Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1942 E. 2021/2520 K. 04.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1942
KARAR NO: 2021/2520
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/05/2019
NUMARASI: 2016/116 E – 2019/435 K
ESAS VE BİRLEŞEN DAVADA
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 04/10/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili davalı şirket hakkında açtığı davaya ilişkin dilekçesinde özetle; müvekkilinin, araç satın almak üzere dava dışı …’a ait araç satış galerisine gittiğini, mülkiyeti davalıya ait … plaka sayılı aracın 8.750,00 -TL bedelle müvekkiline satışı hususunda anlaşmaya varıldığını, bu hususta davalı şirket adına hareket eden … ile 07.07.2009 tarihli protokol imzalandığını, müvekkilinin, bu protokole istinaden (bedelini ödeyerek) aracı teslim aldıktan sonra söz konusu araca ilişkin araç alım-satım vergilerini, muayene ve sair masraflarını ödediğini ancak aracın resmi devrinin yapılmadığını, kısa bir süre sonra aracın davalı/borçlu şirketin borcu sebebiyle icra müdürlüğü tarafından parka çekildiğini ve bir daha da müvekkiline iade edilmediğini, ödediği bedellerin de aynı şekilde kendisine iade edilmediğini, davalı ve diğer sorumluların bu hususta defalarca uyarılmalarına rağmen bir sonuç alınamaması üzerine Ankara …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden (diğer sorumlularla birlikte) davalı aleyhine icra takibi yapıldığını, davalı/borçlunun yetkiye ve borca itiraz etmesi üzerine dosyanın yetkili icra dairesi olarak gösterilen İstanbul …İcra Dairesi’ne gönderildiğini, İstanbul …İcra Müdürlüğü’nde … numara ile dosya açıldığını, bu dosyadan gönderilen ödeme emrine karşı borçlu tarafından borca ve takibe itiraz edildiğini davalı/borçlunun itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu, davalı/borçlu itiraz dilekçesinde, araç satış sözleşmesi ile kendisinin ilgisinin bulunmadığını, bu sözleşmenin taraflarını tanımadığını ifade etmiş ise de, bu sözleşmeyi kendisi adına yapan …’a Eyüp … Noterliği’nin 24.09.2009 tarih, … y.numaralı vekaletnamesi ile kendisine satış yetkisi verdiğinin sabit olduğunu belirterek, Borçlar Kanunu madde 214/1′ ve madde 217’ye göre davacının alacak talebinde haklı bulunduğu belirtilerek , davalının itirazının iptaline, haksız ve kötü niyetli itirazı nedeniyle % 20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmelerine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … … Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının 2012 yılında yaptığı icra takibine yapmış olduğu itirazını 2016 yılında öğrendiği beyanının gerçek dışı olduğunu, davanın bu nedenle süresinde açılmadığını ve zaman aşımı itirazında bulunduğunu,müvekkili ve davacı arasında borç doğurucu her hangi bir hukuki ilişki olmadığını, takip dayanağı olduğu belirtilen protokolde yazılı şahıslarla müvekkili şirketin hiçbir bağının olmadığını, müvekkili şirketin, protokol yapılması hususunda kimseyi yetkilendirmediğini belirterek, haksız ve usulsüz olarak açılan davanın reddine, % 40 dan aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini beyan ve talep etmiştir.
