Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/2013
KARAR NO : 2022/1026
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/04/2021
NUMARASI : 2018/1073 E – 2021/359 K
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 06/04/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; takipte borçlu olan şirket hakkında İstanbul Anadolu 9. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasından yasal takip başlatıldığı, borçlu şirkete gönderilen ödeme emrinin şirketin daimi çalışanına tebliğ edildiğini, süresinde borçlu şirket vekili tarafından yapılan haksız itiraz ile takibin durduğunu, borçlu şirketin hiçbir borcunun bulunmadığını belirttiğini, ancak davalı borçlu şirket ile davacı şirket arasında 04.05.2018 tarihli gayrimenkul satış sözleşmesi imzalandığı, sözleşme gereğince 320.000,00 TL karşılığında davalı borçlu şirket tarafından … Projesindeki, 4.Etap (… Parsel) A blokta yer alan 13 numaralı dubleks dairenin 31.05.2018 tarihine kadar davacı şirkete devrinin yapılacağının kararlaştırıldığını, sözleşme gereğince davacı şirketin yerine getirmesi gerekli edimi olan 320.000,00 TL’nin ödemesini 25.05.2018 tarihinde 20.000,00 TL olarak davalı borçlu şirketin hesabına banka havalesi yoluyla gönderildiği, kalan 300.000,00 TL’nin ise sözleşmede kararlaştırıldığı üzere 100.000,00 TL si 26.09.2018 tarihli çek, 100.000,00 TL si 26.10.2018 tarihli çek, 100.000,00 TL si 26.11.2018 tarihli çek ile davalı borçlu şirkete ödendiğini, davacı şirketin kendi üzerine düşen edimini yerini getirdiğini, davalı borçlu şirketin sözleşmede taahhüt ettiği üzere en geç 31.05.2018 tarihine kadar devir ve satışını yapacağı dairenin satışını yapmadığı, arada geçen şifahi konuşmalarda da davacı şirkete devrin yapılmayacağının beyan edildiğini, bunun üzerine Gebze 4.Noterliğinden 30.10.2018 tarih,… yevmiye numaralı ihtar ile sözleşmeye konu dairenin devrinin yapılması talep edilmiş ise de davalı borçlunun edimi yerine getirmediğini,davacı şirketin davalı borçlu şirkete sözleşmede belirlenen 320.000,00 TL yi ödemeyi gerçekleştirdiği, sözleşme gereği daireyi devir alamayan müvekkili şirketin davalı borçlu tarafından zarara uğratıldığını, davalı borçlu ile uzlaşma imkanı kalmadığının anlaşılması üzerine icra takibi yapıldığını dava ve takiplerinin semeresiz kalmaması için davalı adına kayıtlı gayrimenkullerin üçüncü kişilere devrinin engellenmesi için ihtiyati haciz mahiyetinde ihtiyati tedbir konulmasını, davalı borçlu tarafından, Anadolu 9. İcra Müdürlüğü … sayılı dosyasına yapılan itirazın iptalini, takibin devamını, fazlaya ve zararlarına ilişkin haklarının saklı tutulmasını, alacak likit olduğundan davalı borçlunun asıl alacak ve takip öncesi işlemiş faiz alacağının (324.217,53TL nin) %20’sinden az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatı ile cezalandırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; daire devir ve satış sözleşmesinin davalı şirketi temsile yetkili kişiler tarafından imzalanmadığını, davalının sözleşmenin tarafı olmadığını,davalı şirketin Kartal 12. Noterliği’nden 16.02.2017 tarih ve … sayı ile onaylı yönetim kurulu kararının, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine uygun olarak İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından 22.02.2017 tarihinde tescil edildiği, tescil edilen bu kararın 22.02.2017 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde de ilan edildiğini, yönetim kurulu başkanının…T.C. …), Yönetim kurulu başkan vekilinin … (T.C. …), yönetim kurulu üyesinin …(T.C. …)’nın şirket unvanı altına her üç üyeden herhangi ikisinin müşterek imzaları ile şirketlerinin her konuda ve en geniş anlamda temsil ve ilzama yetkili kılındıklarını, davalı şirketin TTK. madde 373’e uygun olarak şirketi temsile yetkili kişileri ve temsil şeklini gösterir kararını tescil ve ilan ettiği, buna göre şirketin, daire devir ve satış özleşmesi’nin tarihi olan 04.05.2018 tarihinde, yukarıda isimleri belirtilen üç üyeden herhangi ikisinin müşterek imzasıyla temsil edildiğini, bahse konu çift imza ile temsil kuralının TTK madde 370 ile de öngörüldüğünü, davacı tarafın borcuna dayanak olarak gösterdiği 04.05.2018 tarihli daire devir ve satış sözleşmesinde,davacı şirketin adının kullanıldığı, kim tarafından atıldığı belirsiz olan tek bir imza ile imzalandığı, şirket adına yetkili şirket temsilcilerinin çift imzasıyla imzalanmayan bu sözleşmenin davalı şirketi hiçbir şekilde bağlamadığını, davalının bu sözleşmenin tarafı olmadığını, davacının sicil kayıtlarını bilmediğini iddia edemeyeceğini, iyi niyetli üçüncü kişi olmadığını, davada, davacı tarafından ilgili sözleşmeyle davalı şirketin borcu olduğu ve 320.000 TL ödeme yapıldığı iddia edilmekteyse de,davalı şirketin sözleşmenin tarafı olmadığı, dolayısıyla sözleşmeyle ilgili herhangi bir taahhüdünün de bulunmadığını,davalı şirkete davacı tarafından hiçbir ödeme de yapılmadığını, Yargıtay’ın istikrarlı kararlarıyla sabit olduğu üzere, davacı tarafın iddialarının mesnetsiz ve hukuka aykırı olduğunu, davalının hiçbir borcu ve sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddi ile kötü niyet tazminatı talep etmiştir.
