Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2080 E. 2022/1705 K. 07.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/2080
KARAR NO: 2022/1705
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/03/2021
NUMARASI: 2018/725 E – 2021/224 K
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 07/06/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili şirkete ait … plakalı aracın 22/12/2016 günü saat 16.15 itibariyle çekici üzerinde motor karter hasarlı olarak, davalıya ait yetkili servise teslim dildiğini, 23/12/2016 tarihinde servis yetkilerinin araması üzerine aracın kaputunun uçtuğu ve hasar gördüğünün anlaşıldığını, bu hasarın aracın davalıya teslim edildiği ve davalı tarafın kontro- lünde bulunduğu sırada oluştuğunu, bu nedenle davalının sorumlu olduğunu, İstanbul 7. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/11 d.iş sayılı dosyası üzerinden davalı servisinde hasar ve tazminat yönünden inceleme yapılarak söz konusu hasarın davalının kusuru neticesi hasarın meydana geldiğinin tespit edildiğini, düzenlenen tespit raporuna göre, hasar onarımı; 4.885,00 TL, değer kaybı ; 1.000 TL onarım süresinde araç mahrumiyeti kaybına ilişkin olarak ve 1.225 TL zarar oluştuğunu, davalıya Bakırköy … Noterliği vasıtasıyla 05/01/2017 tarihli … yevmiyeli ihtarnamenin gönderildiğini ve hasarın giderilmesini talep edildiğini, ancak her hangi bir ödeme yapılmadığını beyanla söz konusu maddi zararın hasar tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsilini, yargılama gideri ile vekalet ücre- tinin davalıya yüklenmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacının aracının 19/11/2015 tarihinde trafiğe çıktığını, 12/10/2017 tarihindeki son servis girişine göre 58.833 km yol kat ettiğini, davacının “aracına 22/12/2016 tarihinde ve 44.088 km deki servis girişinde yapılan test sürüşünde motor kaputunun yerinden çıktığı ve araca zarar verdiği , bu olaya servisin neden olduğu” iddiasında bulunmuş ise de, söz konusu aracın 22/12/2016 tarihinde ” “aracın alt kısmı taşa çarpmış,kırmızı yağ ikazı yandıktan sonra stop edilmiş, tespit ve onarım”, “aracın çekişi düşük,tespit ve onarım” ayrıca ” 45.000 km bakım” şikayetleri ve talepleriyle getirildiğini, 23/12/2016 tarihinde test sürüşü sırasında ve şehir içi trafiğinde hareket halinde iken aracın motor kaputunun yerinden kurtulduğunu, araca çarparak yola düştüğünü, bu olay ile ilgili olarak yapılan incelemede motor kaputunun kontrol edilebilir bağlantı sisteminde yani kaput kilit meka- nizmasında köklü yapısal değişikliğe gidildiğinin görüldüğünü, ancak müşterinin aracı teslim anında böyle bir bilgi vermediğini, aracın test sürüşü sırasında teknisyenin sürüş güvenliği yönünden de teh- like oluştuğunu, Dava konusu olaya üretici standartlarının dışında işlemler yaptıran davacının neden olduğundan müvekkilinden tazminat talep edemeyeceğini beyanla davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesi’nce: “Davacının davasının kısmen kabulü-kısmen reddi ile; 4.367,48 TL hasar onarım bedeli, + 1.000 TL değer kaybı bedeli, + 700,00 TL araç mahrumiyet zarar bedeli toplamı olmak üzere 6.067,48 TL’nin temerrüt tarihi olan 10/01/2017 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizle birlikte davalıdan tahsiline, davacıya verilmesine ” karar verilmiştir. İstinaf Başvurusu: Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Dava konusu araç üzerinde, kaput kilidi dışında çok sayıda, köklü ve kapsamlı