Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1666 E. 2022/800 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1666
KARAR NO: 2022/800
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/01/2021
NUMARASI: 2017/1195 E – 2021/33 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 17/03/2022 Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı şirket arasında imzalanan Kurumsal Tip Abonelik Sözleşmesi ile davalıya taahhütlü 11 adet hat kullandırıldığı, davalının ödemeleri tam ve zamanında yapmamış olması nedeniyle borçlu bulunduğu, davalının kullanmış olduğu hatlara ilişkin olarak genel haciz yolu ile icra takibi yapıldığı, ancak bu kez davalı borçluların takip konusu alacağa karşı, kötü niyetli olarak ve takibi durdurmak maksadıyla yasal süresinde itirazda bulunduğu ve takibin durdurduğu, söz konusu itirazların haksız ve yasal dayanaklardan yoksun olduğu, tarafların aralarında imzaladıkları sözleşme ile ödeme şekli ve faiz oran ve miktarını belirledikleri, borç miktarı ve faiz hesabının sözleşmeye ve ilgili kanunlara uygun olarak tespit edilmiş olup itirazın haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğu, davalı borçlunun takibe, borca, ferilerine, faiz oran ve miktarına yönelik itirazlarının iptaline, takibin devamına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ile mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı takibinin hukuken sakat olduğu, bu yüzden takibe dayalı olan iş bu davanın da sakat olduğu, dolayısıyla öncelikle, işin esasına girmeden davanın bu sebeple reddedilmesi gerektiği, alacaklı olduğunu iddia eden davacıya doğru düzgün ve hukuka uygun bir icra takibi yapması ve ondan sonra gelmesi gerektiği, davacı yana 01/02/2017 tarihli bir ihtarname gönderilerek konuyla ilgili itirazları bildirip açıklama ve belge talep edildiği, bu ihtarın davacıya 02/02/2017 tebliğ edilmiş olmasına karşın “tam tamına 5 ay 11 gün sonra” cevap verildiği, ihtarnamede talep edilen belgelerin hiçbirinin gönderilmediği, buna karşın kendi internet sitesindeki bir adresi yol göstererek buradan alabilirsin denmiş ise de davalının gerek öncesinde ve gerek sonrasında defalarca uğraştığı halde “sistem çalışmadığından dolayı” ade geçen belgelere erişmesi, görmesi, incelemesi mümkün olmadığı, burada davacının yaptığının tipik bir hile olduğu, “takip öncesi temerrüt söz konusu olmadığından” takipte istenen işlemiş faiz ve gecikme bedelinin usulsüz, kanuna aykırı ve hukuksuz olduğu, ne sözleşme ne de taahhütnamelerde gecikme halinde %25 faiz uygulanacağına dair hüküm bulunmadığı bu bakımdan takipte talep edilen yıllık %25 faiz oranı ve bu oran üzerinden istenen işlemiş ve işlenecek faizin yersiz ve hukuksuz olduğu, davacının dosyaya sunduğu faturaların toplamının 15.929 TL olduğu, takipte ise anaparanın 16.248,52 TL olarak yazıldığı ve talep edildiği, görüldüğü gibi davacının takipte talep ettiğini davada belgeleyememekte olduğu ve kendi kendine çeliştiği, davacının 22.12.2016 son ödeme tarihli faturada Taahhüt Ceza Bedeli-Ekipman adı altında 7.164,61 TL talep ettiği, fakat dosyaya sunduğu 15.04.2016 tarihli … Bankası dekontunda -71.000,00 TL işlem göründüğü, bunun ne olduğu ve konuyla ilgisi anlaşılamadığı, dosyaya sunulan faturaların toplamının 15.929 TL dendiği, şimdi bu tahkik edilirse, 10.893 