Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2260 E. 2022/1228 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/2260
KARAR NO: 2022/1228
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/04/2021
BİRLEŞEN İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
2017/465 ESAS SAYILI DOSYASINDA
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 21/04/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Asıl Davada; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununa göre kurulmuş bir tedarik şirketi olduğunu, yurt çapında faaliyet gösterdiğini, Müvekkili şirket ile davalı arasında elektrik tedarik sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye göre müvekkili şirket tarafından sözleşme süresince davalı şirkete elektrik satışı yapıldığını, buna göre sözleşme hükümlerine göre müvekkili şirket tarafından davalıya elektrik tedarik edildiğini ve kullanım miktarına göre fatura keşide edildiğini, müvekkili şirket ile davalı takip borçlusu arasında 01.07.2011 – 30.07.2012 tarihleri arasını kapsayacak şekilde sözleşme yapıldığını, sözleşme feshedilmediği için 11.1. maddesine göre kendiliğinden 1’er yıllık süreler halinde yenilendiğini, anılan maddede aynen ‘herhangi bir taraf, işbu sözleşme süresinin dolmasından en az 2 ay önceden sözleşmenin yenilenmeyeceğini diğer tarafa yazılı olarak bildirmediği takdirde sözleşme aynı şartlarla 1 yıl daha yenilenmiş sayılır.” hükmü getirildiğini, davalı takip borçlusunun 01.07.2011-30.07.2012 tarihleri arasını kapsayacak şekilde sözleşmeyi-borç ilişkisini süresi içerisinde feshetmediği için sözleşme-borç ilişkisinin devam ettiğini, davalı tarafın geçerli bir feshi bulunmadığından sözleşmenin yenilendiğini, bundan sonraki dönemde ise davalı takip borçlusunun sözleşmenin geçerli olduğu dönem içerisinde sözleşmeyi erken feshederek başka bir tedarik şirketi ile ikili anlaşma yaptığını ve sözleşme devam ederken başka bir tedarik şirketinden elektrik almaya başladığını, davalının bu eylemiyle sözleşmenin 11.1. maddesini ihlal ettiğini, anılan maddede aynen “sözleşme tarihinden önce sözleşmenin ABONE tarafından fesih edilmesi halinde ABONE son 2 ayın fatura toplamı kadar cezai şartı TEDARİKÇİYE ödemeyi kabul eder” hükmü getirildiğini, anılan hükmün müvekkili tarafından yürütüldüğünü ve 7.1.’de belirtilen ceza-i şart bedeli hesaplanarak faturalandırıldığını, müvekkili şirket tarafından her bir abonelik için ayrı ayrı olarak … numaralı 29.07.2016 vade tarihli 4.324,09-TL bedelli, … numaralı 29.07.2016 vade tarihli 6.699,30-TL, … numaralı 29.07.2016 vade tarihli 584,89-TL, … numaralı 29.07.2016 vade tarihli 8.501,17-TL, … numaralı 29.07.2016 vade tarihli 112,52-TL bedelli faturalar keşide edilerek davalıya gönderildiğini, Davalı takip borçlusuna … numaralı 29.07.2016 vade tarihli 2.938,65-TL bedelli, … numaralı 29.07.2016 vade tarihli 3.004,58-TL … numaralı 29.07.2016 vade tarihli 1.677,54-TL bedelli Elektrik satışından kaynaklanan piyasa maliyetleri faturaları keşide edildiği ve gönderildiğini, sözleşmenin 9. Maddesinde aynen “Bu sözleşme ve bu sözleşme ile yapılan elektrik enerjisi satışı nedeniyle ilgili yürürlükte olan ve ileride getirilebilecek olan her türlü vergi, resim ve harçlar Abone tarafından ödenecektir.” şeklinde düzenleme olduğunu, bu madde çerçevesinde davalı takip borçlusuna elektrik satışından kaynaklanan piyasa maliyetlerinin