Birleşen Dava: Davacının aynı maddi vakıaya ilişkin aynı gerekçe ile davaya konu aracın satışından kaynaklanan ödenen bedel ve yapılan masrafların iadesi için davalı … ile birlikte … aleyhine başlatılan takip dosyasına yapılan itirazın iptali istemli, davalı … aleyhine Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan dava dosyası bu dosya ile birleştirilmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; itiraza konu icra takibine ve ona bağlı olarak açılan iş bu davaya karşı görev itirazında bulunduklarını, öncelikle müvekkilinin davacının sunmuş olduğu 07 Temmuz 2009 tarihli protokol’e taraf olmadığı, dolayısıyla sözleşmede öngörülen borcun ifa edilmemesinden dolayı müvekilinin sözleşmesel hiçbir sorumluluğunun olmadığını, ayrıca müvekkilinin sebepsiz zenginleşmeye konu parayı … Ltd.Şti.’nin yetkilendirdiği …’a vermiş olduğu, müvekkilinin sebepsiz zenginleşme talebinde de bulunamayacağını, bu nedenlerle öncelikle davanın husumet yokluğundan reddine, davaya konu borcun bulunmaması nedeniyle davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda ;
Ana Dosya Yönünden; Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE Davalı … İnş. Şirketinin İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin asıl alacak 9.526,80 TL , işlemiş faiz: 1.761,47 TL olmak üzere toplam 11.288,27 TL miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, Takip tarihinden itibaren asıl alacak miktarı tamamen ödeninceye kadar ticari avans faizinin uygulanmasına, Asıl alacak miktarı olan 9.526,80 TL ‘nin %20 oranında icra inkar tazminatının davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
Birleşen Dava Yönünden; Davanın HUSUMET YOKLUĞUNDAN REDDİNE, karar verilmiştir. Mahkemece verilen kararı,davacı vekili ve davalı şirket vekili istinaf etmiştir. 1-Davalı … … Şirketi istinaf talebi yönünden ,mahkemenin 03/10/2019 tarhli Ek Kararı ile istinaf etmemiş sayılmasına karar verilmiş olup,davalı tarafça ek karar istinaf edilmemiştir. 2-Davacı vekilince verilen istinaf dilekçesinde özetle; a-Asıl dava yönünden,mahkemenin faiz hesabı yönünden hataya düştüğü, faiz başlangıcı olarak paranın gönderildiği tarih yerine ihtar tarihini esas alındığı ,en aleyhe kabule göre dahi, bedelin iadesi borcunun doğduğu, yani, aracın icra yoluyla müvekkilinin elinden alındığı tarih itibariyle faizin başlaması gerektiği, hükümde, araç için ödenen paralardan 204,44 TL’na ilişkin talebin “davacının kendi kullandığı döneme ait araçta yaptığı masrafları talep edemeyeceği” gerekçesiyle reddedildiği, ancak söz konusu tutar, müvekkilinin kullandığı döneme ait yaptığı masraf değil, bilakis henüz teslim almamış olduğu araç için kesilen ve devir işlemini yapabilmek için müvekkilinin ödemek zorunda kaldığı trafik cezası tutarı olduğu, 15/03/2011 tarihli ödeme emrinde de yazılı olduğu gibi 970,24 TL olarak belirtilen toplam meblağa işlemiş gözüken toplam faiz, 2.634,44 TLolduğu,ayrıca her bir kalem için ayrı ayrı hesaplamalar yapılması gerekirken toplu hesaplama yapılması sebebiyle bazı hesap hatalarının ortaya çıktığı, b-Birleşen dava davalısı … yönünden; satış bedelinin müvekkili tarafından davalı …’un banka hesabına gönderilmiş olduğu, banka dekontu ile bu husus sabit olup, bu durumu davalıların da kabul ettiği , ancak, yaptırılan bilirkişi incelemesinde, bu paranın, kayıt maliki …’nun kayıtlarına intikal etmediği, hatta, bu kayıtlarda araç satışının dahi gözükmediğinin ortaya çıktığı, ticari defter ve kayıtlar üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapora rağmen, sonradan düzenlenen makbuzun, araç satış bedelinin davalı …’ya ödendiğinin kanıtı olabilmesinin mümkün olmadığı, müvekkilinin araç satış bedelini doğrudan satıcının hesabına gönderebilecek durumda olmasına rağmen, araç malikinin hesap numarası yerine galerici …’un hesap numarası verildiğinden ödemenin de bu davalının hesabına yapıldığı, sonradan ibraz edilen tahsilat makbuzu gerçek durumu