TL’sinin taahhüt ceza bedeli, 1.026 TL’sinin taahhüt ceza bedelinin vergisi, 54 TL’sinin gecikme cezası olduğu, yani 11.973 TL’sinin hiçbir emek veya hizmetin karşılığı olmayıp deyim yerinde ise taahhüt ihlali adı altında uydurma, emeksiz, havadan para olduğu görüldüğü, geri kalan sadece 3.956 TL’nin sözde hizmet karşılığı olduğu, hizmet denilenin, iki de bir kopan, hiçbir zaman doğru düzgün çalışmayan, sürekli aksayan, ya aratmayan ya görüştürmeyen ya da ses iletmeyen, yararı aksine asab ve iş kaybına yol açan, verimsiz, kalitesiz bir iş olduğu, nitekim davalının davacıyı terk etmesinin sebebinin bu olduğu, açıklanan sebeplerle, davacının kendi kasıt ve kusurunun sebep olduğu haksız, ticari etik ve hukuka aykırı davanın reddine, %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkumiyetine karar verilmesi talep edilmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından; ” Eldeki dava abonelik sözleşmesinden kaynaklı olup, faturaların her birinde son ödeme tarihleri yazılıdır. Bu durumda ödeme günü belirli olduğundan faturaların zamanında ödenmemesi halinde davacının davalıdan işlemiş faiz isteyebileceği açıktır. Nitekim Yargıtay 3. HD’nin 2018/3571 E. 2018/6220 K. Sayılı ilamında: “TBK’nun 117. maddesinin 1. fıkrası hükmü uyarınca, muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Anılan madde hükmünün 2. fıkrasında ise, borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak, taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlenmişse, borçlu, sadece bu günün geçmesi ile temerrüde düşmüş olur. Abonelik sözleşmesinden kaynaklı uyuşmazlıkta her bir faturanın son ödeme günü belli ve muayyen olduğuna göre, abonelik sözleşmesinde faturanın zamanında ödenmemesi hakkındaki madde hükümlerine göre her bir fatura alacağına son ödeme tarihinden itibaren takip tarihine kadar 818 sayılı BK’nun 101. maddesi (6098 sayılı TBK’nın madde 117) gereğince faiz işletilmesi gerekirken, davalının takip tarihinden önce temerrüde düşürülmediği gerekçesi ile işlemiş faiz talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile bu hususa değinmiştir. Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 5.6. Maddesinde “Faturaların belirtilen son ödeme tarihini geçen ödemeler için …’nın günlük bazda gecikmeli gün sayısı kadar faiz uygulanır. Uygulanacak faiz oranları hakkında, düzenlenen faturalarda ve ilgili hizmet kanallarında bilgi verilir” hükmünü içermektedir. Davacı tarafın davalı yana gönderdiği faturalar ise aylık %1,40 olarak belirlenmiştir. Fatura üzerindeki miktarlardan Amme Alacaklarının Tahsili Hakkında Kanun’da düzenlenen faiz oranının talep edildiği anlaşılsa da; takip talebinde %24 oranında talep edilerek Amme Alacaklarının Tahsili Hakkında Kanun’da belirtilen faiz oranının istenilmediği anlaşılmaktadır. Taraflar arasında akdedilen sözleşmede faiz oranı açıkça belirlenmemiş, faturalarda yazılmıştır. Ancak davalı taraf faturadaki faiz oranını kabul etmemektedir. Bu durumda taraflar arasında faiz oranının açıkça belirlenmemiş olması, davacının takip talebinde Amme Alacaklarının Tahsili Hakkında Kanun’da belirtilen faiz oranının istememiş olması, davacının belirleyeceği faizin takip talebi de göz önüne alınarak belirsiz halde olması göz önüne alınarak faturaların son ödeme tarihinden takip tarihine kadar