Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1805 E. 2022/966 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1805
KARAR NO: 2022/966
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/03/2021
NUMARASI: 2018/225 E – 2021/264 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 31/03/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava konusu yeri cafe-restaurant işletmek amacıyla 01.09.2016 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile kiraladığını, davalı kuruma elektrik aboneliği için başvurulduğunu, kurumun önceki borç ödenmeden abonelğin verilmeyeceğini bildirdiğini, müvekkilinni uzun süre bu talebe direndiğini ancak zararınnı büyümemesi amacıyla önceki abonenin borcuyla ilgili 08.11.2017 tarihli 76.900,64 TL ve 53.786,94 TL bedelli protokol ve müvekkilinin borcuyla ilgili 37.533,34 TL bedelli protokol imzalanarak ödeme planı yapıldığı, bu protokollerden sonra abonelik işlemlerinin yapıldığını, ödeme planlarına rağmen tahakkuk ettirilen faturalarda eski borçların da tahsil edilmek istendiğini ileri sürerek önceki abonenin borcuyla ilgili toplam 130.687,58 TL borcun olmadığının tespitine, elektriğin kesilmemesi ve protokollerdeki ödemelerin durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;davacı şirket aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatılarak 24.192,39 TL enerji bedeli talep edildiğini, davacı şirketi dava konusu adresinde kurum yetkililerince 11.08.2017 – 27.01.2017- 27.03.2017-19.06.2017 – 29.03.2017 -14.04.2017 -24.07.2017 -28.06.2017 tarihlerinde yapılan kontrollerde sayaçsız elektrik kullanıldığının tespit edildiğini, bu sebeple kurum yetkililerince elektriğin kesildiğini, davacının müvekkili kurum tarafından tutulan tutanaklara imza atmadığını, davacının elektrik enerjisini sahibinin rızası olmaksızın ve tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek şekilde kuruma kayıtlı olmayan bir sayaçtan elektriği geçirmek suretiyle tükettiğini ve kurumun malvarlığını önemli derecede zarara uğrattığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesi tarafından; ” Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları ile tüm dosya kapsamına binaen; davacı ile davalı şirket arasında dava dışı … Ltd. Şti’nin borcu için 08.11.2017 tarihli 76.900,64 TL ve 53.786,94 TL bedelli protokol ve davacının borcuyla ilgili 37.533,34 TL bedelli protokollerin imza edildiği, davanın dava dışı şirket borcu için imzalanan protokollere yönelik açıldığı anlaşılmaktır. Dosya kapsamındaki belgelerden, davacı … Ltd Şti. ile davalı arasında 27.11.2017 tarihinde abonelik sözleşmesi yapıldığı, öncesinde aynı işyerinde dava dışı … Ltd. Şti’nin 14/09/2015-31/10/2016 tarihleri arasında aboneliğinin bulunduğu, öncesinde aynı işyerinde dava dışı … Ltd. Şti’nin aboneliğinin bulunduğu, dava dışı … Dış Ticaret Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin yetkilisinin, davacı şirketin yetkilisi olan Kadriye Berçin olduğu, bu haliyle davacı şirket ile eski abone olan dava dışı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi arasında organik bağ bulunduğu tespit edilmiş olup, Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nin 15/6 hükmüne rağmen, davacının kira sözleşmesi tarihi itibariyle iş yerine elektrik temini için diğer elektrik sağlayıcı şirketlere başvurup elektrik temini yoluna gidilmediği, davacının, davalı kurum ile toplam 130.687,58 TL borcu kabul etmek suretiyle sözleşme imzalandığı ve organik bağ itibariyle borçlu olduğunu bilecek durumda olduğu, ödemeyi taahhüt ettiği anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (İstanbul BAM. 3 HD. 2018/1852 esas 2020/1346 karar sayılı ilamı.) ” gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf başvurusunda önceki iddialarını tekrarla birlikte özet olarak; müvekkili şirketin “… Mahallesi … Caddesi No:… Kağıthane/İstanbul” adresinde mukim işyeri niteliğindeki taşınmazı 01.09.2016 başlangıç