hesaplanarak fatura edildiğini, davalı takip borçlusunun … numaralı 29.07.2016 vade tarihli 1.677,54-TL bedelli fatura için kısmi ödeme yaptığını ancak kalan 1.508,17-TL bakiyenin ödenmediğini, davalı takip borçlusu tarafından anılan faturaların ödenmemesi üzerine taraflarınca İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takibi başlatıldığını, anılan takibe yukarıda anlatıldığı gibi haksız olarak itiraz edildiğini, buna göre itirazın iptaline, takibin devamına ve alacağın likit olmasından dolayı %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/465 Esas sayılı Davada; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı … Ltd. Şti. Arasında 24.05.2011 imza tarihli Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesinin akdedildiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşme uyarınca müvekkili şirketin davalıya elektrik tedariki yapmakla yükümlü olduğunu, davalı tarafın da kullanmış olduğu elektrik bedelini ödeme borcunu yüklediğini, davalı şirketin sürekli borç ilişkisi devam ettiği, sözleşmenin geçerli olduğu dönem içinde sözleşmenin haksız bir şekilde feshedildiğini, başka bir tedarik şirketiyle ikili anlaşmanın yapılarak elektrik enerjisi satın aldığını, davalı tarafın müvekkil şirketin akdetmiş olduğu sözleşmenin geçerli olduğu sürede başka bir tedarik şirketiyle ikili anlaşma yaptığını ve bu eylemi sonucunda müvekkil şirketin zarara uğradığını, müvekkil şirket ile davalının imzalamış olduğu elektrik enerjisi satış sözleşmesinin 11.1 maddesinde sözleşme gereğinin ifa edilmemesi halinde cezai şartın talep edileceğinin hüküm altına alındığını, davalı aboneye müvekkil şirketin ceza koşulu tahsili amaçı ile İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız takip başlattığını, davalının itirazı üzerine de takibin durdurulduğu, bunun üzerine müvekkil şirketin İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/964 Esas sayılı dosyası üzerinden itirazın iptali davası açtığını, usul ekonomisi yönünden davaların birleştirilmesini talep ve dava etmiştir. Asıl Davada; Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle davayı ve itiraz ettikleri borcu kabul etmediklerini, davacı şirketin gerek icra takibinde, gerek bu davada ve hatta sözleşmeyi yaparken bile kötü niyetli olduğunu, davalı şirketin İstanbul ….İcra Md.’nün … numaralı takip dosyasına haksız ve kötü niyetli olarak itiraz etmediğini, davacı şirketin müvekkiline kendisine ucuz ve piyasa fiyatlarına göre %29 oranında indirimli enerji (elektrik) vereceğinden bahisle bir sözleşme imzaladığını, bu sözleşmenin esasen 1 yıllık olarak yapıldığını ancak şartnamede yazdığı gibi feshedilmediği için sözleşmenin 11.1 maddesine göre kendiliğinden uzadığını, başlangıçta sadece 1 yıllık yapılan sözleşmenin fesih olmayınca uzadığından, esasen yıllara dayalı olarak sürekli uzayan sözleşmeyi müvekkili davalı şirketin başka bir şirketle anlaşarak tek taraflı feshetmiş olmakta iken sözleşmenin bitiminden 2 ay evvel diğer tarafa yazılı olarak bildirmediği iddiasıyla cezai şartı yürürlüğe koyduğunu ve bunun için de hiç vermediği elektriğin parasını talep etmekte olduğunu, davacı şirketin bir çok vaadiyle birlikte davalıya elektriği %29 oranında bir indirimle vereceğini beyan ettiği halde faturalara bakılacak olur ise aslında herhangi bir indirim yapmadığını, tüm bunlarla birlikte davacının aslında hiç indirim de