Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1696 E. 2021/2283 K. 15.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1696
KARAR NO: 2021/2283
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/10/2020
NUMARASI: 2017/1149 E – 2020/511 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 15/09/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin elektrik hizmeti sunduğu … numaralı tesisatın bulunduğu … Mah. … Sok. No:… Bahçelievler/İstanbul adresindeki mahalde müvekkili şirket çalışanlarınca muhtelif tarihlerde yapılan kontrollerde davalı borçlunun, idareye kayıtsız sayaçtan kaçak elektrik kullanımı yaptığı tespit edilerek bir adet kaçak elektrik tespit tutanağı tanzim edildiğini, elektrik kullanımının gerçekleştirildiği adreste abone kaydı olmayıp, abonesiz kaçak elektrik kullanıldığını, kaçak elektrik kullanımı nedeniyle tahakkuk eden miktarları tahsil etmek amacıyla 16.04.2016 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, davalı tarafından takibe, borca ve fer’ilerine itiraz edildiğini ve borcun tahsili için açılan icra takibinin durdurulduğunu, davalı borçlunun itirazının iptaline, takibin devamına, borçlu aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ile dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tutulan tutanak her ne kadar kaçak elektrik kullanımı ile ilgili olarak tutulmuş ise de ortada kaçak olarak kullanılan bir enerji olmadığı gibi bunun muhatabının da müvekkili olmadığını, davacının ileri sürdüğü kayıtsız ve mühürsüz abonesiz sayaç iddiasının gerçek olmadığını, davacının yetkili çalışanlarının daha önce de defalarca kez işyerine gittiklerini ve hukuken ilgisi olmayan gerek mülkiyet gerekse kiracılık vasfı olmayan kişiler adına tutanak düzenlediklerini, kaldı ki işyerinde mevcut bir sayacın olduğunu ve bu sayacın davacı şirket …’ta kayıtlı olup işlem görmekte olduğunu, bahse konu edilen ve kaçak tabir edilen elektrik enerjisinin bu sayaçtan geçmekte olduğunu, abonelik sözleşmesinin de … Ltd. Şti. adına yapıldığını, işbu yapılan abonelik sözleşmesine göre kaçak elektrik tutanağının tutulduğu, şirkette elektriğin sayaçtan geçilmek suretiyle kullanılmakta olduğunu, dolayısıyla kaçak olarak adlandırılabilecek bir enerji kullanılmadığını, sayaçtan geçerek normal kullanıma dahil olan elektrik enerjisinin davacı şirket tarafından kaçak elektrik olarak tanımlandığını, müvekkili aleyhine açılan Bakırköy 11. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2008/111 Esas ve 2012/741 Karar nolu dosyasıyla kaçak elektrik kullanımı ile ilgili karşılıksız yararlanma suçundan dolayı davalı aleyhine açılan kamu davasının düşmesine karar verildiğini, daha önce yine davalı müvekkili aleyhine yapılan icra takipleri nedeniyle davacı şirket aleyhine İstanbul 48. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/25 Esas (yeni İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/ 419 Esas) sayılı dosyasıyla menfi tespit ve istirdat davası açtıklarını belirttiklerini, davacı şirket çalışanları tarafından tutulan 22.02.2008 ve 21.10.2008 tarihli tutanaklarda, davalının sözleşmesi olmayan sayaçtan kaçak elektrik kullanımı olarak tarifelendirilen tutanağa göre müvekkili aleyhine icra takibi yapılarak haksız kazanç elde edilmeye çalışılmasının, davacı şirket nezdinde sebepsiz zenginleşmeye neden olacağının belirtildiğini, davacının 1 yıllık yasal süre geçtikten sonra açmış olduğu işbu davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, aksi halde haksız ve mesnetsiz davasının esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; ” 6100 sayılı HMK m.114 gereği dava şartları, mahkemece davanın esası hakkında yargılama yapılabilmesi için gerekli koşullardandır. Mahkemece yargılamanın