Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2010 E. 2022/2011 K. 28.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/2010
KARAR NO: 2022/2011
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/06/2021
NUMARASI: 2017/1361 E – 2021/663 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 28/06/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 04.12.2016 tarihinde İndirimli Elektrik Sözleşmesi ve 05.12.2016 tarihinde sözleşmeye Ek Protokol imzalanarak müvekkili bankanın 01.01.2017 tarihinden 01.01.2018 tarihine kadar sabit 0,174 TL/Kwh üzerinden aktif enerji almasının kararlaştırıldığını, sözleşmenin eki Müşteri Bilgilendirme ve Tarife Paketi Kullanım Taahhütnamesinde müvekkili bankanın 12 ay süre ile Sabit Tarife Paketi seçtiği ve “bu kampanya tarife paketi kapsamında satışa konu edilen ve iş bu taahhütnamede seçilmiş olan abone grubu perakende satış birim fiyatı sözleşme süresi boyunca 0,174 TL/KWH sabit olarak belirlenir” düzenlemesi bulunduğunu, “Müşteri Bilgilendirme ve Tarife Paketi Kullanım Taahhütnamesindeki düzenlemeye benzer bir düzenlemenin taraflar arasında imzalanmış olan 05.12.2016 tarihli Ek Protokolde de yer almakta olduğunu, Ek protokolün 4. maddesinde ; “İş bu ek protokol kapsamında 12 ay sabit 0,174 TL/KWh aktif enerji satış bedeli uygulanacağını ” Sözleşmenin 5. maddesinde de ; “Birim fiyatı … tarafından değiştirilemeyeceğini, değişmesi durumunda … müşteriye verdiği zarar kadar tazminat ödemeyi kabul eder” yazılı olduğunu, ayrıca Ek Protokolün 3.1 maddesinde “Taraflar arasında tanzim ve imza edilen iş bu Ek Protokol Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesinin eki ve ayrılmaz parçası mahiyetinde olup, Ek Protokolde yer almayan tüm hususlarda Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesinin hükümlerinin uygulanacağını kabul ettiklerini, Ek Protokol, sözleşmenin bazı hükümlerini tadil ettiğinden, iki belge arasındaki farklılıklarda, Ek protokol hükümleri geçerli hüküm olarak kabul edilerek uygulanacaktır” denilmekte olduğunu, taraflar arasındaki ilgili sözleşme, protokol, taahhütname uyarınca; davalı … tarafından davacı bankaya 01.01.2017 tarihinden 01.01.2018 tarihine kadar 12 ay sabit 0,174 TL/KWH üzerinden enerji satışı yapılacağını ve … tarafından birim fiyatın hiç bir şekilde değiştirilemeyeceğini, davalı tarafından 2017 yılı Ocak , Şubat , Mart, Nisan, Mayıs, Haziran ayları dönemleri için kesilmiş olan faturaların, birim fiyat taraflar arasındaki sözleşme, protokole aykırı olarak hesaplandığını, faturalardaki fazla bedel olan toplam 56.804,90 TL açısından İade Dekontu düzenlenerek davalı şirkete iadeli Taahhütlü olarak gönderildiğini, davalı tarafından, yukarıda belirtilen Ocak ayı dışındaki müvekkili banka tarafından kesilmiş olan 5 adet iade dekontu için 08.09.2017 tarihinde 5 adet fatura kesildiğini, bu iade faturalarına Üsküdar … Noterliğinin 13.09.2017 tarih, … yevmiye sayılı ihtarı ile itiraz edildiğini, müvekkili banka tarafından gönderilen bu ihtarnameye davalı tarafından cevap verilmediğini, 2017 yılı Temmuz ayı dönemi için kesilmiş olan 21.08.2017 tarihli faturaların da, birim fiyat taraflar arasındaki sözleşme, protokole aykırı olarak 0,207652 TL baz alınarak hesaplandığını, faturalardaki fazla bedel olan toplam 92.094,40 TL açısından İade Dekontu düzenlenerek davalı … şirketine İadeli Taahhütlü olarak gönderildiğini, davalı … tarafından müvekkili banka tarafından gönderilen Temmuz ayına ilişkin iade dekontuna karşılık gönderilmiş olan tarihsiz yazı da, taraflar arasındaki sözleşmenin 5.3 maddesi uyarınca, piyasa koşulları, maliyet unsurları ve enerji alım fiyatları göz önünde bulundurularak indirim oranı … tarafından yeniden belirlenir” denilmek suretiyle iade dekontuna itiraz edildiğini, davalı tarafın beyanının taraflar arasındaki 05.12.2016 tarihinde sözleşmeye “Ek Protokolün dikkate alınmayarak düzenlenmiş olması ve ek protokolün 4. ve 5. Maddesi ile 3.1 maddesinin yok sayılması suretiyle düzenlenmiş olması nedeniyle kabul edilemeyeceğini belirttiklerini, davalı … tarafından 2017 yılı Ağustos, Eylül, Ekim ayı dönemi için kesilmiş olan faturaların da, birim fiyat taraflar arasındaki sözleşme, protokole aykırı olarak 0,209682 TL baz alınarak hesaplandığını, faturalardaki fazla bedel olan toplam 89.884,60 TL açısından İade Dekontu düzenlenerek davalı … şirketine İadeli Taahhütlü olarak gönderildiğini, kesilen tüm iade dekontlarının davalı şirket çalışanı ve müvekkili banka ile olan işlemleri yürüten …’a mail gönderildiğini, iade dekontu düzenlenmiş olan bedeller de dahil olarak davalı tarafından kesilmiş olan faturalarda belirtilen bedellerin davalı şirkete eksiksiz bir şekilde ödendiğini, davalı şirketin sözleşmeye aykırı hareket etmek suretiyle müvekkili bankadan tahsil etmiş olduğu fazla bedelin iadesi yönünden , fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalmak kaydı ile bilirkişi incelemesi neticesinde ortaya çıkacak olan alacak bedeli açısından HMK 107. maddesi uyarınca belirsiz alacak talepleri uyarınca şimdilik 10.000,00 TL alacaklarının davalı şirkete yapılmış olan ödeme tarihinden itibaren reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı tarafça ,yargılama sırasında talep arttırılmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında 04.12.2016 tarihinde indirimli elektrik sözleşmesi ve 05.12.2016 tarihinde sözleşmeye ek protokol imzalandığını, 2016 Kasım ayından bu yana tüm piyasalarda yurt içi ve yurt dışı kaynaklı oluşan belirsizlikler ülke olarak dışa bağımlı olduğumuz tüm enerji kaynaklarında artan enerji maliyetleri ve buna bağlı enerji birim fiyatları ile döviz kurundaki artış elektrik fiyatlarında aşırı fiyat dalgalanmalarını da beraberinde getirdiğini, müvekkilinin elektrik üretim şirketi olmadığını, enerji üreten firmalardan tedarik ettiği elektrik üzerinden satış yaptığını, bu nedenle enerji tedarik noktasında şirketlerinden kaynaklanmayan ve öngörülemeyen ülke genelinde meydana gelen olağanüstü piyasada koşulları nedeniyle imzalanmış olan satış sözleşmesinin mevcut akdedilen sözleşme koşulları ile devamının, müvekkili şirket için fiili ve hukuki manada aşırı ifa güçlüğü oluşturduğunu, bu ve benzeri durumların ülke genelinde faaliyet gösteren 200’e yakın elektrik tedarik şirketlerini de etkilediğini, bu doğrultuda 04.12.2016 tarihli 174 TL/KWH perakende enerji satış fiyatı üzerinden davacı ile imzalanan elektrik alım sözleşmesinin devam etmekte olan ekonomik olumsuzlukların enerji fiyatları üzerindeki olumsuz etkisinden kaynaklı olarak perakende enerji birim bedelinin yeniden revize edilmesi zorunluluğunun doğduğunu, davalı tarafından davacı yana 01.02.2017 tarihinde değişen piyasa koşullan nedeniyle döviz kuru ve buna bağlı olarak elektrik birim fiyatları üzerindeki olağanüstü artışla beraber elektrik fiyatlarındaki aşırı dalgalanmalar nedeniyle sözleşmedeki tüm koşullar sabit kalmakla beraber, dürüstlük kurallarına aykırı olmamak üzere ve aylık ortalama dolar kurunun 3,40 TL’nin altında kalması halinde fiyat koşullarında iyileştirmeler yapılacağının bildirildiğini, diğer taraftan, başka tedarikçiler tarafından davacı şirkete daha cazip oranda teklif sunulması halinde ise Müvekkili şirket tarafından herhangi bir fesih cezai şartın uygulanmayacağın bildirildiğini, fakat davacı tarafça bu hususta herhangi bir itiraz gelmediğini, ilk revize bu şekilde 