Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1807 E. 2021/2227 K. 13.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/1807
KARAR NO : 2021/2227
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/09/2019
NUMARASI : 2017/1105 E – 2019/800 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 13/09/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı ile müvekkili şirket arasında “… (Giri…) dük. Bahçelievler İstanbul” adresindeki işyeri için …2 abone numaralı “Elektrik Satım Sözleşmesi”nin imzalandığını,
Davalının bu sözleşme kapsamında tahakkuk eden dokuz (9) adet fatura nedeniyle müvekkiline borçlu olduğunu,
Söz konusu alacağın ödenmemesi nedeniyle, müvekkili şirket tarafından 31/03/2016 tari- hinde, İstanbul 25.İcra Müdürlüğü’nde …Esas Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını,
Davalı/ Borçlunun “… Söz konusu dükkanın 1/4 ünün müşterek malikiyim. Elektrik tesisatı benim üzerime olduğundan, önceden borcum da olduğu için abonelik sözleşmesini kapatamamıştım.” şeklinde itirazda bulunduğunu ve takibin durdurulmasına karar verildiğini,Ancak davalı borçlunun abonelik bitiş tarihinin müvekkili şirket kayıtlarında 02/05/2016 olarak göründüğünü, her ne kadar davalı “belirtilen adreste elektrik kullanımı yapmadığını” beyan etmiş olsa da iptal ettirilmeyen aboneliklerden kaynaklanan borçlardan sorumluluğunun devam ettiğini beyanlaİtirazın iptalini davalının % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin ortağı olduğu asansör firmasına ait hisse- leri dava dışı …a devrettiğini, ortaklık dönemine ilişkin tahakkuk eden elektrik bor- cunu yapılandırma suretiyle davacıya ödediğini, Müvekkilinin şirket ortaklığından ayrıldığına dair belgelerle birlikte defalarca davacıya müracaat etmesine rağmen taksitlendirme borcu bitmediği için abonelik sözleşmesinin feshedilmediğini,
Davacı firmanın yetkilerinin, davacının ortaklıktan ayrıldığı dönemde söz konusu iş yerinde ne şekilde elektrik kullanıldığına dair kontrol ve denetim yapmadıklarını,
Müvekkilinin ortaklıktan ayrılmasından sonra iş yerinin eski ortak …tarafından …’ye kiralandığını, müvekkiline kira bedeli ödenmediği gibi iş yerine kaçak elektrik tesisatı döşettiklerini, kaçak elektrik kullanımına rağmen davacının elektriği kesmediğini,Müvekkilinin kendisinin sorumlu olduğu borcu taksitler halinde ödediğini, ortaklıktan ayrıldığı tarihten sonrasına ilişkin elektrik tüketiminden sorumlu tutulamayacağını beyanla
Öncelikle davanın …ç ve …’ye ihbarını, akabinde davanın reddini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesi’nce: “Dosya kapsamı değerlendirildiğinde; taraflar arasında 10/12/ 1996 tarihinde abonelik sözleşmesi imzalandığı, aboneliğe ilişkin 16/07/2009 son ödeme tarihli 10,80 TL bedelli, 24/09/2010 son ödeme tarihli 11,45 TL bedelli, 25/04/2014 son ödeme tarihli 2.622,20 TL bedelli, 27/05/2014 son ödeme tarihli 2.406,80 TL bedelli, 25/06/2014 son ödeme tarihli 1.668,90 TL bedelli, 23/07/2014 son ödeme tarihli 1.356,00 TL bedelli, 25/08/2014 son ödeme tarihli 665,14 TL bedelli, 28/09/2015 son ödeme tarihli 5.265,30 TL bedelli, 27/10/2015 son ödeme tarihli 3.001,60 TL bedelli faturaların ödenmediği, davalı her ne kadar söz konusu aboneliğe ilişkin tüm borçları ödediğini iddia etmiş ise de bu iddiasını kanıtlayamadığı, yine aboneliğe konu taşınmazın 01/09/2013 tarihinde dava dışı 3.şahsa kiralandığı belirtilmiş ise de Yargıtayın yerleşik içtihatları gereği, davalı abonelik sözleşmesini sonlandırması gerektiği halde bu işlemi yapmamış olduğundan, elektrik kullanım bede- linden sorumlu olduğu, davacı şirketin ise iki adet faturanın ödenmemesine rağmen elektriği kesmemiş olması sebebiyle müterafik kusurunun bulunduğu kanaatine varılmıştır. Bu durumda iki faturadan sonra diğer faturalar yönünden, davacının müterafik kusuru nedeniyle davalı ancak yasal faiz oranında sorumlu olacaktır. Ayrıca davacı tarafça % 16,80 oranında gecikme zammı talep edilmiş ise de 6183 sayılı kanunda belirtilen gecikme zammının istenebilmesi için, gecikme zammına ilişkin şartın açık, anla- şılabilir ve oranları da belirtilmek suretiyle yazılması gerekmekte olup, abonelik sözleşmesinde alacağın geç ödenmesi hâlinde 6183 sayılı kanunda belirtilen gecikme zammı uygulanacağına dair bir hüküm yoksa alacağa gecikme zammı değil abonenin sıfatına göre faiz uygulanması gerekmektedir. Davaya konu abonelik sözleşmesinde faiz oranına dair bir hüküm bulunmadığından ve abonelik ticarethane olduğundan ilk iki fatura yönünden ise avans faiz uygulanması gerektiği kanaatine varılmıştır.” denilerek