yapmadığını anlayınca kendileriyle bir türlü irtibat kuramadıkları ve daha sözleşmeyi yaptıktan bir süre sonra pişman oldukları tedarikçiyi değiştirdiğini ve elektrik kullanmadıklarını, sözleşme süresinin 1 yıl olduğunu, feshedilmemekle uzayıp, aradan 5 yıl geçtiği için davalı şirketin sözleşmenin süresinin dolmasından en az 2 ay önce fesih bildirimi şartını dikkate almadığını, davacının bu rakamı hak edecek herhangi bir yatırımı ya da bu sözleşmeye özgü/özel bir harcaması bulunmadığını, çünkü sözleşmenin zaten 1 yıl diye yapıldığını, yani davacının herhangi bir harcaması varsa zaten bu 1 yılda telafi edileceğinin düşünüldüğünü, oysa feshedilmediği için kendi kendine uzayıp giden ve neredeyse 6. yılına girmiş bir sözleşme söz konusu olduğunu, bu nedenle davacı şirketin bu bahsettiği cezai şartı alması için kendilerine göre hiç bir hukuki gerekçe bulunmadığını, açıklanan nedenlerle haksız açılan davayı kabul etmediklerini yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/465 Esas sayılı Davada; Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Yargıtay yerleşik içtihatlarından da açıkça anlaşıldığı üzere TBK 179/1 uyarınca sözleşmede aksine bir hüküm yoksa cezai şart varsa ya bu cezai şart talep edilebilecek ya da zararın tazmini talep edilebileceğini, haliyle davacı tedarikçi firmanın sözleşmeden doğan cezai şart yönünde tercih hakkını kullanarak zaten öncesinde mevcut olan huzurdaki dosya ile bu hakkını talep ettiğini, şimdi ek olarak bu şekilde hakkı olmayan bir davayı ikame etmesinin hukuka uygun olmadığını, kişinin kendi kusurundan faydalanamaz ilkesi gereği, sözleşmenin ana unsurlarına uymayarak bunun feshine kendi kusuruyla sebebiyet veren davacının kendisi olduğunu, burada müvekkilinin abone şirkete esas yönünden hiçbir kusur atfedemeyeceğini, haksız ve yersiz olarak müvekkili aleyhine açılan davanın reddine, davalarla irtibatlı olduğunu düşündükleri İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde olan 2017/741 esas sayılı dosyasının da huzurdaki dosya ile birleştirilmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından; “…Sözleşme ile davalı şirketin davacı şirkete 24.05.2011 tarihli sözleşme ile vermiş olduğu taahhüt süresinin 01.07.2011 – 30.07.2012 tarih aralığını kapsadığı, 2016/06 dönemi itibarıyla davalı şirketin davacı şirkete vermiş olduğu taahhüdün bildirimsiz, süresi dolmadan bozulduğu, atfedilen sözleşme hükümleri gereği davacı tarafın sözleşmeden kaynaklanan cezai şartı talep etmeye hakkı bulunduğu, her bir abonelik numarasına tahakkuk ettirilen son iki döneme ait fatura tutarları dikkate alınarak, davalı şirketin taraflar arasında imza edilmiş olan Elektrik Satışına ilişkin sözleşmenin 11inci maddesi gereğince 16.248,52-TL ve takibe konu piyasa maliyet faturalarını ihtiva eden 8.347,66-TL’nin de eklenmesi ile 01.08.2016 takip tarihi itibarıyla işlemiş faiz 110,68-TL olarak hesap edildiği, dolayısıyla asıl davada davalının İstanbul … İcra Dairesi’nin … E. Sayılı icra takibine yapmış olduğu itirazının iptali ile davacının davasının kısmen kabulüne, İstanbul … İcra Dairesi’nin … E. Sayılı icra takibinin 24.596,18-TL asıl alacak, 110,68-TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 24.706,86-TL üzerinden devamına, 24.596,18-TL’nin %20’si icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya dair taleplerin reddine, Sözleşmenin 15inci