187,80 TL üzerinden yapıldığını, mevcut durumun korunması bir yana elektrik piyasasında daha da artan maliyetler zirve yapmış olup davacıya bu husus 16.06.2017 tarih ve 021 sayılı yazı ve içeriğinde artan enerji maliyet tablosu sunulmak üzere aşırı ifa güçlüğümün şirketlerini daha da zora sokması nedeniyle fiyat en son olarak birim fiyatı ulusal tarife üzerinden %4.30 indirim olacak şekilde revize edilerek davacının daha cazip teklif veren tedarikçi bulması halinde müvekkili şirket tarafından herhangi bir fesih cezai şartın uygulanmayacağı ikinci kez bildirilmiş olmasına rağmen davacı tarafın bu hususta da süresi içinde 2.defa itiraz/ret beyanını kullanmadığını, yine 11.07.2017 tarihli yazı ile davacı müşteriye 2017 Temmuz ayından itibaren EPDK tarafından belirlenen ulusal tarifede açıklanan aktif enerji birim fiyatı üzerinden net Sanayi tarife gurubunda % 1,5, Ticarethane tarife grubunda % 3,00 indirim olacak şekilde fatura düzenleneceği belirtilerek, davacının daha cazip teklif veren tedarikçi bulması halinde müvekkili şirket tarafından herhangi bir fesih cezai şartın uygulanmayacağının üçüncü kez bildirildiğini, buna rağmen davacı tarafın bu hususta da süresi içinde üçüncü defa itiraz/ret beyanını kullanmadığını, davacı ile imzalanan sözleşmenin “satış birim fiyatı ve fatura tutarının hesaplama yöntemi” başlıklı 5. maddesinin 3. fıkrası uyarınca müvekkili tarafından belirlenecek yeni indirim oranının peşinen kabul edildiğini beyanla , davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın ıslah edilen miktar üzerinden kabulü ile :Ocak 2017 36.897,32 TL nin 09.03.2017, Şubat 2017 33.188,09 TL’nin 04.04.2017,Mart 2017 31.338,10 TL’nin 15.05.2017,Nisan 2017 26.314,93 TL’nin 05.06.2017, Mayıs 2017 25.940,07 TL’nin 04.07.2017,Haziran 2017 56.804,90 TL’nin 28.08.2017, Temmuz 2017 92.094,40 TL’nin 05.09.2017, Ağustos 2017 118.716,14 TL’nin 05.10.2017, Eylül 2017 86.045,78 TL’nin 02.11.2017, Ekim 2017 89.884,60 TL ‘nin 11.12.2017 ödeme tarihinden itibaren olmak üzere toplamda 597.224,33-TL uygulanacak avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, şeklinde hüküm kurulmuştur. Mahkemece verilen kararı, davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekilince verilen istinaf dilekçesinde özetle; cevap dilekçesindeki hususlar tekrar edilerek, mahkemenin eksik inceleme ve hatalı hukuki değerlendirme ile karar verdiğini, mahkemece, ilgili sözleşme, TBK md. 138 ve TMK md. 2 düzenlemeleri, ayrıca basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğünün davacı taraf için de geçerli olduğu gerçekleri göz ardı edilerek düzenlenen hatalı bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulduğunu, tarafların ilgili 5. maddeyi de içeren bu sözleşmeyi birlikte imzaladıklarını, elektriği kendi üretmeyen müvekkili şirketin, sözleşmenin imzalandığı tarihte mümkün olan indirimli tedariki, piyasa koşullarının değişmesi halinde sağlayamayacağı açık olup, ilgili sözleşme maddesinin de bu nedenle düzenlendiğini ,basiretli tacir olarak işbu sözleşmeyi imzalayan davacı şirketin sonradan bu hükmün uygulanması nedeni ile ihtirazi kayıtsız ödediği tutarları geri istemesinin mümkün bulunmadığı, kurulan hükümde ve buna esas alınan raporda hangi bilimsel veriye dayandığı belirlenemeyen önermeye göre, basiretli bir tacirin piyasadaki dengeleri öngörerek sözleşmeyi imzalaması gerektiğinin ifade edildiği, oysa, ulusal ve uluslararası yüzlerce finansal ve politik değişken dışında iklim özelliklerine göre dahi değişiklik gösterebilen elektrik piyasası dengelerinin öngörülebilir ve ölçülebilir olmasının mümkün bulunmadığı, bunun ise basiretli tacir olmakla bir ilgisi bulunmayıp, öngörülemeyen