“Davanın KISMEN KABULÜ ile, davalının İstanbul 25. İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin 17.008,19 TL enerji bedeli, 1.793,83 TL gecikme faizi, 322,88 TL faizin KDV’si olmak üzere toplam 19.124,90 TL üzerinden deva- mına, asıl alacağın 22,25 TL’sine takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi, bakiye kısmına takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, ve faizin %18’i oranında KDV uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
Kabul edilen alacak tutarı 19.124,90 TL’nin %20 oranında tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,” karar verilmiştir
İstinaf Başvurusu: Hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde:
Bilirkişi raporunun 07/08/2019 tarihinde yani adli tatil süresi içinde Av. …a tebliğ edildiğini, beyan ve itiraz süresinin adli tatil içinde başladığını, adli tatilde sürenin işleyemeye- ceğini, iki haftalık beyan ve itiraz süresinin 01/09/2019 tarihinden başlayıp 15 Eylül de son ereceğini, 12/09/2019 tarihli duruşmada beyan süresi henüz bitmemiş olmasına rağmen , rapora itiraz hakkının tanınmadığını, tahkikata geçilerek hüküm verildiğini beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırıl- masını talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde;
Dava sonunda müvekkili aleyhine hükmedilecek borcun ihbar olunan… ve …e rücu edileceğini, dolayısıyla verilecek karardan hukuken etkileneceklerini, ancak bilirkişi raporunun ihbar olunanlara tebliğ edilmediğini,
Dava konusu elektrik tüketiminin müvekkiline ait olmadığını, elektrik tüketimi yapılan ta- rihte müvekkilinin şirket ortaklığından ayrıldığını, dava konusu fatura döneminde ise belirtilen adreste çalışmadığını, buna dair ticaret sicili kayıtlarını sunulduğunu, söz konusu adreste elektrik tüketimini kimin tarafından yapıldığı hususunun tespiti için mahallinde keşif yapılmadığını, tanık da dinlenmediğini,
Davalının kendi dönemine ait borçlarını yapılandırarak ödediğini, işten ayrılırken abonelik sözleşmesinin sonlandırılmasını talep etmesine rağmen yapılandırdığı borç tamamen ödenmediği için talebinin reddedildiğini,
Davacının belirtilen adreste kontrol ve denetimini yapmadığını,
Sadece abonelik sözleşmesinin davalı adına olması nedeniyle fahiş bir borcun yüklen- mesinin hakkaniyet ve hukuka aykırı olduğunu beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre;
Davalı vekili gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde istinaf yoluna başvurmamıştır.
Davacı vekilinin süresi içinde ibraz ettiği 08/11/2019 tarihli istinaf başvuru dilekçesi e-tebliğ yoluyla davalı vekiline 25/11/2019 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı vekili istinafa cevap süresi içinde ibraz ettiği 06/12/2019 tarihli dilekçesiyle ve katılma yoluyla karar aleyhine istinaf yoluna baş vurmuştur. Ancak davalı tarafça istinaf başvuru harçları yatırılmamıştır.
6100 sayılı HMK’nun 344.maddesinde “İstinaf dilekçesi verilirken, istinaf kanun yoluna başvuru için gerekli harçlar ve tebliğ giderleri de dâhil olmak üzere tüm giderler ödenir. Bunların hiç ödenmediği veya eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa, kararı veren mahkeme tarafından verilecek bir haftalık kesin süre içinde tamamlanması, aksi hâlde başvurudan vazgeçmiş sayılacağı hususu başvurana yazılı olarak bildirilir. Verilen kesin süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkeme başvurunun yapılmamış sayılmasına karar verir. Bu karara karşı istinaf yoluna başvurulması hâlinde, 346 ncı maddenin ikinci fıkrası hükmü kıyas yoluyla uygulanır.” denilmektedir.
