Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2300 E. 2022/1209 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/2300
KARAR NO: 2022/1209
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/04/2021
NUMARASI: 2018/195 E – 2021/292 K
DAVANIN KONUSU: Alacak-Tespit
KARAR TARİHİ: 21/04/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … kardeşlerin davacı ile Kuveyt’te tanıştıklarını, Türkiye’de inşaat işleri ile uğraştıklarını söyleyerek davacıdan 1.041.954,65 T.L. sı ve 1.785.596,25 ABD Doları tutarındaki yatırım bedelini İstanbul Anadolu yakasındaki inşaat yatırımlarında kullanmak üzere aldıklarını, davalı kardeşlerin bu parayı diğer davalı olan … İnşaat ile beraber üç farklı projede kullandıklarını, ancak aradan geçen zamana rağmen davacının kâr paylarını bir türlü ödemediklerini, davalıların asgari % 100 oranında kâr edileceğini söylediklerini, Arapça bilen davalı …’un güven ilişkisi oluşturarak 2014 senesinin Mayıs ayından Kasım ayına kadar yukarıda yazılı bedeli kısmi ödemeler halinde davacıdan aldığını, davalı …’un whatsapp görüşmesinde asgari % 100 kâr garantisi vererek 3.000.000.- ABD Doları istediğini ve bunun üç parti halinde ödeneceğine dair seçenek sunduğunu,davacının altı ay içinde davalı …’un kardeşi davalı …’un hesabına 1.141.954,65 TL ve 1.785.596,24 ABD Dolar para gönderdiğini, buna …Ltd.Şti.nin kurulması için gönderilen 100.000.- T.L’sının dahil olduğunu, paraların havale yolu ile gönderildiğini, dekontların üzerine “real estate investment” (gayrimenkul yatırımı) diye yazıldığını, davalı …’un yönlendirmesi ile … Limited Şirketi’nin kurulduğunu, 200.000.- T.L. lık şirket sermayesinde tarafların eşit hisselerinin bulunduğunu, şirket yönetiminin davalı …’un kardeşi davalı …’a bırakıldığını, ancak davacıya bu şirket hakkında bilgi verilmediğini, … İnşaat’ın davalı … İnşaat için bastırılan broşürlerin arkasında iş ortağı olarak gösterildiğini, davada talep edilen yatırım tutarının … İnşaat için gönderilen 100.000.- T.L. lık sermaye payını içermediğini, davalı şahısların gönderilen paraları davalı … İnşaat’ın nam ve hesabına aldıklarını ve bu şirket üzerinden geri ödemelerin yapılacağını bildirdiklerini, davalı … İnşaat’ın Aralık – 2012’de …., … ve … tarafından 100.000.- T.L. sı sermaye ile kurulduğunu, daha soma şirkete …’nı katılması ile şirketin dört ortaklı hale geldiğini,davacıdan paralar alındıktan altı ay sonra 21-05-2015 tarihinde davalı şirketin 2.225.000,00 TL sermaye artırımı yaptığını, üç ay sonra da 22-08-2016 tarihinde sermayenin 5.000.000.- TL daha artırılarak 7.325.000.- TL’ye çıkarıldığını, bu artışların davacının göndermiş olduğu paralara denk geldiğini, davalı …’un bir ses kaydında davalı … İnşaat’ın pay sahiplerinden ortaklarım olarak bahsettiğini, davacının isteği üzerine davalı … İnşaat’ın 23-11-2015 tarihinde “…’in aşağıda yazılı olan projelerin tamamından yatırmış olduğu para mukabilinde kârı ile beraber istediği projeyi seçme hakkına haizdir” şeklinde bir yazı düzenlediğini, ancak davalıların taahhütlerini yerine getirmediklerini, taraflar arasındaki borç ilişkisinin de davalılar tarafından reddedildiğini, yukarıda bahsi geçen yazı üzerine davacının kendisine önerilen 3, 4 ve 6 numaralı projelere dahil olmayı kabul ettiğini, bu durumun şahitler huzurunda davalı … ve davalı şirketin müdürü … tarafından kabul edildiğini, davacının devam eden projelerden 3 numaralı … Konakları, … numaralı … Apartmanı ve … numaralı … Apartmanı projelerini seçtiğini ve bu projelere ortak olunduğunu,davacı tarafından bu projelere ilişkin tasfiye talebinde bulunulduğunu, bahsi geçen projelerden elde edilen gelirlerin bir türlü ödenmediğini, bu konunun barışçıl yöntemlerle çözülmesi