Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1683 E. 2022/728 K. 09.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1683
KARAR NO: 2022/728
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/03/2021
NUMARASI: 2018/708 E – 2021/290 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
Birleşen İstanbul 18.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/755 esas sayılı dosyasında;
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 09/03/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı aleyhine davalı elektrik dağıtım şirketi tarafından … no.’lu elektrik aboneliği borcu nedeniyle icra takipleri başlatıldığını, davalı şirkete başvurularak aboneliğin sahte imza atılarak başlatıldığını, farklı bir abonelik ve adres ile kaydının bulunduğunu, olay ile ilgili savcılığa başvurulduğunu,davacının davalı ile böyle bir abonelik sözleşmesi imzalamadığını, imzanın davacıya ait olmadığını, takipler nedeniyle davacıya ait araca haciz ve yakalama konulduğunu, borcunu ödediği halde davacının kendine ait olan işyerinde elektriğinin kesildiğini, icra takibinin tedbiren durdurulmasını, araç üzerindeki haciz ve yakalamanın kaldırılmasını, davacının İstanbul ..icra Dairesi …ESAS – 20.037,29TL, İstanbul ..icra Dairesi … ESAS – 8.537,79 TL, İstanbul …icra Dairesi … ESAS – 6.128,87TL her üç icra takibine konu edilen toplam 34.703,95 TLlık borca ilişkin takip konusu abonelikler nedeniyle ayrı ayrı borçlu olmadığının tespiti ile takiplerin iptaline,davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında imzalanan Perakende Satış Sözleşmesi kapsamında düzenlenen faturaların davacı tarafından ödenmediğini, ödenmeyen borcun tahsili amacıyla icra takibine girişildiğini, takibin davacının itirazı neticesinde durduğunu, davacının menfi tespit davası açmasında hukuki yararının bulunmadığını, davanın dava şartı yokluğundan reddedilmesi gerektiğini, açılan davanın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olmadığından mahkemenin görevsiz olduğunu, davanın öncelikle usulden, aksi halde esastan reddi ile %20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.Birleşen İstanbul 18 ATMnin 2018/755 E.sayılı dosyada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; takip konusu fatura bedellerinin ödenmesi amacıyla davacı şirket tarafından başlatılan icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itirazda bulunan davalı/borçlunun itirazının iptali, takibin devamı, 6183 sayılı Yasa gereği değişecek oranlar üzerinden hesaplama yapılmak üzere asıl alacağa gecikme faizi uygulanması ve işleyecek gecikme faizine %18 KDV oranı uygulanması ile alacağın tahsili, haksız ve kötü niyetli olarak itirazda bulunan davalı/borçlu aleyhine alacağın %20 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Birleşen dosyada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından bu dava ikame edilmeden evvel davalı tarafça, abonelik sözleşmesinin kendi adına sahte imzayla bir başkası tarafından yapıldığı ve abonelik sözleşmelerindeki imzaların kendisine ait olmadığı, sahte imzayla kendi adına yapılan aboneliğin kullanıldığı adreste hiç bulunmadığı ve söz konusu aboneliğe ilişkin herhangi bir kullanımının bulunmadığı iddialarıyla borçlu olmadığının tespiti istemiyle, mahkemenin … Esas sayılı dava dosyasından menfi tespit davası açıldığını, davanın açılış tarihi 17/08/2018 olduğunu, HMK 166/1 maddesi gereğince bu dosyasının aynı icra dosyasıyla ilgili açılmış olduğu da dikkate alınarak her iki dosyanın birleştirilmesine, alacağa konu edilen abonelik sözleşmelerindeki imzaların davalıya ait olmayıp, abonelik sözleşmesi sahte olduğundan ve davacıyla davalı arasında iddia edildiği gibi bir ilişki mevcut olmadığından davanın reddine, haksız ve kötü niyetli açılmış itirazın iptali nedeniyle %20 kötü niyet tazminatının davacı/alacaklıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 2018/755 Esas 2018/1274 Karar sayılı 26/11/2018 tarihli birleştirme kararı neticesinde ilgili mahkeme dosyası, mahkememizin bu dosya ile birleştirilmiştir. Mahkeme, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Kurulundan alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; … No.’lu Perakende Satış Sözleşmesinde atılı bulunan imzanın (mevcut mukayeseye esas imzalarına kıyasla) davacı elinden çıkmadığının saptandığı; davacının, dava konusu sözleşmedeki imzanın sahteliği mutlak def’i olarak herkese karşı ileri sürme hakkının bulunduğu, bu kapsamda, davacının, dava konusu sözleşmeden