Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1745 E. 2022/805 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1745
KARAR NO: 2022/805
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/03/2021
NUMARASI: 2018/1125 E – 2021/180 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 17/03/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 6446 sayılı kanuna göre kurulmuş bir tedarik şirketi olduğunu, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 01/06/2018 imza tarihli, 01/07/2018 tedarik başlangıç tarihli 24 aylık Elektrik Tedarik Sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye göre müvekkili tedarik şirketinin davalı şirkete elektrik satışı yapacağının, davalı şirketin de kullanım miktarına göre müvekkili şirket tarafından keşide edilecek faturaları ödeyeceğinin kararlaştırıldığını, davalı şirkete kullanmış olduğu elektrikten dolayı … sıra numaralı, 02/10/2018 keşide tarihli, 09/10/2018 vade tarihli 30.045,29.-TL bedelli fatura keşide edilerek gönderildiğini, faturanın davalı şirket tarafından ödenmediğini bunun üzerine İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, belirtilen takibe faturayla birlikte sözleşmenin 4.2.maddesine göre icra cezai şartı da uygulandığını, davalı şirketin icra takibine haksız ve hukuka aykırı olarak itiraz ettiğini, takibin itiraz nedeniyle durduğunu, müvekkili tarafından icra takibine geçilen tüm alacak kalemlerinin hukuka uygun, likit ve taraflar arası sözleşmeye uygun olduğunu, davalı şirketin elektrik tüketiminin hem faturada belirtildiğini hem de …’tan gelecek müzekkere cevabı ile doğruluğu tespit edildiğinde faturadaki YEK bedelinin de hesaplanmasının mümkün olacağını, faturada yer alan YEK bedelinin davalının tüketimleri ile …’ın müvekkili şirkete bildirmiş olduğu birim fiyatların çarpılması sonucu hesaplanan bir kalem olduğunu, anılan bedelin müvekkiline kazanç sağlamadığını, …’a ödendiğini, müvekkili şirketin davalının tüketiminden dolayı fazladan maliyete katlanmak zorunda olmadığını iddia ve beyan ederek itirazın iptaline, takibin devamına, %40’dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; faturadaki aktif enerji bedeline, YEK piyasa bedeline, dağıtım bedeline, reaktif bedeline ve sair tüm hesaplamalara itiraz ettiklerini, icra cezai şartı adı altındaki sözleşme maddesinin geçersiz olduğunu, faturadaki YEK bedeli adı altında hesaplanan ödeme kaleminden müvekkili şirketin sorumlu tutulamayacağını, bu bedelin tedarikçi şirket tarafından ödenmesinin mevzuat gereği olduğunu, sözleşme ile bedelin müşteriye yansıtılmasının genel işlem koşulu olduğu hiçbir geçerliliği bulunmadığını, YEK bedeli tutarının da kabulünün mümkün olmadığını, hesaplamaların doğru yapılıp yapılmadığının bilirkişilerce tespit edilmesi gerektiğini, faturada yer alan alacak kalemlerinin likit alacak olarak kabul edilemeyeceğini, alacaklı tarafından talep edilen ödeme kalemlerinin müvekkili tarafından tüm unsurlarıyla bilinebilecek ve hesaplanabilecek, tahkik ve tayin edilebilecek tutarlar olmadığını, alacağın likit olmaması nedeniyle şayet davanın kabulüne karar verilse dahi icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini, davacının faturada sözleşmenin 3.maddesi gereği ulusal tarife üzerinden %15 indirim uygulamamasının da kabul edilemeyeceğini, bu hususa da itiraz ettiklerini, müvekkilinin davacıya, faturada belirtilen miktarda borcunun olmadığını, icra takibinin ve açılan davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu iddia ve beyan ederek davanın reddine, %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından; ” bilirkişi kök ve ek raporunda davacı şirket ile davalı şirket arasında 01/06/2018 sözleşme başlangıç tarihli, 01/07/2018 tedarik başlangıç tarihli; tedarik başlangıç tarihinden 24 ay sonra bitiş tarihli Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi imzalandığı, takibe konu asıl alacak tutarının davalı adına tahakkuk ettirilmiş olan 02/10/2018 tarihli, sözleşmenin 3.ay normal fatura tahakkuku olduğunu, dava konusu fatura için faturanın mahalde tüketilebilecek elektrik miktarı ile uyumlu olduğu, faturanın EPDK’nin sair hükümlerine uygun olarak tahakkuk ettirilmiş olduğunun tespit edildiği, fatura tarihi itibariyle EPDK onaylı … ulusal tarife ticarethane birim fiyatının 0.343257.