Mahkeme, taraflar arasındaki geçersiz sözleşmenin 3.1. maddesi ödeme şeklini belirtildiği,bu durumda 100.000 TL’nin 26.09.2018 tarihli çek ile , 100.000 TL nin 26.10.2018 tarihli çek ile , 100.000 TL’nin 26.11.2018 tarihli çek ile ödeneceği, 20.000 TL nin nakden ödeneceğinin kabul edildiği, dosyadaki … Bankasının 28.08.2018 tarihli ödeme makbuzuna göre davacının davalı şirkete ait … nolu hesaba 28.08.2018 tarihinde 20.000 TL nakden ödeme yaptığı, davacının keşidecisi davalının lehdarı olduğu 26.09.2018 tarihli 100.000 TL bedelli çekin davalının şirket kaşe ve çift imzası ile cirolanarak tedavüle sokulduğu, 26.10.2018 tarihli 100.000 TL bedelli çekin davalının şirket kaşe ve çift imzası ile cirolanarak tedavüle sokulduğu ve son olarak 26.11.2018 tarihli 100.000 TL bedelli çekin davalının şirket kaşe ve çift imzası ile cirolanarak tedavüle sokulduğu,davacının geçersiz sözleşmeye istinaden sözleşmenin 3.1. maddesinde belirtilen ödemelerini sözleşmede belirtilen şekilde aynen yerine getirdiği, sözleşmede davalı şirkete atfen tek imza var ise de ,sözleşme gereği verilen çeklerin davalı şirket kaşe ve yetkili iki yetkilinin imzası ile tedavüle konulduğu,ayrıca 20.000 TL’lik ödemeninde sözleşmede belirtildiği gibi davalı şirket hesabına nakden yatırıldığı,davalının söz konusu çekleri çift imza ile tedavüle sokmak sureti ile yetkisiz temsil kapsamındaki işleme sonradan icazet verdiği,davalının yetkisiz temsil kapsamında yani tek yetkilisi tarafından imzalanan sözleşme kapsamında davacıdan 320.000 TL tahsil ettiği sabit olup sözleşme gereği verilen çekleri de çift imza ve şirket kaşesi ile tedavüle soktuktan sonra iş bu davada sözleşmenin kendisini bağlamadığı yolundaki itirazları da MK’nun 2. Maddesine de aykırı olduğu,ayrıca taşınmaz satışı geçerli şekilde yapılmadığında zaten geçersiz sözleşmenin varlığının bulunduğu gibi,davalının davacıdan sözleşme gerektiği tahsil etitği toplam 320.000,00 TL yönünden sebepsiz zenginleştiği,davacı tarafça çekilen ihtarnamede bedelin ve süresin belirtilmediği,bu nedende ihtarname ile davalının temerrüde düşmediği ,davanın asıl alacak hakkında davacı tarafça ispatlandığı ve alacağın likit olduğu gerekçesi ile;
“1-Davalının İstanbul Anadolu 9. İcra müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasına vaki itirazının kısmen iptali ile; Takibin 320.000 TL asıl alacak üzerinden devamına,
2-Likit alacağa vaki haksız itiraz nedeni ile asıl alacak üzerinden %20 oranında hesaplanan 64.000 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine” karar vermiştir.