avans faizi işletilmesi gerektiği kanaatine varılmış, Mahkememizce yapılan hesaplamada takip talebindeki gecikme faizi ve işlemiş faiz kalemlerini kapsar şekilde toplam 461,10-TL işlemiş faiz uygun bulunmuş, alacağın varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatına hükmedilmemiş (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. HD’nin 2018/1987 E. 2020/45 K. Sayılı ilamı) , reddedilen kısım yönünden davacının kötü niyetli olduğu sabit olmadığından davalı lehine tazminata hükmedilmemiş, davanın kısmen kabulüne itirazın kısmen iptaline dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçeleriyle Davanın KISMEN KABULÜ ile; 1-İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 16.248,52-TL asıl alacak 461,10-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 16.709,62-TL üzerinden asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar 3095 Sayılı Kanun m. 2/2 uyarınca işleyecek ticari avans faizi yürütülmek suretiyle devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, 2-Alacağın varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı isteminin reddine, 3-Reddedilen kısım yönünden davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir. Karara karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf başvurusunda özetle; ayıplı hizmet savunması hakkında esaslı hiçbir araştırma yapılmadığını, sundukları delillerin dikkate alınmadığını ve toplanmadığını, – Davacı şirketin de bir iştiraki olduğu … A.Ş.’nin “… (…) sahipliğinde iken 4,75 milyar dolar kredi borcuyla battığı, alacaklı bankaların şirket hisselerini zararına almak zorunda kaldığı, bu durumdaki bir şirketin sunduğu hizmetlerin düzgün ve ayıpsız olması gerek akla ve gerekse hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, – Dava konusu faturalar Kasım 2016 tarihinden doğmakta olup davacı şirketin … (…) sahipliğinde olduğu dönem içinde olduğundan ayıplı hizmet olgusu tartışmasız bir “gerçekliktir” olduğunu, – Kök rapor ve gerekse ek raporun kendi içinde dahi çelişik olduğunu, – 19/2/2020 tarihli ek raporda isabetle “takip öncesi temerrüt olmadığı, takip öncesi için faiz istenemeyeceği, takipte istenen işlemiş faiz, faiz oranı ve gecikme bedelinin akde ve hukuka aykırı olduğu” bildirilmiş olmasına karşın gerekçesiz olarak 461,10-TL takip öncesi işlemiş faize hükmedilmiş olması bir diğer hukuka aykırılık olduğunu ileri sürmüş, istinaf dilekçesinde bu iddiaların yanısıra uyuşmazlık dışında görüşlerini bildirmiştir. Dava, abonelik sözleşmesi gereğince ödenmeyen fatura bedellerinin tahsili talebiyle başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosya kapsamından; mahkemece bilgisine başvurulan ilk bilirkişi …’in mali müşavir olduğu, davacı ticari defter kayıtlarına göre davacı yanın davalı yandan takip tarihi itibariyle 16.606,52.-TL Alacaklı olabileceği,davalı yan cari hesap kayıtlarında davacı yan adına herhangi bir cari hesap kaydının olmadığı, takip konusu faturaları banka hesabından ödendi olarak göstermiş oldukları, davacı ticari defterlerinde ödemelere ilişkin kayıtların olmadığı üzere davalı ödemelerine ilişkin banka dekontlarının davalı tarafından sunulmasının gerekeceği mütalaa edilmiştir. 