Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1854 E. 2022/832 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1854
KARAR NO: 2022/832
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/03/2021
NUMARASI: 2018/919 E – 2021/231 K
DAVANIN KONUSU: Muarazanın tespiti
KARAR TARİHİ: 17/03/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının “… Cad. … Sok. …, No:… Kat:… Bayrampaşa/İstanbul” adresinde uzun yıllar ticaretle uğraştığını, davacının elektrik hizmetini 3043019 abone numarasıyla davalı şirketten karşıladığını, davacının tüm faturalarını eksiksiz olarak ödediğini, buna karşın 2017 yılı Şubat ayından itibaren davacının elektrik borcu bulunduğu iddiası ile … Hukuk Bürosu tarafından sürekli olarak rahatsız edildiğini, davalı şirket tarafından davacı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile 2002 yılına ait olduğu iddia edilen elektrik borcu sebebiyle icra takibi başlatıldığını, 2002 yılına ait olduğu iddia edilen elektrik borcunun zamanaşımına uğradığını,davacının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında haklı olarak icra takibine itiraz ettiğini, itiraz üzerine takibin durduğunu, ancak davalı şirket tarafından bugüne kadar takibin devamına yönelik olarak herhangi bir itirazın iptali davasının açılmadığını,davacının telefonuna 27/09/2018 tarihinde abonelik sözleşmesinin feshedildiğine dair mesajlar atıldığını, davacının kızı tarafından davalı şirket ile yapılan telefon görüşmeleri neticesinde davalı şirketçe davacının aboneliğinin sona erdirildiğinin öğrenildiğini, ancak davacıya bu konuda herhangi bir yazılı bildirim yapılmadığını, davalı şirket tarafından davacının aboneliğinin tamamen haksız biçimde sonlandırıldığını, elektriğin ihtilaflı borç sebebiyle kesilmiş olması sebebiyle davacının üretimine devam edemediğini belirterek, öncelikle dava sonuçlanıncaya kadar davalı tarafça aboneliği sona erdirilen davacının kesilen elektriğinin yeniden bağlanması ve davalı şirketçe elektiğin yeniden kesilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, yapılacak yargılama sonucunda ise abonelik sözleşmesinin davalı şirket tarafından haksız olarak feshedildiğinin tesptine, feshin geçersiz sayılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının bildirdiği adreste faaliyette bulunduğuna dair herhangi bir kayıt tespit edilemediğini, davacının tacir olmaması sebebiyle davanın görevsiz mahkemede açıldığını, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, davanın öncelikle görevsizlik nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafın davalı şirketin … no’lu abonesi olduğunu, davacının kurumlarına kaçak elektrik kullanımından kaynaklı borcunun bulunması nedeniyle sözleşmesinin 27/09/2018 tarihinde haklı olarak sona erdirildiğini, davacı tarafın sözleşmenin haksız olarak feshedildiğine yönelik iddiasının yersiz olduğunu, mahalde düzenlenen … seri no’lu 31/12/2001 tarihli kaçak tespit tutanağına istinaden tahakkuk ettirilen faturanın davacıya yapılan tüm bildirimlere rağmen ödenmemesi sebebiyle davacının sözleşmesinin sonlandırıldığını, davalı kurumun işlemlerinin tamamen mevzuata uygun ve yerinde olduğunu belirterek haksız davanın reddini talep etmiştir. Davada davacıya ait işyeri elektrik abonelik sözleşmesinin davalı tarafından haksız feesih edildiğinin tespiti ile abonelik sözleşmesinin yeniden kurulması talep edilmiştir. Davalının görevsizlik itirazının taraflar arasında ticari nitelikli abonelik ilişkisi bulunduğu gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında davalı şirket (… A.Ş.) tarafından davacı … hakkında 2.949,54-TL.ödenmeyen gecikmiş enerji bedeli gösterilmek suretiyle 2.949,54-TL. enerji bedeli, 13.269,29-TL, gecikmiş gün faizi, 2.388,47-TL. faizin KDV’si olmak üzere toplam 18.607,30-TLnın tahsiline yönelik yapılan ilamsız takibin itiraz üzerine durdurulduğu anlaşılmıştır. Mahkeme,kök ve ek rapor doğrultusunda, dava konusu sözleşmenin feshine dayanak borcun normal tahakkuk borcu olmayıp, davacının işyerindeki kaçak elektrik kullanımına ilişkin olduğu, davalı şirket tarafından davacının … Cad. … Sokak, …, No:… Kat:… Dükkan No:…Bayrampaşa/İSTANBUL adresinde bulunan işyerine ilişkin olarak düzenlenen kaçak tespit tutanağında tespit edilen duruma göre tahakkuk ettirilen faturaların davalının tüm bildirimlerine rağmen davacı tarafından ödenmediği, her ne kadar davalı şirket tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ilgili olarak itirazın iptali davası açılmak suretiyle duran takibin devamı talep edilmemiş olsa da anılan dosyada takip tarihi itibariyle davalı şirketin davacıdan kaçak elektrik kullanımından kaynaklanan 2.949,54-TL. enerji bedeli, 13.269,29-TL. geçmiş gün faizi ve 2.388,47-TL. faizin KDV’si olmak üzere toplam 18.607,30-TL. alacağı bulunduğu, davacının bu borcu davalıya ödediğine dair dosyada herhangi bir belgenin bulunmadığı, halihazırda geçerli mevzuat hükümlerine göre davacının serbest tüketici konumunda olduğu, serbest tüketicinin elektrik tedarikçisini seçme ayrıcalığına sahip gerçek veya tüzel kişileri ifade ettiği, davalı şirketin ise elektrik tedarikçisi olarak sektörde