Kararı davalı vekili istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde; davada senetle ispat kuralına aykırı olarak tanık dinlenildiğini,hukuka aykırı delil ile karar verildiğini,taşınmaz devrinin resmi şekilde yapılması gerektiğini,dava konusu sözleşmenin geçerli olabilmesi için davalı yönünden çift imza gerekli iken tek imza ile düzenlendiğini,davalıyı bağlamayacağını,tanığın davada yararı bulunduğunu,beyanının kabul edilemeyeceğini,davalının sözleşmenin tarafı olmadığını,davacının davalı şirket kayıtlarını bilmediğini iddia edemeyeceğini,çekin ödeme vasıtası olduğunu,kambiyo hukukunun temel prensibinin göz ardı edildiğini,davacının kesin ve yazılı delille ispat zorunluluğu bulunduğunu,davalının yetkisiz temsilciye icazet vermediğini,davacının basiretli bir tacir gibi davranmadığını.hukuka aykırı bilirkişi raporuna göre karar verildiğini,rapora itirazlarının değerlendirilmediğini,alacağın likit olmadığını,kısmen ret kararı verildiğini, icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesi için kararın kaldırılmasını talep etmiştir.6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, harici taşınmaz sözleşmesi ile taşınmaz bedeli olarak ödendiği ileri sürülen toplam 320,000,00 TL’nın tahsiline yönelik itirazın iptali ve icra inkar tazminatına yöneliktir.Davalı tarafça davalı şirketin çift imza ile temsil edildiği,davaya konu sözleşmenin tek imzalı düzenlendiği,davalı şirketi bağlamadığı,davacıdan ödeme alınmadığı beyan edilmiştir.Yargılama sırasında alınan kök ve ek bilirkişi heyet raporunda , davalı şirketin yönetim kurulunun …’dan oluştuğunu, şirket unvanı altında üç üyeden herhangi ikisinin müşterek imzası ile temsil ve imzaya yetkili kılındıkları, temsil yetkisi kapsamında davalı şirketi bağlayıcı gücü olmayan sözleşme kapsamında sözleşmeye konu çeklerin lehdarının davalı şirket olduğunu ve arkasında şirket unvanı altında çift imza ile devir ve ciro edilmek sureti ile tedavüle sokulmak sureti ile fiilen sözleşmenin benimsendiğini, TMK 2/1 hükmüne , davalı şirketin iktisap ettiği bu çeklerin başka bir ticari ilişki kapsamında bir başka anlatımla davada yaslanılan sözleşme dışında davacının başka bir borcu için alındığına dair ticari defter kaydı ibraz etmemesi nazara alındığında çeklerin davalı uhdesinde sebepsiz kaldığı, temeldeki sözleşmenin geçersiz olduğunu, sebepsiz zenginleşme kuralları gereği tarafların aldıklarını iade yükümlülükleri olduğu, davacının 320.000 TL alacaklı olduğu ve ihtarnamede tapu iptal ve tescil ile yargısal yol belirtilmekle takip öncesi temerrüdün oluşmadığı belirlenmekle,davaya konu ödemelerden 20.000,00 TLnın davalı şirket hesabına,100.000,00 TLlık üç çekin ise davacı tarafça keşide edilerek davalı şirketçe çift imza ile ciro edilerek takasta tahsil edildiği anlaşılmakla,tüm ödemelerin davalıya yapıldığı,davalının çekteki çift imza nedeniyle çek tahsili ve dolayısıyla sözleşmeye icazet verdiği kabul edilmelidir.Bilirkişi raporu taraf,mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişlidir.Kaldı ki senetle ispat kuralına rağmen dinlenen ve beyanı değerlendirmeye alınmayan davalı şirket temsilcisi de beyanında, davacıya belirlenen bedel ile daire satışının yapılarak toplam 320.000,00 TL nın tahsil edildiğini,çeklerin de ne şekilde çift imza ile ciro edildiği ayrıntılı şekilde belirtilmiştir.Davada miktar itibarıyla yazılı delille ispat gerekmekte olup,esas itibarıyla harici taşınmaz sözleşmesinin tek imzalı da olsa bulunduğu,sözleşme içeriğindeki çeklerin davalı yetkililerince çift imzalı olarak ciro edilerek tahsilinin sağlandığı,peşin ödenen bedelin davalı hesabına gönderildiği ,bu durumda sözleşme tek imzalı yapılmış ise de; yetkisiz temsilci işlemine çeklerin çift imzalı cirosu ile davalı tarafça icazet verildiği açık olduğundan, resmi şekilde yapılmayan harici taşınmaz sözleşmesi gereği tahsil edilen bedel nedeniyle davalı sebepsiz zenginleşmiştir.Tapuya kayıtlı taşınmazların satışına ilişkin sözleşme, resmi şekilde yapılmadığı takdirde TMK 706, TBK 237, Tapu Kanunun 26. ve Noterlik Kanunun 60. maddeleri uyarınca hukuken geçersiz olup, geçerli bir sözleşme bulunmadığından tarafların sözleşmeye dayalı hak ve borçları da söz konusu olmayacaktır. Ancak bu durumda taraflar, geçersiz sözleşmeye dayalı olarak karşı tarafa ödedikleri bedeli sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri isteyebilir. Taraflar arasındaki taşınmaz satışına dair sözleşme şekil şartına aykırılık dolayısıyla geçersizdir. Geçersiz sözleşmeye istinaden, taraflar aldıklarını sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iade ile mükelleftirler. Taraflar geçersiz sözleşmeye dayalı olarak edimin ifasını talep edemeyip, ancak sebepsiz zenginleşme dolayısıyla aldıklarını iade etmekle yükümlü olduklarından davalının sübuta yönelik istinaf itirazları yerinde değildir. Ayrıca davacının talep ettiği satış bedeli belirlenebilir olduğundan alacak likit niteliğinde bulunduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmesinde usulsüzlük bulunmamaktadır.
Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,
Alınması gereken 21.859,20 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 5.464,80 TL harcın mahsubu ile bakiye 16.394,40TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 361.madde uyarınca gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 06/04/2022