17.06.2019 tarihli bilirkişi raporu sunan bilirkişi ….’nun Elektronik ve Haberleşme Mühendisi olduğu, raporunda ” taraflar arasında 19.02.2016 tarihinde abonelik sözleşmesi imzalanmış ve akabinde sözleşmeyle beraber hat alım formları düzenlenmiştir. Taraflar arasında ayrıca 18.02.2016 tarihinde 24 ayar kampanya taahhütnamesi ile 07.03.2016 ve 06.04.2016 tarihli taahhütnameler imzalandığı görülmektedir. Davacı tarafından başlatılan icra takibine konu olan faturaların 22.06.2016,22.07.2016, 22.08.2016, 22.09.2016, 24.10.2016, 22.11.2016, 22.12.2016 son ödeme tarihli faturalar olduğu görülmektedir…. Gecikme faiz oranı ile ilgili olarak Kurumsal Tip Abonelik Sözleşmesinde fatura üzerinde belirlenmiş olan gecikme faiz oranlarına atıf yapılmış olup, fatura üzerinde bu oranın aylık %61,4 olarak belirlenmiş olduğu görülmektedir… Taraflar arasında imzalanmış olan taahhütnamenin davalı tarafından ihlal edilmiş olması sebebiyle, davacı …’nın davalı yandan takip tarihine kadar toplam 16.606,52 TL alacaklı olduğu, icra takibinde talebin 16.248,52 TL olarak talep edilmiş olması sebebiyle talebe bağlı kalınması gerektiği, Davacı yanın İlamsız Takipte ödeme emrinde esas alacağın tamamına takip tarihinden itibaren yıllık %24 ve değişen oranlarda hesaplanacak 6183 Sayılı Kanun’un 51. Maddesi uyarınca %24 ile birlikte tahsili talebinde bulunulduğu görülmekle beraber fatura üzerinde aylık %1,4 gecikme faizi uygulanacağı belirtildiği” mütalaa edilmiştir. Davalının rapora itirazları ve işlemiş faiz hesabının yapılması amacıyla mali müşavir bilirkişi ve sektör bilirkişisinden ek rapor alınmıştır. Bilirkişiler 19/02/2020 tarihli ek raporunda özetle: ” Davalı abonenin taraflar arasında imzalanmış olan taahhütnamelerini ihlal etmiş olması sebebiyle, davacı …’nın davalı yandan takip tarihine kadar toplam 16.248,52 TL alacaklı olduğunu, davalı yanca sunulan CD içerisinde yer alan görüşmelerden faturaların davalıya ulaşmadığı, ayrıca davalı tarafından gönderilen 01/02/2017 tarihli ihtarnamede de faturaların ve taraflar arasında yapılmış olan sözleşmelerin davacı taraftan talep edilmiş olmasına rağmen davacı aboneye verilmediğini, dolayısıyla davacının fatura gönderme yükümlülüğünü yerine getirmemiş olduğunu, gecikme faizi oranı ile ilgili olarak, Kurumsal Tip Abonelik Sözleşmesinde fatura üzerinde belirtilmiş olan gecikme faiz oranlarına atıf yapılmış olduğu ve faturalar üzerinde bu oranın aylık %1,4 olarak belirlenmiş olduğu ancak davacı yanın ilamsız takip ödeme emrinde 6383 Sayılı Kanun’un 51. Md. Uyarınca %24 ile birlikte tahsili talebinde bulunduğunu, 23/02/2017 tarihli takip talebinde 358,00 TL gecikme bedeli ile 920,75 TL işlemiş faiz talebinin bulunduğu, davacı tarafından takip konusu faturaların davalı yana tebliğine ilişkin herhangi bir belgenin sunulmadığını, yine takip talebinde 30/11/2016 tarih temerrüt kabul edilerek icra takip tarihi olan 23/02/2017 tarihine kadar geçen süre için 920,75 TL işlemiş faiz hesaplandığını, 30/11/2016 tarihindeki temerrüte ilişkin usulüne uygun yapılmış ihtarname ve tebliğ şerhinin dava dosyasında bulunmadığını” belirtmişlerdir. Mali müşavir bilirkişi ek raporunda Davacı yanın, davalı yandan ödenmemiş fatura ilişkin olarak 16.248,50.-TL ana para 773,78.-TL işlemiş faiz olmak üzere 17.022,28.