için dört farklı toplantı yapıldığım, Bakırköy … Noterliğinden 23-11-2017 tarihinde … yevmiye numarasıyla davalılara ihtarname gönderilerek borç durumlarının bildirildiğini ve ödeme yapılmasının istendiğini, gelen cevabi ihtarnamelerde görüşülen hususların ve ilişkinin reddedildiğini, taraflar arasındaki anlaşmanın herhangi bir senede bağlanmadığını, whatsapp yazışmalarına ve yüz yüze görüşmelere dayandığını, paraların banka kanalı ile gönderildiğini, davacının parasının garanti altında olduğuna dair davalı … İnşaat tarafından imzalı ve kaşeli bir yazı verildiğini, dava konusu adi ortaklık anlaşmasının … Konakları, … Apartmanı ve … Apartmanı projelerini kapsadığını,davacının bu projelere katılım payını yatırdığını, bu projelere ilişkin kâr payı talep edildiğini, Yargıtay kararlarına göre bir ortak tarafından adi ortaklığa ilişkin olan sermaye payının istenmesinin aynı zamanda ortaklığın feshini ve tasfiyesi de kapsadığını, dolayısıyla adi ortaklığa ilişkin olarak davacının ihtarname göndermek suretiyle yönelttiği talebin ortaklığın fesih olduğunu, bundan sonra tasfiye sürecinin başlaması gerektiğini, adi ortaklıkta ortağın alacağını isteme hakkının ortaklığın son bulduğu tarihte doğduğunu, mahkemenin 01-07-2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 620. ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümlerini dikkate alarak, Türk Borçlar Kanunu’nun 642. madde ve devamı hükümlerine göre tasfiye işleminin gerçekleştirmesi icap ettiğini, ortakların tasfiye görevlisi konusunda anlaşamaması halinde hakim tarafından atanması isteminde bulunabileceğini, davacının ilişkisinin davalı … ve davalı … arasında gerçekleştiğini, davalı … Şirketi’nin ise bu kişilerin beyanları ile sürece dahil olduğunu, ancak davalı … Şirketi’nin cevabi ihtarnamesinde ilişkiyi kabul etmemesinin davacıyı şüpheye düşürdüğünü, yargılama safhasında …’in edimi ile ilgili hukuki sorumluluk bağının kurulamaması halinde davalı … ve …’un davacıdan aldıkları bedeli faizi ile birlikte iade yükümlülüğünün oluşması gerekeceğini, böyle bir halde ödenen paranın faizi ile birlikte davalı … ve …’tan iadesi taleplerinin bulunduğunu, ancak bunun için yargılama aşamasının tamamlanarak davalı …’in borçtan sorumlu olup olmadığının tespitinin gerektiğini belirterek öncelikle gönderilen para kadar davalıların mal ve alacaklarına ihtiyaten haciz konulmasına, davacı tarafından gönderilen yatırım bedeline karşılık ödenmesi gereken tutarın şimdilik 5.000.00 TL’nin ticari faizi ile birlikte davacıya ödenmesine, davalı …’in borçtan sorumlu olmadığının yargılama neticesinde anlaşılması halinde ise başkaca hakları saklı kalmak kaydıyla davacıdan alınan 1.041.954,65 TL ve 1.785.596,24 ABD Doları paranın ödeme tarihinden itibaren işletilecek TL için ticari faizi ve ABD Doları için kamu bankalarınca verilen en yüksek mevduat faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olan davalı … ve davalı …’tan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Ltd.Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının yabancı ülke vatandaşı olması nedeniyle dava değerinin en az %15’i oranında teminat yatırması gerektiğini, davacı ile davalı arasında hiç bir ticari ilişki olmadığını, davacı taraftan davalıya para gönderilmediğini, aralarında sözleşme yapılmadığını, sermaye artırımında davacının parasının kullanılmadığını, davacının daha önce noter kanalı ile talepte bulunduğunu, davalı şirketin Kadıköy … Noterliğinden … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile cevap vererek davacının herhangi bir alacağının olmadığını ihtar ettiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı şahıslar vekili cevap dilekçesinde özetle; davalıların kardeş olduklarını, yaklaşık 4- 5 yıl önce davacı ile Kuveyt’te tanıştıklarını, davacının Türkiye’de gayrimenkul yatırımı yapmak istediğini, Türkiye’ye gelip giderek piyasayı araştırdığını,davalı şahıslara güvenerek Küçükçekmece’deki evin l/2 hissesini 01-10-2014 tarihinde diğer 1/2 hissesini de 15-01-2015 tarihinde …’un üzerine aldığını, 950.000.