tekel konumunda olmadığı, serbest tüketici olan davacının başkaca özel tedarikçiler ile yapacağı anlaşma neticesinde dilediği tedarikçiden elektrik enerjisini satın alma hakkının bulunduğu, yine serbest tüketici olarak davacının kendi tedarikçisini seçerek mevcut tarifeler arasında belirleyeceği indirimli elektrik enerjisini kullanma olanağına sahip olduğu, davacı serbest tüketicinin davalı tedarikçi şirketten elektrik almak zorunda olmadığı ve istediği başkaca bir perakende şirketinden elektrik satın alabileceği, davalı şirketin ise sürekli olarak kaçak tüketim yapan, kurumca tutulan kaçak tutanaklarına ve cereyan kesme işlemlerine rağmen her seferinde ısrarla yeniden kaçak bağlantı yaparak elektrik kullanan ve bundan vazgeçmeyen, kaçak elektrik kullanımına son verip abone olmak yerine sürekli bahaneler üreterek kaçak kullanıma devam eden, kaçak kullanım nedeniyle hakkında tahakkuk eden borçlarını da davalıya ödemeyen davacı ile sözleşmeye ilişkisi kurmaya ve/veya akdi ilişkiyi devam ettirmeye zorlanamayacağı, sonuç olarak davacı şirketin abonelik sözleşmesi ilişkisini EPDK mevzuatına, ilgili yasa hükümlerine ve teamüllere uygun olarak sonlandırdığı, dolayısıyla davacının açtığı davasının haklı ve yerinde olmadığı gerekçesiyle ;”Davanın reddine” karar vermiştir. Kararı davacı vekili istinaf etmiştir. İstinaf dilekçesinde davacının kaçak kullanım yapmadığı ,davacının önceki tüm borçlarını ödediğini,borcu yoktur yazısı alındığını,aynı gün adresteki sayaç değiştirilerek davalı ile sözleşme imzalandığını,davalının sözleşme feshinin yerinde olmadığını, davalının 2001 yılındaki tutanak nedeniyle davacının elektriğini kestiğini ,bu borcun zamanaşımına uğradığını belirterek davanın kabulü yerine reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı, kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Davacının karar tarihinden sonra ve davacı vekilince sunulan 29/06/2021 tarihli istinaf dilekçesi ile aynı tarihte 29/06/2012 tarihinde öldüğü UYAP sistem uyarısı ve nüfus kaydı ile anlaşılmıştır.Davacının ölüm tarihinde istinaf süresi itibarıyla vekalet ilişkisinin sona erdiği anlaşılmıştır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 28. maddesinin birinci fıkrasında; “Kişilik, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlar ve ölümle sona erer” hükmünün yer aldığı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 513/1. maddesinde; “Sözleşmeden veya işin niteliğinden aksi anlaşılmadıkça sözleşme, vekilin veya vekalet verenin ölümü, ehliyetini kaybetmesi ya da iflası ile kendiliğinden sona ermiş olur. Bu hüküm, taraflardan birinin tüzel kişi olması durumunda, bu tüzel kişiliğin sona ermesinde de uygulanır” hükmüne yer verildiği, “Dava Sırasında Taraflardan Birinin Ölümü” başlıklı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 55/1. maddesinde ise; “Taraflardan birinin ölümü halinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber hakim, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir” düzenlemesinin yer aldığı görülmektedir. Davacının 29/06/2021 tarihinde öldüğü anlaşılmakla, adı geçenin kişilik haklarının TMK’nun 28/1. maddesi gereğince sona ereceği ve vekilinin görevinin de 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 513/1. maddesi gereğince sonlanacağının tabiidir. Dava devam ederken taraflardan birinin ölmesi halinde , ölen kişinin taraf ehliyeti son bulur. ( 4721 sayılı TMK m.28/1) Bu nedenle, davaya ölen tarafa karşı veya onun tarafından devam edilmesine imkan yoktur. Ölen tarafın mirasçılarına karşı veya onun mirasçıları tarafından davaya devam edilip edilmeyeceğinin tespiti için, bir ayrım yapmak gerekir.Ölen tarafın mirasçıları, davayı mecburi dava arkadaşı olarak hep birlikte takip ederler. Taraflardan birinin ölümü halinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber hakim, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir. ( 6100 sayılı HMK m. 55 ) Öte yandan; yargılama sırasında taraflardan birinin ölmesi halinde, ölen tarafın ehliyeti sona ereceğinden, ölen tarafın vekili varsa ölüm ile vekalet ilişkisi de kural olarak sona erer. ( TBK m.43/1 , 513/1 ) Vekilin davaya devam etmesi mümkün olmayıp, sadece bu kişinin mirasçıları tarafından davaya devam edilebilir. Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen göz önünde bulundurulmalıdır.O halde, mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, öncelikle istinaf aşamasında istinaf dilekçesinin verildiği 29/06/2021 tarihinde vefat eden davacının mirasçılık belgesi getirtilerek, mirasçılarına usulüne uygun tebligat yapılıp, mirası reddetmeyen mirasçılarının mecburi dava arkadaşı olarak yöntemince davaya katılımı sağlanmak, mirasçılar davayı birlikte takip etmekten kaçınırlarsa terekeye temsilci tayin ettirmek suretiyle, taraf teşkili sağlandıktan sonra, hasıl olacak sonuca göre esas hakkında bir karar verilmesi gerektiğinden , bu sebeplerle dava dosyasının mahkemesine HMK 353/1-a-4. madde kapsamında geri gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile kararın, HMK 353/1-a-4 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 17/03/2022