Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1680 E. 2021/2225 K. 13.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/1680
KARAR NO : 2021/2225
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/04/2021
NUMARASI : 2020/450 E – 2021/312 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 13/09/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirket tarafından müvekkil şirket aleyhine, tasa- rım itibarının kaybından kaynaklanan tazminat talebi ile Bakırköy 1. Fıkri ve Sınai Haklar Hukuk Mah- kemesi’nin 2015/135 Esas sayılı dosyası üzerinden dava açıldığını, mahkemenin 2016/222 Karar sayılı ilamı ile müvekkili şirket aleyhine maddi ve manevi tazminata hükmedildiğini, söz konusu ilam gere- ğince müvekkili şirket tarafından davalı şirket hesabına banka kanalı ile 04/04/2017 tarihinde 23.810,00 TL tutarında ödeme yapıldığını, yerel mahkeme kararının taraflarca istinafı üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nce yapılan inceleme sonucunda tesis olunan 2017/2689 Esas ve 2019/2299 Karar sayılı ilam ile “yerel mahkeme kararının kaldırılmasına” karar verildiğini, müvekkili şirket tarafından yapılan ödemenin dayanağı kalmadığından söz konusu paranın iadesi için davalı şirket aleyhine Bakırköy 2. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu beyanla itirazın iptali ile takibin deva- mına, davalının %20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafça yapılan ödemenin Bakırköy 1. Fıkri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2015/135 Esas ve 2016/222 Karar sayılı kararına dayandığını, bu ilam henüz kesinleşmediğinden yapılan ödemenin talep edilemeyeceğini, müvekkili şirkete yapılan dava- cıya haricen ödeme yapıldığını, sebepsiz zenginleşmeden söz edilemeyeceğini, müvekkilinin iyi niyetli olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesi’nce: “Tüm dosya kapsamından İcra Müdürlüğü dosyasında takip başlatıldığı ve yapılan itiraz üzerine açılan davada davalı vekili 06/04/2021 tarihli dilekçesi ekinde sunduğu belge ile davaya konu icra dosyasında haricen ödeme yapıldığını belirtmiş olup davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından, davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu: Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde: müvekkili şirket tarafından davalı şirkete yapılan öde- menin Bakırköy 1. Fıkri ve Sınai Haklar Mahkemesi’nin 2015/135 Esas ve 2016/22 Karar sayılı ilamına dayandığını, söz konusu kararın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 2017/2689 Esas ve 2019/2299 Karar sayılı ilamı ile kaldırıldığını ve bu kararın kesin olduğunu, yasal dayanağı ortadan kalkmış olmakla davalı tarafa yapılan ödemenin sebepsiz zenginleşmeye neden olduğunu, Takip tarihi itibariyle müvekkilinin davalıdan alacaklı olduğunu, davalının haksız itirazı ile takibi durdurduğunu, davalı tarafça yapılmış bir ödeme bulunmadığından dava tarihi itibariyle iş bu davayı açmakta haklı olduklarını, yargılama sırasında yapılan kısmi ödeme ile borç tamamen son ermediğinden davanın konusuz konusuz kaldığına ilişkin tespitin ve müvekkili aleyhine yargılama gideri ile vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre;
Dava, İİK 67 md ne dayalı itirazın iptali talebine ilişkin olup takip ve dava konusu alacak sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalıdır.
6098 sy TBK. m.77/1’e göre; zenginleşen başkasının malvarlığından veya emeğinden haklı bir sebep olmaksızın elde ettiği zenginleşmeyi geri vermek zorundadır. Geri verme borcunun konusu ve kapsamı TBK. m. 79 ve 80’de “aynen geri verme ilkesi”ne göre düzenlenmiştir.Sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan ve tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zen- ginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zengin- leştiği tarafa karşı geri verme borcu altındadır.
Borç olmayanı rızası ile ödeyen kimse yanlışlığa düştüğünü ispat ettiği takdirde ödediğini geri isteyebilir. Yanlışlık eda ile ilgili olup, edada bulunan da bağışlama irade ve arzusunun bulun- madığını gösteren bir yanılmadır.
Eldeki davada davacı, davalıya yapılan ödemenin yasal dayanağını oluşturan mahkeme ilamının İstanbul BAM 16. Hukuk Dairesi’nin kararı ile kesin olarak kaldırıldığını, yapılan ödemenin sebepsiz zenginleşmeye yol açtığını beyanla alacak talebinde bulunmaktadır.
Dosya içeriğinden;
Davalı şirket tarafından davacı şirket aleyhine “Endüstriyel Tasarım İtibarının Kaybı” nedeniyle Bakırköy 1. Fıkri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2015/135 Esas sayılı dosyası üzerinden tazminat talepli dava açıldığı, mahkemenin 2016/222 Karar sayılı ilamı ile davacı şirket aleyhine maddi ve manevi tazminata hükmedildiği,
Söz konusu ilam gereğince, davacı şirket tarafından davalı şirketin hesabına banka aracılığıyla 04/04/2017 tarihinde 23.810,00 TL tutarında ödeme yapıldığı,
Ancak ödemenin yasal dayanağını oluşturan yerel mahkeme kararı hakkında taraf- larca istinaf yoluna gidildiği ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nce yapılan inceleme sonucunda tesis edilen 2017/2689 Esas ve 2019/2299 Karar sayılı ilam ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verildiği,İstanbul BAM 16. HD’nin kararında maddi hata nedeniyle kararın ‘temyize açık’ olduğu belirtilmiş ise de, Yargıtay 11. HD’nce yapılan inceleme sonucu ‘temyiz incelemesi talep edilen konu dava değerinin temyiz sınırının altında kaldığı’ belirtilerek temyiz talebinin reddine karar verildiği , esasen BAM 16. HD kararının verildiği anda kesin olduğu ,
Böylelikle davacı tarafça yapılan dava konusu ödemenin yasal dayanağının ortadan kalktığı tespit edilmiştir.