Dosyanın tetkikinde; davacının istinaf başvurusu ile ilgili harçlarını yatırdığı, ancak katılma yoluyla istinaf talep eden davalının istinaf harçlarını yatırmadığı tespit edilmiştir.
Dairemizin 2020/67 Esas 2021/1917 Karar nolu 29/06/2021 tarihli ilamı ile “davalı vekili kararı istinaf etmesine karşın kararın niteliğine göre yatırılması gereken 1/4 oranında 326,61 TL nispi karar harcının davalı tarafça yatırılmaması nedeniyle Harçlar Kanunu, HMK 352/1-ç, 344 ve 346 maddeleri gereğince eksiklik ikmal edilmek üzere dosyanın mahkemesine geri çevrilmesine” karar verilmiştir.
Geri çevirme kararımız gereğince davalı … vekilince 326,61 TL harç ikmal edilmiş, eksiklik giderilmiştir.
Dava; itirazın iptali talebine ilişkin olup takip ve dava konusu borç … nolu abonelik sözleşmesi kapsamında kullanılan elektrik enerjisi bedelinden kaynaklanmaktadır.
Davalı “aboneliğin kurulu olduğu iş yerine ilişkin şirket ortaklığından ayrıldığını, kendi dönemi içindeki borcu yapılandırdığını, ancak borç tamamen ödenmediği için abonelik sözleşmesinin sonlandırılmadığını, şirket ortaklığından ayrıldığı dönemde her hangi bir kullanımı olmadığından söz konusu faturalar nedeniyle sorumlu tutulamayacağını” beyanla itirazda bulunmaktadır.
Davacının itirazın iptali talepli iş bu davası yasal süre içinde açılmış olup yazılı usule tabidir. Ayrıca adli tatilde görülebilecek davalar arasında değildir.
Mahkemece aldırılan bilirkişi raporu doğrultusunda kısmen kabul hükmü kurulmuştur.
Davacının istinaf baş vurusuna ilişkin olarak;
Davacı vekili bilirkişi raporunun adli tatil içinde tebliğ edildiğini, adli tatil süresi içinde beyan ve itiraz süresinin işlemeyeceğini, 01/09/2019 tarihinden itibaren işlemeye başlayacak beyan süresinin 15/09/2019 tarihinde sona ereceğini, hüküm fıkrasının açıklandığı 12/09/2019 tarihi itibarıyla henüz rapora itiraz ve beyanları için tanınan 2 haftalık sürenin dolmadığını beyan etmektedir.
Ancak 6100 sayılı HMK’nun “Adli Tatilin Sürelere Etkisi” başlıklı 104.maddesinde “Adli tatile tabi olan dava ve işlerde, bu Kanunun tayin ettiği sürelerin bitmesi tatil zamanına rastlarsa, bu süreler ayrıca bir karara gerek olmaksızın adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.
Madde metninde adli tatil içinde tebligat yapılması halinde, tebligata konu işlem yönünden sürenin başlamayacağı hususu değil, sürenin bitmesi adli tatil zamanına rastlarsa, bu sürenin adli tatilden itibaren 1 hafta uzayacağı hükme bağlanmış olmakla davacı vekilinin aksi yöndeki iddiasına itibar edilmemiştir.
Dosya kapsamına göre;Bilirkişi raporu davacının yetkili vekili…a adli tatile isabet eden 07/08/2019 tarihinde tebliğ edilmiş olup HMK 281 madde gereğince bilirkişi raporuna itiraz ve beyanda bulunmak üzere tanınan 2 haftalık süre 21/08/2019 tarihinde sona ermektedir. Ancak HMK 104 madde gereğince söz konusu sürenin bitimi adli tatile rastladığından, bu sürenin sonuna 1 hafta ilave edilecektir. 1 haftalık sürenin son günü olan 08/09/2019 tarihi de Pazar gününe isabet ettiğinden 09/09/2019 günü itibarıyla davacıya verilen süre sona ermiştir. Hüküm fıkrasının açıklandığı 12/09/2019 tarihine kadar davacı vekilince tebliğ olunan bilirkişi raporu hakkında her hangi bir beyan ve itirazda bulunulmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.
