Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2226 E. 2022/1234 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/2226
KARAR NO: 2022/1234
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/07/2021
NUMARASI: 2019/610 E – 2021/548 K
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 21/04/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili başlangıçta asliye hukuk mahkemesine verdiği dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından müvekkili aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosaysından 200.000,00-TL asıl alacağın sebepsiz zenginleşme kuralları gereği iadesine yönelik icra takibidir açıklamasıyla ilamsız icra takibi başlatıldığını, davetiyenin müvekkilinin mernis adresine TK 21/2 maddesine göre tebliğ olunduğunu, müvekkilinin alacaklısı, davalının borçlusu olduğu İstanbul … İcra müdürlüğü’nün … E sayılı dosyasından müvekkilinin alacağı üzerine haciz koyulmasıyla haberdar olduğunu, müvekkilinin davalıya hiçbir borcunun bulunmadığını, davalının sebepsiz zenginleşmeye dayalı talepte bulunabilmesi için davalı aleyhine müvekkili malvarlığında haksız bir zenginleşme olması gerektiğini, müvekkilinin davalı tarafından düzenlenerek verilen bonoları alacağını tahsil edebilmek amacıyla yasal takibe koyduğunu, sebepsiz zenginleşme şartlarının gerçekleşmediğini belirterek müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, % 20 den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;ilamsız takiplerde dayanak belgenin bulunmasına gerek olmadığını, başlatılan takibin taraflar arasındaki sebepsiz zenginleşmeye dayalı borç ilişkisinin sona erdirilmesine yönelik olduğunu, davacı tarafından davalı müvekkil aleyhinde İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. sayılı icra dosyası ile takip başlatıldığını, takibin dayanağı olarak sair bonoların eklendiğini, tarafları arasında hukuki veya ticari ilişki değil tanışıklığın dahi bulunmadığını, bonolar üzerindeki zorunlu unsurlardan; miktar, lehtar ve tarih yazılarının müvekkile ait olmadığını, müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti amacıyla İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/878 E. sayılı dosyasının bulunduğunu ve karşı taraf aleyhine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının … Soruşturma sayısı ile suç duyurusunda bulunulduğunu, davacı tarafından müvekkili aleyhinde haksız ve kötüniyetli olarak icra takibi başlatıldığını, söz konusu icra takibi çerçevesinde müvekkilinin aracının yakalandığını ve bir yılı aşkın süredir yediemin otoparkında bulunduğunu, davacının bonoların zilyetliğini sürdürerek haksız zenginleşmeyi gerçekleştirdiğini, davanın menfi tespit davası olduğu ve müvekkilince başlatılan icra takibinin kesinleştiği dikkate alındığında sebepsiz zenginleşmenin şartlarını ispat etmesi değil davacının borcun bulunmadığını ispat etmesi gerektiğini, söz konusu derdest icra takibi tamamen müvekkilin haksız olarak fakirleşmesinin telafisi amacıyla haksız olarak zenginleşen davacı aleyhine başlatıldığını belirterek haksız davanın ve inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından; “Davacı … (mirasçıları) tarafından Davalı alacaklı … aleyhine İstanbul 2 Ticaret Mahkemesinin 2017/878 Esas sayılı dosya ile; İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına dayanan keşidecisi … olan 20.04.2015 düzenleme tarihli 15.07.2015 ödeme günlü 15.000,00 TL bedelli 15.01.2015 düzenleme tarihli 30.05.2016 ödeme günlü 56.000,00 TL bedelli 20.07.2015 düzenleme tarihli 15.11.2015 ödeme günlü 32.000,00 TL bedelli senetlerden dolayı açılan menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonucunda verilen Red kararı henüz kesinleşmese de iş bu davamıza konu İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında davalı alacaklı … (…) tarafından davalı borçlu … aleyhine başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası nedeniyle sebepsiz zenginleşme nedenine dayalı 12.07.2018 