Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2099 E. 2022/1996 K. 28.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/2099
KARAR NO : 2022/1996
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/06/2021
NUMARASI : 2019/328 E – 2021/376 K
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 28/06/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin akaryakıt istasyonuna bağlı çaycı büfesini işlettiğini, akaryakıt şirketine kira ve elektrik ücretini ödediğini, müvekkilinin çay yapmak için gereken elektriği BEDAŞ bölge md. izni ile akaryakıt istasyonundan süzme saat şeklinde çektiğini, davalı kurum tarafından müvekkiline tüketim bedeli borcu olarak 36.512,80-TL meblağlı bir fatura çıkardıklarını, saatin müvekkili adına olmadığını belirterek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, borçlu ise gerçek borç miktarının belirlenmesine (Harca esas değer: 36.512,80 – TL olarak bildirilmekle ) karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili tarafından yapılan incelemede davalının kayıtsız sayaç ile elektrik kullandığını ve kaçak bedel taahhuk ettirildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulü ile davacının 36.512,80 TL nin 29.920,82 TL lik kısmı yönünden davalıya borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin 6.991,98 TL yönünden talebin reddine karar verilmiştir.
Mahkemece verilen kararı davalı vekili istinaf etmiştir.
Davalı vekilince verilen istinaf dilekçesinde özetle; cevap dilekçesindeki hususlar tekrar edilerek,müvekkili şirketin yapılan işlemlerde hata ve kusurunun bulunmadığını, kararın usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek,kaldırılması istenmiştir.
HMK.nun 355. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; dava, menfi tesbit talebine ilişkindir.
Görev yönünden resen yapılan incelemede ;
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; dava önce Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış,bu mahkemece yeterli araştırma yapılmadan “işyeri” sözkonusu olduğu gerekçesiyle verilen görevsizlik kararının kanun yoluna gidilmeksizin kesinleşmesi üzerine ,dava Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmiş ve bu mahkemece davaya devamla esas hakkında karar verilmiştir.
Davacı tarafça ,dava dilekçesinde müvekkilinin işyerinin esnaf işletmesi olduğu,yoksul bir kişi olup, işyerine aylık 300-400 TL kira ödediği belirtilmiştir.
Asliye Hukuk Mahkemesince vergi dairesine yazı yazılmış,vergi kaydı yönünden bilgi alınmış, ilgili vergi dairesince davacının 2016 yılından sonra , öğrenciler vs grup taşımacılığı işi sebebiyle vergi mükellefi olduğu bildirilmiş, mahkemece usulüne uygun şekilde esnaf – tacir araştırması yapılmadığı anlaşılmıştır.Eldeki dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra açılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre; bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin, taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Yine, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı madde gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki (6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak) iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, HMK 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan, mahkemelerce resen dikkate alınması gerekmektedir.507 sayılı Kanun, 21/06/2005 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanununun 76’ncı maddesi ile yürürlükten kaldırılmış ve maddenin ikinci cümlesi ile diğer yasaların 507 sayılı Yasaya yaptıkları atıfların 5362 sayılı Yasaya yapılmış sayılacağı açıklanmıştır. Bu durumda 4857 sayılı Yasanın 4 üncü maddesinde 507 sayılı Yasaya yapılan atıf, 5362 sayılı Yasaya yapılmış sayılmalıdır. Bahsi geçen yeni yasal düzenlemede esnaf ve sanatkâr tanımı değiştirilmiştir. Yeni yasanın 3 üncü maddesine göre esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dâhil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak belirtilmiştir.Somut olaya bakıldığında ise; dosyadaki bilgi ve belgelerden, kaçak elektrik kullanım tutanaklarından dava konusu yerin büfe/lokanta olduğunun belirtildiği anlaşılmakta olup, davalı tüzel kişi yasa gereği tacir ise de, davacı gerçek kişinin tacir olup olmadığının usulünce araştırılması gereklidir.Bu sebeple ,mahkemece davada görevli olup olmadığının yukarıda açımlanan mevuzat hükümleri de dikkate alınarak usulünce araştırılması, taraflardan bu yönde bilgi alınması,ilgili Vergi Dairesine davacının vergi mükellefi olup olmadığı ,beyan ettiği matrah,tuttuğu defterler, vergi matrahına göre Bakanlar Kurulunca ilan edilen miktarlar itibarıyla tacir niteliğinde olup olmadığı ,Ticaret Odasından tacir kaydı bulunup bulunmadığı,buna göre davanın ticari dava niteliğinde olup olmadığı ve davada mahkemenin görevli olup olmadığının tesbiti ile ,mahkeme görevli olduğu takdirde yargılamaya devam edilmesi ,aksi takdirde genel mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olduğundan görevsizlik-dava şartı yokluğu nedeniy HMK’ nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken ,esas yönünden karar verilmesi , usul ve hukuka aykırı bulunmuştur.
Bu sebeplerle ,davalının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davalının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla, yukarıda izah edilen şekilde yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine,
Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.28/06/2022