dolayı sorumluluğu bulunmadığı, davacını davayı açmakta haklı ve hukuki yararının bulunduğu ,asıl davanın davanın sübut bulduğu,davacının, … no.’lu Perakende Satış Sözleşmesi kapsamında düzenlenen faturalardan dolayı davalıya borçlu olmadığı,ancak kötüniyet tazminatı yasal koşulları,ayrıca birleşen dosya yönünden davacının borçlu olmadığı gerekçesiyle; “1-Asıl dosya yönünden;Davanın kabulü ile İstanbul … İcra Müd.’nün … Esas, İstanbul … İcra Müd.’nün … Esas ve İstanbul … İcra Müd.’nün … Esas sayılı icra dosyaları ile yürütülen takipler nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespitine, Şartları oluşmadığından kötü niyet tazminatı isteminin reddine, 2-İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/55 Esas 2018/1274 Karar sayılı birleşen dosya yönünden; Davanın reddine”karar vermiştir. Kararı asıl ve birleşen dava yönünden asıl davada davalı, birleşen davada davacı elektrik şirketi vekili istinaf etmiştir. İstinaf dilekçesinde; adli tıp raporunda abonelik sözleşmesindeki imzanın davacıya ait olup olmadığının tam belirlenemediğini,buna rağmen rapora farklı sonuç yükleyerek mahkemenin hüküm kurduğunu,bu rapora itirazlarının değerlendirilmediğini,yeni bir imza incelemesi yapılması gerektiğini, Adli Tıp Kurumunun son merci olmadığını, asıl davanın ispatlanamadığını,yeni yada ek rapor alınmadığını,hakimin davayı aydınlatma görevini yerine getirmediğini,hukuki dinlenilme haklarının ihlal edildiğini,sözlü yargılama yapılmadan karar verildiğini belirterek adil yargılanma kuralına aykırı davranıldığını belirterek asıl davanın reddine,birleşen davanın kabulüne karar verilmesi için kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Asıl davanın İstanbul … İcra D. …, İstanbul … İcra D. … ve İstanbul …. İcra D. … Esas sayılı dosyalarındaki talep eden faturalara dayanak sözleşmedeki imzanın sahteliği ileri sürülerek menfi tespit, birleşen İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/755 Esas sayılı dosyasında ise, bu kez davacı elektrik şirketi tarafından aynı sözleşme uyarınca ödenmediği ileri sürülen fatura alacağı için İstanbul …. İcra D. … sayılı dosyası ile yapılan takibe itirazın iptalinin talep edildiği belirlenmiştir. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı takipte davacı elektrik şirketi tarafından davalı hakkında 6.085,30 TL asıl alacak, 36,92 TL gecikmiş gün faizi, 6,65 TL faizin KDV’ile toplam 6.128,87 TL ve asıl alacağa yıllık %16,80 yasal faiz yürütülmek suretiyle tahsiline yönelik yapılan ilamsız takibin itiraz üzerine durdurulduğu anlaşılmıştır. Söz konusu abonelik sözleşmesindeki imza yönünden Adli Tıp Kurumundan alınan raporda sözleşmedeki imzanın davacının mevcut mukayese imzası arasında ilgi ve irtibat tespit edilmediği belirtilmiştir. Asıl ve birleşen davaya konu edilen abonelik sözleşmesindeki imzanın davacı eli olduğu belirlenememiştir.Buna dair yapılan bilirkişi incelemesi sonrası alınan ATK raporu taraflar arasındaki süreci belirleyerek,dayanak sözleşmedeki imzanın sahteliğini tespit ettiğinden,alınan rapor taraf,mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli bulunmuştur.Yeni bilirkişi raporu alınmasına gerek kalmadığı açıktır. Bu nedenle sahteliği belirlenen abonelik sözleşmesiyle asıl davaya konu edilen icra takiplerindeki fatura borçlarından ve söz konusu takiplerden asıl davada davacının davalıya borçlu olmadığı ortaya çıkmıştır.Ayrıca birleşen davaya konu icra dosyası hakkında da sözleşmenin sahteliği nedeniyle bu takipteki borçtan abone olduğu belirtilen birleşen dosya davalısı sorumlu tutulamaz. Tahkikata ilişkin son celse mahkeme hakimince taraf beyanlarının da alındığı görülmüştür.Sözlü yargılama için açıkça sorulmasa da alınan beyanın buna yönelik olduğu anlaşılmıştır. Bu itibarla,ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, asıl dosya davalısı ,birleşen dosya davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Asıl dosya davalısı, birleşen dosya davacısının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine, Asıl dosya davalısı yönünden davalıdan alınması gereken 2.370,63 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 600,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.770,63 TL’nin asıl dosya davalısından alınarak hazineye irat kaydına, Birleşen dosya davacısı yönünden alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL’nin birleşen dosya davacısından alınarak hazineye irat kaydına,İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 09/03/2022