İİK. 40. maddesinde “Bir ilamın nakzı icra muamelelerini olduğu yerde durdurur. Bir ilam hükmü icra edildikten sonra nakzedilip de aleyhinde icra yapılmış olan kimsenin hiç veya o kadar borcu olmadığı kat’i bir ilamla tahakkuk ederse ayrıca hükme hacet kalmaksızın icra tamamen veya kısmen eski hale iade olunur” denilmektedir. İcraya konulan ilamın ait olduğu Dairece bozulması takibi olduğu yerde durdurur. İcranın eski hale iadesi için, borçlu lehine kesinleşen bir hükmün varlığı gereklidir.Bu maddenin hükmü, haksız yere para ödemiş olanların geri alma haklarını kolayca kullanabilmelerini sağlamak üzere konulmuştur. Bu maddenin verdiği hakkın sebepsiz zenginleşme hükümler gereğince mahkemeye başvurularak kullanılması da mümkündür. Böyle bir davaya İİK’nın 40.maddesindeki hüküm engel teşkil etmez ve dava açma hakkını ortadan kaldırmaz. (Yar. 3. Hukuk Dairesi’nin 2016/19216 Esas nolu, 2018/5742 Karar nolu 23/05/2018 tarihli ilamı) Diğer yandan İİK’nın 40. maddesine göre, ödemenin geri istenebilmesi için, öde- menin icra dosyasına yapılmış olması gerekmektedir. Ayrıca, İİK 40 uyarınca iadesi istenecek miktar, icra dosyasına ödenen tutardan ibarettir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2021/3071 Esas, 2021/6391 Karar nolu 10/06/2021 tarihli ilamı)Bu tespitlere göre, davacının haksız yere ödenen paranın sebepsiz zenginleşme hüküm- lerine göre iadesi talebiyle takip başlatmasında yasal engel bulunmadığı, hatta hukuki yararının olduğu anlaşılmaktadır.Dosya içinde mevcut Bakırköy 2. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyasının tetkikinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine mahkeme ilamı gereğince 04/04/2017 tarihinde yapılan ödemeye ilişkin olarak 23.810,00 TL asıl alacak + 5.671,34 TL işlemiş yasal faizden ibaret toplam 29.481,34 TL alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek faiz, icra gideri vekalet ücreti ile birlikte tahsili talebiyle 27/11/2019 tarihinde ilamsız takibe girişildiği, borçlu vekilinin ibraz ettiği 29/11/2019 tarihli dilekçe ile “sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsili gereken alacağın 2 yıllık zaman aşımına tabi olduğu ve alacağın zaman aşımına uğradığını, borçlu temerrüte düşürülmediğinden faiz istenemeyeceğini, borcun sebebi olarak gösterilen mahkeme kararının kendilerince temyiz edileceğini, henüz kesinleşmediğini” beyanla borca itiraz ettiği, alacaklı vekilinin yasal süre içinde mahkemeye müracaatla takip değeri üzerinden itirazın iptali talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır.Yerel mahkemece yargılama sırasında gerçekleştirilen ödemeyle borcun haricen ödendiği gerekçesiyle; “Dava konusuz kaldığından dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, fazlaya ilişkin talebin reddine, yargılama gideri, vekalet ücreti, arabuluculuk ücretinin ve harçların davacı üzerinde bırakılmasına” karar verilmiş ise de; takip ve dava değeri 29.481,34 TL olup davalı tarafça yargılama sırasında 25/03/2021 tarihinde ödenen miktar sadece 23.810,00 TL’dır ve bu rakam asıl alacağa isabet etmektedir. Takip konusu borcun tamamı ödenmemiştir.Buna göre mahkemece; dava tarihi itibariyle talep edilebilecek alacak miktarı üzerinden değerlendirme yapılarak hüküm kurulması, davalının ifa ettiği kısmi ödeme tutarlarının hükmün infazı sırasında dikkate alınması gerekmektedir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/4262 Esas,2021/7587 Karar)HGK’nun 1996/19-601 Esas, 1996/711 Karar nolu 16/10/1996 tarihli kararında da; “borç- lunun sonradan yaptığı ödemeler veya borcu kabul beyanı mahkemenin yargılamayı devam ettirip sonuçlandırmasını, takibe yapılan itirazda haksızlık durumuna göre icra inkar tazminatına hükme- dilmesine engel teşkil etmez, ancak verilecek kararda sonradan yapılan ödemelerin tahsilde tekerrüre sebebiyet vermemek üzere infazda nazara alınması gerektiği belirtilmelidir” denilmiş olmakla mahke- menin davanın konusuz kaldığına dair tespiti ,ayrıca reddedilen bir kısım olmadığı halde ‘fazlaya ilişkin talebin reddine’ dair hükmü usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.Mahkemece davanın esasına girilerek dava tarihi itibarı ile talep edilebilecek alacak mik- tarının tespiti, davadaki haklılık oranına göre icra inkar, harç, yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, davacının istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK 353/1-a-6 md gereğince tespit edilen eksiklikler yeniden yargılama gerektirdiğinden dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla,yukarıda izah edilen şekilde, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine,
Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 13/09/2021