her aşamasında dava şartlarının tamam olup olmadığını kendiliğinden araştırıp incelemek durumunda olup,husumet ehliyeti mahkemece resen gözetilmesi gereken dava şartı olduğundan, yukarıda açıklanan olgular dikkate alınarak, şirketin borçlarından dolayı, şirket ortaklarının ve şirket yetkilisinin sorumlu tutulamayacağı” gerekçeleriyle davacının davasının pasif husumet yönünden reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; davaya konu kaçak elektrik tutanağı davalı adına tutulduğunu, dava dışı şirketin iki ortağı olduğunu, davalının ortaklardan biri olduğunu, bu iki kişinin aynı zamanda şirketin yetkilileri olduklarını, tüzel kişilerin haksız fiil ve kusurlu fillerinden dolayı tüzel kişiyle birlikte organın da şahsen sorumlu bulunduğunu, haksız fiilin faili olan davalının, şirketin yetkilisi olarak söz konusu bu haksız fiilden sorumlu olduğunu ve davanın kendisine açılması usul ve hukuka uygun olduğunu, davada mahkemece şirketin hem ortağı hem de yetkilisi olarak gözüken davalının şirket içindeki hukuki statüsünün ne olduğuna dair gerekli araştırma yapmadan; yönetici ortak olup olmadığı konusu araştırılmadan yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olduğunu, delillerin değerlendirilmediğini, HMK ile öngörülen yargılama aşamalarına uyulmadan, usulüne uygun olarak sözlü yargılama yapılmadan karar verildiğini ileri sürmüştür. Uyuşmazlık, kaçak elektrik tutanağı nedeniyle başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosya kapsamından; tutanağın tutulduğu adreste … Ltd.Şti.nin … no’lu elektrik tesisatı ile faaliyet gösterdiği konusunda ihtilaf bulunmadığı, kaçak tutanağının davalı adına düzenlenmiş olduğu, icra takibinin de şirket aleyhine değil, yetkili aleyhine başlatılmış olduğu, mahkemece 06/10/2020 günlü karar celsesinde davacı vekilinin hazır olduğu, esas hakkında da beyanda bulunmuş olduğu anlaşılmaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 49.maddesi hükmüne göre tüzel kişiler, kanuna ve kuruluş belgelerine göre gerekli organlara sahip olmakla, fiil ehliyetini kazanırlar. Aynı kanunun 50.maddesi hükmüne göre de organları, hukukî işlemleri ve diğer bütün fiilleriyle tüzel kişiyi borç altına sokarlar ve organlar, kusurlarından dolayı ayrıca kişisel olarak sorumludurlar. Bu hukuksal olguların sonucu olarak tüzel kişinin organı niteliğindeki yöneticilerin, tüzel kişi adına ve yararına işledikleri haksız fiillerden dolayı zarar gören üçüncü kişilere karşı tüzel kişi ile birlikte Borçlar Kanununun 41 ve Türk Medeni Kanunu’nun 50/3.maddesi hükmüne göre haksız fiil faili olarak sorumlu tutulmaları gerekir. Bu halde tüzel kişinin ve organlarının sorumluluğun türünün Borçlar Kanununun 51.maddesi hükmünde düzenlenen zincirleme (müteselsil) sorumluluk olacağı kuşkusuzdur. Dosya içeriğinden, davacının şirketin yönetici ortağı olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, kaçak elektrik kullandığı belirlenen dava dışı şirkette kaçak elektrik kullanımı nedeniyle yöneticinin de şirketle birlikte ve şirket gibi haksız fiilden, bir başka deyişle kaçak elektrik kullanımından kaynaklanan zarardan müteselsil sorumluluğunun bulunduğu kabul edilerek, bilirkişi incelemesi yaptırılarak takibe konu borcun belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu itibarla; davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kabulü ile kararın kaldırılmasına, tutanağın davalı hakkında tutulduğu ve takibin de davalı hakkında başlatıldığı da gözetilerek işin esası incelenerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi için dava dosyasının mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla,yukarıda izah edilen şekilde, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 15/09/2021