Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2301 E. 2021/2793 K. 25.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/2301
KARAR NO: 2021/2793
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/06/2021
NUMARASI: 2021/293 E –
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 25/10/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin Başbakanlık Toplu Konut İdaresi tarafından açılan ihaleye Tekirdağ Malkara ilçesi 70 yataklı devlet hastanesi alt yapı ve çevre düzenlemesi işi için girildiğini, ve ihalenin müvekkil şirket tarafından kazanıldığında davalı ile adi bir ortaklık sözleşmesi kurularak işin birlikte yapılacağı hususunda anlaşıldığını, taraflar arasındaki anlaşmaya göre davalının müvekkil şirkete 500.000,00 TL sermaye ile işe %50 ortak olarak başlayacaklarını işin tamamlanması iskan alınmasına kadar ortaklıktan, davalının bizzat başında duracağını, tüm işlemlerini bizzat kendisinin takip edeceğini, şantiye alanında faal olarak çalışacağını, şantiyenin işçi ve taşeronları ile ilgilenerek ve tüm işleri bizzat kendisinin yürüteceğini, iş ile ilgili ödemelerin de bizzat gerçekleştirecek olup ödeme belgeleri ile yapılan işlemleri müvekkili şirkete ileteceğini, müvekkili şirket tarafından ihalenin alınması ve işe başlanmasının akabinde davalı tarafın taahhüt ettiği 500.000,00 TL sermayeyi ortaya koyamadığını, 307.667,00 TL’ini karşılayabildiğini ve müvekkili tarafından kalan kısmının tamamlanarak işe başlandığını, müvekkili şirket tarafından davalıya belirli zamanlarda mevcut inşaat işleri için harcanması lazım gelen paraların gönderildiğini, gönderilen bir kısım paralar için müvekkil şirket ile davalı arasında dönemler halinde hesaplar görülerek davalının bir kısım ödemelerden ibra edildiğini, ancak 19/07/2014-2015-25/10/2016 yılları arasında davalıya 1.294.340,00 TL ödeme gönderildiğini, davalının gönderilen paradan 457.041,97 TL harcama yaptığını belgelendirdiği bir takım faturaları sunduğunu, geriye kalan tutarı yönünden tarafların mutabakat sağlayamadığını, davalının bu tutar üzerinden herhangi bir bilgi ya da belge sunmadığını bu nedenle bu miktarın davalının uhdesinde görüldüğünü, davalı tarafın aradaki sözleşmeye dayanarak işin başında sermaye olarak vermiş olduğu ücreti sözleşme gereği hak ediş olarak ödenek olan 1.000.000,00 TLyi talep etmiş olduğunu İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibi ikame etmiş olduğunu, müvekkilin itirazı üzerine ise İstanbul Anadolu 4. Asliye ticaret Mahkemesinin 2017/186 esas sayılı dosyası ikame edildiğini, ilgili itirazın iptali davasının davalı lehine sonuçlandığını, tüm bu nedenlerle müvekkili tarafından davalıya fazla ödenen ancak davalı tarafından iade edilmeyen miktara ilişkin olarak davanın HMK 107 maddesi kapsamında belirsiz alacak davası olarak kabulü ile şimdilik 10.000,00 TL’nin ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkile ödenmesine, İhtiyati haciz taleplerinin kabulü ile davalının taşınır, taşınmaz malvarlıkları ve üçüncü kişilerdeki alacakları yönünden ihtiyati haciz kararı verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine talep ve dava etmiştir. Mahkemece 10/06/2021 tarihli ara karar ile, davacı vekilince,dava dilekçesi ile birlikte ihtiyati haciz talebinde bulunulmuş ise de,dosyada mevcut cari hesap kayıtları, taraflar arasındaki aynı konuya ilişkin mahkeme ilamı ve dosya kapsamı değerlendirildiğinde ihtiyati hacze ilişkin yaklaşık ispat olgusunun gerçekleşmediği gerekçesiyle ,davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Mahkemece verilen kararı,davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekilince verilen istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme ara kararında ret gerekçesi açıklanmamış olup, kararın bu yönüyle usul ve yasaya aykırı olduğu, ret kararını kabul etmemekle birlikte, kararda ret sebebinin gerekçesinin yer almamasının başlı başına hukuka aykırılık teşkil ettiği, talebimin ihtiyati hacze ilişkin olup kararın hüküm kısmında ihtiyati tedbir talebinin reddine denilmesinin de talebin değerlendirilmediğini gösterdiğini, dosya kapsamında ihtiyati haciz kararı verilmesinin önem arz etmekte iken