- ABD Dolar’lık taşınmazın …’un üzerinde durduğunu, bu arada davacı ile başkaca işler de yapıldığını, davacıya her zaman yardım edildiğini, Türkiye’de bir daire alan davacının iyi bir kârlılıkla burayı başka bir yabancıya sattığını, bu işi devam ettirmek istediğini, kendisine bir şirket kurmasının daha uygun olacağının söylediğini, 26-11-2014 tarihinde … Limited Şirketi’nin kurulduğunu, şirketin 200.000,00 TL’lik sermayesinin yarısının davalı …’a, diğer yarısının da davacıya ait olduğunu, aksi karar alınıncaya kadar şirket yönetiminin davalılar tarafından üstlenildiğini, … Şirketi adına yatırım yapılacak projeler araştırıldığını, davalı … Şirketi’nin bazı projelerinin incelendiğini, örnek kat karşılığı sözleşmelerinin davacıya verildiğini, davacının … Konakları Projesinden daire almak istediğini, davalılar ile davalı … arasında herhangi bir ilişkinin bulunmadığını, bu aşamada dava dışı … ile davalı … arasında bir peşin ödemeli konut satış sözleşmesi imzalandığını, 08-12-2014 tarihli sözleşme ile … İnşaat’ın projeler tamamlanıncaya kadar 3 ila 5 milyon TL peşinatı …’e ödeyeceğini, proje tamamlandığında ise satış bedelinin % 10’u oranında peşin ödeme indirimi ile … Şirketine veya ortaklarına henüz satılmamış olanlardan beğendikleri dairelerin devredileceğini, söz konusu sözleşme imzalandıktan sonra davacının davalı …’a para göndermeye devam ettiğini, daha önce de davacının …’in kuruluşu ve ileri ki yatırımlar için para gönderdiğini, bu paraların doğrudan veya dolaylı olarak …’e veya … hesabına üçüncü kişilere …’ın hesabından veya davalı …’un hesabından yapıldığını, bu paraların bir kısmının da …’in kuruluşu ve işletilmesi için harcandığını, davacının iddia ettiği gibi bir adi ortaklığın bulunmadığını, davacı ile davalı …’un ortak olduğu …Ltld.Şti.nin yabancılık ile ilgili prosedürler olmaksızın taşınmazların … adına satın alınması ve … üzerinden satılması amacıyla kurulduğunu, 2014 yılında başlayan bu ilişkinin davacı tarafından daha da ileriye götürülmek istendiğini, projeleri kendi ülkesinde pazarlayan davacının olumlu dönüşler aldığını, hatta 2017 senesinin başlarında davalıları arayarak başka projelerin de araştırılmasını istediğini, davacının Fenerbahçe’deki projeleri davalı … ile gezerek 3.000.000.- ABD Doları daha yatırmaktan söz ettiğini, ancak 2017 senesinin sonlarına gelindiğinde ABD Doları kurundaki artıştan ve gayrimenkul sektöründeki krizden ötürü davacının taşınmazları almaktan vazgeçtiğini ve gönderdiği paranın ABD Doları olarak kendisine iade edilmesini haksız bir şekilde talep ettiğini, davalıların ise davacının bilgisi dahilinde parayı …’e ödediğini, bir kısmının da şirketin giderleri için kullanıldığını, zaten projelerin tamamlanmak üzere olduğunu, taşınmazların seçilmesi halinde … adına tescil edilebileceğini, hatta dilerse kendi adına da tescilinin talep edilebileceğini davacıya bildirdiklerini, davacının danışman olarak gönderdiği kişilerin davalıları tehdit ettiklerini, davacının ihtarnameler göndermeye başladığını, işin özünün gayrimenkul fiyatlarındaki düşüş sebebiyle yatırdığı paranın Dolar karşılığını alamayacağını düşünen davacının parasını geri istemesinden kaynaklandığını, davacıya hiçbir zaman % 100 oranında kârlılık taahhüt edilmediğini, davacıdan borç alınmadığını, whatsapp yazışmalarının içeriğinin doğru olmadığını, tarihinde de saptırma yapıldığını, mevcut olmayan adi ortaklığın tasfiyesinin de talep edilemeyeceğini, …’in mizanından da görüleceği üzere kuruluşundan bu yana 526.221,58 TL giderinin olduğunu, bunun yarısından davacının sorumlu tutulması gerektiğini, iyi niyetli davalının 950.000.