fiyat artışının kamu ihalelerinde dahi mücbir sebep olarak kabul edildiği, davacıya birim fiyat revizesini kabul etmediği takdirde, cezai şart uygulanmaksızın feshetme imkanı tanınmışsa da davacı tarafça bu yolun kullanılmadığı , Türk Borçlar Kanunu’nun 138. maddesi hükmü ve dosyada mevcut İndirimli Elektrik Sözleşmesi m.5.3. hükümleri birlikte değerlendirildiğinde davacı tarafından ne bir uyarlama talebinde bulunulmuş olduğu, ne de süresinde müşterinin yazılı fesih bildiriminde bulunduğunun anlaşıldığı, bununla beraber davacının fatura ödemelerini ihtirazi kayıt koyarak yapmadığı, enerji tedarik noktasında şirketlerinden kaynaklanmayan, öngörülemeyen ve ülke genelinde meydana gelen olağanüstü piyasa koşulları nedeniyle imzalanmış olan satış sözleşmesinin, mevcut akdedilen sözleşme koşulları ile devamının müvekkili şirket için fiilen ve hukuken aşırı ifa güçlüğü oluşturduğu, bunun yanında benzeri durumun ülke genelinde faaliyet gösteren 200’e yakın elektrik tedarik şirketini de etkilediği gözetilerek işbu davanın reddi gerekirken, kabulüne karar verilmesinin yerinde olmadığı ileri sürülerek, kararın kaldırılması istenmiştir. HMK.nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; dava , sözleşmeye aykırılık ve sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talebine ilişkindir. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre ; Davacı ile davalı Elektrik Perakende Satış Şirketi arasında 04/12/2016 tarihinde indirimli elektrik sözleşmesi, 05/12/2016 tarihinde ek protokol imzalanmış, buna göre davacı abonenin , davalı tedarikçi elektrik şirketinden sözleşmede Türkiye genelindeki şube ve bölge müdürlüklerinde kullanılmak üzere elektrik alımı konusunda sözleşme akdedildiği, toplamda 304 adet aboneliğin bildirildiği, bir tarafın abone olduğu, diğer tarafın elektrik enerjisini satıcı yani tedarikçi olduğu sözleşme imzalandığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki imzalanan sözleşmenin eki olan “Müşteri Bilgilendirme Ve Tarife Paketi Kullanım Taahhütnamesi ” uyarınca davacının 12 ay süreli sabit tarife paketini seçtiği, toplam bütün aboneliklerde 0,174 TL/KWH sabit olarak uygulanacağı belirtilmiştir. Aynı düzenleme 05/12/2016 tarihli ek protokolde de yer almaktadır. Sözleşmenin beşinci maddesinde “birim fiyatı … Aş tarafından değiştirilemeyecektir, değiştirilebilmesi durumunda … Aş müşteriye verdiği zararı ödemeyi kabul eder” maddesi yer almaktadır. Mahkemece yargılamada bilirkişi heyeti raporu alınmıştır.Bilirkişi heyetince; dosya içerisindeki CD içeriği , 3.074 adet ve toplamı 11.305.275,59 TL tutarlı faturalar ve davacı yanın ticari defterleri üzerinde incelemeler yapılmak suretiyle hazırlanan raporda ; taraflar arasında imzalanın sözleşmedeki birim fiyat 0,174 TL/KWH olarak kararlaştırılmasına rağmen davalı Elektrik Tedarik Şirketi faturalarda birim fiyata sadık kalmayarak kendisi resen belirlediği birim fiyatlar üzerinden faturaları tanzim ettiği ve davacının toplam 3.074 adet fatura için birim fiyat farkından kaynaklı 597.224,33 TL fazla ödeme yaptığının tesbit edildiği bildirilmiştir. Taraflar arasındaki ilgili sözleşme ve eklerine ve protokole göre , 4.3 01.01.2017 tarihinden 01.01.2018 tarihine kadar davalı şirketin davacı bankanın tüm tüm işyerlerinin ihtiyaç duyduğu elektriği karşılayacağı ve bunun karşılığında davacı bankanın da sözleşmede belirtilen sabit 0,174 TL/’KWH ücreti ödeyeceğinin kararlaştırıldığı, sözleşmenin eki “Müşteri Bilgilendirme ve Tarife Paketi Kullanım Taahhütnamesi”nde davacı bankanın 12 ay süre ile Sabit Tarife Paketi seçtiği ve “Bu kampanya/tarife paketi kapsamında satışa konu edilen ve iş bu taahhütnamede seçilmiş olan abone