ret kararı verilmesinin uygun olmadığı, Müvekkili şirket tarafından işin yapılması için gerekli ödemelerin gerçekleştirilmesi amacıyla davalı tarafa gönderilen 1.294.340,00 TL’nin 457.041,97 TL’si dışında davalı tarafından belgelendirilen ya da müvekkiline bildirilen herhangi bir ödeme olmadığından; bakiye miktar olan 837.298,03 TL’ nin hukuka aykırı olarak davalının uhdesinde bulunduğu, sözleşme konusu iş, tam ve eksiksiz olarak yapılmış gibi müvekkilinden ödeme alan davalının, işin yapımı sırasında kendisine ödenen avansları ne için kullandığına ilişkin belge ya da bilgi ibraz etmemiş, 837.298,03 TL’yi uhdesinde barındırmaya devam etmiş olduğu, bu açıdan müvekkili şirketin alacaklı olduğunun sabit olduğu, yaklaşık ispat kuralının sağlandığının kabulü gerektiği, ihtiyati haciz kararının niteliği itibariyle geçici bir hukuki koruma sağladığı, ihtiyati haciz kararı verilmesi halinde davalının bir zararı olmayacağı sabit olduğu halde, mahkemenin aksi kanaatte olması ihtimaline binaen gerekirse makul bir teminat ödenmesinin dahi kendileri tarafından kabul edildiği, bu durumda yargılama sürecinde tarafların zarara uğraması söz konusu olmayacakken mahkemece talebin kabul edilmemiş olmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğu,müvekkilinin hali hazırda kesinleşmiş bir alacağının varlığının sabit olup dava dilekçesindeki açıklamalar ve sunulan deliller ile davalıların mal kaçırma girişiminde bulunabileceklerinin de ispatlanmış olduğu, bu açıdan dava dilekçesi ile ileri sürülen ve dosyaya sunulan somut delillerin değerlendirilmemiş olması ve ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş olmasının hukuka aykırı olduğu, ileri sürülerek, kararın kaldırılması istenmiştir. …nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; Davacı tarafça açılan ve derdest olan davada ,adi ortaklık sözleşmesi sebeiyle sözleşmenin ifası için davalıya gönderilen paraların bir kısmının iade edildiği,ancak bir kısmının davalı uhdesinde kaldığı ileri sürülerek,alacak davası açılmıştır. Davacı tarafça, müvekkili şirket tarafından ihalenin alınması ve işe başlanmasının akabinde davalı tarafın taahhüt ettiği 500.000,00 TL sermayeyi ortaya koyamadığı, 307.667,00 TL kadarını karşılayabildiği, müvekkili tarafından kalan kısmı tamamlanarak işe başlanıldığı, müvekkili tarafından davalıya belirli zamanlarda mevcut inşaat işleri için harcanması lazım gelen paralar gönderildiği, gönderilen bir kısım paralar için müvekkili şirket ile davalı arasında dönemler halinde hesaplar görülerek davalı bir kısım ödemelerden ibra edildiği ileri sürülmüştür. Davalı taraf cevabında “davacı taraf, ile müvekkil … arasında 17/07/2014 tarihli özel ortaklık protokolü akdedilmiş olup; bu doğrultuda, Başbakanlık Toplu Konut İdaresi tarafından düzenlenen ihale kapsamında, ihale kayıt numarası … olan Tekirdağ İli Malkara ilçesi 70 yataklı devlet hastanesi ile alt yapı ve çevre düzenlemesi işi üstlenilmiştir.Müvekkil … dava konusu alacağın dayanağı protokol çerçevesinde üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirmiş ve davacı tarafça iddia edilen alacak bedellerinin tümü işbu yapım işi için harcanarak, yapılan her bir ödemenin dekont ve belgesi bulunmaktadır.” şeklinde beyanda bulunmuştur. Taraflar, dava ve cevap dilekçelerinin eklerinde delillerini, harcama ve ödeme belgelerini ibraz etmişlerdir.Adi ortaklık sözleşmesinin varlığı kabul edilmekte olup, taraflar arasında ,bu ortaklık sebebiyle para gönderimi ve harcama yapıldığı beyan edilmektedir. Davacı ,davasında adi ortaklığa koyduğu sermayeyi istediğinden, bu talep de adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi sonucunu doğuracağından, tasfiye payı da bir para alacağı olup, tasfiye sonunda davacının alacak hakkı doğacağından ,İİK 257. Maddesine göre muaccel bir alacak henüz sözkonusu olmayıp, müeccel alacaklar için de yasanın aradığı koşulların mevcut olmadığı, bu sebeple kararda hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla , Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle;karıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından, peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 25/10/2021