maddesinde abonenin sözleşme hükümlerine aykırı davranması nedeniyle Tüketim Birimlerine elektrik enerjisi temini kesildiği takdirde abone tedarikçinin uğrayabileceği tüm zararı ve madde 11.1deki cezai şartı ödeyeceğini ve tedarikçinin tazminat taleplerini yerine getireceğini kabul ve taahhüt ettiği, aboneliğin davalı tarafça sonlandırılmış olduğu 2016/06 tarihi ile tedarik bitim tarihi 2017/06 arasındaki dönem için davacı tedarikçi şirketin kar kaybı talebinin haklı olduğu, davalı şirket adına 5 ayrı aboneliğin aynı anda sonlandırıldığı, hükme esas alınan Bilirkişi Heyet Raporunda 5 ayrı abonelik için ayrı ayrı her bir abonelik için bir yıl evvelki tüketim ortalamalarının hesap edildiği, sözleşmenin kalan döneminde her bir aya ait aylık piyasa takas fiyatı ile davacı tedarikçi şirketin abone satış fiyatı olan tarifelerden %3 indirimli fiyat arasındaki fark bedelinin çarpımı sonucu davacı tedarikçi şirketin kar kaybının hesaplandığı buna göre davacının 5 ayrı abonelik için toplam 12.066,63-TL kar kaybı bedelinin talep edilebileceğinden ve davacının birleşen davada talep arttırım dilekçesi sunmamasından dolayı birleşen davada davacının davasının kabulü ile 1.000,00-TL’nin 01.06.2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Asıl davadaki talepler ile birleşen davadaki talepler farklı kalemler olmasından dolayı her ne kadar kısa kararda her iki dava için de istinaf yolu açık olarak yazılmış olsa da asıl dava yönünden istinaf yolu açık, birleşen dava için kesin olmak üzere karar verilmiştir. ” gerekçeleriyle 1-)Asıl dava yönünden; Davalının İstanbul … İcra Dairesi’nin … E. Sayılı icra takibine yapmış olduğu İTİRAZININ İPTALİ ile davacının davasının KISMEN KABULÜNE, İstanbul … İcra Dairesi’nin … E. Sayılı icra takibinin 24.596,18-TL asıl alacak, 110,68-TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 24.706,86-TL üzerinden DEVAMINA, 24.596,18-TL’nin %20’si icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya dair taleplerin reddine, 2-)Birleşen dava yönünden; Davacının davasının KABULÜ ile 1.000,00-TL’nin 01.06.2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Karara karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf başvurusunda özetle; mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verildiğini ve itirazlarında mahkemece eksik inceleme yapılsa da dava içerisinde kısmen haklı görüldüklerini, buna rağmen haksız bir şekilde icra inkar tazminatına hükmedildiğini, kararın hüküm kısmında faiz oranı hakkında net bir hüküm oluşturulmadığından mevcut icra takibinin %54 faiz oranı üzerinden devam ettiğini, hükmün eksik ve faiz yönünden karar verilmemesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, – İki taraf tacir olduğundan en fazla ticari avans faizi uygulanabileceğini, -Sözleşmenin fesih sebebi, elektrik tedarik sözleşmesi içerisinde davacı tarafça taahhüt edilen %29 oranında indirim bedelinin uygulanmaması olduğunu, bu hususun İstanbul 11 ATM 2017/741 E. Sayılı dosya içerisinde ortaya çıktığını ve davacı tarafça da bu hususun ikrar edildiğini, söz konusu dosya içerisinde … firmasının taahhüt ettiği indirim bedelini uygulamadığı ve bu konuda müvekkili şirketin yazılı olarak onamını almadan tek taraflı olarak değişiklik yaptığının ortaya çıktığını ve müvekkili firma tarafından fazla ödenen bedeller yönünden müvekkili lehine hesaplama yapıldığını, bu dosyanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, davacının indirim bedelini uygulamaması sebebiyle istinafa konu mahkeme kararı içerisinde yer alan bedellerin de değişikliğe uğrayacağını, – Hükme esas alınan bilirkişi raporlarında ilk yapılan sözleşmeden başkaca sözleşmenin olmadığı ve indirimin devam edip etmediğinin anlaşılmadığını rapor ettiklerini, ancak davaya konu taraflar arasındaki imzalanan protokolün 11. Maddesinde sözleşme 2 ay öncesinden feshedilmezse sözleşmenin aynı şartlarda uzayacağının belirtildiğini, – Raporda müvekkilinin faturaları zamanında ödeyip ödemediğinin anlaşılmadığını ve sözleşmenin bu nedenle (ödenmeyen faturalar) nedeniyle feshedildiğini belirttiklerini, müvekkilinin sözleşme tarihi bitimine kadar olan fatura bedellerinin ödendiğini gösterir muavin defter kayıtları ibraz olunduğunu, kaldı ki sözleşmenin feshinin nedeni ödenmeyen faturalar olmadığını, davacı firmanın sözleşmeye uygun indirim oranını uygulamayarak kendi üzerine düşen esaslı edimi yerine getirilmemesi nedeniyle sözleşmenin müvekkili tarafından feshedildiğini, son ödenmeyen faturanın, davacı firmanın cezai bedeli, elektrik faturası gibi fatura ederek müvekkiline ödetmek istemesi hususunda olduğunu, – İstanbul 11 ATM 2017/741 E. Sayılı dosya içerisinde tedarikçi … Enerji firmasının cevap ve beyan dilekçelerine bakılırsa zaten orada %29’luk taahhüt edilen indirimi uygulamadıklarını ikrar ve itiraf ettiklerini, bu indirim husus irdelenmedikçe feshin geçerli olup olmadığı hususu net bir şekilde ortaya konamayacağını, sözleşmenin feshinde müvekkilinin haksız olduğu varsayılsa bile davacı tedarikçi şirket taahhüt ettiği indirimleri sağlamadığından hesaba alınan fatura bedellerinin de taahhüde uygun bir fatura olmadığından fahiş bedel hesaplaması yapıldığını, – Müvekkil firmanın fesih yönündeki irade beyanının haklılığı ispatlandığını, – “YEK Bedeli hususunda” başlıklı kısımda yapılan değerlendirmelerin de hatalı olduğunu, YEK bedelinin abone olan müvekkili firmaya yansıtılamayacağını, rapor içerisinde dayanak yapılan sözleşme 5. maddesinde de YEK bedeline ilişkin bir ibare ve hüküm olmadığını, bu şekilde muğlak ifadelerin tek taraflı dayatılan sözleşmeyi yapan tedarikçi firma lehine değerlendirme yapılmasının genel işlem şartlarına da aykırı olduğunu, – Sözleşmedeki cezai şart hükmünün de davacı tedarikçi şirket lehine yapıldığını, taraflar arasında yapılan sözleşmenin matbu bir sözleşme olup, tamamen davacı tedarikçi firma tarafından düzenlendiğini, – Sözleşme içerisinde abone olarak belirtilmiş ise de açık bir şekilde her bir fatura için ceza bedeli yansıtılacağı anlaşılamadığı gibi birden fazla anlama da geldiğini, sözleşme maddesinin genel işlem koşullarına tabi olması nedeniyle davalı müvekkili lehine yorum yapılarak abone için hangi fatura bedeli daha öneme haiz ise o bedel üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini,- İcra inkar tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu, -Birleşen dosya yönünden ise; Hükme esas alınan rapor içerisinde sözleşme madde 11’e atıf yapılarak cezai şarta ek olarak tedarikçinin maddi zararlarının da ödenmesi gerektiği hususunda yapılan değerlendirmelerin hatalı olduğunu, davacı tedarikçi şirketin sözleşmede cezai şart öngörülmüşken bundan başka bir zararının tazmini istemesi hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, davacının