-TL/kwh olduğu, sözleşme ile davacı tedarikçi şirket tarafından taahhüt edilen %15 indirim oranının davalı faturasına yansıtılmadığının tespit edildiği, YEK bedeli kapsamında davacı üzerinde kalmayan bedelin davacı tarafça talep edilebileceği, EPİAŞ tarafından belirtilen fatura tarihi itibariyle YEK birim bedeli ve %15 indirim taahhüdü doğrultusunda davalı şirketin dava konusu faturanın 26.557,50.-TL’sinden (asıl alacak) sorumlu tutulabileceği, taraflar arasında imza edilen sözleşmenin 4.2.maddesi hükmü gereği davacı şirketçe 3.186,90.-TL icra cezai şart bedeli ve 597,54-TL takip öncesi faiz talep edilebileceğinin hesap edildiği, bilirkişi raporlarının teknik açıdan yeterli ve denetime ve hüküm vermeye elverişli bulunduğu, buna karşı davalının borçlu olmadığına veya borcu ödediğine dair dava değeri de gözetilerek HMK 200/1 maddesi gereğince aynı kuvvet ve mahiyette herhangi bir belge ve delil de sunmadığı, bu hali ile davacının dosyaya sunduğu belge ve delillerle iddialarını ispat ettiği ” gerekçeleriyle 1-Davanın KISMEN KABULÜNE, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … esas sayılı takibine yaptığı itirazın 26.557,50-TL asıl alacak, 3.186,90-TL icra cezai şart, 597,54-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 30.341,94-TL yönünden İPTALİNE, takibin 26.557,50-TL-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık % 54 faiz yürütülmek suretiyle ve takip talebindeki diğer koşullarla devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine 2-Hükmolunan 30.341,94-TL nin % 20 si oranında (6.068,38-TL) icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Karara karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf başvurusunda özetle; hükmedilen fatura bedelinde yapılan hesaplamaların ne şekilde yapıldığı ve borçlu olunan miktar belirsiz olduğunu, taraflar arasındaki sözleşme metinlerinin her halükarda müdahale edilecek genel işlem şartları içerdiği, işbu sözleşme maddelerinden dolayı müvekkilinin menfaatlerinin zedelendiğini, müvekkilin durumunun ağırlaştırıldığını, maddelerin dürüstlük kurallarına aykırı olarak konulduğunu, yapılan yargılama sonucunda müvekkilinin fatura tutarına yıllık yüzde 54 oranında gecikme zammı uygulanmıştır ve faturanın %12’si kadar cezai şarta hükmedildiğini, sözleşmenin 4.2’nci maddesinde: ” Tedarikçi vadesinde ödenmeyen fatura tutarına aylık yüzde beş gecikme zammı uygulayacak ve ilave olarak her geç ödenen fatura için beş TL sabit bedel ekleyerek faturalayacaktır. Bu oran ve bedel her yıl bir önceki yılın TÜFE oranında artırılacaktır. Abone’nin sözleşme hükümleri veya borçlarından dolayı icra takibine sebebiyet vermesi halinde icralık her faturanın yüzde on ikisi (%12) kadar icra cezai bedeli talep edilecektir. ” maddesinin tedarikçi firma lehine aşırı yarar sağlayan, menfaat dengesini aşırı derecede bozan, haksız rekabet hükümlerini ihlal eden genel işlem koşulu içeren bir madde olduğunu, genel işlem koşulu mahiyetindeki maddenin geçersiz sayılması gerektiğini, olayda tüm bu hükümler geçerli tutulsa dahi %12’lik icra cezai şarta hükmedilmesi gerektiğini, alacağın likit olmadığını, davalı müvekkili tarafından borcun ne kadar olduğu ve buna ilişkin unsurların bilinmesi mümkün olmadığını, icra takibine müvekkilinin sebebiyet vermediğini, buna ek olarak faturadaki “yek bedeli” adı altında hesaplanan ödeme kaleminden müvekkili şirket sorumlu tutulamayacağını, bu bedelin tedarikçi tarafından ödenmesi mevzuat gereği olup sözleşme ile bedelin müşteriye yansıtılması da haksız rekabet içeren genel işlem koşulu olup hiçbir geçerliliği bulunmadığını ileri sürmüştür. Dava, İİK 67 md ne dayalı itirazın iptali talebine ilişkin olup takip ve dava konusu alacak taraflar arasındaki sözleşme kapsamında düzenlenen faturanın ile icra cezai şartından kaynaklanmaktadır. Bilirkişi raporunda; “Davacı … A.Ş. ite davalı …. Ltd.