grubu Perakende satış birim fiyatı sözleşme süresi boyunca 0,174 TL/KWH sabit olarak belirlenir” düzenlemesi bulunduğu” benzer bir düzenlemenin de taraflar arasında imzalanmış olan 05.12.2016 tarihli Ek protokolün 4.maddesinde yer aldığı,bu düzenlemede de ; “İş bu ek protokol kapsamında 12 ay sabit 0,174 TUKWh aktif enerjii satış bedeli uygulanacaktır.” Sözleşmenin 5. maddesinde ; “Birim fiyatı … tarafından değiştirilemeyecektir. Değişmesi durumunda … müşteriye verdiği zarar kadar tazminat ödemeyi kabul eder” düzenlemeleri yer almaktadır. Benzer uyuşmazlıklarla ilgili olarak ,Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin kararlarında belirtildiği üzere; hukukumuzda sözleşmeye bağlılık ve sözleşme serbestliği ilkeleri kabul edilmiştir. Bu ilkelere göre, sözleşme yapıldığı andaki gibi aynen uygulanmalıdır. Eş söyleyişle, sözleşme koşulları borçlu için sonradan ağırlaşmış, edimler dengesi sonradan çıkan olaylar nedeni ile değişmiş olsa bile, borçlu sözleşmedeki edimini aynen ifa etmelidir. Sözleşmeye bağlılık ilkesi, hukuki güvenlik, doğruluk, dürüstlük kuralının bir gereği olarak sözleşme hukukunun temel ilkesini oluşturmaktadır. Ancak bu ilke özel hukukun diğer ilkeleriyle sınırlandırılmıştır. Türk hukukunda da öteden beri MK.nun 2 ve 4. maddesinden de esinlenilerek, İşlem Temelinin Çökmesi Kuramı uygulanmak suretiyle, uyarlanma davalarının görülebilir olduğu benimsenmiştir.6098 Sayılı Yasanın 138. maddesinde “Aşırı İfa Güçlüğü” madde başlığı altında düzenlemiş, “ Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu, kural olarak dönme hakkının yerine fesih hakkını kullanır. Bu madde hükmü yabancı para borçlarında da uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.Maddeye göre “Uyarlamanın bütün koşulları gerçekleşmişse borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteyebilir. Bunun mümkün olmaması hâlinde borçlu, sözleşmeden dönebilir; sürekli edimli sözleşmelerde ise kural olarak, fesih hakkını kullanır.” denilmektedir. Davalı tarafça uyarlama ile ilgili dava yoluna başvurulmamıştır. Ancak taraflar tacir olduğundan ,bu sebeple uyuşmazlığın çözümünde TTK hükümlerinin de dikkate alınması gerekir. Bilirkişi kurulu raporunda da değinildiği üzere; Ek protokol ile taraflar arasında imzalanmış olan 04.12.2016 tarihli Sözleşmenin tadil edildiği; davalının Ek Protokolde kararlaştırılan birim fiyat üzerinden satış yapmayı kabul ettiği, ayrıca Ek protokolde her iki belge arasında farklılık bulunması halinde Ek protokolün geçerli olacağının düzenlendiği, bu açık düzenlemeler karşısında sözleşmenin 5.3. maddesinin uygulanmasının mümkün olamayacağı, diğer yandan TTK m.18/f.2 uyarınca “Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir.” Basiretli bir işadamı gibi hareket etme yükümlülüğünün gerektirdiği özen derecesi, objektif ölçülere göre tespit ve tayin olunur düzenlemesi de dikkate alındığında , TTK m. 18/4.2 hükmünün tacirlere , kanunun belirttiği borç ve yükümlülükler yanında basiretli bir işadamı gibi hareket etme yükümlülüğünün getirdiği borçları da yüklemektedir. Bu ilkelere göre yapılan değerlendirmede ; sözleşme süresi de nazara alındığında davalının piyasa şartlarındaki değişikliği ileri sürerek belli bir süre sözleşme dışı daha yüksek birim fiyat uygulaması hem sözleşme hükümleri hem maddi hukuk hükümlerine aykırı olup , davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla ,davalının yerinde görülmeyen istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 40.796,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 10.199,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 30.597,30 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.28/06/2022