açılan işbu davada hukuki yararı olmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir. Dava, asıl davada; İstanbul … İcra müdürlüğünün … sayılı dosyasındaki 8 adet faturadan dolayı davacının takip tarihi itibari ile alacaklı olup olmadığının ve miktarının ve taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafça haklı feshedilip feshedilmediği ve cezai şartın gerçekleşip gerçekleşmediği hususlarında olduğu, Birleşen davada; taraflar arasındaki sözleşmenin haksız olarak feshedilip edilmediği, sözleşmenin fesih edilmesinden dolayı davacının kar kaybının olup olmadığı, kar kaybı var ise bunun davalıdan tahsil edilip edilemeyeceği hususlarındadır. Dosya kapsamından; taraflar arasında 24.05.2011 başlangıç tarihli Aktif Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesinin imzalandığı, Sözleşme tedarik başlangıç tarihinin 01.07.2011 tarihi olduğu, sözleşme bitiş tarihinin 30.07.2012 olduğu, tarife grubunun ticarethane olduğu, sözleşmede, sözleşme tarihinden önce sözleşmenin abone tarafından fesih edilmesi halinde abonenin son 2 ayın fatura toplamı kadar cezai şartı tedarikçiye ödemeyi kabul edeceğini, sözleşmeden kaynaklanan fesih haklarının saklı kalmak kaydıyla, herhangi bir tarafın bu sözleşmeyi süresinin dolmasına en az 2 ay önceden sözleşmenin yenilenmeyeceğini diğer tarafa yazılı olarak bildirmediği takdirde, sözleşmenin aynı şartlarla 1 yıl daha yenileneceğinin düzenlendiği anlaşılmaktadır. İstanbul 11. ATM 2017/741 E sayılı dosyasında ise, Davacının … Ltd. Şti., davalısının … A.Ş olduğu, dava konusunun ticari nitelikte sözleşmeden kaynaklı sağlanmayan indirim bedeli ve YEK bedeli altında kesilen bedellerin iadesi ve tahsili talebini içerir dava olduğu görülmektedir. Taraflar arasındaki sözleşmenin sona erme başlıklı 11. Maddesinde; ” sözleşme Ek’deki Protokol’de belirtilen Sözleşme Bitiş Tarihi’nde sona erer. İşbu sözleşmede anılan hallerin dışında işbu sözleşme süresi içerisinde feshedilemez. Sözleşme tarihinden önce sözleşmenin ABÖNE tarafından fesih edilmesi halinde ABÖNE son 2 (iki) ayın fatuya toplamı kadar cezai şartı TEDARİKÇİ’ye ödemeyi kabul eder. Sözleşmeden kaynaklanan fesih hakları saklı kalmak kaydıyla, herhangi bir Taraf işbu sözleşme süresinin dolmasından en az 2 (iki) ay önceden sözleşmenin yenilenmeyeceğini diğer Tarafa yazılı olarak bildirmediği takdirde, Sözleşme aynı şartlara 1 (bir) yıl daha yenilenmiş sayılır. Ancak, Sözleşme süresi içerisinde ilgili kanun, yönetmelik ve tebliğlerde meydana gelecek değişiklikler nedeniyle Sözleşme de değişiklik yapılmasının zorunlu olması durumunda sözleşmenin ilgili maddeten söz konusu değişikliklere uygun olarak taraflarca revize edilecek ve fakati söz konusu değişikliklerin toptan satış şirketlerinin zarar etmesine neden olacak ve ticaretin devamını katlanılmaz hale getirecek durumda olursa işbu sözleşme tazminatsız olarak feshedilecektir” şeklinde düzenlenmiştir. Sözleşmenin 12.2. Maddesinde ” TEDARİKÇİ’in Sözleşme’de yer alan şartlara ve esaslara uygun olarak taahhütlerini yerine getirmemesi halinde söz konusu ihlalin abone tarafından yapılacak yazılı bildirim ile 10 iş günü içerisinde TEDARİKÇİ tarafından giderilmemesi halinde abone sözleşmeyi feshedebilir,”, 12.3. Maddesinde ise ” İşbu sözleşme, Sözleşme Bitiş Tarihinden önce ancak Tarafların mutabakatı ile sanlandırılabilir” düzenlemeleri mevcuttur. Davalı