- ABD Dolarlık taşınmazı bile davacıya devretmeye çalıştığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Dava, HMK 111 maddesine dayalı olarak terditli şekilde açılmış yatırım bedeline karşılık ödenmesi gereken bedelin tüm davalılardan tahsili, davalı …Ltd.Şti.nin borçtan sorumlu olmadığının kabulü halinde ise davalılar … ve …’un davacıyı hileli davranışlarla aldatarak menfaat elde etmesi sonucu davacıdan alınan paranın … ve …’dan müşterek ve müteselsilen tahsiline yöneliktir. Davacı ilk talebi yönünden belirsiz alacak davası açtıklarını belirterek 5000 TL.üzerinden harç yatırmış, terdit talebi yönünden ise harç yatırmadığı anlaşıldığından eksik peşin harç tamamlattırılmıştır. Davalı …Ltd.Şti.davacı ile hiçbir ticari ilişkisi olmadığını, davacı tarafından yapılmış para transferi bulunmadığını, davacının dayandığı 23/11/2015 tarihli yazıyı ve imzayı kabul etmediklerini, aralarında adi ortaklık ilişkisi kurulmadığını bildirmiştir. Türkiye ve Kuveyt arasındaki sözleşme gereği Kuveyt vatandaşlarının teminattan muaf oldukları belirlenmiştir.Davalı şirket ve dava dışı … Ltd.Şti.ye ait sicil dosyaları getirtilmiş, …Ltd.Şti.nin 26/11/2014 tarihinde tescil edilerek kurulduğu, %50 ‘şer hisse ile davacı ve davalılardan …’un ortak oldukları davalı … ile birlikte …’un şirketi münferiden temsile yetkili oldukları anlaşılmıştır. Davacının gönderdiği paraya ilişkin dekontlar getirtilmiş, davacının 19/05/2014-13/11/2014 tarihleri arasında 1.785.596,24 USD ve 18/11/2014 tarihide 1.501.122 TL 27/11/2014 tarihinde 528.832,65 TL. gönderdiği, 18/11/2014 tarihinde gönderdiği paranın 880.000 TL.sinin bu davanın konusu olmadığı, tüm paranın davalı … hesabına gönderilmiş olduğu, bu paradan 100.000 TL.sinin de … firması için sermaye payı olarak gönderilen para olup dava konusu edilmediği anlaşılmıştır. İncelenen USD bazlı ödeme kayıtlarında dava konusu tutarların karşılığında -…-ifadelerinin yazdığı belirlenmiştir. Mahkeme, mali müşavir bilirkişi tarafından sunulan 30/09/2020 tarihli raporda, davacının …’un hesabına para gönderdiği, akabinde bu paranın … tarafından peyderpey dava dışı …Ltd.Şti.hesabına aktarıldığı, …Ltd.Şti.tarafından da …Ltd.Şti.hesabına toplam 3.461.919,65 TL.banka havalesi ile ödeme yapıldığının belirlendiği, paranın bu şekilde aktarımının yapıldığının davalı şahısların da kabulünde olup, davacı tarafından gönderilen para ile 08/12/2014 tarihli peşin ödemeli konut satış sözleşmesi kapsamında … Projesine yatırım yapıldığı, projenin tamamlandığı ancak davacının daire devralmak yerine para talep ettiği ileri sürüldüğü,davacı ise 08/12/2014 tarihli sözleşmeden haberdar olmadığını, icazeti bulunmadığını, parayı ….Ltd.Şti.ye göndermediğini, tüm ödemelerin şirket kurulmadan önce yapıldığını belirttiğini, herkes iddiasını ispatla mükellef olup, davalı yanda davacıdan aldığı para ile … firması üzerinden yatırım yapılacağı ve bu amaçla …Ltd.Şti.ile aralarında 08/12/2014 tarihli sözleşme imzalandığını, tüm işlemlerin davacının bilgi ve onayıyla yapılmış olduğunu ispatla yükümlü olup davalı yanın dosya kapsamında bu savunmasını ispata yarayan hiçbir delili bulunmadığı,davacının parası ile yatırım yapılmadığı, paranın önce …Ltd.Şti.hesabına oradan da …Ltd.Şti.hesabına aktarıldığı, hali hazırda …Ltd.Şti.ile …Ltd.Şti.arasında devam eden İstanbul Anadolu 10 ATM 2018/758 E.sayılı dava dosyası nedeniyle …Ltd.Şti.nin bir alacağının çıkması halinde bu paranın …Ltd.