Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2149 E. 2022/1123 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/2149
KARAR NO: 2022/1123
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/05/2021
NUMARASI: 2018/257 E – 2021/513 K
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 14/04/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı dava dilekçesinde özetle; davacının … plakalı … marka 2011 model minibüsünün 30/03/2015 tarihinde arıza yaptığını, aracını şoförü olan … ile birlikte çekici yardımı ile davalı …’ ne tamir için götürdüğünü, burada kendisine motor arızası olduğunun söylendiğini, daha sonra da tamir için gerekli olan tüm malzemeleri diğer davalı … OTO ‘ dan 11.600,00 TL ‘ ye satın alarak davalı … ‘ ne teslim ettiğini, tamir bedeli olan 2.800,00 TL yi de tamir işlemini yapan davalıya ödediğini, ancak aracın 08/02/2015 tarihinde tekrar motor arızası ve Krank kesme nedeni ile aracın yolda kaldığını, aracı tekrar servise götürdüğünde her iki firmanın da hiç bir sorumluluk almayarak tamir ve parçalar için kendisinden tekrardan masraf talep ettiklerini, bunun üzerine kırılan parçayı fabrikasına gönderdiğini, 5 ay sonra kendisine verilen cevapta ne üretim nede parçadan kaynaklı bir sorun olduğunu, kusurun parçanın montajı sırasında yapılan işçilikten kaynaklandığının bildirildiğini beyanla uğradığı mağduriyetin giderilmesini dava değeri olarak 8.800,00 TL olarak belirterek talep ve dava etmiştir. Davalıların usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap vermedikleri anlaşılmıştır. Bakırköy 2. Tüketici Mahkemesi’nin 2016/4192 Esas, 2017/2240 Karar sayılı görevsizlik kararı sonrası yargılamaya devam edilmiştir. 19/07/2018 tarihli duruşmada davacı vekili … Oto hakkında açtıkları davadan feragat ettiklerini bildirmiştir. Mahkeme davalı şirket yönünden bilirkişi raporunda davaya konu … plaka sayılı, … marka, … ticari adlı 2011 model davaya konu aracın motorunda ortaya çıkan 08.02.2016 tarihli anza sonucu hasar gören krank milinin bu arızanın bu denli kısa bir süre içerisinde kullanıcı kaynaklı ortaya çıkmasının mümkün olmadığı, aracın motorunda ortaya çıkan hasarın hatalı montaj sonucu ortaya çıktığı ve bu durumun ayıplı hizmet olarak değerlendirilmesi gerektiği, bu durumda 08.02.2016 tarihinde davaya konu aracın motorunda ortaya çıkan anzanın giderilmesi sonucu ortaya çıkan bedelin kullanıcının sorumluluğunda olmadığı, montaj firması sorumluluğunda olduğu ve bu bedelin olay tarihi itibariyle, 5.940,00 TL olabileceğinin belirlendiği, davada söz konu aracın davalı tarafından ayıplı olarak tamir edildiği ve bu kapsam zarar talep edilmişse de, 30.03.2015 tarihli davaya konu … plaka sayılı, … marka, … ticari adlı 2011 model aracın 30.03.2015 tarihli onarmaya dair parça ve işçilikleri bedeli olarak beyan edilen 14.400,00 TL lik tutara ilişkin bilgi ve belgelerin davacı tarafça sunulmadığı, davacı tarafın davaya konu aracın 30.03.2015 tarihli onarım ve montaj işleminin ve söz konusu krank biyel bağlantısının montajı ile titreşim amortösrü parçalarının montajının davalı şirketçe yapıldığı iddiasını ispat edemediği ,diğer davalı … oto hakkında da davadan feragat edildiği gerekçesi ile; “1-Davacının davalı … Oto hakkında açmış olduğu davanın feragat nedeniyle reddine, 2-Davacının davalı … Limited Şirketi hakkında açmış olduğu davanın reddine” karar vermiştir. Kararı davacı vekili istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde; davacının söz konusu aracın 30/03/2015 tarihinde arızalanması nedeniyle çekiçi ile davalı şirkete tamir için götürüldüğünü,diğer davalıdan 11.600,00 TLlık parçanın davacı tarafça diğer davalıdan alındığı ve davalı şirkete 2.800,00 TL tamir bedeli ödenerek tamir ettirildiğini,ancak aracın 08/02/2016 tarihinde yeniden arızalanarak yolda kaldığını,davalıların sorumluluk kabul etmediklerini, kırılan parçanın fabrika incelemesinde kusurlu montaj kaynaklı olduğunu öğrendiklerini,araç tamirinin davalı şirket tarafından yapıldığının bilirkişi raporu ile belirlendiğini,tanıklarının dinlenilmediğini,10 ay gibi kısa süre sonra hasarın meydana geldiğini,bu hasarın kullanıcıdan kaynaklanmadığının tespit edildiğini,davanın ispatlandığını belirterek davanın kabulüne karar verilmesi için kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava ayıplı tamirat nedeniyle zararın tahsiline ilişkindir. Davalı şirket bilirkişi raporuna beyan dilekçesinde davacı aracının kendileri tarafından tamir edilmediğini bildirmiştir. Dosyaya dava dilekçesi ekinde 2.700,00 TLlık 15/02/2016 tarihli davalı şirket faturası sunulduğu,bu faturanın davacının iddia ettiği 30/03/2015 tarihli tamir ile ilgisinin belirlenemediği anlaşılmıştır. Davalı şirket davacının iddia ettiği şekilde 30/03/205 tarihinde davacı aracını tamir etmediğini ileri sürdüğünden bu iddiayı ispat yükü davacı taraftadır. İspat hususuna gelince; Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlamakla yükümlüdür. Davacı dava konusu aracı 30/03/2015 tarihinde davalı şirkete tamir ettirdiğini ispatlayamamıştır.Ayrıca davacı yemin deliline de dayanmamıştır.Araca ilişkin iddia edilen tarihe yönelik servis fişleri de ibraz edilmemiştir.Davalı şirket 30/03/2015 tarihinde tamir iddiasını kabul etmediğinden ,davacı da buna dair delil sunamadığından davalı şirkete yönelik dava ispatlanmıştır. Diğer davalı hakkındaki davadan ise feragat edilmiştir. Bu nedenle mahkemenin kararı usul ve hukuka uygun bulunmuştur. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 14/04/2022