sözleşmenin 12. Maddesi uyarınca fesih konusunda yazılı bildirim yapıldığını savunmamıştır. Bu durumda , davalı tarafça bildirim yapılmaksızın başka bir tedarikçi ile anlaşma yapılmış olduğu nazara alındığında feshin haklı olduğunu savunması sözleşmeye uygun değildir. O halde, bilirkişi raporlarında cezai şart alacağına ilişkin tespit yerinde olmakla birlikte davacı şirketin sözleşmede belirtilen indirim yapılmadığını savunmuş, bilirkişi raporunda ise “indirim oranı dava konusu olmadığından detaya girilmemiştir” gerekçesiyle bu savunma değerlendirilmemiştir. İstanbul 11. ATM 2017/741 E sayılı dosyasında indirim oranlarının dava konusu edildiği anlaşılmakla, bu dosya incelenerek ve bilirkişilerden davacı tedarikçi tarafından tahakkuk ettirilen faturaların sözleşme ve sözleşmede belirlenen indirim oranlarına uygun olup olmadığı konusunda ek rapor alınması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir. YEKDEM bedeli yönünden yapılan değerlendirmede ise; sözleşmede açıkça bu bedelden bahsedilmediği anlaşılmaktadır. YEKDEM maliyetinin piyasa katılımcısı tedarik şirketlerine paylaştırılmasının YEK Kanunu ve ikincil mevzuatı çerçevesinde gerçekleştirildiği, görevli tedarik şirketlerinin bünyesine olan YEKDEM maliyetinin ise 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. Maddesi ile ikincil mevzuatı kapsamında görevli elektrik tedarik şirketlerinin enerji alım maliyetlerine eklenmek suretiyle tüketici faturalarında yer alan aktif enerji bedeli içerisinde yer alıp almadığı hususunun değerlendirilmesi ile karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi de usule aykırı bulunmuştur. İcra inkar tazminatı yönünden davacının sözleşmeye aykırı tahakkuk yapıp yapmadığı belirlenerek faturanın bilirkişi raporuyla belirlenip belirlenmediği hususları değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu hususların ederlendirilmemesi de usule uygun bulunmamıştır. Birleştirilen dosya yönünden ise; 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunununda Bazı Değişiklikler Yapılmasına Dair 6763 sayılı yasa ile, HMK 341. madde 2. fıkrasında “Miktar veya değeri üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir” şeklinde yapılan yasa değişikliği 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Karar tarihi itibarıyla, kesinlik sınırı ise 5.800,00 TL’dir. Somut uyuşmazlıkta, davalı tarafından istinaf edilen davanın değeri 1.000,00 TL olup, karar tarihinde davalı yönünden miktar itibarıyla karar kesindir. Bu nedenle birleşen dosyaya konu kararın HMK 341. ve 346. maddelerine göre kesin olması sebebiyle, her iki davalının istinaf dilekçesinin HMK 341, 346 ve 352/1-b maddeleri uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle, davalının birleşen dosyaya yönelik istinaf dilekçesinin reddine, asıl dosya yönünden ise istinaf başvurusunun kabulüyle kararın HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak, bilirkişilerden yukarıda belirtilen hususlarda ek rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Asıl davada davalının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla,yukarıda izah edilen şekilde, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, Birleşen dosyada davalının istinaf dilekçesinin HMK 341, 346 ve 352/1-b maddeleri uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir. Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 21/04/2022