Davalının istinaf başvurusuna gelince;
Davalı “aboneliğin kurulu olduğu iş yerindeki şirket ortaklığından ayrıldığından bahisle bu iş yerinden ayrıldığı tarihten sonraki döneme ilişkin faturalar nedeniyle sorumlu tutulamayacağını” savunmuştur.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin emsal nitelikteki 2016/21176 Esas, 2018/9070 Karar nolu 26/09/2018 tarihli ilamında;
“Elektrik abonelik sözleşmesini imzalayan ve aboneliği devam eden davacı abone, tesisatta kullanılan elektrik bakımından elektrik dağıtım şirketine karşı sözleşme gereği sorumlu olduğu gibi, elektrik sayacının muhafazası konusunda da sorumluluğu devam eder. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun ve Dairemizin istikrar kazanmış uygulamasına göre fiili kullanıcıya karşı rücu hakkı mevcut olan abonenin sözleşmesi iptal edilmediği sürece, fiili kullanıcı ile beraber elektrik dağıtım şirketine karşı kaçak elektrik kullanımı ve normal kullanım bedelinden dolayı müteselsil sorumludur. Davacının uzun sayılabilecek bir süre elektrik tüketim bedeline esas faturaların öden- memesine rağmen yönetmelik gereği elektriği kesmemesi davalı açısından müterafik kusur teşkil etse de, bu kusur tüketilen enerji bedelinin aslından davacının tüketim bedeli olan ana borçtan hukukî sorum- luluğunu ortadan kaldırmaz. Olsa olsa davacının (normal tüketim bedeli dışında) gecikme zammından en fazla yasal faize kadar indirim gerektirir.Öte yandan; Hukuk Genel Kurulu’nun ve Dairenin yerleşmiş uygulamasına göre; “abonelik sözleşmesinde ödemelerde gecikme olması hâlinde, 6183 sayılı kanun da belirtilen gecikme zammının istenebilmesi için, gecikme zammına ilişkin şartın açık, anlaşılabilir ve oranları da belirtilmek suretiyle yazılması gerekir. Soyut olarak, salt kanun ve yönetmelik hükümlerine atıf yapılmış olması hâlinde gecikme zammı istenemez, abonenin sıfatına göre yasal faiz istenebilir. Abonelik sözleşmesinde alacağın geç ödenmesi hâlinde 6183 sayılı kanunda belirtilen gecikme zammı uygulanacağına dair bir hüküm yoksa alacağa gecikme zammı değil yasal faiz ilave olunur.” denilmektedir.Somut olayda; davalının söz konusu tesisat ile ilgili abonelik sözleşmesi imzaladığı, fatura tarihi itibarıyla aboneliğinin devam ettiği tespit edilmekle emsal Yargıtay kararları gereğince davalının sarf olunan elektrik tüketimine ilişkin asıl borçtan her halükarda sorumlu olduğu tartışmasızdır.Ancak ödenmeyen ilk 2 faturadan sonra davacı şirketin elektrik enerjisini kesmesi gere- kirken elektrik enerjisinin kesilmemesi nedeniyle kendi zararının artmasına sebebiyet verdiği ve oluşan sonuçta müterafik kusurlu olduğu kabul edilmeli, bu nedenle ilk 2 faturadan sonraki faturalar için gecikme faizi olarak yasal faizin esas alınması ve buna göre borcun hesaplanması gerekmektedir.Elektrik Mühendisi … tarafından dosyaya ibraz olunan rapor bu yönde hazır- lanmış olup hesap yönünden yapılan maddi hata mahkemece resen düzeltilerek buna göre hüküm tesis edilmiştir.
Davalı, fiili kullanıcının tespiti yönünden mahallinde keşif yapılması ve tanıkların dinlen- mesi gerektiğini iddia etmiş ise de, eldeki dava sadece abonelik sözleşmesine dayalı olup davalının abo- nelik sözleşmesinin tarafı ve tespit edilen borçtan sorumlu olduğu tartışmasızdır. Fiili kullanım ile ilgili bir alacak talebi bulunmadığına göre fiili kullanıcının araştırması yargılamaya bir katkı sağlamayacağından davalının keşif icrası ve tanık dinlenmesine ilişkin istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir.Bilirkişi raporunun ihbar olunana tebliğ edilip edilmediği hususuna gelince, fiili kullanıcı olduğu belirtilen… ve …i’nin iş bu dava sonunda davalı hakkında verilecek hükme bağlı olarak rücu talebi ile karşılaşabilecekleri tartışmasızdır. Ancak adı geçen kişiler davaya katılmamış, taraf sıfatını kazanmamıştır. Davada taraf olmayan ihbar olunana bilirkişi raporunun tebliğ edilmemiş olmasında usul ve yasaya aykırılık tespit edilmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesince verilen kararda vakıa ve hukuki değer- lendirme noktasında, usul ve esasa aykırılık tespit edilmediğinden, davacı ve davalının istinaf baş vurusunun reddine karar verilmesi gerekmektedir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A- Davacının istinaf başvurularının HMK 345, 346 ve 352/1-c. maddeleri uyarınca süre yönünden reddine,
B- Davalının istinaf dilekçesinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,
Davalıdan alınması gereken 1.306,42 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 326,61 TL harcın mahsubu ile bakiye 979,81 TL’nin istinaf eden davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 13/09/2021