itibari ile takip başlattığı, davalı borçlu tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına 02.07.2021 tarihli yazı cevabı ile 15.12.2020 tarihinde 28.183,79 TL 19.06.2018 tarihinde 3.863,85 TL ödeme yapıldığı bildirilmiş olduğu bu takibin başlatıldığı 11.07.2018 tarihi itibari ile …’ün sebepsiz zenginleştiğinden bahsedilemeyeceği bu nedenle İstanbul 2 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/878 Esas sayılı dosya ile verilen red kararının kesinleşmesinin de dosyamıza bir katkı sağlamayacağı kanaatine varılmış davalı tarafça İstanbul 2 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/878 Esas sayılı dosya ile ileri sürdüğü iddialar dışında başkaca bir delil ve iddia ileri sürmemiş ve bu kapsamda TBK 77 .maddesinde belirtilen “Haklı bir sebep olmaksızın bir başkasının mal varlığından veya emeğinden zenginleşen , bu zenginleşmeyi vermekle yükümlüdür . Bu zenginleşme , özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğar” hükmünde yer alan koşulların iş bu davaya konu takip ve dava tarihinde söz konusu olmadığı anlaşılmakla davanın kabulüne karar vermek gerektiği kanaatine varılmış İİK 72/5 maddesi uyarınca dava borçlu lehine hükme bağlandığından ve davaya konu takip alacaklısı davalının davacı sıfatı ile açmış olduğu İstanbul 13. ATM ve İstanbul 2 ATM dosyalarında imzanın eli ürünü olduğunu bilmesine ve sonrasında bu kararların red ile sonuçlanmış olmasına rağmen rağmen iş bu takibi başlattığından %20 oranında tazminata davacı lehine hükmolunmuştur. Kısa karar verildikten sonra gerekçeli kararın yazılması sürecinde … tarafından ibraz edilen 13.07.2021 tarihli dilekçe ekinde Beyoğlu … Noterliğinin 09.11.2020 tarih … yevmiye nolu ALACAĞIN DEVRİ başlıklı belge ile …’ün İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki 202.204,11 TL miktarlı hak ve alacaklarından 80.000 TL sini … isimli kişiye temlik ettiği beyan edilmiş ise de iş bu dosya konusunun İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası olduğu temlik belgesinde açıkça mahkememiz dosyası belirtilmediği görülmekle taraf sıfatının bulunmadığı anlaşılmıştır.” gerekçeleriyle 1-Davanın KABULÜ ile davacının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile davalıya borçlu olmadığının tespitine, Alacağın %20 oranı olan 40.384,60 TL tazminatın davalılardan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir. Karara karşı davalılar tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalılar vekili istinaf başvurusunda özetle; davacının kötüniyet tazminatı talep etmemiş olmasına rağmen mahkemece taleple bağlılık ilkesine aykırı olarak kötüniyet tazminatına hükmedilmiş olmasının hatalı olduğunu, davacının dilekçesinde icra inkar tazminatı talebinde bulunduğunu, KÖTÜNİYET TAZMİNATI talebinde bulunmadığını, her iki talebin İİK’da ayrı ayrı düzenlendiğini, -Davanın menfi tespit davası olduğunu, davacının davalıdan sadır bonoları elinde bulundurduğu ve buna göre icra takibi başlattığını kabul ettiği ve icra takip dosyası ile de bu hususun ortaya konulmuş olduğu gözetildiğinde davacının sebepsiz zenginleştiği iddiası ile davacıya karşı icra takibi başlatıldığı ve kesinleştiği; dolayısıyla ispat yükünün bu aşamada davacıya geçtiği ve davacının ikame ettiği icra takibinde henüz tahsilat yapmadığını beyan etmesi karşısında borcu inkar etmediği sadece tahsil yapmadığı gerekçesi ile sebepsiz zenginleşmediğini iddia etmiş olmakla müvekkilin alacağı bulunduğunun ortada olduğunu, – Mahkemece davanın menfi tespit davası olduğu ve davacının borç ilişkisini kabul ettiği ancak henüz sebepsiz zenginleşmediğini iddia etmesi karşısında ispat yükünün müvekkilinde olduğu ve sebepsiz zenginleşme şartlarının oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar vermesinin kabul edilemeyeceğini, – Davacının 25.05.2021 tarihli celsede dava konusuna ilişkin olarak “Bizim davamızın konusu İstanbul … İcra Müdürlüğüne ait … esasa dayalı dosya olup takip