yansıtmadığı, davalı hakkındaki davanın husumetten reddine karar verilmesinin usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülmüştür. …nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; dava, asıl ve birleşen dava yönünden itirazın iptali talebine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı takip dosyasında, davacı alacaklı tarafından davalılar …Şti. İle … ve dava dışı … aleyhine 9.730,24-TL asıl alacak, 2.634,44-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 12.364,68-TL tutar üzerinden takip başlatıldığı, başlatılan takibe davalılar tarafından süresinde itiraz edildiği anlaşılmıştır. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre ; araç maliki davalı … Şti.’nin Eyüp … Noterliğinin 24/07/2009 tarih … yevmiye no.lu vekaletnamesi ile 05/08/2009 tarihine kadar …’a araç satışı için yetki verdiği,sonrasında ise aynı noterliğin 14.09.2009 tarihli … yevmiye no.lu vekaletnamesi ile … plakalı aracın satışına ilişkin tekrar vekaletname verildiği görülmüştür. Dosyaya ibraz edilen harici araç satış sözleşmesinin satıcı vekili olarak … ile davacı arasında yapıldığı, araç bedeli olarak kararlaştırılan 8.750,00-TL davalı …’un hesabına yatırıldığı, dosyaya sunulan 07/07/2009 tarihli tahsilat makbuzuna göre, araç bedelinin davalı … tarafından ödendiği görülmüştür. Davalı, … İnş. Şti. sözleşmenin tarafı olmadığını, kendisine ödeme yapılmadığını, davalı … ise, davacının, mülkiyeti … Ltd.Şti.’ne olan … plakalı aracın araç malikinin vekalet vermek suretiyle yetkilendirdiği …’dan satın alındığını, araç bedeli banka hesabına yatırıldıktan sonra araç malikinin yetkilendirdiği …’a teslim edildiğini iddia etmiştir. Mahkemece, sözleşmenin araç maliki davalı … Şti.’nin Eyüp … Noterliğinin 24/07/2009 tarih … yevmiye no.lu vekaletnamesi ile yetkilendirdiği … ile davacı arasında yapıldığı, her ne kadar araç bedeli olarak kararlaştırılan 8.750,00-TL davalı …’un hesabına yatırılmış ise de, sözleşmenin tarafı davalı … Şti. olduğu ve dosyaya sunulan 07/07/2009 tarihli tahsilat makbuzuna göre, davalı araç malikinin yetkilendirdiği …’a araç bedelinin ödendiği gerekçesiyle , davalı … yönünden davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir. Davacı birleşen dava ile ilgili olarak verilen bu kararı da istinaf etmiştir. Harici satış sözleşmesi 07/07/2009 tarihli olup,satış bedelinin davacının vekili …’a davacı tarafından ödendiğine ilişkin makbuz ibraz edilmiş ise de ,ödeme ve satış tarihinde bu kişi davalı şirketin henüz vekili değildir.Davalı şirket satış bedelinin kendisine ödenmediğini beyan etmiş,defter incelemesinde de bu husus tesbit edilmiştir.Ancak ,vekalet verenin harici satıştan sonra bu kişiye vekalet vermesinin bu işleme icazet verdiği anlamına geldiği ,satış bedelinin ödenip ödenmediğinin iç ilişkide vekil-müvekkili arasında çözümlenecek bir konu olduğu kabul edildiğinde , birleşen davanın husumetten reddi kararında usul ve hukuka aykırılık bulunmadığından, davacının birleşen davaya yönelik istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir. Davacının asıl dosya ile ilgili istinaf dilekçesinin ise ,mahkemece reddedilen kısım karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı altında kaldığından HMK 352-1-b maddesi,341 ve 346. maddeleri uyarınca istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının asıl dosyaya yönelik istinaf dilekçesinin ,karar davacı yönünden karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı altında kaldığından HMK 341, 346, 352-1-b maddeleri uyarınca reddine, 2-Davacının birleşen dosyaya yönelik istinaf taleplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Davacıdan asıl dosya davasına yönelik peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, Davacıdan birleşen dosyaya yönelik alınması gereken karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, Davacının yaptığı istinaf giderinin üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 04/10/2021