Şti. arasında 01.06.2018 sözleşme başlangıç tarihli, 01.07.2018 tedarik başlangıç talihli; Tedarik başlangıç tarihinden 24 ay sonra bitiş tarihli Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi imzalandığı, takibe konu asıl alacağın davalı adına tahakkuk ettirilmiş olan 02/10/2018 tarihli, Sözleşmenin 3.ay normal fatura tahakkuku olduğu, dava konusu faturanın tüketilebilecek elektrik miktarı ile uyumlu olduğu, ancak tedarikçi şirket tarafından taahhüt edilen %15 indirim oranının faturaya yansıtılmadığı, YEK bedeli kapsamında davacı üzerinde kalmayan bedelin davacı tarafça talep edilebileceği, sözleşmeye göre davacının talep edebileceği fatura miktarının 26.557,50 TL. Olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin 4.2. Maddesinde “Abone’nin sözleşme hükümleri veya borçtan dolayı icra takibine sebebiyet Yermesi halinde, icralık her faturanın yüzde on ikisi (%12’si) kadar icra ceza bedeli talep edilecektir.” Hükmü gereği davacı tedarikçi şirketçe 3. 186,90 TL icra ceza şart bedeli talep edilebileceği” mütalaa edilmiştir. Sözleşmenin 5. Maddesinde ise ; ”Bu sözleşme ile yapılan elektrik enerji satışı nedeni ile ilgili yürürlükte olan ve ileride getirilebilecek olan her türlü vergi, damga vergisi, resim, fon, yeni fatura kalemleri ve harçlar abone tarafından ödenecektir. Abonenin mükellefiyetini zamanında veya kanunlara uygun bir surette yerine getirmemesinden ya da eksik yerine getirmesi yüzünden doğabilecek ikmalen re’sen veya idarece tarhiyat konusu vergiler ile gecikme faizi, gecikme zammı ve vergi cezaları dahil her türlü cezalar aboneye ait olacaktır.” ifadelerine yer verilmiş olup yekdem bedelinin abone tarafından ödeneceği düzenlenmiştir. Davalı da söz konusu sözleşmenin tarafı olduğuna göre sözleşme hükümleri ve yürürlükteki yasal düzenlemeler ile bağlıdır. Yürürlükteki yasal düzenleme ve taraflar arasındaki sözleşmeye göre yapılan değerlen- dirme sonucu; takip ve dava konusu fatura içeriği alacak kalemlerinin davalıdan talep edilebileceği sonucuna varılmakla bu yöndeki tespitler içeren bilirkişi raporuna itibar edilerek kabul hükmü kurulmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Genel işlem şartına ilişkin istinaf itirazları yönünden yapılan değerlendirmede ise; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin emsal kararlarında vurgulandığı üzere; bir sözleşmenin 6098 sayılı TBK’nın m. 20 vd. uyarınca genel işlem koşulları denetimine tabi tutulması için kanunda belirtilen ölçütlerin uygulanması gerekir. 818 sayılı BK da olduğu gibi 6098 sayılı TBK’da da sözleşme serbestisi ana kural olmakla birlikte, sözleşmelerin geçerliliği için 6098 sayılı TBK’na, sözleşmenin hukuka aykırı genel işlem koşulları içermemesi unsuru getirilmiştir. Hem tüketiciler hem de tacirler için geçerli olan genel işlem koşulları denetimi, sözleşmelerin imzalanması aşamasında daha olumsuz durumda bulunan sözleşmenin tarafını dürüstlük kuralları kapsamında korumaktadır. Bir sözleşme hükmünün genel işlem koşulları nedeniyle yazılmamış sayılabilmesi için öncelikle, o hükmün genel işlem koşulu niteliğinde olup olmadığı tespit edilmelidir. Bu anlamda sözleşmenin tipi, türü ve niteliği önem taşımaz. Bir sözleşmedeki genel işlem koşulunun niteliğinin, objektif unsurlara göre belirlenmesi gerekmekte olup, bu hususta tarafların icra ettikleri meslekleri ve sıfatları, tacir veya tüketici olup olmadıkları önem taşımaz. Hangi tür sözleşme hükümlerinin dürüstlük kuralına aykırı ve diğer tarafın şartlarını ağırlaştırıcı nitelikte olduğu hususu Kanunda düzenlenmemiş olup, mahkemece her somut olayda bu durumun tartışılması ve değerlendirilmesi gerekir. İçerik denetimi aşamasında, sözleşme hükmünün dürüstlük kuralına aykırı olduğu ve karşı tarafın şartlarını ağırlaştırdığının tespiti halinde, genel işlem koşulu niteliğindeki bu hükmün, yürürlük denetiminden farklı olarak, Kanunun emredici hükmüne açık aykırılık sebebiyle kesin hükümsüz sayılması gerekir. Buna göre, davaya dayanak sözleşmede genel işlem şartlarına aykırılık tespit edilmemiştir. Ayrıca ceza bedeli sözleşme ile açıkca belirlendiğinden alacak likit kabul edilmelidir.İcra inkar tazminatı koşulları oluşmuştur. Bu nedenle davacı taraf, cezai şart ve sözleşme ile belirlenen ferileri talep edebilecektir. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerektiği tespit edilmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 2.072,66 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 519,16 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.553,50 TL’nin istinaf eden davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.17/03/2022