yapısal değişikliklerin uygulandığını, işbu değişikliklere ilişkin görsel açıklamaların dosyaya sunulduğunu, Test sürüşü sırasında kaputun fırlaması ve aracın zarar görmesi ,değer kaybının ortaya çıkmasına, “modifiye” adı verilen ve üretici standartlarının dışında işlem yaptıran davacının sebep ol- duğunu, davacının kendi kusurundan kaynaklanan sebeplerle tazminat talep edemeyeceğini, Ayrıca araç mahrumiyeti kaybına ilişkin delil sunulmadığını beyanla kararın kaldırıl- masını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, ayıplı araç tamiri nedeniyle tazminat talebine ilişkindir. Araç tamir ve bakım sözleşmeleri TBK’nın 470 vd. md anlamında eser sözleşmesi niteliği arz etmektedir. TBK’nun 470 maddesinde Eser Sözleşmesi:”Yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir” şeklinde tanımlanmıştır. Eser sözleşmesinde, işin uzmanı sayılan yüklenici, yapımını yüklendiği işi, özen borcu gereği olarak fen ve sanat kurallarına, sözleşme hükümlerine, kendisine duyulan güvene ve beklenen amaca uygun şekilde yapmakla yükümlüdür. Eser sözleşmelerini diğer iş görme sözleşmelerinden ayıran önemli hususlardan birisi sonuç sorumluluğu, yani tarafların iradeleri doğrultusunda yüklenici tarafından bir sonucun meydana getirilmesi taahhüdüdür. Zira; eser sözleşmesinde bir eserin, sonucun yaratılıp teslim edilmesi borcu altına girilmektedir. Bu borcun altına giren taraf yani yüklenici, işin mahiyeti gereği işi sadakat ve özenle yerine getirmek zorundadır. Sadakat borcu, yüklenicinin iş sahibinin yararına olacak şeyleri yapması ve ona zarar verecek her türlü eylemden kaçınmasıdır. Eserin, sözleşmede kararlaştırılan nite- liklerine, ya da iş sahibinin beklediği amaca uygun olmaması veya lüzumlu bazı vasıflardan bir ya da bir kaçının bulunmaması halinde ayıplı yapıldığının kabulü gerekir. Eser sözleşmesinde, yüklenici belli bir sonucu (eser) taahhüt ettiğinden sonuç gerçekleşirse, yüklenici borcunu ifa etmiş sayılır ve ücrete hak kazanır. Eldeki davada; davacıya ait … plakalı aracın 22/12/2016 tarihinde “aracın alt kısmı taşa çarpmış,kırmızı yağ ikazı yandıktan sonra stop edilmiş, tespit ve onarım”, “aracın çekişi düşük, tespit ve onarım” ayrıca ” 45.000 km bakım” şikayetleri ve talepleriyle getirildiği, 23/12/2016 tarihinde test sürüşü sırasında hareket halinde iken aracın motor kaputunun yerinden kurtulduğu ve araçta dava konusu hasarın meydana geldiği anlaşılmaktadır. Davacı taraf, davalının ayıplı tamir hizmeti nedeniyle kaputun yerinden çıktığını iddia etmekte, davalı ise zarara “modifiye” adı verilen ve üretici standartlarının dışında işlem yaptıran dava- cının sebep olduğunu savunmaktadır. Uyuşmazlık ; davacının aracının kaputunun yerinden çıkması olayı ile davalı tarafça sunulan tamir hizmeti arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı, tamir hizmetinin ayıplı olup olma- dığı noktasında toplanmaktadır. Davacının başvurusu üzerine İstanbul 7. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2017/11 D. İş sa- yılı dosyası üzerinden hazırlanan raporda “ayrı tarihlerde iki kez incelenen aracın kanca üzerindeki traşlama işlemine rağmen sorunsuz çalıştığı” belirtilmiş, kilit mekanizmasına ilişkin gösterge paneli üzerindeki ikaz uyarısının da işlevini yerine getirdiğine dair fotoğraf sunulmuştur. Davalı tarafça yapılan teknik incelemeye dair rapor ve dava konusu aracın kaput kilit mekanizmasında yapılan işlemler fotoğraflar üzerinde ayrıntılı olarak