Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/212 E. 2021/471 K. 22.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/212
KARAR NO: 2021/471
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/09/2020
NUMARASI: 2014/1220 E – 2020/419 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 22/02/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin balıkçılık sektöründe faaliyet gösteren ve 5 farklı tüzel kişiliğin oluşturduğu grup şirketlerinden biri olduğunu, yerli ve yabancı birçok şirket ve şahısla ticari faaliyette bulunduklarını, Müvekkili şirketin davalının da gizli ortak olduğu … Ltd. Şti. yetkilisi … ile su ürünleri ticareti gerçekleşdiğini ve edimlerini yerine getirdiğini, … ve …’nın müvekkili şirket ile girdikleri ticari ilişkiye istinaden, … Kavacık Çarşı Şubesine ait 20.000 TL bedelli, 17.04.2012 tarihli çeki keşide ettiklerini, fakat çekin karşılıksız çıktığını, ilgili çek incelendiğinde, keşideci … olmakla birlikte …’nın da çeke aval vermekle borçtan sorumlu olduğunu kabul edildiğini, çekin karşılıksız çıkması üzerine, … ve … aleyhine Beykoz İcra Müdürlüğü … esas sayılı takibini başlatıldığını, Borçlular takibe itiraz etmediğini ve takibin kesinleştiğini, müvekkili şirketin borçlulardan alacaklı olduğunun sabit olduğunu, Müvekkili şirketin gerek hukuki gerekse ticari itibar temelli tüm uğraşlarına rağmen alacağını tahsil edemediğini, avalı … ile … ve yetkilisi … arasında “gizli ortaklık” ilişkisi bulunduğunu, Davalının ilgili kişilerle gizli ortaklık yapısı içerisinde olduğu, gerek kendisinin gerekse 3. kişilerin savcılık ve mahkeme huzurunda vermiş oldukları ifadelerde açık olarak yer aldığını, “Gizli Ortaklık” bir şahsın (gizli ortak) aralarındaki sözleşmeye dayanarak bir başka şahsın (aktif odak) yürüttüğü biçyişletme faaliyetine, kara ve zarara katılmak suretiyle iştirak ettiği, gizli ortağın (iştirak eden şahsın) katılma payının aktif ortağın (işlemlerde bulunan şahsın) malvarlığına geçtiği ve gizli ortağın iç ilişkide belli ölçüde yönetime katılma ve denetleme haklarına sahip olduğu bir adi ortaklık olarak tanımlanabildiğim, Türk hukukunda “gizli ortaklık” için ayrı bir yasal düzenleme getirilmemekte, adi ortaklık kapsamında değerlendirildiğini, Bu nedenle, söz konusu ilişkiden kaynaklanan ihtilaflarda BK md. 620 ve devamında düzenlenen hükümler uygulandığını, “Gizli ortaklık” ilişkisinin kurulması için şekil şartı aranmadığını, müvekkil şirketin … şirketinden ve …’dan kesinleşmiş alacağı bulunduğu; davalı ile … şirketi ve … arasında gizli ortaklık ilişkisi kapsamında adi ortaklık bulunduğu, davalının bu ortaklık nedeniyle dava konusu kesin alacaktan sorumlu olduğunu, Beykoz İcra Müdürlüğü … esas sayılı takibine istinaden tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, davanın kabulü İle, dava konusu 19.000TL alacaklarının dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dışı … farklı sektörlerde faaliyet gösteren birçok şirketin ortağı veya yetkilisi olduğunu, müvekkilinin dava dışı … ile arasındaki ilişkinin TBK kapsamında adi ortaklık hükümlerini karşılamadığını, taraflar arasındaki uyuşmazlık sebebiyle hukuki ve cezai ihtilaf doğduğunu, dosyanın da derdest olduğunu, dava dışı …’nın birçok çekten dolayı aval veren veya kefalet suretiyle yada şahsı borç taahhütleri kapsamında müvekkili ile çevresindekileri borca sürükleyebileceğini, olayın adi ortaklığa dayandığından çeki keşide eden dava dışı … Ltd. Şti.’de olduğunu, gizli ortaklığın sözkonusu olmadığını savunarak haksız davanın reddi ile yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini istemiştir. İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İddianın ileri sürülüş biçimine ve dosya kapsamına göre, dava, ticari nitelikte alım-satım ilişkisinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu’nun İş bölümüne ilişkin kararı gereğince “Ticari nitelikteki alım-satım sözleşmesinden kaynaklanan her türlü davalar (ihtiyati haciz talebine ve ihtiyati hacze itiraza ilişkin davalar dâhil) sonunda verilen hüküm ve kararlar, a ilişkindir. Buna göre, somut uyuşmazlığa ilişkin istinaf başvurusunu değerlendirme görevinin HSK’nın 564 ve 586 sayılı işbölümü kararları gereğince İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12., 13. 14. veya 43. Hukuk Dairesinin görev alanında kaldığı, iş bölümü yönünden Dairemizin görevli olmadığı anlaşılmakla aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE 2-Dava dosyasının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12., 13., 14. veya 43. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, Dair; HMK’nın 352. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonunda 22/02/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.