sebebi olarak da İstanbul … İcra Müdürlüğüne ait … esas sayılı dosyada sebepsiz zenginleşme olduğu ileri sürülmüştür. Oysaki bu dosyaya yapılmış bir ödeme söz konusu değildir.” demek sureti ile borç ilişkisini kabul etmekle birlikte henüz tahsil edilmiş bir para olmadığı gerekçesi ile sebepsiz zenginleşme şartlarının oluşmadığını beyan ettiğini, , borçlunun bir hukuki ilişkinin varlığını kabul ettiğini, ancak bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüş olmakla bu kez, hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfetinin davacı borçluya düştüğünü, zira davacı borçlu, senedin varlığını kabul etmekle birlikte bir hukuki ilişkiye dayanmadığını değil, başka bir hukuki ilişkiye dayandığını ileri sürerek temelde bir hukuki ilişkinin varlığını kabul ettiğini, – Dolayısıyla davacı borçlunun, davalı alacaklı ile aralarındaki ilişkiyi inkar etmeyip sadece sebepsiz zenginleşme şartlarının oluşmadığı iddiası gereğince ispat yükünü üstüne almış bulunduğunu, mahkemece işbu husus göz ardı edilerek müvekkilinin alacaklı olduğunu ve sebepsiz zenginleşme şartlarının oluştuğunu ispat etmesi beklendiğini, – Her ne kadar ispat yükü üzerlerinde olmasa da davacının sebepsiz zenginleştiği hususunun ispat edildiğini, -Söz konusu bonoların davacı uhdesinde bulunmasının hukuka aykırı olduğunu, bono üzerindeki miktar, lehtar ve tarih yazılarının müvekkiline ait olmayıp davacı tarafından hukuka aykırı olarak doldurulduğunu, ayrıca, davanın tarafları arasında hukuki veya ticari bir ilişki yahut bir tanışıklık dahi bulunmadığını, davacı tarafından müvekkiline hiçbir şekilde mal ve hizmet sunulmadığını, buna yönelik fatura ve kayıt da bulunmadığının dava dosyası ile sabit olduğunu, bu nedenle zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayanmadığının açık olduğunu, – Aldatma ile müvekkilinden alınan ve icra işlemine konulan bonoların iptaline yönelik açtıkları İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/878 E. sayılı dosyanın kesinleşmesinin beklenilmesinin zorunlu olduğunu, davacının sebepsiz zenginleşmesi ve müvekkilinin icra takibi başlatmasının İstanbul 2. asliye ticaret mahkemesi 2017/878 e. sayılı dosya ve buna dayanak kambiyo takibinden kaynaklı olduğunu, söz konusu davanın halen derdest olup istanbul bölge adliye mahkemesi 44. hukuk dairesi 2020/37 e. sayılı dosyası ile yargılaması devam ettiğini, – Davacı tarafından bonolar hukuka aykırı olarak doldurularak muhafaza edilmekte, hukuka ve usule aykırı şekilde icra takibi yürütülmekte iken müvekkilinin fakirleştiğini, bu sebeple uygun nedensellik bağının bulunduğununda sübuta erdiğini, – Davacı borçlunun müvekkiline karşı başlatmış olduğu icra takibi ve uhdesinde tuttuğu bonolar ile malvarlığının aktifinde değer yaratmış olmakla zenginleştiği; müvekkilinin işbu sebepsiz zenginleşme karşısında davacı borçluya karşı icra takibi başlatığı, borçlunun aradaki hukuki ilişkiyi inkar etmediği, sadece sebepsiz zenginleşmediği zira henüz bir tahsilat yapmadığını ifade etmesi karşısında davanın haklılığının ispat edildiğini ileri sürmüştür. Dava, sebepsiz zenginleşme iddiasıyla başlatılan takip nedeniyle menfi tespit talebine ilişkindir. Dosya kapsamından; davaya konu İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; ölü davalı alacaklı tarafından, davacı borçlu aleyhine 200.000-TL asıl alacak ve 1.923,29-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 201.923,29-TL alacağın sebepsiz zenginleşme hukuki sebebine dayalı olarak tahsili amacıyla 11/07/2018 tarihinde 7 örnek nolu ilamsız icra takibi başlatıldığı görülmektedir. Davalı anılan dosyada alacaklı sıfatıyla takip başlatmış, cevap dilekçesi içeriğinde ise İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. Dosyasıyla davacı … tarafından başlatılan takip nedeniyle sebepsiz zenginleştiğini ileri sürmüştür. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası oluşturmakta olup ,anılan icra dosyası alacaklı … tarafından … mirasçıları …, …, …, …, …, … aleyhine 103.000,00 TL üzerinden takip başlatıldığı anlaşılmaktadır. İstanbul C Başsavcılığının … sor. 2019/17709 sayılı kararı ile; İstanbul … İcra müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına dayanak; Lehtarı … Keşidecisi … olan , 20.04.2015 düzenleme tarihli 15.07.2015 ödeme günlü 15.000,00 TL bedelli 15.01.2015 düzenleme tarihli 30.05.2016 ödeme günlü 56.000,00 TL bedelli 20.07.2015 düzenleme tarihli 15.11.2015 ödeme günlü 32.000,00 TL bedelli bonolardaki imzanın davacı eli ürünü olmadığı lehdar, tarih ve miktarlarının rıza dışı doldurulduğundan bahisle … hakkında açığa atılan imzanın kötüye kullanılması ve bedelsiz kalan senedin kullanılması suçlamasıyla yürütülen soruşturma neticesinde 18.02.2019 tarihinde Kovuşturmaya Yer Olmadığına dair Karar verildiği, karara karşı itirazın reddiyle kararın kesinleştiği görülmüştür. Davacı … (mirasçıları) tarafından, davalı alacaklı … aleyhine İstanbul 2 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/878 Esas sayılı dosya ile; İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına dayana keşidecisi … olan , 20.04.2015 düzenleme tarihli 15.07.2015 ödeme günlü 15.000,00 TL bedelli 15.01.2015 düzenleme tarihli 30.05.2016 ödeme günlü 56.000,00 TL bedelli 20.07.2015 düzenleme tarihli 15.11.2015 ödeme günlü 32.000,00 TL bedelli senetlerden dolayı açılan menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonucunda davanın reddine karar verildiği, bu kararda imzanın davacının eli ürünü olmasına dayanıldığı, dosyanın kesinleşmesinin beklenilmesinde savcılık soruşturma dosyası, icra hukuk mahkemesi dosyası, bilirkişi raporları nazara alındığında fayda bulunmadığı anlaşılmaktadır. İstanbul 13. İcra Hukuk Mahkemesine ait 2017/1047 E2019/669 Esas sayılı; dosyasında ile Mütevefa … mirasçılarının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına dayanak bonolardaki imzaların müvekkiline ait olmadığı bonolardaın kambiyo vasfına haiz olmadığını belirterek imza itirazında bulunduğu ve takibin iptalini talep ettiği icra hukuk mahkemesinde yaptırılan imza incelemesi ile Bahse konu bonolardaki imzaların mütevefa borçlu … eli ürünü olduğu anlaşılmakla 09.07.2019 tarihli karar ile davanın REDDİNE karar verilmiş ilam İstanbl BAM 23 Hukuk Dairesinin 2019/2168 E-2712 sayılı K sayılı 25.12 .2019 tarihli kararı ve Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 09.12.2020 tarh 2020/2575 Esas 2020/10366 sayılı Kararı ile Onanarak 09.12.2020 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Tüm bunlara göre İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına dayanak bonolarda davalı-alacaklının borçlu olduğu anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlamakla yükümlüdür. Menfi tespit davasında alacağını ispat yükü davalı taraftadır. Davalı İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas dosyada borçlu olduğu, senetlerdeki imzanın davalının eli ürünü olduğunun sübuta erdiği anlaşılmasına rağmen dava konusu takipte davacı …’ın zenginleştiğini ileri sürmüş, eldeki dosyada ise bu iddiasını ispatlayamamıştır. Şu durumda, davalı-alacaklının alacağını ispatlayamadığı, davacının dava dilekçesinde davalının kötü niyeti ve haksız takip yaptığı ileri sürülerek tazminat talebinde bulunduğu, hukuki nitelemenin mahkemeye ait olduğu gözetildiğinde verilen karar usul ve yasaya uygundur. Bu itibarla,ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalıların istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1.madde gereği reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalıların istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 13.662,00 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 3.415,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 10.246,50 TL’nin istinaf eden davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 361.madde uyarınca gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 21/04/2022