespit edilemediği, davacının takip öncesi davalıya ayıp ihbarında bulunmadığı, hususları hep bir arada değerlendirilerek davasını ispatlayamayan davacının davasının reddine karar vermek gerekmiştir… Benzer konuya ilişkin Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2016/6325 esas ve 2017/1791 karar sayılı ilamında kötü niyet taminatı hakkında; “İcra İflas Kanunu’nun 72/4. maddesi uyarınca ancak ihtiyati tedbir yoluyla icra takibinin durdurulması halinde alacaklının alacağını geç almış olmaktan dolayı zararı isteyebileceğinden mahkemece tensip zaptı ile birlikte davacının ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmesine ve İcra İflas Kanunu’nun 72/2-4 maddesindeki koşullar oluşmamasına rağmen davalı lehine tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiş,hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.” şeklinde gerekçelere yer verildiği anlaşıldığından somut olayımızda mahkememizce ihtiyati tedbir konulması yönünde ara karar kurulmadığı, bu haliyle davacı tarafın talebi üzerine %15 teminat karşılığı İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden vezneye yatan paranın davalıya ödenmemesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olması nazara alınarak davacı aleyhine tazminata hükmedilmemiştir.” gerekçeleriyle 1-Davacı şirketin aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibi kapsamında ödenen 20.000,00 TL’nin iadesi talebinin REDDİNE, 2-Davacı şirketin aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibi kapsamında borçlu olmadığı yönündeki … talebinin REDDİNE, Karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekil istinaf başvurusunda özetle; delillerin yetersiz ve eksik incelendiğini, bilirkişi raporlarında hatalı ve eksik olarak yapılan işe ve değişen yedek parçalara ilişkin bir ayıbın bulunmadığı ve değişen parçaların makineye uyumlu olduğu mütalaa edildiğini, raporun hatalı olduğunu, dava konusu tamir edilemeyen ekskavatördeki arızanın uygunsuz parçaların takılmasından ileri geldiğini, bilirkişi raporundaki fotoğraflardan da anlaşılacağı üzere parçaların hep ek kablolar ile birleştirildiğini, uyumlu parçaların böyle ek bir kablolamaya ihtiyacı bulunmadığını, dosyada mevcut servis formlarından da anlaşılacağı üzere makinenin 2 haftada bir servise girdiğinden kullanımdan kaynaklı bir sorunun oluşmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, dolayısıyla bu tür arızaların eğer uygun parçalar takılı olsa idi bir defada halledilebilmesi gerekirken müvekkiline ait makinenin davalı şirkette 7-8 kere servise girdiğini, sırf bu hususun bile makinaya uyumlu parçaların takılmadığının ispatı olduğunu, faturalarda bir şerh veya ayıp ihbarında bulunulmadığına ilişkin mütalaanın da hatalı olduğunu, makindeki aksaklıklar belli bir süre kullanıldıktan sonra ortaya çıktığını, arızalar çıktıktan hemen sonra da ayıp ihbarı olarak davalıya bildirilerek tekrar servise sokulduğu halde arızaların giderilemediğini, davalının ödemesinin büyük kısmını aldığı halde kötü niyetli olarak tamiratı bitirmediğini ve makinedeki arızaları gidermediğini, basiretli bir tacir gibi davranmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir. Dava, araç tamir bedelinin tahsili talebiyle başlatılan takip nedeniyle aracın ayıplı tamir edildi iddiasına dayalı menfi tespit talebine ilişkindir. Dosya kapsamından; Davacının maliki olduğu iş makinesine davalı tarafça servis hizmeti verildiği ve ekskavatörün onarımına ilişkin “Motor Revizyonu” açıklamalı, 10/11/2015 tarih ve … nolu KDV dahil 112.943,51-TL tutarlı, fatura düzenlendiği, ayrıca “Elektriksel Onarımlar” açıklamalı, 13/12/2016 tarih ve … nolu KDV dahil 48.536,76-TL tutarlı fatura düzenlendiği, faturanın ödenmeyen 20.861,54 TL kısım için takip başlatıldığı, 20.000,00 TL ödeme yapıldığı hususlarında ihtilaf yoktur. Davacı, davalının tamiratı ayıplı yaptığını ileri sürmektedir. Davacı vekili aracın dava dışı üçüncü kişi durumunda olan şirkete satıldığını şirket tarafından da yurt dışına çıkarıldığını beyan ettiğinden araç üzerinde inceleme yapılamadığı anlaşılmaktadır. Medeni Yasa’nın 6. maddesine göre “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” Medeni Yasa’nın bu hükmü 6100 sayılı Hukuk Yargılama Yasası’nın 190. maddesi 1. fıkrasında bir başka biçimde yinelenmiş olup; ” İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir” denilmiştir. Bu bağlamda kural olarak davanın taraflarından her biri iddiasını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. Davacı, aracın ayıplı tamir edildiğini ileri sürmekle ispat yükünün davacıya ait olduğu açıktır. Bilirkişiler mütalaalarında; sunulmuş olan servis formları ve faturaların içeriklerinin dava konusu parçanın makine ile uyumlu olduğu olduğunu ve ayıplı hizmet tespitinin makine incelenemediğinden yapılamadığını belirtmişlerdir. Davacı tarafça, makinenin satışından önce tespit talebinde bulunulduğu da ileri sürülmemiştir. Buna göre, davacının davasını ispatlayamadığı görülmekle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygundur. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 80,70 TL harcın, alınan peşin harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 276,30 TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 21/04/2022