gösterilmiştir. Yerel mahkemece rapor aldırılmak üzere dosya … ABD Öğretim Üyesi Doç. Dr. …’ya tevdi edilmiş olup düzenlenen 20/07/2020 tarihli raporda: Dava konusu aracın mülkiyet değişikliği nedeniyle araç hazır edilemediği,ayrıca talep edilmesine rağmen davacı tarafın orjinal ekipman örneğini sunmaması nedeniyle dava konusu aracın kilit mekanizması üzerinde fiziki inceleme yapılamadığı, bunun yerine aynı kilit sisteminin bulun- duğu üniversite personeline ait … ve … model araçlar üzerinde inceleme yapılarak rapor düzen- lendiği belirtilmiştir. Motor kaput kilitleri ile ilgili olarak teknik değerlendirmede; “Motor kaput kilitleri iki kademeli sistemler olup ilk kademe, kilit dilinin kanca altına geçtiği süreç, ikinci kademe ise kaputun gerçek anlamda güvenli şekilde kilitlenmesini sağlayan, kilit mekanizması üzerinde bulunan kancanın, dili (yukarıdaki resimde 4 nolu eleman) yuvasında kilitleme işlemidir. Kancanın üzerinde bulunan eğim, dilin kilit yuvasına oturmasında kılavuzluk etmektedir. Motor kaputunu kapatmak için kaput bırakıldığında, kilit dili öncelikle kanca tepesine temas etmekte, temas sonrası eğim doğrultusunda hareket ederek kancanın altına yuva hizasına düşmektedir. Bu durumda kaput diğer gövde parçaları üzerine tam basmış durumda değildir ve dışarıdan bakıldığında kapalı olmadığı anlaşılabilmektedir (kabin içerisinden kaputu açtığımız durumla aynı). Bu durumda dahi kilit dilinin kancadan kurtularak kaputun açılması mümkün değildir. Kaputun açılabilmesi için kaput diline hareket sağlayabilen, dil üzerindeki mandala müdahale edilmesi gerekmektedir. Kaputun yerine tam oturması ve güvenli şekilde kilitlenmesi, kilit dilinin kancanın alt hizasın- daki ikinci bir mekanizmayı hareket ettirmesine ve yuva içerisine tam oturmasına bağlıdır (Resim 1). Meka- nizmayı harekete geçirmek, kaputu belli bir yükseklikten (yaklaşık 30 cm) kendi ağırlığınca düşmeye bırakmak yada hafifçe kaputa kuvvet uygulamakla mümkündür. Kilit mekanizması hareket ettiğinde, kanca da hareket ederek kilit dilini kapatır. Bu durumda kaput, diğer gövde parçaları üzerine tam oturmuştur ve kilit dili yuvasına tam geçmiş durumdadır (Resim 1). Kabin içerisindeki kaput açma koluna müdahale edilmediği sürece hiçbir şekilde kaputun açılması ve kilit dilinin kancadan kurtulması mümkün değildir. Kanca ve kilit meka- nizmasının hareketi durumunda, yani kilit sisteminin tamamen kapalı olması durumunda, kilit mekanizma- sında bulunan bir mikro anahtar (switch) sayesinde, gösterge paneli üzerindeki kaputun açık olduğunu gösterir ikaz ışığı söner. Kanca hareket edip kilit pozisyonuna geçmediği sürece, mikro switch (Resim 2) devreye girmez ve gösterge panelindeki ikaz ışığı sönmez. Kilit mekanizmasının çalışma prensibine yönelik yukarıdaki açıklamalar göz önünde bulundu- rulduğunda, dava konusu araçtaki kilit mekanizmasına ait kancanın yönlendirici formu üzerinde yapılmış kesme işlemi, davalı tarafın iddia ettiği şekilde eğer kilit dilinin kanca üzerinde kalması durumunda, kaput diğer gövde parçaları üzerine tam oturmayacak ve açık kalacaktır. Bu durum, dışarıdan bakıldığında uzman olmayan ortalama bir bireyin kaputun açık olduğunu anlayabileceği bir durum olduğu gibi, ana kilit meka- nizması harekete geçirilmediği için kanca mekanizması kilitleme pozisyonunu alamayacak, kilit dili yuvasına oturmadığından mikro anahtar devreye girmediği için gösterge panelindeki ikaz ışığı yanık kalacaktır. Bu bağlamda, davalı taraf teknik personelinin test sürüşü sırasında, aracın motor kaputunun uçmasında kilit sistemine müdahale edilmiş olması değil, kaputun kapalı olup olmadığını kontrol etmeden yola çıkan ve gös- terge panelindeki ikazlara riayet etmeden aracı kullanan teknik personelin dikkatsiz ve özensiz davranışının sebep olduğu açıktır. Kaldı ki, İstanbul 7. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2017/11 D.İş sayılı dosyasına verilmiş bilirkişi raporunda, iki kez incelenen araçta kilit mekanizmasının sorunsuz çalıştığının tespit edilmiş olması, kanca sırt formunda yapılan kesme işleminin mekanizmanın çalışmasını etkileyecek nitelikte olmadığını göstermektedir. Yukarıdaki değerlendirmeler ve açıklamalar doğrultusunda, davalı tarafın kontrol ve sorum- luluğunda gerçekleştirilen test sürüşü sırasında motor kaputunun uçarak hasarlanması sonucu ortaya çıkan zararda, test sürüşü öncesi motor kaputunun kapalı olup olmadığına dair gerekli kontrolleri yapmayan, mesleği gereği gerekli özen ve dikkati göstermeyen davalı taraf teknik personelinin kusuruna dayalı görüldüğünden, verilen servis HİZMETİNİN AYIPLI olduğu kanaatine varılmıştır. Dosya içerisinde bir onarım faturasına rastlanmamıştır. Dosyaya mübrez, dava konusu aracın önceki kaza kayıtlarını içerir SBM kayıtları ve ekspertiz raporundan, 10/12/2015 tarihli kazasında aracın ön kesiminden hasar aldığı ve bu kazası nedeniyle motor ka- putunun daha önce değiştirilmiş olduğu görülmekte olup dava konusu olayda motor kaputu değişimi nedeniyle davalı tarafın sorumlu tutulabileceği bir değer kaybı miktarı oluşmayacaktır. Ancak A-direklerinde yapılan onarımlar değer kaybına sebebiyet verecektir. 14/05/2015 tarihli 29355 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe girmiş, Zorunlu Trafik Sigortası genel şartlara ekli “değer kaybı tespit esasları” hesaplama yöntemine göre dava konusu araçtaki değer kaybı miktarı 1.044,00 TL çıkmakta olup, aracın daha önceki kazaları göz önünde bulundurulduğunda, İstanbul 7. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2017/11 D.İş sayılı dosyasına verilmiş bilirkişi raporunda takdir edilmiş 1.000,00 TL değer kaybı, ortalama piyasa rayiçlerinde olduğundan tarafımca da uygun görülmüştür. İstanbul 7. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2017/11 D.İş sayılı dosyasına verilmiş bilirkişi rapo- runda, araçtaki hasarın onarım süresi 7 iş günü olarak belirtilmiş ise de, kaput değişimi ve A-direk onarımını içerir makul onarım süresi 4 gündür. Aracın olay tarihindeki günlük ortalama kiralama bedeli 175,00TL olup, 4 günlük makul onarım süresince oluşacak araç mahrumiyet zararı; 4 x 175= 700,00 TL olacaktır ” denilmiştir. Rapor içerdiği teknik inceleme itibariyle dosyadaki delillere uygundur. Taraflarca ileri sürülen iddia ve savunmalar yeterince değerlendirilmiş, itirazlar giderilmiş olmakla hükme ve yargısal denetime elverişli bulunmuştur. Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesince verilen kararda vakıa ve hukuki değer- lendirme noktasında, usul ve esasa aykırılık tespit edilmediğinden, davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 md gereğince reddine karar verilmesi gerekmektedir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 414,47 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 104,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 310,17 TL’nin istinaf eden davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 07/06/2022