Şti. Tarafından alacağına mahsup edileceğinin davalı …Ltd.Şti.vekili tarafından dosyada beyan edildiği, davalı …’un davacının parasını amacına uygun kullanmadığı, davacının ödediği paranın iadesini talep etme hakkı bulunduğu, davacı tarafça paranın iadesi talebinin davalılar İbrahim ve …’a yöneltilmiş olduğu, ancak paranın … hesabına gönderildiği ve onun tarafından …Ltd.Şti.ye aktarımının yapıldığı dolayısıyla …’u sorumluluğuna gidilemeyeceği , davacının 1.talebi olan davalılar ile arasında adi ortaklık ilişkisi kurulduğu iddiasına dayalı olarak tüm davalılar aleyhine açtığı davanın ispatlanamadığı, davacının 2. terdit talebi olan ödediği tutarın iadesine ilişkin istemin davalı … yönünden 1.785.596,24 USD’nin 3095 sayılı Yasanın 4-a maddesi uyarınca dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte ve 1.041.954,65 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalıdan tahsili gerektiği,davalı … yönünden açılan davanın ispatlanamadığı, terditli davalarda terditli taleplerden reddedilen talep için ayrıca harç alınmayacağı, vekalet ücreti ve yargılama gideri takdir edilmeyeceği , ancak davalılardan …Ltd.Şti.ye yalnızca ilk talep yönünden dava açıldığından lehine vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği gerekçesiyle; “1-Davacının davalılar ile arasında adi ortaklık ilişkisi kurulduğu iddiasına dayalı olarak açtığı davanın reddine, 2- Davacının terdit talebi olan ödediği tutarın iadesine ilişkin istemin davalı … yönünden kabulüne, 1.785.596,24 USD’nin 3095 sayılı yasanın 4-a maddesi uyarınca dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte ve 1.041.954,65 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalıdan tahsiline, davacı tarafa ödenmesine, 3- Davalı … yönünden açılan davanın reddine” karar verilmiştir. Kararı davacı vekili davalılardan … vekili ile davalı şirket vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, terditli talepler konusunda davanın tarafları davalılar yönünden ayrım yapmadıklarını, terditli olarak ikame edilen işbu davada asli talep olarak, taraflar arasında adi ortaklıklığın sebebiyle yapılan yatırım bedeline karşılık ödenmesi gereken bedelin tahsili için ortaklığın tasfiyesi, feri talep olarak ise davacı tarafından ödenen belirtilen bedelin davalılardan tahsili istemine ilişkin olduğunu, davalı …’ a gönderilen paranın önce … Şirketine ardından ise … Şirketine aktarıldığını,bunun dekontlarla belli olduğunu, mahkemenin … hakkında sadece adi ortaklık ilişkisi içerisinde değerlendirmesi hatalı olup söz konusu borçtan … da diğer davalıyla birlikte sorumlu olduğunu,mahkemenin vermiş olduğu hatalı ve hukuka aykırı kararın kaldırılmasını istediklerini, feri talep olan paraların iadesi talebine yönelik olarak, davalılar … , … tarafından mahkeme huzurunda davacıdan alındığı iddia edilen meblağda para aldıklar ikrar edilmiş olup bilirkişi raporlarıyla bu husus teyit edildiğini,diğer davalı olan … firmasına açısından da bilirkişi raporunda … üzerinden ” banka havalesi ” ile …’ e gönderildiği ve …’ in bunu kayıtlarında göstermediği , ancak banka kanalıyla ödeme yapılaması nedeniyle bunun ehemmiyetinin olmadığı şeklinde sonuca varıldığını, davalıların tümüne karşı dava konusu talebin haklı olduğunu, davalılar bakımından bir ayrım olmayıp davacı tarafından gönderilen paranın iadesinin sorumlu olan tüm davalılardan talep edildiğini belirterek kararın bu yönüyle kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; davacının adi ortaklık için para gönderdiğini ispatlayamadığını,davacının bilirkişi ücretlerini ödemeyerek, bilirkişi İncelemesinden de vazgeçtiğini,davacının gönderdiği paraların açıklamasında gayrimenkul yatırımı açıklaması yazması, yatırım Yapılacak … Firmasının Proje Evrakını Dava Dilekçesi ekinde sunması, bu paraların … Firmasının Projelerine yatırım yapılması amacı ile gönderildiğinin en büyük ispatı olduğunu,davacı ve davalı … ile Türkiye’de Gayrimenkul almak amacı ile … Firmasını kurdukları ve taşınmazları bu firma üzerinden alıp satmaya karar verdiklerini,genel müdür olarak davalı …’u atadıklarını, … Firmasının bu amaçla kurulduğunu,davacının davasının ispatlayamamasına rağmen mahkemece ispat yükünün davalı … üzerinde bırakıldığını,hatalı ispat yükü uygulandığını, …’un, hesabına gelen paraları davacının bilgisi dahilinde … Firmasına Gayrimenkul Yatırımı amacı ile gönderildiğini,davalı …’in bu paraları uhdesinde tutmadığı ,başka amaçla kullanmadığını,davalı …’in kötüniyetli olmadığını,davanın davalı … yönünden de reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin usul ve hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın bu yönüyle kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı şirket vekili istinaf dilekçesinde; davalı şirket aleyhine açılan terditli davanın esasına girilerek davanın reddedildiği,bu nedenle dava değeri üzerinden nispi vekalet ücreti yerine maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu belirtilerek kararın bu yönüyle kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava,davacı tarafça davalılara adi ortaklık için hisse karşılığı katılım payı olarak ödendiği ileri sürülen paralar yönünden,kendisine adi ortaklık kar payının ödenmediği gerekçesiyle öncelikle adi ortaklığın tespiti aksi taktirde bedelin iadesi istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın çözümü, davacı tarafından dayanılan adi ortaklık sözleşmesinin hukuki tanımı, kurulma aşaması ve ispatında toplanmaktadır. Adi ortaklık; iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir(TBK md 620/1). Diğer bir anlatımla, adi ortaklık; birbirini tanıyan, birbirlerinin kabiliyet ve şahsiyetlerine güvenen, eşit ve aynı durumda olan gerçek veya tüzelkişilerin, müşterek amacın gerçekleştirilmesini sağlayacak vasıtaları (katılım paylarını) ortaklığa getirme konusunda karşılıklı ve uygun irade beyanlarının birbirine ulaşmasıyla teşkil eden bir kişi topluluğudur. Buna göre adi ortaklığın unsurları; kişi, müşterek amaç, müşterek amaç uğruna birlikte çaba (affectio societatis), katılım payı (sermaye) ve sözleşme bağı şeklinde belirtilebilir. Adi ortaklık sözleşmelerinin kuruluşu bakımından, ortakların esaslı noktalarda uyuşması gerekir (TBK md 2/1). Eş söyleyişle, ortakların şahsı, müşterek amaç, müşterek amaç uğruna birlikte çaba, katılım payının türü ve kapsamı, ortaklık açısından esaslı unsurlar olup, bunlarda uyuşulması ortaklık sözleşmesinin kurulması için yeterlidir. Ortaklar, ikinci derecedeki noktalarda uyuşmamış olsalar bile, ortaklık kurulmuş sayılır. Adi ortaklık sözleşmesi yazılı yapılabileceği gibi sözlü de yapılabilir. İhtilaf halinde, bu ortaklığın var olduğunu ileri süren kişi, iddiasını, hukuki ilişkinin değeri itibarıyla ancak HMK’nın 200. Maddesi uyarınca yazılı delil ile ispat edebilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır. Somut olayda ; davacı, davalı ile esaslı noktalarda uyuşarak kurdukları adi ortaklığın bir süre faaliyet gösterdiğini ileri sürmüş, davalı ise adi ortaklığın varlığını inkar etmiştir. Bu halde, davacı davasını dayandırdığı adi ortaklığın varlığını ispatla yükümlüdür. Davacı tarafça dava dosyasına ispat yönünden HMK 202 maddesi uyarınca yazılı delil ibraz edememiştir. Açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, yanlar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun varlığına delalet edecek karşı taraf elinden çıkmış (inanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet veya mektup, makine ile yazılmış olmakla birlikte inanılanın parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmamış, parmak izli veya mühürlü senetler gibi) yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge varsa HMK.202. maddesi uyarınca sözleşme “tanık” dahil her türlü delil ile ispat edilebilir. Davacının sunduğu Whatsapp yazışması bu anlamda delil başlangıcı olarak incelendiğinde yazışma içeriğinin tarihinin belli olmadığı,ayrıca yazışmanın yapıldığı telefonunu da da delil olarak sunulmadığı,davalılar muvafakat etmediğinden tanık dinlenilmediği,ayrıca davacının yemin deliline dayanması nedeniyle ortaklık ilişkisi sebebiyle bu paraların gönderildiği hususunda davacının teklif ettiği yeminin davalı … tarafından eda edildiği ve yeminle davacı ile aralarında adi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı ve gönderilen paraların adi ortaklık katılım payı olarak gönderilmediğine dair yemin edildiği görülmekle,davacının adi ortaklık ilişkisini ispatlayamadığı anlaşılmıştır.Aynı zamnda davacının davalı şirketle de adi ortaklık kurulduğu iddiası davacı tarafça ispatlanamamıştır. Ancak davalı …’a banka kanalı ile dava konusu 1.785.596,24 USD’nin ve 1.041.954,65 TL’nın gönderildiği açıktır. Bu nedenle davacı tarafça davalı …’a gönderilen dava konusu 1.785.596,24 USD’nin ve 1.041.954,65 TL’nın, diğer davalı … ile davacı arasında kurulu … firmasında genel müdür olarak görev yaptığı ileri sürülen … tarafından davacının bilgisi ile … Firmasına Gayrimenkul Yatırımı amacı ile gönderildiğinin ispat edilemediği görülmekle,davacı tarafça adi ortaklık ilişkisi ispatlanamadığından,sadece davalı … uhdesin bulunduğu anlaşılan ve aksi davalı … tarafından ispat edilemeyen 1.785.596,24 USD’nin ve 1.041.954,65 TL’nın bu davalıdan sebepsiz zenginleşme kuralına göre tahsilinde aykırılık görülmemiştir. Sebepsiz zenginleşme, bir kimsenin mal varlığının haklı bir sebep olmaksızın diğer bir kimsenin mal varlığı aleyhine çoğalmasıdır. Sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talep edilebilmesi için borçlunun mal varlığında, bir başkasının aleyhine bir zenginleşme meydana gelmeli, zenginleşme ve zenginleştirici olay arasında illiyet bağı bulunmalı ve zenginleşme haklı bir sebebe dayanmamalıdır. Sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan ve tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı geri verme borcu altındadır. Geri verme borcunun konusu ve kapsamı; “Aynen Geri Verme İlkesi”ne göre düzenlenmiştir. İspat hususuna gelince; Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlamakla yükümlüdür. Davalı … kendisine davacı tarafından gönderilen dava konusu edilen bedelleri davalı diğer şirkete gönderdiğini ispat edememiş, davacı da adi ortaklık ilişkisini ispatlayamamıştır. Davalı şirket için ise adi ortaklık tespit istemi yönünden tespit açısından davanın reddine karar verildiği gözetilerek,maktu vekalet ücreti taktirinde de aykırılık görülmemiştir. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre davacının davalı şirket ve davalı …’un istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının, davalı …’un ve davalı …nin istinaf başvurularının HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine, Davacı ve davalı …’nden alınması gereken 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL’nin istinaf eden davacı ve davalı …’nden alınarak hazineye irat kaydına, Davalı …’dan alınması gereken 533.006,37 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 133.251,59 TL harcın mahsubu ile bakiye 399.754,78 TL’nin bu davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 361.madde uyarınca gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 21/04/2022