-TL Alacaklı olduğu yönünde rapor sunmuştur. Tüm bunlara göre yapılan değerlendirmede, taraflar arasında Taraflar arasında Kurumsal tip abonelik Sözleşmesinin 19.02.2016 tarihinde imzalanmış olduğu, Tarife Kodunun Avantajlı Kurumsal Menü 9000 olarak belirlenmiş olduğu, sözleşmeye ilave olarak 19.02.2016 tarihinde muhtelif hatlar için Hat Alım Formları düzenlenmiş olduğu, bu formlarla davalı aboneye Avantaj Kurumsal Menü 9000DK, Avantaj Kurumsal Menü 9000DK 3 sınırsız internet ve … 60 GB tarife paketine sahip hatlar tahsis edilmiş olduğu, taraflar arasında ayrıca 18.02.2016 tarıhinde 24 ayar kampanya taahhütnamesi ile 07.03.2016 ve 06.04.2016 tarihli taahhütnameler imzalandığı, icra takibine konu olan faturaların 22.06.2016,22.07.2016, 22.08.2016, 22.09.2016, 24.10.2016, 22.11.2016, 22.12.2016 son ödeme tarihli faturalar olduğu ,22.06.2016 ve 22.07.2016 son ödeme tarihli faturalarda 10 adet Avantajlı Menü 9000 Tarife Ücreti, 1 adet Mobil data … Tarifesi Ücreti, 60GB M2M tarife ücreti, SMS paketleri ve … paketlerinin ücretlendirilmiş olduğu ,bu iki dönem faturasında 11 adet telefon hattının toplam ücretlendirmesinin taahhütnamelerde belirtilmiş olan 1.000 TL tutarındaki minimum tutarı aşmış olduğu, 22.08.2016 son ödeme tarihli faturada toplam 3 adet hattın ücretlendirilmiş olduğu, diğer 8 adet hattın iptal edilmiş olduğu, 3 adet hattın toplam fatura tutarının 691,50 TL olduğu görülmektedir. Bu faturayı takip eden 22.09.2016,24.10.2016, 22.11.2016 son ödeme tarihli faturalarda da bir abone referans numarasında toplam 3 adet hat için ücretlendirme yapılmış olduğu ve fatura tutarlarının 1.000 TL”’nin altında olduğu, kullanımlar yönünden taraflar arasında imzalanmış olan taahhütnamenin ihlal edilmiş olduğu, imzalanmış olan 07.03.2016 tarihli taahhütname ve sonrasında 06.04.2016 tarihinde güncellenmesi yapılan taahhütnamelerde gı üzere; abonenin 24 ay taahhütlü % 30 indirimli tarifeleri seçmiş ve taahhüt süresi boyunca aylık 1000 TL fatura taahhüdünde bulunduğu, davalı abone adına düzenlenmiş olan Mayıs ve Haziran dönemli faturalarda taahhüttün sağlanmış olduğu görülmekle beraber takip eden aylarda 1.000 TL tutarındaki taahhüttün sağlanmamış olduğu, Kasım 2016 dönem faturasına Taahhüt Ceza Bedeli, Gecikme Faizi ve … Cayma bedeli altında 3.7271,93 TL ücretlendirme yapılmış olduğu ayrıca Taahhüt Ceza Bedeli-Ekipman bedeli olarak 7.164,61 TL ücretlendirme yapılmış olduğu taahhütnamenin 11. Maddesinde belirtilen esaslar doğrultusunda taahhüt ceza bedelleri uygulandığı, taraflar arasında imzalanmış olan … Paketleri taahhütnamesinde de taahhüttün bozulması halinde uygulanacak olan ceza bedellerinin ve taahhütlü-taahhütsüz tarife bilgilerinin yer aldığı anlaşılmaktadır. Davalı hizmetin ayıplı olduğunu savunmuş ise de bu ayıplı hizmetin nelerden ibaret olduğunu belirtmemiş, istinaf başvuru dilekçesinde belirttiği hususların ise hukuk dili ve nezaket kurallarına uygun olmadığı gibi uyuşmazlığa ilişkin olmadığı da değerlendirilmiştir. Bu halde, davalının taraflar arasında imzalanan kurumsal abonelik sözleşmesi ile taahhütnamelere ihlal etiği gözetilerek karar verilmesi usul ve yasaya uygundur. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 1.141,43 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 286,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 855,43 TL’nin istinaf eden davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 17/03/2022