Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2123 E. 2021/2622 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/2123
KARAR NO: 2021/2622
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/01/2020
NUMARASI: 2019/49 E – 2020/44 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 13/10/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının, davalının abonesi olduğunu, davalı elektrik enerjisi şirketinin düzenlemiş olduğu faturalar ile müvekkilinden kayıp kaçak, dağıtım, iletim, PSH vb. adı altında haksız bedeller tahsil ettiğini bildirmek suretiyle şimdilik toplam 10.000,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekilli cevap dilekçesinde davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dava dilekçesinde ayrıca … A.Ş davalı olarak gösterilmiş ise de, ön inceleme duruşmasında diğer davalı Bedaş vekili tarafından … A.Ş’nin ünvanının hatalı gösterildiğini, bu maddi hatanın düzeltilmesi için davacıya süre verilmesi gerektiğini beyan etmiş, mahkemece davacıya bu konuda gerekiyorsa maddi hatanın düzeltilmesine ilişkin dilekçe sunmak üzere gelecek celseye kadar süre verilmesine karar vermiş, davacı vekilinin bu konuda dilekçe sunmamasına rağmen mahkemece davalı …’a ön inceleme duruşmasının 4 nolu ara kararı gereğince tebligat çıkartıldığına ilişkin tutanak üzerine şerh düşüldüğü, ancak …’a çıkarıldığı belirtilen tebligatın yine hatalı olarak … yerine .. A.Ş’ye tebliğ edildiği, … olarak davalı taraf düzeltmesinin yapılmadığı, HMK 124. madde uyarınca davacının taraf değişikliği talebinde bulunmadığı, mahkemece de resen taraf değişikliği düzeltmesi yapılmadığı, yargılamanın hatalı davalı … yönünden devam ettirildiği görülmüştür. Mahkemece, davalı … yönünden davanın reddine, diğer davalı … yönünden davanın husumet nedeniyle reddine ilişkin kararın istinaf incelemesi sonrasında Dairemizin 2017/2114 E.,2018/1851 K.sayılı ilamı ile “…’e” yönelik verildiği, karar tebliği üzerine istinafın da … şirketi tarafından yapıldığı görülmüştür. Mahkemenin, açıklanan nedenle davacıya, davalı … A.Ş nin kim olduğunu açıklattırarak HMK 355 ile 27 ve 31. maddeleri uyarınca, davanın yöneltildiği gerçek ve tam ünvanlı davalının açık ünvan ve kimliğini bildirmek, bildirim ve açıklamaya göre, HMK 124. maddesi koşulları varsa, buna dair bir karar vermek ve gösterilen gerçek davalıya karşı, diğer davalı … AŞ dışında “… (…) AŞ” ise, HMK 124 maddesi koşulları tartışılarak kabulü halinde ona dava dilekçesinin usulen tebliği ve yargılama aşamalarının ona karşı devamını sağlamak, her halükarda karar başlığının düzeltimi yapılarak, eğer HMK 124 koşulları oluşmadığı kanaatine varılırsa, husumet yönü değerlendirilerek bir karar verilmesi gerektiğinden , kararın HMK 124, 355, 353/1-a-4 ve 353/1-a-6 maddeleri uyarınca kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine” karar verilmiştir. Mahkemece yeniden yapılan yargılama sırasında davalılardan … A.Ş’nin, … A.Ş olarak düzeltilmesine,ayrıca yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişiklikleri nedeniyle konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin ve bu giderlere dahil olan maktu vekalet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmiştir. Kararı her iki davalı yönünden ortak davalılar vekili istinaf etmiştir. İstinaf dilekçesinde; …’a husumet yöneltilemeyeceği,bu davalı yönünden davanın husumetten reddi gerektiği, diğer davalı yönünden ise davanın esastan reddi gerektiği, ayrıca konusuz kalan davada davacı yerine değil davalılar lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesinin usule aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir. Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür. Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.Yargılama sırasında 28/12/2017 tarihli Anayasa Mahkemesince,anılan yasanın bir kısım maddelerinin Anayasa’ya aykırılığı ile ilgili iptal başvularının sınırlı iptal kararı sonucu ,bu bedellerin maliyet unsuru olduğu kesinleşmiştir. Davalı … yönünden husumet yokluğundan davanın reddi gerektiğine ilişkin istinaf sebeplerine yönelik ise; sözleşmenin mali hükümler kısmındaki düzenlemeye göre, fatura bedellerinin tedarikçi firma tarafından tahsili halinde, bu bedellerin dağıtım firmasına aktarılması zorunluluğu bulunduğundan dağıtım şirketi olan …’ın diğer davalı …’la birlikte dava konusu bedellerden Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2014/18311 E. – 2015/15438 K. sayılı ilamında belirtildiği şekilde müteselsilen sorumlu olduğu ve husumet düştüğü kabul edilmekle, davalı …’ın husumet itirazı yerinde görülmemiştir. Davalıların istinaf taleplerinin istinaf sebepleriyle sınırlı incelenmesiyle, davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin kararları gereği içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın konusuz kalması nedeniyle yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur. Bu itibarla, davanın yasa değişikliği sebebiyle konusuz kaldığına karar verildiği de gözetilerek, davalılar lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesi mümkün olmadığından, davalıların istinaf sebepleri yerinde görülmemiş, istinaf taleplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalıların istinaf taleplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı reddine, Davalılardan alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 361.madde uyarınca gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 13/10/2021