Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1888 E. 2021/2204 K. 13.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/1888
KARAR NO : 2021/2204
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/12/2016
NUMARASI : 2013/227 E – 2016/695 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 13/09/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde özetle;kendisinin davalı telekomünikasyon şirketiyle müşteri ilişkisi ve abone ilişkisinin kurduğunu, ancak süreç içerisinde bu abonelikten beklenen verimi alamamış olması nedeniyle ve davalı firmanın taahhüt ettiği gibi hizmeti veremediğini, sürekli şebekelerin çekmediğini, bu durumun iş ilişkisinde ve müşteri ilişkilerinde gerekli ve verimli görüşmeleri yapmalarına engel olduğunu, bu nedenle de iş ve zaman kaybına neden olduğunu, bunun sonucu olarak da taraflar arasındaki abonelik ilişkisini düzenleyen sözleşmeyi tek yanlı olarak iptal ettiklerini, söz konusu iptalin gerekçesinin yaşadıkları sıkıntının giderilememesinin oluşturduğunu, ve bu nedenle yapılan iptal hizmeti sırasında kendilerinden 3 adet faturaya istinaden toplam 1.398,05 TL iptal için bedel tahsil edildiğini, bu tahsilatın yasal mevzuata uygun olmadığını belirterek, ödenen bu bedelin iadesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesi ön inceleme hazırlık tutanağı ile birlikte davalıya tebliğ edilmiş, davalı vekilinin cevap dilekçesi ve vermiş olduğu diğer beyanları ile talebinin, davalı aleyhine açılan davayı kabul etmediğini, dava dilekçesinde bulunması gereken unsurların mevcut olmadığını, bu nedenle davanın usülden reddine karar verilmesi gerektiğini, ayrıca TTK’nun 20. Maddesi uyarınca davacı şirketin ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmek zorunda olduğunu, ve yine BK.’nun 104/2. Maddesi uyarınca fahiş olduğu iddiasıyla bir ücret veya cezanın indirilmesinin mahkemeden istenemeyeceğini, davalı firma tarafından düzenlenmiş bulunan ücretlerin tarife ücretleri ve ÖTV – KDV eklenerek usulüne uygun olarak düzenlendiğini, haksız ve yersiz açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. İlk derece mahkemesince; “Davacının davasının subut bulunmadığından reddine” kararı verilmiştir.Söz konusu kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Dava dosyası istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmiş ise de, 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunununda Bazı Değişiklikler Yapılmasına Dair 6763 sayılı yasa ile, HMK 341. madde 2. fıkrasında “Miktar veya değeri üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir” şeklinde yapılan yasa değişikliği 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Karar tarihi itibarıyla, kesinlik sınırı ise 3.000,00 TL’dir.Somut uyuşmazlıkta, davacı tarafından istinaf edilen davanın değeri 1.398,05 TL olup, karar tarihinde davacı yönünden miktar itibarıyla karar kesindir. Bu itibarla, istinaf konusu kararın HMK 341. ve 346. maddelerine göre kesin olması sebebiyle, davacı istinaf dilekçesinin HMK 341, 346 ve 352/1-b maddeleri uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacı istinaf dilekçesinin, HMK 341, 346 ve 352/1-b maddeleri uyarınca karar kesinlik sınırı altında kaldığından reddine,
Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 13/09/2021