tarihli ve 01.09.2021 bitiş tarihli kira sözleşmesi ile 4 yıllığına kiraladığını, söz konusu adreste cafe/restaurant işletmeye başladığını, kira kontratından da anlaşılacağı üzere müvekkilinin söz konusu taşınmazı “boş dükkan” şeklinde kiraladığını, işyerini başka hiçbir şahıs veya şirketten devralmadığını, -Müvekkilinin davalı şirketin elektrik dağıtım işini tekelinde tutması nedeniyle başvurabileceği başka bir şirket bulunmadığından önceki abonenin borcunu kabul etmek zorunda bırakıldığını, – 08.11.2017 tarihi itibari ile … Ltd. Şti. nin 76.900,64 TL borcu olduğu belirtildiğini ve ekine bir ödeme planı eklendiğini, diğerinde ise; 08.11.2017 tarihi itibari ile … Ltd. Şti. nin 53.786,94 TL borcu olduğu belirtildiğini, davalı şirketin sadece elektrik borcunu değil avukatlık vekalet ücreti diye bir ödeme kalemini de bu protokol ve ödeme planlarına yansıttığını, dava veya takip olmadığı halde avukatlık ücretinin ödeme planlarına dahil edilemeyeceğini, müvekkili şirket yetkilisinin sırf yetkilisi olduğu kendi şirketinin aboneliğini alabilmek adına davalının baskısı altında “kendisi ve yetkilisi olduğu şirket ile hiçbir ilgisi olmayan” iki adet protokol ve ödeme planının altına şerhli imza attığını, protokollerde itiraz haklarının saklı tutulduğunu, üçüncü protokole de haksız olarak vekalet ücretinin eklenmiş olduğunu, müvekkilinin kendi kullanımı için belirlenen bedelin çok üstünde ödeme yaptığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir. Dava, önceki abonenin borcu nedeniyle imzalanan 08.11.2017 tarihli iki adet protokol ve ödeme planı nedeniyle menfi tespit talebinden ibarettir. Dosya kapsamından; taraflar arasındaki 08.11.2017 tarihli taksitlendirme protokolüne göre, davalı … ile … Ltd Şti arasında … Mahallesi … Caddesi No … işyeri için kaçak tahakkukları ödenmesi kapsamında toplam 76.900,64 TL’lik ödeme planı yapıldığı, 08.11.2017 tarihli taksitlendirme protokolüne göre, davalı …aş ile … Ltd Şti arasında … Mahallesi … Caddesi No … işyeri için kaçak tahakkukları ödenmesi kapsamında toplam 37.533,54 TL’lik ödeme planı yapıldığı anlaşılmaktadır. Davacı ile davalı arasında 27.11.2017 tarihinde abonelik sözleşmesi yapıldığı ve 27.09.2018 tarihinde sözleşmenin feshedildiği, Ticaret sicil kayıtlarına göre, dava dışı önceki abone … Ticaret Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin yetkilisinin, davacı şirketin yetkilisi olan … olduğu anlaşılmıştır. 6098 sayılı yasanın 19. maddesinde düzenlenmiş olup, yasa metninde “ Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradelerinin esas alınacağı” belirtilmiştir. Buna göre; muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilecektirler. Yukarıda yazılı yasal hüküm uyarınca; davalı, dava konusu abonelik üzerinden yararlandırılan elektrik hizmet bedelinin ödenmemiş olması nedeniyle alacağının bulunduğunu ve bu alacağın ödenmesini önlemek amacıyla danışıklı bir işlem ( kira akti) yapıldığını, kendisinin zararlandırılmak istendiğini savunabilecektir. Somut olay bu çerçevede değerlendirildiğinde; muvazaa iddiası nedeniyle aralarında organik bağ bulunduğu ifade edilen şirketlerin davacı şirket dahil olmak üzere yetkililerinin aynı kişi olmasının şirketler arası organik bağı ispatladığının kabulü gerekmektedir. Buna göre, mahkemece şirketler arası organik bağ belirlenerek hüküm verilmesi usul ve yasaya uygundur. Vekalet ücretine ilişkin itirazlar yönünden ise; davalı şirket tarafından İstanbul …İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyasıyla takip başlatıldığı nazara alındığında vekalet ücretinin protokolde düzenlenmesinin usule aykırı olmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla; dosya kapsamına göre ilk derece mahkemesi kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Davacıdan alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,4‬0 TL’nin istinaf eden davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.31/03/2022